Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/150 E. 2019/264 K. 15.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2019/150 Esas – 2019/264
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2019/150 Esas
KARAR NO : 2019/264

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 05/04/2019
KARAR TARİHİ : 15/04/2019
K.YAZIM TARİHİ : 16/04/2019

Yukarıda tarafları yazılı dava dosyasının incelenmesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile bir icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin muhtarlığa tebliğ edildiğini ve müvekkilinin yasal süresi içinde bundan haberdar olmaması nedeniyle icra mahkemesinde gerekli davayı açamadığını ve takibin kesinleştiğini, işbu takibin mesnedi olan bononun düzenlendiği tarihte müvekkilinin reşit olmadığını, Türk Medeni Kanunu’na göre rüştün 18 yaşının doldurulmasıyla kazanıldığını, reşit olmayan birinin sınırlı ehliyetli olduğunu ve bu kişinin senet düzenlemesinin mümkün olmadığını, reşit olmayan davacı tarafından imzalanan senede dayanılarak müvekkili hakkında icra takibi başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğunu, ancak menfi tespit davalarının bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini, çünkü menfi tespit davalarında bir miktar alacağın tahsili talebi olmadığını, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığını, bu nedenle taraflarınca arabuluculuk başvurusu yapılmadan dava açıldığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile müvekkilinin, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takibe konulan 20/03/2018 düzenleme tarihli, 11.250,00 TL bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, bonoya dayalı menfi tespit talebine ilişkindir:
6102 sayılı TTK’nun 5. maddesinden sonra gelmek üzere 7155 sayılı yasanın 20. maddesiyle eklenen ve yürürlük tarihi 01/01/2019 olan 5/A maddesine göre, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Menfi tespit talepli iş bu dava 05/04/2019 tarihinde açılmıştır.
Yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamında, konusu bir para alacağı ve tazminat olan davalar zorunlu arabuluculuğa tabi tutulmuştur. Her ne kadar iş bu davada, dava konusu bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş ise de; davacının davasına konu ettiği senet konusu miktar, davalı yönünden para alacağı niteliğinde olup, yargılama sonucunda verilecek hükümle birlikte taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisi tartışılacaktır. Yasanın düzenleniş gayesi gözetildiğinde, bu tür davaların zorunlu arabulucuya tabi olduğu kanaatiyle; 08/04/2019 tarihli tensip tutanağının 1. maddesi ile davacı vekiline, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası gereğince, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini bir haftalık kesin süre içerisinde mahkememize sunması, aksi taktirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtarını içerir davetiye çıkartılmış, davacı vekilince dava tarihinden (05/04/2019) sonra 12/04/2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğuna dair “Arabuluculuk Başvuru Formu” nun ibraz edildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası birlikte değerlendirildiğinde, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması tek başına yeterli olmayıp, arabuluculuk faaliyetinin sonuçlanması ve anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekmektedir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası gereğince davacı vekiline verilen bir haftalık kesin süre, arabuluculuğa başvuru için değil, dava öncesi olumsuz neticelenmiş arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemeye sunumu için öngörülmüş bir süredir. Davacı vekili tarafından ihtar gereği yerine getirilmemiş, hal böyle olunca, dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava şartı noksanlığı bulunduğundan, 6100 Sayılı HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/04/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza