Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/966 E. 2019/783 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/966 Esas – 2019/783

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/966 Esas
KARAR NO : 2019/783

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 05/12/2019
K.YAZIM TARİHİ : 03/01/2020
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkili … …. Ltd. Şti. ile … Sağ. Hiz. Tic. A.Ş. arasında mal alımından kaynaklı faturaların kesildiğini, iş bu faturaların davalı şirkete gönderildiğini ve fatura içeriğine itiraz edilmediğini, davalı yana verilen mallar karşılığı kesilen faturaların altında teslim alana ait imza bulunmakta olup davalı borçlu ya da borçlunun yanında çalışana ait bu imzaya herhangi bir itirazda bulunulmadığını ve müvekkili şirket ile anlaşma yoluna gitmek için davalı firmanın defalarca aramasının alacağı açık bir şekilde kabul ettiklerinin kanıtı olduğunu, iş bu sebeplerle alınan mal karşılığı ödeme yapılmamasının ve icra takibine itiraz edilmesiyle icra takibinin durdurulmasının davalının kötüniyetinin göstergesi olduğunu, faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğünün davacı tarafta olup davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nin 23/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğünün ise davalı tarafa ait olduğunu, TTK’nin 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturaya süresinde itiraz ve faturayı iade etmeyerek ticari defterlerine borç kaydeden tacirin fatura münderecatmı aynen kabul ettiğini ve faturayı gönderen tarafın faturaya dayalı bu alacağının varlığını TTK’nun 84. ve 85.madde hükümleri (HMK 222) uyarınca ispatlamış olacağını, müvekkili şirketin davalı şirkete vermiş olduğu Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım aylarına ait mal bedellerine kesilen faturalara ilişkin Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında yapılan icra takibi ile davalı tarafın yaptığı haksız ve kötü niyetli icra takibini durdurduğunun tüm anlatımlarıyla ortada olduğunu, davaya konu faturaların da bulunan muaccel borcun ödenmesine ilişkin defalarca sözlü olarak müvekkili şirketin bildirim yapmasına ve verilen malların imza karşılığı teslim edilmesine rağmen bedelinin haksız kötüniyetli ve davacı tarafı zarara uğratma kastı ile ödenmediğini, beyan ederek, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağın %20’ sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; müvekkili şirket hakkında Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibine vaki borca itirazları üzerine, davacı şirket tarafından açılan işbu itirazın iptali davasının usule ve yasaya aykırı olduğundan reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı ve ilan edilmiş adresi … Mah. … Cad. … Apt. No: … Keçiören/Ankara olduğundan başlatılacak icra takiplerinde yetkili icra müdürlüklerinin Ankara İcra Müdürlükleri ve buna bağlı olarak itirazın iptali davalarının görülmesi gereken yetkili mahkemelerin Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafça bu husus gözetilmeden yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılmış olan takip için borca ve yetkiye itiraz edilip bu husus dikkate alınarak mahkemenizce dava şartı yokluğundan davan m usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, nitekim Yargıtay 19. H.D 04.12.2017 T. 2016/14763 E. 2017/7720 K. sayılı kararında da yetkisiz mahkemede açılan davanm reddinin gerektiği hususunun açıkça ifade edildiğini, esasa ilişkin olarak her ne kadar davacı tarafça ürün satıldığı, ürünlerin satışına ilişkin faturaya itiraz edilmediği bu sebeple ispat yükünün davalıda olduğu ifade edilmişse de icra takibine yapılan itirazlarını tekrarla davacı şirkete herhangi bir borçlarının bulunmadığını ifade etmek gereğinin hasıl olduğunu, aksini iddia eden ve iddiasından menfaat elde edecek davacı şirketin alacağını ispat etmesi gerektiğini beyan ederek, haksız ve dayanaktan yoksun davanm öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden, mahkemenizce aksi kanaatte olunması halinde esastan reddi ile davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, tarafların ticaret sicil kayıtları, tarafların ticari defter ve kayıtları, davalı şirketin 2018 yılına ilişkin BA formları, 18/09/2019 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Tanık …; “ben davacı şirkette depo ve sevkiyat bölümünde işçi olarak çalışıyorum, dava konusu edilen faturaların içeriğindeki malları ben teslim ettim, teslimat adresi bazen Bağlıca bazen Keçiörendi, hangi adrese ne zaman teslimat yaptığımı hatırlayamıyorum, demesi üzerine teslimatların tümünün faturada yazılı adreslere yapılıp yapılmadığı soruldu; fatura adresi bütün teslimatlarda Bağlıca olarak gözüküyordu, ancak böyle yazmasına rağmen bazılarını Keçiörene teslim ettim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
GEREKÇE :Dava; taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesi nedeniyle düzenlenen faturalara dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla toplam 63.002,24 TL asıl ve birikmiş faiz alacağının tahsiline yönelik olarak faturaya dayalı icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 20.12.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 26.12.2018 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. İtirazın iptali için açılan iş bu dava, hak düşürücü süresi içinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
Davalı borçlu tarafından icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz edilmiştir.
Mahkememizce, İİK.nın 50. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi hususunda inceleme yapılmıştır. İcra takibinin yapılacağı yerin belirlenmesinde HMK nın hükümleri gereği tespit yapılacaktır. 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesine göre; “genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Aynı Kanunun 10. maddesine göre; “sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” Somut olayda; fatura içeriklerinden ve tanık beyanından anlaşıldığı üzere, davacı tarafından, sözleşme Bağlıca adresinde ifa edildiğinden yani mallar davalının Bağlıca adresine teslim edilmiş olduğundan HMK 10. madde kapsamında ifa yeri yargı çevresindeki icra dairesinde takip başlatıldığından, icra dairesinin yetkisine itiraz haklı bulunmamıştır.
Yine davacı, yukarıda anılan yetki kuralları kapsamında ve ayrıca icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi olan mahkememizde dava açtığından davalının mahkememizin yetkisine itirazı da yerinde bulunmamıştır.
Tarafların defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için alınan 18/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davalı defterlerine ulaşılamaması nedeniyle inceleme yapılamadığı ancak, davalı tarafından dava konusu 33 faturadan 21 adedinin 46.560,00 TL mal alımı olarak vergi dairesine beyan edildiğinin vergi kayıtlarından anlaşıldığı, davacı şirket kayıtlarının delil niteliğini haiz olduğu, usulüne göre tutulduğu, davacı kayıtlarına göre 54.890,96 TL alacak kaydının bulunduğu, davacı şirketin icra takibinden önce alacağının tahsili hususunda davalıya yazılı ya da sözlü ihtarı bulunmadığı için, takip tarihinden önce davacının davalıyı temerrüde düşüremediği, bu nedenle icra takibinde davacı tarafından talep edilen işlemiş faiz talebinin yersiz olduğu sonuç ve kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından davalıya mal satıldığı ve buna ilişkin dava konusu faturaların düzenlendiği, her ne kadar davalı tarafça 21 adet fatura vergi dairesine beyan edilmiş olsa da, sunulan tüm irsaliyeli faturalarda teslim alan kısmının imzalandığı, davalının bu hususta itirazının bulunmadığı, malların teslim alınmış olduğunun anlaşıldığı zira davalının teslime ve ayıba dair bir savunma da yapılmadığı görüldüğünden satım bedellerinin tahsili ile takip kapsamında işlemiş faiz talebinde bulunulmuşsa da, davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğüne dair bir delil sunulmadığından alacağa sadece takip tarihinden itibaren faiz işletilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE, Davalının Ankara batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazının 54.890,96 TL yönünden iptali ile takibin bu miktara takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte devamına,
2-Hükmedilen 54.890,96 TL alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 3.749,60 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 760,92TL harcın mahsubu ile bakiye 2.988,68 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 760,92 TL peşin harç, tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla icra dosyasına yatırılan 315,01TL peşin harç, 35,90TL başvuru harcı, 10,40TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.122,23 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 77,35 TL tebligat ve posta gideri ile 800,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 877,35 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesap edilen 764,39 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 6.388,01 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.05/12/2019

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı