Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/148 E. 2020/260 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2019/148 Esas – 2020/260
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/148
KARAR NO : 2020/260

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Genel Kurul Kararlarının İptali
DAVA TARİHİ : 09/04/2018
KARAR TARİHİ: 01/07/2020
K.YAZIM TARİHİ : 06/07/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğundan adli yardım kapsamında her türlü dava harcından, yargılama giderinden ve vekalet ücretinden muafiyetine karar verilmesini, davalı kooperatifle yaklaşık 86.000,00TL bedelli bir sözleşme imzaladığını, ancak bu miktarın yaklaşık üç katı ödemede bulunduğunu, ana sözleşme ve düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince ortaklık başlangıcından itibaren bütün yükümlülüklerini yerine getirdiği halde ve hiç borcu olmamasına rağmen tarafına henüz tapu tescili yapılmadığını ve mülkiyet aktarılmadığını, kooperatif genel kurulunun 08/04/2018 tarihinde olağan toplantısını yaptığını, toplantıda alınan kararlardan ek ödeme ve aidat toplanmaması, kesinleşmiş mahkeme kararlarına dayalı tazminat ve vergi borçlarının ödenmemesi, bankadan kredi çekilmemesi ile yönetim kurulunun seçilmemesine dair 7, 8, 9 ve 10. maddelerin hukuka, kanuna, ana sözleşmeye, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olması nedeniyle bozulmasına, adli yardım talebinin kabulüne, 08/04/2018 tarihli genel kurul tutunağında belirtilen 10. Madde hakkında kanuna, ana sözleşmeye, iyi niyet ve dürüstlük kuralarına aykırı olması nedeniyle tedbir kararı verilerek mahkemece ortaklar arasından ivedi olarak yönetim ve denetim kurulu atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
e-imza e-imza e-imza e-imza

DELİLLER : Davalı kooperatifin ticaret sicil kayıtları, niza konusu edilen 08.04.2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli ve gündemi gösterir belgeler, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi 14.03.2019 tarihli ve … esas, … karar sayılı ilamı, 22.12.2019 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davalı kooperatifin 08.04.2018 tarihli genel kurulunda alınan 7, 8, 9 ve 10 numaralı gündem maddelerinin iptali ile ortaklar arasında yönetim ve denetim kurulu atanması istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 05.07.2018 tarihli ve 2018/226 esas, 2018/473 sayılı kararı ile; “dava açılırken yatırılması zorunlu harçlar ve gider avansı yatırılmamış, adli yardım isteminde bulunulmuş, anılan giderlerin devlet tarafından karşılanması istenmiştir.
Yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde; tensibin 8. maddesi ile HMK’un 334. maddesine aykırı ve 336. maddesinde açıklanan delillerin hiçbirini içermeyen talebin reddi cihetine gidilmiştir.
Davacı tarafından adli yardım isteminin reddi kararına itiraz edilmiş, Ankara Batı … Asliye Hukuk Mahkemesinin … değişik iş sayılı kararıyla davacının itirazının reddine karar verilmiştir.
İş bu davada davalı kooperatifin olağan genel kurulunda alınan 7, 8, 9 ve 10. kararların iptali istenmektedir. Bu halde dava açılırken maktu peşin karar ve ilam harcı yatırılmalıdır. Tensip tutanağının 10. maddesinde belirtilen kesin mehil içerisinde bildirilen harçlar yatırılmamıştır. Bu durumda HMK’un 150. maddeside nazara alınarak davanın açılmamış sayılmasına” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce verilen kararın itiraz edilmesi üzerine, istinaf incelemesini yapan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi 14.03.2019 tarihli ve … esas, … karar sayılı ilamında; “HMK’nın 334/(1). maddesi, “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü, 336. maddesi ise, “(1) Adli yardım, asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; icra ve iflas takiplerinde ise takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden istenir. Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır.” hükmünü içermektedir. Dava dilekçesine; yıllık gelir vergisi, zirai kazanç gelir vergisi, kurumlar vergisi, basit usulde ticari vergi türlerinden mükelefiyeti bulunmadığı, çiftçi kayıt sorgulama sisteminde kaydının bulunmadığı, sistemde kayıtlı bordrosunun bulunmadığı, Tapu Sicil Müdürlüklerine ait kayıtlarda T.C. Kimlik numarası ile eşleşen herhangi bir kayıt bulunmadığı bilgisini içeren e-devlet çıktılarının eklendiği anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan araştırmada üzerine kayıtlı bir araç bulunduğu ve kamu çalışanı iken Kanun/KHK ile görevinden çıkarıldığı tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince, adli yardım isteminin reddine ilişkin kararda, üzerine kayıtlı emlak dükkanı kaydı bulunduğu belirtilmişse de, buna ilişkin herhangi bir belge ve bilgi bulunmamaktadır. Bu durumda davacının, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu, davasında taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmadığı anlaşılmış, HMK’nın 334/(1). maddesi uyarınca adli yardım isteminin kabulüne ve ilk derece mahkemesinin 05.07.2018 (05.08.2018 olmalı) tarihli, davacının istinaf talebinin reddine dair ek kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Davacının 05.07.2018 tarihli karara…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…yönelik istinaf itirazları yönünden; 6100 sayılı HMK’nın “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353. maddesi, “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;…a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:…5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına karar verilmiş olması.” hükmünü içermektedir. Bu durumda Dairemizce, davacının adli yardım isteminin Dairemizce kabul edilmiş olması nedeniyle, istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-a.5. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı kooperatifin 08.04.2018 tarihli genel kurul kararlarının iptali davası ile ilgili davalı tarafa tebligat yapılıp, taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
Dava, 08/04/2018 günlü genel kurulda gündemin 7, 8, 9 ve 10. maddeleriyle alınan kararların iptalin yöneliktir.
1163 Sayılı Kanun’un 53. maddesinde; kanuna, anasözleşme hükümlerine, iyi niyet esaslarına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açılabileceği hükme bağlanmış ve iptal davası açabilecekleri de; ortaklar, yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerden her biri olarak saymıştır. Ancak; anılan kanun iptal davası açma hakkını tanıdığı ortakları iki grupta toplamıştır.
1. Grup: Toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen ortaklar.
2. Grup: Toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden ortaklar, bu dava toplantıyı izleyen günden itibaren bir ay içinde açılmalıdır. Öte yandan anılan madde gereğince, genel kurul kararları aleyhine birden fazla iptal davası açıldığı takdirde, bu davalar birleştirilerek görülür.
Kural olarak, bir ortağın genel kurulda alınan kararın iptalini talep edebilmesi için, 1163 Sayılı Kooperatifler Yasası’nın 53/1-1. maddesi hükmü uyarınca karara karşı ret oyu kullanıp muhalefet şerhini tutanağa yazdırması gerekmektedir. Bu husus dava ön şartı olup re’sen dikkate alınması gereği bulunmaktadır. Ayrıca oylama öncesi yapılan görüşme sırasında sonradan alınacak karara esas olması muhtemel bir hususa karşı olunduğunun belirtilmesi yahut eleştiri yapılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır. Muhalefetin görüşülen konuya değil, alınan karara karşı yapılması gerekmektedir.
Diğer yandan; KK.’nda gerekse Türk Ticaret Kanunda hangi kararların batıl olduğu belirtilmemiştir. Borçlar Kanunu’nun 19. ve 20. maddeleri ışığında kanunun emredici hükümlerine aykırı olan kararları batıl kararlar olarak kabul etmek gerekmektedir. Böyle olduğu saptanan bir toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitini ise, 1163 Sayılı Kanunun 53. maddesindeki koşullar aranmaksızın genel kurul kararlarının mutlak butlanla sakat olduğunu öne süren her ortak isteyebilir.
Batıl olan genel kurul kararları kooperatif ortakları ve üçüncü kişiler için hiçbir hak ve borç doğurmaz. Bu gibi kararların iptali bir aylık hak düşürücü süreye tabi olmayıp her zaman istenebilir. Bu nedenle, genel kurul kararlarının mutlak butlanla sakat olduğunu ileri süren ortakların, genel kurul toplantılarında hazır bulunması ve itirazını tutanağa yazdırması da şart değildir. Dolayısıyla, genel kurul toplantılarına katılmayan ortakların bile böyle bir iddia ile dava açmaları mümkündür.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Genel kurul kararlarının iptali davasını 53/3. maddedeki istisna dışında ortak olmayan kişi açamaz.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesi ile “… kanuna ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kunıl kararlan aleyhine, toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurabileceği..’ hükmünü getirilmiştir.
Davacı kooperatifin ortağıdır. Kooperatifin 07/09/2005 gün ve 30 sayılı yönetim kurulu kararı ile ortaklığına karar verilmiştir.
Huzurdaki dava, 09/04/2018 tarihinde açtığından, davanın süresi içerisinde açıldığını kabul etmek gerekmektedir.
Genel kurul toplantısı için yapılan çağrıya uyarak genel kurula gelen ve katılan ortağın iptal davası açabilmesi için, yokluk hali hariç, alınan karara ret oyu vermesi ve ayrıca ret oyu verdiği konuyu da tutanağa (muhalefet şerhi) yazdırması gerekir. Çağrılmayan ortak için bu iki şartın aranmayacağı açıktır.
Davacı gündemin 7, 8, 9. maddelerinin görüşülmesi ile alınan kararlara muhalif kalarak ret oyu vermiş ve muhalefetini tutanağa yazdırmıştır.
Açıklanan nedenle davacının gündemin 7,8 ve 9. maddelerinin iptalini isteme hakkı bulunmaktadır.
Gündemin 10. maddesi ise organların oluşturulması ile ilgilidir. Herhangi bir aday çıkmadığından seçim yapılamamış, yani bu madde ile karar oluşmamıştır;
Kooperatifin ortak sayısının 82 olduğu, genel kurul tutanağına göre; 20 asaleten, 7 temsilen olmak üzere toplam 27 ortağın katılımı ile toplantının başladığı, 1163 Sayılı Yasa’nın 45. ve anasözleşmenin 33. maddeleri gereğince toplantı yeter sayısının bulunduğu anlaşılmıştır.
Gündemin 1. maddesinin görüşülmesi ile karar oluşmamıştır.
Gündemin 2. maddesi gereği divan oy birliği ile oluşturulmuştur.
Gündemin 3 ve 4. maddeleri oy birliği ile karara bağlanmıştır.
Gündemin 5. maddesi 17 kabul oyu ile oy çokluğuyla kabul edilmiştir (27 katılıma göre, karar sayısı 14’dür.). Bu durumda ret oyu tutarı (27 – 17 =) 10’dur. 3 kooperatif ortağına çağrı yapılmadığının anlaşılması karşısında; bu ortakların katılmaları halinde karar alınmasına bir etkilerinin olamayacağı açıktır.
Gündemin 6. maddesi oy birliği ile karara bağlanmıştır.
Gündemin 7. maddesi oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Çağrı yapılmayan ortakların katılması sonucu etkilememektedir.
Gündemin 8. maddesi 3 kabul oyuna karşılık oy çokluğuyla reddedilmiştir.
Gündemin 9. maddesi 3 kabul oyuna karşılık oy çokluğuyla reddedilmiştir.
Gündemin 10. ve 11. maddeleri ile karar alınmamıştır.
Sonuç olarak kararlar anasözlşemenin 33. maddesine uygun surette alınmıştır,
Yargıtay tarafından da kabul gördüğü üzere, salt çağrıdaki usulsüzlük tek başına genel kurulda alınan kararların geçersiz ya da yoklukla malul olduğu sonucunu doğurmaz. Başka bir söyleyişle, bazı ortaklar toplantıya çağırılmamışsa ya da ortaklar çağrılmış olmakla beraber çağrı şekline uyulmamışsa, çağrıdaki usulsüzlük sadece KK‘nun 53. maddesi uyarınca, bu nedenle kooperatif genel kurul toplantısına katılamayan ortaklara iptal davası açma hakkı verir. Ayrıca, genel kurulda alınan kararların yerine getirilmesi yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarını gerektirir nitelikte bulunması durumunda bu kişilerin de dava açma yetkisi bulunmaktadır.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Bu nedenle; çağrıdaki eksildiğin tek başına genel kurulda alınan kararların geçersiz olmasını gerektirmeyeceği kanaati oluştuğundan; iptali istenen kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet esaslarına aykırı olup olmadığının incelenmesi gerektirmektedir.
Gündemin 7. maddesi bütçe ve aidat toplanması ile ilgili olup, verilen önergelerin oylanması sonucunda aidat toplanmamasına ve bütçenin reddedilmesine, 8. maddesi ile kooperatif borçlarının kapatılması için kredi çekilmemesine, 9. maddesi ile de borçların eşit şekilde bölüşülmemesine karar verilmiştir.
Bilindiği gibi, 1163 sayılı KK.’nun 1. maddesinde hükme bağlandığı üzere, kooperatifler karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma kuruluşudur. Kooperatif, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini korumak zoıundadır. Yine, aynı Yasanın 23. maddesinde ortakların hak ve vecibelerinde eşit olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince tüm kooperatif ortaklarının kooperatifin amacının gerçekleşmesi için (Ana S. Md. 21) gereken aidat ve genel gider paylarını ödemek zorundadırlar.
Diğer yandan kooperatif anasözleşmesinin 61 ve 63. maddeleri gereği konut bedeline etki eden unsurların tüm ortaklarca eşit şekilde karşılanması gerekli bulunmaktadır. Ana sözleşmenin 62 maddesinde ise, konutların ortaklara dağıtımı esasları belirlenmiştir. Bu maddede ana yöntem, konut maliyetlerinin kesinleşmesi sonrasında kura ile sahiplerinin belirlenmesidir.
KK.’nun 42. maddesinin 5. bendinde; “Kanun ve anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar vermek.” denilmek suretiyle genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkilerin sadece bu bentlerde sayılanlarla sınırlı olmadığı, kooperatif anasözleşmesiyle genel kurula tanınmış olan konular hakkındaki karar verme yetkisinin de bir başka organa devir ve terk edilemeyeceği belirlenmiştir. Buna göre, yapı kooperatifi örnek anasözleşmesinin 23/6. maddesi ile ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasların tespit edilmesi, genel kurulun devredemeyeceği yetkilerdendir. Genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkilerin bizzat genel kurul eliyle kullanılması esastır.
Olaya gelince; kooperatif konut yapmak gayesiyle, arsa sahipleri ile Ankara 1. Noterliği’nin 08/04/2005 gün ve … yevmiye sayılı “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi düzenlemiştir. Bu sözleşmede;
-Ankara İli, … ilçesi, … Köyü, … Ada … Parsel sayılı taşınmaz üzerine; iki blokta 50 bağımsız bölüm yapılması konusunda anlaşma sağlandığı,
-Bu dairelerin 20’sinin eksiksiz olarak arsa sahiplerine teslim edileceği,
-30’unun inşaat bedeli karşılığında yükleniciye ait olacağı,
-Bu paralelde … Ada … Parseldeki 2. binada zemin kat, 2. kat, 3. kat, 4. kattaki normal daireler ve 5. kattaki 4 dubleks dairenin (toplam 20) arsa sahiplerine, 1. binadaki zemin kat, 2. kat, 3. kat, 4. kat, 5. kat, 6. kattaki 2 daire ile 2. binadaki 1 kat 4 daire (toplam 30) yükleniciye bırakıldığı,
-İnşaatın sözleşme tarihinden itibaren 48 ayda bitirileceği, 48 ay içerisinde bitirilmemesi halinde arsa sahiplerine düşen her bir daire için 200,00 $ ödeneceği,
Yine bu sözleşme gereği,
– Belediye, EGO, ASKİ, BEDAŞ vb. ilgili dairelere yapılacak tüm harcamalar, inşaatın başlangıcından dairelerin teslimine kadar yükleniciye ait olacağı, cins tashihi yapılması, yapı kullanma izni alınması, kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulması, tapuların malikler adına tescili ile kendilerine verilmesi kısaca anahtar teslimi suretiyle inşaatın tamamlanarak arsa sahiplerine eksiksiz tesliminden yüklenicinin sorumlu olacağı, hususlarına yer verilmiştir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Özetle belirtmek gerekirse, yüklenici kooperatif, yapımını üstlendiği inşaatı sözleşme hükümlerine uygun surette imal edip, süresinde teslim ile yükümlüdür. Bu paralelde, yapı oturma izni alınıp kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulmak suretiyle kısaca anahtar teslimi şeklinde inşaatın tamamlanıp, teslim edilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan inşaatın sözleşme tarihinden itibaren 48 ayda bitirileceği, 48 ay içerisinde bitirilmemesi halinde arsa sahiplerine düşen her bir daire için 200,00 $ ödeneceği kabul edilmiştir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin tarihi 08/04/2005 olduğuna göre, bitiş zamanı 08/04/2009‘dur.
Konutların süresinde tesliminin gerçekleşmemesi üzerine açılan dava, Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13/06/2017 gün ve … E., … K. sayılı kararı ile son bulmuş ve davalı kooperatif, 09/04/2009 tarihinden başlamak üzere yasal faizi ile birlikte 277.400,00 $ ödemeye mahkum edilmiştir.
Kooperatifler Kanunu ve anasözieşme hükümleri çerçevesinde, kooperatif ortakları birbirlerine dayanışmak suretiyle konut sahibi olacaklarından, her ortağın KK.’nun 23. maddesi çerçevesinde konut üretimine katkı sağlaması esastır. Bu nedenle, kooperatifin konutlarının kesin maliyetleri çıkıncaya kadar ortakların, arsa, inşaat, vergi ve SGK prim ödemeleri, birikmiş borçların kapatılması, açılmış davaların sonuçlanması için gerekli masrafları karşılamaları gerekmektedir.
KK. ve ana sözleşme hükümleri karşısında ortaklar eşit konumda olduğundan, her bir ortağın konut tapularının verilebilmesi için kooperatifin genel kurullarınca, yukarıda açıklanan masraf kalemlerini karşılanması amacıyla bütçeye ödenek koymak ve ortaklara mali yükümlülükler getirmek zorundadır.
Bütçe esaslarını ve ortakların mali yükümlülüklerini belirlemek genel kurulun yetkisi dahilinde olmakla birlikte, genel kurul bu yetkisini konut sahibi olamayan (tapusunu alamayan) ortakların aleyhine olacak şekilde kullanamayacağından, alınan kararın (gündem 7. maddesinin hiç aidat alınmasına ilişkin kısmının) eşitlik ilkesine ve iyi niyet esaslarına aykırı düştüğü değerlendirilmektedir.
Bu gelişmeler sonrasında; kooperatifin 2018 yılı genel kurul toplantısı 07/07/2019 tarihinde yapılmış olup, bu toplantıda 2018 yılı hesap ve işlemleri oy birliği ile kabul edilmiş, yine aday çıkmadığından yönetim ve denetim kurulu seçimi yapılamamıştır. Ancak 09/09/2018 günlü toplantıda yönetim kurulu üyeleri (…, … ve …) 2 yıllığına seçildiğinden, yetki boşluğu oluşmayacağı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle, gündemin 7. maddesinin hiç aidat alınmamasına ilişkin kısmının eşitlik ilkesine ve iyi niyet esaslarına aykırı düştüğü anlaşıldığından iptaline, gündemin 10. maddesiyle ilgili karar oluşmadığından, gündemin 7. Maddesinin hiç aidat alınmaması haricindeki kısımlar ile 8 ve 9. maddelerdeki talepler hakkında karar oluşmadığından, bu maddeler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
Dava konusu S.S. … … Konut Yapı Kooperatifinin 08/04/2018 tarihli genel kurulunda alınan 7. maddesinin hiç aidat alınmamasına oy çokluğu ile verilen kısmının İPTALİNE,
Dava konusu S.S. … … Konut Yapı Kooperatifinin 08/04/2018 tarihli genel kurulunda alınan 7. maddesinin hiç aidat alınmaması haricindeki kısımlarda 8, 9 ve 10.maddelerindeki talepler hakkında karar oluşmadığından bu maddeler hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
e-imza e-imza e-imza e-imza

3-Alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul edilen oranına takdir ve hesap edilen 3.400,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul edilen oranına takdir ve hesap edilen 3.400,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 600,00 TL bilirkişi ücreti, 227,50TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 827,50TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 413,75TL’sinin davacıdan, 413,75TL’sinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Karardan sonra yapılacak yargılama giderlerinin suçüstü ödeneğinden karşılanmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı İstinaf kanun yolu açık olmak üzere ( kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle İstinaf kanun yoluna başvurabileceği, istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/07/2020

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza