Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/143 E. 2022/323 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/143 Esas – 2022/323
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/143 Esas
KARAR NO : 2022/323
HAKİM :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
3-
VEKİLİ :
DAVALI : 4-
VEKİLİ :
DAVALI : 5-
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2014
KARAR TARİHİ: 05/04/2022
K. YAZIM TARİHİ: 15/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyası ile müvekkilleri … A.Ş. ve … hakkında, tarafların düzenledikleri 28.02.2007 tarihli adi yazılı sözleşme ile küçük kardeşler olan davacıların hisselerini büyük ağabeyleri davalı …’e, eşine ve çocuklarına devrettiklerini ve bu suretle şirketten ayrıldıklarını, sözleşmenin 4. ve 6. maddelerini ifa eden …ün sözleşmenin diğer maddelerini ifa etmediklerini ileri sürerek, sözleşmenin hükümlerinin ifa edilmesinin sağlanmasını, bu talepleri yerinde görülmezse müvekkillerine verilmesi gerekip de verilmeyen tüm hakların rayiç değerlerinin belirlenmesini, bunların da mümkün olmaması halinde hisse devrine ilişkin sözleşmenin iptali ile müvekkillerinin devrettikleri hisselerin tedbirli olarak kendilerine iadesine karar verilmesini talep ettiklerini, mahkemece tedbirin reddedildiğini, … ve arkadaşları vekilinin itirazları üzerine tedbirin yenilendiğini, Ankara …. Ticaret Mahkemesi tarafından 12/11/2009 tarihinde … sayılı karar ile HMK. 17/1 maddesine göre yetkisizlik kararı verildiğini, dosyanın … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini ve … Esasına kaydedildiğini, müvekkilleri ile davalılar arasında görülen … Esas sayılı dosyada davacı olan davalılar vekilinin davalı … A.Ş adına kayıtlı … İlçesi … Köyü … parsel ile davalı … adına kayıtlı … İlçesi … Köyü … parsel üzerine tedbir konulması istemini tekrar yenilediğini, mahkemece tedbir kararı verildiği, davacılardan …’ün tedbir kararından sonra davadan feragat ettiğini, ancak feragatten sonra davayı temyiz ettiğini ve halen bu davalı yönünden de tedbirin devam ettiğini, davalıların kararı temyizi üzerine kararının onandığını, müvekkillerinin davalıların … Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyasında açtıkları dava ve aldıkları haksız ihtiyati tedbir kararı nedeniyle müvekkillerinin telafisi imkansız zararları olduğunu beyanla, müvekkili … A.Ş.’ye ait … nolu parsele 18.10.2011 tarihinde haksız konulan tedbir ile; müvekkili … adına kayıtlı … nolu parsele 18.10.2011 tarihinde haksız olarak konulan tedbir nedeniyle müvekkillerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; … A.Ş için 2.500,00 TL maddi tazminat ve 10,000,00 TL manevi tazminat, … için 2.500,00 TL maddi tazminat ve 10,000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin meydana geldiği 18.10.2011 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsil tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve kötü niyetli olarak açıldığını, ihtiyati tedbire ve davaya sebep teşkil eden sözleşmeyi davacı …’ün imzaladığını ve bu sözleşme ile imza altına aldığı yükümlülüklerini yerine getirmeyerek asıl haksızlığı kendisinin yaptığını, dolayısıyla ihtiyati tedbirin haksız olduğu düşünülse bile bunun sebebi attığı imza ve davacılardan …’ün bizzat kendisi olduğunu, davalı gerçek kişi müvekkillerinin davacı gerçek kişi … ile kardeş oldukları için ona güvenerek pay defterlerini imzaladığını ve taraflar arasında yapılan adi sözleşmeye uyacağı kanaatini her zaman taşımış olduklarını, ancak davacı …’ün firmanın hisse devri iş ve işlemleri bittiğinde gerçek kişi müvekkilleri ile görüşmekten hep kaçtığını ve sonunda da “elinizden geleni yapın” dediğini, … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile açılan davanın haklı bir dava olduğunu, çünkü davacı …’ün kendisine güvenen kardeşlerini aldatmış ve kandırmış olduğunu, bu nedenle kendi kusuru hatta kastı olan …’ün müvekkillerinden tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, yaşanan tüm sıkıntıların …’ün kusuru ve kötü niyetinden kaynaklandığını, müvekkillerinin zararının davacıların zararının kat be kat üzerinde olduğunu, davacı vekilinin müvekkili davacı firmanın haksız ihtiyati tedbir nedeniyle iflas ettiğini beyan ettiğini, oysa davacı firmanın tüm ticari defter ve kayıtları ile iflasın ertelenmesi dosyası incelendiğinde bunun doğru bir beyan olmadığının anlaşıldığını, milyonlarca TL bedelli iş alan davacı firmanın iflas etmesinin temel nedeninin kötü yönetim şekli olduğunu belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmelini talep etmiştir.
DELİLLER :
Ticaret sicil kayıtları, tapu kayıtları, banka kayıtları, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı.
Mahkememizce 10/12/2015 tarihli … esas … karar sayılı kararı ile özetle; “Davacı … Şti.nin maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, Davacı …’ün maddi tazminat talebinin kabulü ile, 44.559,16TL nin 2.500,00TL sinin dava tarihinden, 42.059,16TL sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacı …’ün manevi tazminat talebinin reddine,” dair karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 20/12/2018 tarih ve … esas … karar sayılı ilamı ile özetle; “Mahkemece az yukarıda açıklanan hukuksal olgular ve ihtiyati tedbire dayanak davanın reddedilmesine karar verilmekle ihtiyati tedbirin kendiliğinden ortadan kalktığı ve haksız hale dönüştüğü gözetilerek davacının haksız ihtiyati tedbirin uygulanması nedeniyle aralarında uygun illiyet bağı bulunan zararlarının araştırılıp, soruşturulması, kapsamının belirlenmesi, tarafların bu konuda gösterdikleri ve gösterecekleri delillerin toplanması, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir hüküm verilmesi gerekir. Davacının maddi zararının ne şekilde oluştuğu hususunda hüküm kurmaya yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.” denmekle mahkememiz kararı bozulmuş, dosya yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Bozma sonrası alınan 10/10/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; Davacı, … A.Ş,ve … ile Davalılar, …, … Ltd. Şti., … ve … Ltd. Şti. arasında görülen ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davasında, 18.10.2011 tarihinde konulan ihtiyati tedbir nedeniyle Davacı … A.Ş. ’nin uğramış olduğu zarar miktarını ispat edemediği bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu 03/01/2022 tarihli ek raporları ile özetle; Davacı, … A.Ş,ve … ile Davalılar,…, … Ltd. Şti., … ve … Ltd. Şti. arasında görülen ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davasında, 18.10.2011 tarihinde konulan ihtiyati tedbir nedeniyle Davacı … ün uğramış olduğu zarar miktarına ilişkin hukuki niteleme yetkisinin sayın mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, davacıların malvarlığı üzerine uygulanan ihtiyati tedbir nedeniyle malvarlığında meydana geldiği iddia edilen maddi ve manevi zararların tazminine ilişkindir.
Mahkememizin 06.09.2012 tarih. … E. ve … K. Sayılı dosyasında davanın bir kısım taraflar arasında akdedildiği bildirilen adi yazılı sözleşmenin ifasına istinaden tapu iptal tescil, araç tescili ve tazminat talebi, aksi halde sırasıyla tazminat ve devredildiği bildirilen hisselerin iadesi istemine ilişkin olduğu, bu dosyada davacı tarafında yer alan davalılar vekilinin 14.07.2011 tarihli dilekçesi ile … A.Ş. adına kayıtlı … İlçesi … Köyü … parsel ile …adına kayıtlı … İlçesi … Köyü … parsel üzerine … Ticaret Mahkemesi tarafından 11.10.2011 tarihinde … Tapu Sicil Müdürlüğüne yazı yazılarak adı geçen parseller üzerine tedbir konulmasını istediği, tapu sicil müdürlüğünce de bu istemin 18.10.2011 tarihinde yerine getirildiği, yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 19.09.2013 tarih, …E. ve … sayılı ilamı ile onandığı görülmüştür.
HMK’nın 399. maddesi uyarınca haksız ihtiyati tedbir nedeniyle aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf bu tedbir kararından dolayı uğradığı zararını kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince karşı taraftan isteyebilir.
Haksız ihtiyati tedbirden dolayı maddi tazminat davası açılabilmesi için icra edilmiş bir tedbir kararının bulunması, bu tedbirin haksız olduğunun ortaya çıkması, tedbir sebebiyle zarar meydana gelmiş olması ve zarar ile haksız ihtiyati tedbir arasında uygun illiyet bağının bulunması şarttır. Maddi tazminat isteklerinde, manevi tazminat isteklerinden farklı olarak haksız ihtiyati tedbirden dolayı ihtiyati tedbir koyduran tarafın kusursuz sorumluluğu kabul edilmiştir. Yani, haksız ihtiyati tedbiri koydurtmuş olan tarafın bundan doğan maddi zararla sorumlu tutulabilmesi için ihtiyati tedbiri kötü niyetle istemiş ve koydurmuş olması gerekmez. İcra edilmiş olan ihtiyati tedbirin haksız olması ve bir zarara neden olmuş olması sorumluluk için yeterlidir. Manevi tazminat istenebilmesi, ancak Borçlar Kanununun 58. maddesinde yer alan, kusura dayalı sorumluluk şartlarının gerçekleşmesi ile mümkündür. Dolayısıyla manevi tazminat ancak ihtiyatı tedbir koyduran tarafın kötü niyetli ve kusurlu olması halinde istenebilecektir.Zarar verici haksız fiile maruz kalan şahsın mal varlığında haksız fiil sonucu meydana gelen durum ile bu eylemden önce mevcut olan durum arasındaki fark davacının zararını oluşturacaktır. Zarara uğrayan kişinin iradesi dışında, haksız fiil neticesinde, mal varlığının aktifinde azalma ya da mal varlığının pasifinde çoğalma meydana getiren zararlar gerçek zararlardır. Burada zarar verici olay neticesinde kişinin mal varlığının mevcut miktarı ve değeri fiili olarak azalmış olmalıdır. Kaynağına, sebebine, zarar veren ile zarar gören arasındaki hukuki ilişkiye ve her somut olayda farklı şekillerde gündeme gelebilecek benzeri ölçütlere göre, zararın niteliği, kapsamı ve miktarı, her olayın kendine özgü yapısı içerisinde, değişen bir özellik gösterecektir. Açıktır ki, hükmedilecek tazminat, hiçbir şekilde zarar miktarından fazla olamaz. Zarar miktarı tazminatın azami sınırını teşkil eder. (Turgut Uyar, Açıklamalı-İçtihatlı Borçlar Kanunu Genel Hükümler, Birinci Cilt, 1990 bası, s.549). Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşamayacağından tazminat miktarının belirlenmesinde, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunlu olup; burada ilke, zarar doğurucu eylem, zarar görenin mal varlığında gerçekten ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da, o miktarda olmalıdır.
Yargıtay bozma ilamına uyularak davacılar vekiline bozma ilamı doğrultusunda delillerini sunması için süre verildiği gerekli araştırmalar yapılarak ilgili bankalara yazılan müzekkere cevapları ve dosya kapsamı kül halinde değerlendirilerek Dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş 10/10/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve 03/01/2022 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle; Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle açılan tazminat davasında davacının zararını ispat etmesi gerektiği buna göre kararın verilmesinden sonraki mal varlığı ile kararın verilmemiş olması halinde mal varlığının karşılaştırılacağı, maddi zararın ne şekilde oluştuğu konusunda davacının delilleri ve hesaplama verilerini dosyaya kazandırılması gerekmektedir. Bu durumda şirketin iş hacmini belgeleyen ticari defterler ve kayıtların incelenmesi sonucu şirket üretiminde kullanılan … ve … maliyetlerinin ihtiyati tedbir öncesi ve sonrası piyasa fiyatlarında alındığının tespiti, davacılardan … adına kayıtlı olan … İlçesi … Köyü … parsel sayılı taşınmazın satılarak şirkete sermaye olarak konulmasının teknik olarak mümkün olduğu ve bu gayrimenkul için davacı …’ün davacı şirketin iflas erteleme başvurusunda bulunduğu 17.10.2012 tarihinden dava tarihi olan 06.01.2014 tarihine kadar elde edeceği getiri, haksız tedbir nedeniyle mahrum kaldığı kazanç yönünden somut deliller sunmaması, diğer yandan dava dilekçesinde dava konusu haksız tedbir olmasaydı satılıp davacı şirkete sermaye olarak konulacağı ifade edilen gayrimenkullerden … İlçesi … Köyü … parsele kayıtlı olan taşınmazın davacılardan … A.Ş’nin adına kayıtlı olduğu ve varlıkları arasında yer aldığı, rayiç değeri üzerinden satılması halinde 17/10/2012 tarihinde iflasın ertelenmesi talebinde bulunan şirketin borca batıklığına olumlu veya olumsuz bir etki yapmasının söz konusu olamayacağı, dolayısıyla davacı … A.Ş adına kayıtlı olan … İlçesi … Köyü … parsel yönünden bir zararın doğmadığı kanaatine varıldığı nitekim Teknik incelemelerde, ham madde ve motorin temin fiyatlarında, tedbir kararından sonra yüksek fiyatlardan alış yapmadığı belirlenmiştir. Üretimde, işletme sermayesinin yetersizliği nedeniyle her dönem banka kredisi kullanılmış, Davacı …ün banka kayıtlarından bireysel kredi kullanmadığı ve kendisine ait taşınmazı satarak şirkete işletme sermayesi yaptığına ilişkin bir bilgi mevcut olmadığı tespiti nazara alınarak haksız ihtiyati tedbir nedeniyle açılan tazminat davasında davacının zararını ispat etmesi şart olduğu dosya kapsamında mevcut deliller kapsamında davacıların haksız ihtiyati tedbir dolayısıyla uğramış oldukları gerçek zararın bulunduğunu ispat edemediğinden iş bu sebeple davacılar yönünden açılan maddi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
Davacıların manevi tazminat talebinde bulunabilmesi için ancak ihtiyati tedbir kararı koyduran davalıların kötüniyetli ve kusurlu olduğunun ispatlanmasının gerektiği, mevcut olayda taraflar arasındaki ihtilaf nedeniyle yasal yollar kullanılarak bir dava açıldığı ve tedbir kararı alındığı, dosya kapsamı itibariyle davalıların salt kötüniyetle hareket ettikleri konusunda mahkememizce bir kanaatin oluşmadığı, bu nedenle davacıların manevi tazminat taleplerinin haklı olmadığı sonuç ve kanaatiyle manevi tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70TL karar ve ilam harcının 426,95 TL peşin harç ile 718,27 TL ıslah harcından mahsubu ile artan 1.064,52 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı … Ltd. Şti.’nin yapmış olduğu 9,00 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davalıya verilmesine,
5-Reddedilen manevi tazminat yönünden davalılar …, … Şti., … Şti. ve …’ün kendilerini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.100,00TL vekalet ücretinin davacı …’den, 5.100,00 TL vekalet ücretinin … AŞ’den alınarak adı geçen davalılara ödenmesine,
6-Reddedilen maddi tazminat yönünden davalılar … Şti., … Ltd. Şti. ve …’ün kendilerini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 6.592,69 TL vekalet ücretinin davacı …’den, 2.500,00 TL vekalet ücretinin ….AŞ’den alınarak adı geçen davalılara ödenmesine,
7-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.05/04/2022

Katip Hakim
e-imzalıdır. e-imzalıdır.