Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/929 E. 2019/484 K. 11.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/929 Esas – 2019/484
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/929 Esas
KARAR NO : 2019/484

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Elatmanın Önlenmesi (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ: 11/07/2019
K. YAZIM TARİHİ: 19/07/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, dava dışı… Şirketi (Avrasya GM) ile ticari ilişkide bulunduğunu ancak alacağını tahsil edemediğini, bu alacağa karşılık olarak Avrasya GM adına kayıtlı Ankara ili Kazılcahamam İlçesi …parseldeki B-5 Blok 2 numaları bağımsız bölüm, D-1B Blok 2 numaralı bağımsız bölüm ve E-4C Blok 1 numaralı bağımsız bölümün davacı müvekkiline devredilmesi hususunda anlaşmaya varıldığını ve bahsi geçen devremülklerin 27/10/2017 tarihinde tapu devirlerinin müvekkili adına gerçekleştirildiğini, devir işleminden sonra tapuda belirtilen devremülk kullanım tarihlerine uygun olarak, devremülkün kullandırılması için davalıya başvuruda bulunulduğunu ancak davalı tarafından devremülklerin kullanım tarihlerinin değiştirildiği gerekçesiyle davacı müvekkilinin talebinin reddedildiğini, bu kez müvekkilinin iyi niyetli olarak kendilerine bildirilen tarihlerde devremülke gittiğini ancak tesis içindeki olanaklardan faydalandırılmadığını beyan ederek, dava devam ederken müvekkilinin devremülk dönemlerinde tesis olanaklarından faydalandırılması hususunda ihtayati tedbir verilmesini ve davalının haksız müdahalesinin sona erdirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili karar tarihli oturumdaki beyanında, müvekkil şirketin üç kardeşin ortak olduğu bir şirket olduğunu, davaya konu üç adet devremülkün müvekkili şirket tarafından şirket ortaklarının bizzat kullanması ve tanıdıklarına kullandırılması amacıyla alacağı bulunan bir şirketten devralındığını, ancak davalı şirket tarafından devremülklerin kullanımında sorun çıkarılmakta olduğunu, aradaki muarazanın giderilmesini ve müvekkilin devremülklerden yararlandırılmasını talep ettiklerini ifade etmiştir.
Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen yasal süre içerisinde davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davalı vekili 09/05/2019 tarihli oturumda alınan beyanında ise özetle; tapuda devir gerçekleştikten sonra devremülkün kullandırılmasına ilişkin müvekkili şirketin herhangi bir yetkisi olmadığını, devremülklerin kullanıma ilişkin usullerin Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri çerçevesinde ve mülkiyet hakkı kapsamında bulunduğunu, bu kapsamda site yönetimi mevcut olduğunu ve müvekkili şirketin site yönetimiyle bir ilgisi olmadığını, husumetin site yönetimine yöneltilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. Maddesinin (k) ve (l) bentlerinde tüketici ve tüketici işleminin tarifi yapılmıştır. Buna göre; tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi; tüketici işleminin ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade etmektedir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Yine aynı Kanunun 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez düzenlemesine yer verilmiştir.
Eldeki dava; muarazanın men’i talebine ilişkindir.
Davacı taraf, davaya konu üç adet devremülkün, şirket ortaklarının bizzat kullanmaları ve tanıdıklarına kullandırmaları amacıyla, şirketin alacağına karşılık dava dışı … Limited Şirketinden devralındığını, ancak davalı şirket tarafından devremülklerin kullanımında sorun çıkarıldığını ileri sürerek aradaki muarazanın giderilmesini ve devremülklerden yararlandırılmalarının sağlanmasını talep etmektedir. Bu durumda davacı şirketin ticari veya mesleki bir amaçla hareket ettiğini kabule imkan bulunmamaktadır. Tarafları tacir olmakla birlikte dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bu olayda davacı taraf “tüketici” sıfatını taşımaktadır. Bu nedenle somut davayı yargılama görevi 6502 sayılı yasanın 73. maddesi uyarınca tüketici mahkemelerine aittir. Görev dava şartıdır ve davanın her safhasında re’sen dikkate alınır. Bu nedenle 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/07/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza