Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/121 E. 2019/437 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/121 Esas – 2019/437

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2019/121 Esas
KARAR NO : 2019/437

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/03/2019
KARAR TARİHİ: 27/06/2019
K.YAZIM TARİHİ : 05/07/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkili bankanın dava konusu bonolara dayalı olarak davalı borçludan alacaklı olduğunu, alacaklarına dayanak bonoların vade tarihleri geçmiş olmasına rağmen şimdiye kadar ödenmediğini beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, dava konusu bonolara dayalı alacak davalarının kabulü ile, dava konusu toplam bono tutarı olan bedellerinin, vade tarihlerinden (TTK.m. 778/1 -d, 725/1-b9 tahsiline kadar 3095 sayılı kanunun 2/2. Maddesinde belirtilen oranda işleyecek olan temerrüt faizi, toplam bono tutarının %0,3 oranında komisyonu ( TTK.m. 778/1-d,725/1-d ) ve protesto masrafı ile birlikte davalı borçludan tahsiline ( davalıdan alınarak müvekkil bankaya verilmesine) karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; davanın esas yönünden haksızlığı yanında usul yönünden de haksız olduğunu ve reddinin gerektiğini, davanın ön şartı yokluğundan reddine karar verilmesini, şekil şartına aykırı sözleşmeyle teslim edilen dava konusu senet bedellerinin müvekkilden talep edilmesinin haksız olduğunu, senetlerin düzenlenmiş olduğu devremülk satış sözleşmesi taşınmaz devrine ilişkin olduğundan resmi şekilde düzenlenmesi sözleşmenin geçerlilik şartı olduğunu, dava dışı şirketin kötü niyetinden veya sözleşmenin/senetlerin geçersizliğinden doğrudan karşı taraf bankanında sorumlu olduğunu, dava dışı şirketin kötü niyetinden doğrudan davacı bankanın sorumlu olduğunu, davacının müvekkil yönünden geçersiz olan senetlere dayalı olarak ikame etmiş olduğu bu dava borcunun bulunmaması ve müvekkiline karşı ileri sürülememesi sebebiyle haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmedi ise davacının açtığı haksız davanın dava yokluğu sebebiyle, bu yerinde görülmezse haksız ve hukuka aykırı olması nedeniyle reddine karar verilmesini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Dava konusu senetler, davacı banka kayıtları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davalı tüketici tarafından dava dışı şirkete keşide edilen ve davacıya ciro yoluyla geçen kambiyo senetlerine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre: a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar, b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi) c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. Maddesinin (k) ve (l) bentlerinde tüketici ve tüketici işleminin tarifi yapılmıştır. Buna göre; tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi; tüketici işleminin ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade etmektedir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir. Yine aynı Kanunun 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda davacı, dava dışı şirketten ciro yoluyla aldığı senetlere dair alacak talep etmektedir. Davalı savunmalarında, yazılı metninde nama yazılı olduğu ifade edilen senetleri devremülk sözleşmesi kapsamında dava dışı şirkete verdiğini ve senetlerin ciro edilemeyeceğini savunmuştur. Öte yandan davalının tacir olmadığı da anlaşılmaktadır. Senetlerin düzenlenişi aşamasında işlemin tüketici işlemi olarak tartışılması gerektiğinden davayı yargılama görevi 6502 sayılı yasanın 73. maddesi uyarınca tüketici mahkemelerine aittir. Görev dava şartıdır ve davanın her safhasında re’sen dikkate alınır. Bu nedenle 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmakla görevli mahkeme Ankara Batı Tüketici Mahkemeleri olduğundan HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.27/06/2019

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı