Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/880 E. 2020/417 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/880 Esas – 2020/417
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/880 Esas
KARAR NO : 2020/417

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 12/12/2018
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
K. YAZIM TARİHİ: 16/10/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı sigorta şirketi ile … poliçe numaralı bir Kredi Sigortası sözleşmesi imzaladığını, sigorta sözleşmesinin müvekkili tarafından ilk prim taksiti olan 25.200 TL’nin sigorta şirketine ödenmesi ile birlikte yürürlüğe girdiğini, bu sigorta sözleşmesi ile birlikte müvekkili şirketin borçlularından olan alacaklarının 2.520.000,00 TL’sine kadar olan kısmını sigorta şirketinin teminat altına aldığını, sigorta teminatının tamamlanmamış ve müvekkiline ödeme yapılabilir durumda olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından müvekkiline aşağıda belirtilen alacakları için ödeme yapılmadığını, talep ile ilgisi olmayan bir takım hususlar ileri sürülerek tazmin taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin dava dışı olan …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne muhtelif tarihlerde boru satışları yaptığını, malları irsaliyeleri ile teslim ettiğini ve teslim edilen mallara ilişkin olarak faturalarını düzenlediğini ve teslim ettiğini, bu kapsamda müvekkili şirket tarafından satışı yapılarak teslim edilen ve faturalandırılıp sigorta poliçesi kapsamında olan; a)14.112016 tarihli … numaralı 19.058,42 TL bedelli, b) 17.11.2016 tarihli … numaralı 9.676,00 TL bedelli, c) 18.11.2016 tarihli … numaralı 13.629,00 TL bedelli, d) 12.12.2016 tarihli 1.132,80 TL bedelli faturaların 3. şahıs … Ltd. Şti. tarafından müvekkiline ödenmediğini, dava dışı şirket tarafından vadesinde ödemelerin yapılmaması üzerine müvekkili şirket tarafından sigorta poliçesi şartlarına uygun olarak 21.03.2017 tarihinde cari hesap bildirimi ile 43.496,22 TL olan alacağın ödenmediği, ödemeyi yapmayan şirketin bilgileri de verilmek suretiyle tazmin talebinde bulunulduğunu, ekte sunulan tazmin talebi başvuru formunda da alacakların kaynağı olarak faturalar “FATURALAR TABLOSU EKTEDİR” denilmek suretiyle başvuru formu ekinde belirtildiğini, buna göre müvekkilinin davalı sigorta şirketine tazmin talebinde bulunduğu alacakların hukuki sebebinin faturalar olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından 11.05.2017 tarihinde müvekkili şirkete “…alıcının tarafınıza verdiği 15.01.2017 vadeli çekin karşılıksız çıktığını tarafımıza 16.03.2017 tarihinde bildirmiş olduğunuz tespit edilmiştir…” denildiğini ve akabinde “…işbu poliçe gereği her iki durum açıkça … nolu modülüne aykırılık teşkil etmektedir…” gerekçeleri ile tazmin taleplerinin reddedildiğinin bildirildiğini, söz konusu modülün ise “Olumsuz bilgilerin bildirim mecburiyeti” başlıklı modül olduğu ve modülün içeriğinin ne olduğunun açıklanmaya çalışıldığı, davalı sigorta şirketinin tazmin talebinin reddine ilişkin olarak belirttiği gerekçeler ile müvekkilinin hasar tazmini talebinde bulunduğu alacaklar bakımından tutarlılığı bulunmadığını, bunun yanında modül kapsamında belirtilen gerekçelerin somut olayda gerçekleşmediğinin açık olduğu, müvekkilinin tazmin talebinin fatura alacaklarına ilişkin olduğunu, müvekkili şirket tarafından ödenmemiş olan çekin (ki bu çek sigorta teminatı kapsamında bulunmadığını) bedelinin tazmin edilmesi konusunda davalıya bir başvurusunun olmadığını, söz konusu çekin yazılmasının sebebinin müvekkili firma tarafından banka kayıtlarının incelenmesi sonrasında dava dışı … Ltd. Şti.’nin hak ediş alacağının başka bir taşerona ödenmesi nedeniyle olduğunun anlaşıldığını, davalı sigorta şirketinin de sağlam olarak gördüğü bu şirketin hak edişini alır almaz ödeyeceğini belirtmesine rağmen ödemenin gelmemesi üzerine de şirket tarafından gerekli işlemlerin başlatıldığını, davalı sigorta şirketinin tazmin talebinin reddine ilişkin gerekçesinde 15.01.2017 tarihli çeke dayanması, tazmin talebinde bulunulan fatura bedelleri ile bir ilgisinin olmaması nedeniyle açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından ödenmemiş olan çek bedelinin tazmini talebinde bulunulmamış iken, ticari defterlerinde kayıtlı olan alacağını tahsil edememesi nedeniyle yaptığı başvurunun reddedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, … nolu modüle aykırı bir durumun söz konusu olmadığını, davalı sigorta şirketi tarafından 17.01.2017 vadeli çekin karşılıksız çıktığı bildiriminin 16.03.2017 tarihinde yapıldığı ve ilgili dosyanın müvekkili şirketin avukatları ile takibe başlatılmış olması nedeniyle “Olumsuz Bilgilerin Bildirim Mecburiyeti” başlıklı modülün ihlal edildiği iddiasının gerçeklerden uzak olduğunu, davalının belirttiği çekin sigorta poliçesi kapsamında olmayan faturalara ilişkin olan bir çek olmakla birlikte, müvekkili şirket tarafından çekin karşılıksız çıktığı tarih itibariyle dava dışı … Ltd. Şti.’ne herhangi bir satış yapılmamış olduğunu, davalı sigorta şirketinin rizikosunu arttıracak herhangi bir girişimde bulunulmadığını, bunun yanında sigorta poliçesi şartları uyarınca müvekkili şirket tarafından davalı sigorta şirketine yapılması gereken bütün bildirimlerin eksiksiz bir şekilde yapıldığını, söz konusu çeke ilişkin olarak müvekkili şirket tarafından davalı sigorta şirketinden tazmin talebinde bulunulmadığını, bu kapsamda davalı sigorta şirketinin tazmin talebinde bulunulmamış olan bir çeke dayanarak ödeme yapmaktan imtina etmesinin açıkça kötü niyet olduğunu, müvekkilinin talebinin fatura alacakları olduğunu, davalının ret sebebinin tazmin konusu edilmemiş tazmin talebinde bulunulmayarak sigorta poliçesi kapsamına sokulmamış olan çek bedeli olduğunu, ayrıca sigorta şirketinin ret gerekçesinde belirttiği modül içeriği incelendiğinde de zarar getirebilecek herhangi bir durum ve olaydan bahsedildiğinin görülmekte olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı sigorta şirketinin zararına sebep olacak bir durumun söz konusu olmadığını ve hatta müvekkili tarafından da zararın artmasına engel olacak şekilde satış işlemi yapılmadığını, davalı sigorta şirketinin zararına sebep olacak durum veya olay, müvekkilinin karşılıksız çıkan çeke rağmen satışlarına devem etmesi ya da bu çeke ilişkin zarar tazmin talebinde bulunması halinde söz konusu olabileceğini, olayda da müvekkilinin bu iki durumu da gerçekleştirmemiş olduğunu, davalı sigorta şirketinin zararına sebep olacak eylem ve işlemlerden kaçınmış olduğunu, bu nedenle de davalı sigorta şirketinin herhangi bir zararının söz konusu olmadığını, bu gerekçe ile tazmin talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bunların yanında davalı sigorta şirketinin ret yazısında müvekkili şirketin avukatları ile işlem başlatıldığından da bahsedilmekte olduğunu, davalı tarafından ret gerekçesi olarak gösterilen ve müvekkili şirket avukatları tarafından takibi yapılan çekin müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde görüleceği üzere, sigorta teminatının başlamasından önceki döneme ilişkin olarak fatura alacağı için alınmış bir çek olduğunu, sigorta teminatının başlamasından önceki fatura alacaklarının sigorta kapsamında olmaması nedeniyle bu çekin tazmin talebinin sigorta şirketinden yapılmaması ve çekin tahsili için müvekkili şirketin avukatının işleme başlamasından daha doğal bir durum olmayacağının açık olduğunu, sigorta şirketinin ret gerekçesi ile sigorta kapsamında olmayan çeki tahsil etmeye çalışmadır ki bunun mümkün olamayacağının da izahtan vareste olduğunu, özetle, müvekkili şirketin vadesinde ödenmeyen alacaklarını davalı sigorta şirketine sigortalattığını, sigorta primini ödeyerek sigorta poliçesinin yürürlüğe girdiğini, müvekkili şirket tarafından sigorta poliçesinden doğan yükümlülüklerin eksiksiz yerine getirildiğini, sigorta poliçesi kapsamında olup dava dışı … Ltd. Şti. tarafından ödenmemiş olan FATURA ALACAKLARI için sigorta şirketine tazmin talebinde bulunulduğunu, sigorta şirketi tarafından tazmin başvurusunun sigorta teminatı kapsamında olmayan çek gerekçe gösterilerek reddedildiğini, müvekkili şirketi tarafından dava dışı … Ltd. Şti.’ne çekin karşılıksız çıkmasından sonra mal satışı gerçekleştirilmediğini ve davalı sigorta şirketinin zararına sebep olacak bir işlem yapılmadığını, sigorta poliçesi kapsamında olmayan faturalara ilişkin olarak alınan çekin tahsil edilememesi üzerine sigorta şirketinden tazmin talebinde bulunularak sigorta şirketinin zararına işlem yapılmadığını, sigorta poliçesi kapsamında olmayan çekin tahsilini sağlamak için müvekkili şirketin kanundan doğan haklarını kullanmak için işleme başladığını, sigorta şirketinin hukuka aykırı tazmin talebinin reddinin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin sigorta poliçesi kapsamında olan zararının tazmin edilmesi gerektiğini beyan ederek davanın kabulüne, davalı sigorta şirketinden 43.496,22 TL sigorta tazminatının 21.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili süresinden sonra sunduğu, davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı sigortalının ticari alacaklarını güvence altına almak amacıyla müvekkili ile 08.12.2016 tarihli ve … nolu sigorta poliçesi yaptığını, taraflar arasında düzenlenen poliçe kapsamında; sigortalının zarar getirebilecek herhangi bir durum veya olaydan sigorta şirketini gecikmeksizin haberdar etmek zorunda olduğunu, sigortalının zararı minimize etmek için gerekli tüm tedbirleri almakla yükümlü olduğunu, davacının 08.12.2016 tarihli ve … nolu sigorta poliçesi kapsamında dava dışı alıcısı …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden olan alacaklarını da teminat altına aldığını, davacının 21.03.2017 tarihli e-postasıyla müvekkiline hasar bildirim formu göndererek tazminat talebinde bulunduğunu, ancak davacının poliçe kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal etmesi sebebiyle söz konusu tazminat talebinin müvekkili tarafından reddedildiğini, 08.12.2016 tarihli ve … numaralı poliçenin “Şartlar’’ bölümünün 10. sayfasında yer alan “Olumsuz bilgilerin bildirim mecburiyeti/…” başlığında sigortalının “bildirim yükümlülüğü” nün düzenlendiğini, bu maddeye göre; “Sigortalı zarar getirebilecek herhangi bir durum veya olaydan sigorta şirketini gecikmeksizin haberdar etmek zorundadır. Bu tarz durum veya olaylar bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla, “Alıcı’nın ödemesi gereken bir senet veya çeki karşılığı olmaması sebebiyle ödeyememesi; Alıcının ödemesi gereken bir miktarı ödememesi sebebi ile Alıcıya karşı yasal işlem başlatmış olması” hususlarını kapsadığını, Sigortalının “bildirim yükümlülüğü” nün ayrıca Kredi Sigortası Genel Şartlarında ve TTK’da da yer almakta olduğunu, Kredi Sigortası Genel Şartlarının B.1 ve B.7. maddelerine göre; “Sigortalı, bir alıcının ticari veya mali durumu ile ilgili herhangi bir olumsuz bilgiden (…) veya sigorta sözleşmesinin kapsadığı bir zarara yol açabilecek herhangi bir olaydan veya borç ile ilgili bildirimlerden veya açılan davalardan haberdar olur olmaz durumu sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.” hükmünün; TTK’nın 1444. Maddesinde ise, sigortalının poliçe imzalandıktan sonra, riziko ağırlaşmasının sigorta şirketine bildirme yükümlülüğünün düzenlendiğini; Sigorta ettirenin, sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştırarak tazminat tutarının artmasını etkileyici davranış ve işlemlerde bulunamayacağını, sigorta ettiren veya onun izniyle başkası, rizikonun gerçekleşme ihtimalini artırıcı veya mevcut durumu ağırlaştırıcı işlemlerde bulunursa yahut sözleşme yapılırken açıkça riziko ağırlaşması olarak kabul edilmiş bulunan hususlardan biri gerçekleşirse derhal; bu işlemler bilgisi dışında yapılmışsa, bu hususu öğrendiği tarihten itibaren en geç on gün içinde durumu sigortacıya bildirmesi gerektiğini, Poliçenin “Şartları” bölümünün 15. Sayfasında yer alan “28800.00 Yükümlülükleri Yerine Getirmemenin Doğuracağı Sonuçlar” başlıklı maddesinin 2 numaralı bendinde poliçeden doğan yükümlülüklere aykırı davranışın sonuçlarının düzenlendiğini; “2) Kredi limiti ve teminatın iptal edilmesi-kredi limitine uyulması Sigortalının kredi limitinin hüküm ve şartlarına uymaması halinde veya zararın gerçekleşme tarihinden evvel kredi limiti almamış olduğu hallerde, teminat geçerli olmaz.” hükmü içerdiğini, Kredi Sigortası Genel Şartları B.8 maddesi gereğince de; “Sigorta ettiren Kredi Sigortası Genel Şartlarının B.7 maddesinde düzenlenmiş olan bildirim yükümlülüğüne kasten uymaz ve zarar miktarını kasten arttırıcı eylemlerde bulunursa, bu poliçeden doğan haklar düşer.” hükmünün düzenlendiğini, bu maddelerden açıkça görüleceği üzere sigortalı tarafından “bildirim yükümlülüğü” yerine getirilmediği takdirde, teminatın geçersiz hale geldiği ve sigortalının tazminat alma hakkının ortadan kalktığını, nitekim davacının söz konusu olayda 15.01.2017 vade tarihli çekin karşılıksız çıktığını derhal müvekkiline bildirmek yerine, çek ile ilgili bilgileri müvekkiline iletmek için 2 ay beklediğini ve 16.03.2017 tarihinde müvekkiline gerekli bildirimde bulunduğunu, davacının bu nedenle poliçeden doğan gecikmeksizin bildirimde bulunma yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davacı bakımından gecikmeksizin bildirimde bulunma yükümlülüğünün temel amacının hem sigorta şirketinin haklarını korumak, hem sigortalının ticari risklerini güvence altına almak ve olası zararları minimize etmek olduğunu, sigorta şirketinin sigorta poliçesi ile “risk üstlenirken” sözleşmenin yapılmış olduğu sıradaki koşulları esas aldığını ve prim ile riziko arasındaki denge poliçe başındaki bilgiler temelinde kurulduğunu, ancak poliçe imzalandıktan sonra, dengenin çeşitli sebeplerle (örneğin alıcının mali durumunun ağırlaşması nedeniyle) değişebildiğini), poliçenin kurulmasından sonra, rizikonun daha ağır hale gelmesi durumunda, sigorta şirketinin “daha geniş bir tehdit” altına girdiğini ve dengenin bozulmuş olacağını, sigorta şirketi poliçenin kendisine tanıdığı teminatı azaltma veya tamamen ortadan kaldırma yetkisini kullanabileceğini, böyle bir sonuçla karşılaşan sigortalının da söz konusu alıcı ile olan ticari ilişkilerini buna göre yöneteceğini ve sigortalının da güvence altına alınmış olacağını, bahse konu olayda davacının dava konusu poliçe kapsamında söz konusu çeki derhal müvekkiline bildirmiş olsa idi müvekkilince çekin karşılıksız çıktığı tarihte dava dışı ‘‘…’’ şirketinin ticari pozisyonu ve risk durumunun inceleneceğini ve sigortalı davacının menfaatlerinin korunabilir olup olmadığının değerlendirileceğini, bu durumda dava dışı “…” şirketinin riskinin yüksek olduğunun tespiti halinde, müvekkilinin “…'” nezdinde poliçede düzenlenmiş olan teminatı azaltma veya tamamen ortadan kaldırma yetki ve haklarını kullanabilecek olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin ayrıca “…” nezdinde zararı minimize etmek için davacıya gerekli talimatları verebileceğini ve davacı sigortalının ticari risklerini güvence altına alabilecek olduğunu, davacının bildirim yükümlülüğünü ihlal ederek müvekkilinin poliçe kapsamındaki haklarını zarara uğrattığını, davacının “…” nezdinde karşılıksız çıkan çeki müvekkiline bildirmekle birlikte daha yüksek prim ödeme yükümlülüğü de doğacağından davacının bir anlamda müvekkilinden prim kaçırdığını, bu husustaki dava talep haklarını da saklı tuttuklarını, davacının bildirim yükümlülüğüne kasten uymadığının ortada olduğunu, davacının diğer alıcılar nezdinde gerekli bildirimleri yaptığını, bu hususta davacının bildirim yükümlülüğünün bilincinde olduğunun bir göstergesi olduğunu, davacının diğer alıcılar nezdinde, alıcılar ile ilgili olumsuz durumları bildirmişken bu yükümlülüğü alıcısı “…” açısından yerine getirmediğini, davacının ayrıca söz konusu çek alacağına ilişkin icra takibi başlatılması için poliçede belirtilen avukat ofisine başvurmayıp başka avukatlara başvurduğunu, davacının bu açıdan da poliçeye aykırı davrandığını, belirtilen nedenlerle teminat geçersiz hale geldiğinden ve davacı sigortalının tazminat hakkı ortadan kalktığından, davacının 21.03.2017 tarihli tazminat talebinin müvekkilinin 11.05.2017 tarihli yazısı ile poliçe şartları gereğince usulüne uygun reddedildiğini, kaldı ki, poliçenin “Poliçe Tarifesi” başlıklı kısmının ilk sayfasında sigortalanma yüzdesi %90 olarak belirlendiğini, bu sebeple poliçe kapsamında tam teminat şartlarının oluşmamış olduğunu, teminatın ancak sigortalanma yüzdesi üzerinden sağlanabilir olduğunu beyan ederek; davacının poliçe kapsamında öngörülen yükümlülüklerine aykırı davranmak suretiyle teminatın geçersiz hale gelmesine sebep olduğundan davanın reddine, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, Sayın Mahkemece aksi kanaatte olması durumunda, dava değerinin sigortalanma yüzdesi olan %90 üzerinden hesaplanmasına, ayrıca davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle müvekkiline ödemekten kaçındığı primin hesaplanarak dava değerinden mahsubuna karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER :Sigorta poliçesi, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları, BA-BS formları, 24/10/2019 tarihli bilirkişi kök raporu, 24/12/2019 ve 04/06/2020 tarihli bilirkişi ek raporları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, kredi sigortası poliçesine dayalı tazminat talebine ilişkindir.
Taraf delilleri toplandıktan sonra mali müşavir ve sigorta eksperinden oluşan bilirkişi kurulundan 24/10/2019 tarihli rapor ile 24/12/2019 ve 04/06/2020 tarihli ek raporlar alınmıştır.
Davacı, dava dışı …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden olan ve 14.112016 tarihli … numaralı 19.058,42 TL bedelli, 17.11.2016 tarihli … numaralı 9.676,00 TL bedelli, 18.11.2016 tarihli … numaralı 13.629,00 TL bedelli ve 12.12.2016 tarihli 1.132,80 TL bedelli dört adet faturadan kaynaklanan toplam 43.496,22 TL tutarındaki alacağının davalıyla arasındaki 08.12.2016 tarihli ve … nolu sigorta poliçesi kapsamında olmasına rağmen tazmin talebinin haksız gerekçelerle reddedildiğini belirterek eldeki davayı açmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 08.12.2016 tarihli … nolu poliçe incelendiğinde, poliçe başlangıç tarihinin 01.12.2016 olduğu görülmekle birlikte poliçe şartlarından “GERİYE DÖNÜK TEMİNAT (04200.01)” şartında “Teminat, poliçe başlangıç tarihinde ödenmemiş olan ve poliçe tarihinden önceki 1 ay içinde sevk edilmiş mallar veya gerçekleştirilmiş hizmet veya çalışmalara ilişkin alacaklar için de, söz konusu alacakların diğer tüm hususlarda poliçenin hüküm ve şartlarına uymaları kaydıyla geçerli olacaktır.” şartı dikkate alındığında, davacının davalıdan tazminini talep ettiği faturalara dayalı alacağının bu açıdan poliçe kapsamında olduğu, davalının buna dair bir itirazının da bulunmadığı, davacının 2016 ve 2017 yılına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde, dava dışı şirket adına düzenlenen ve davalıdan tazmini talep edilen faturaların 2016 yılı kayıtlarına işlenmiş olduğu, belirtilen faturalardan sonra davacının dava dışı şirket adına düzenlenen satış faturasının bulunmadığı, davacının dava dışı şirket ile ticaretinin vadeli olduğu ve belirli dönemlerde biriken bakiye alacaklar için dava dışı şirketten çek almak suretiyle cari hesaptan düştüğü, nitekim dava dışı şirketin son üç çekinin vadelerinin 2017 yılının Ocak, Şubat ve Mart aylan olduğu, davacı tarafından dava dışı şirketten alınan bu çeklerin tazmini talep edilen faturaların vadeleri ile de uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Tazmini talep edilen ve toplamı 43.496,22 TL olan faturalara ilişkin davacının dava dışı şirketten 13.02.2017 tarihli 120.000,00 TL tutarlı çek dahilinde 7.496,22 TL ve 31.03.2017 vadeli 36.000,00 TL tutarlı çek aldığı anlaşılmaktadır.
Poliçe şartları içerisinde yer alan “Olumsuz bilgilerin bildirim mecburiyeti (…)’’ şartı;
”Sigortalı zarar getirebilecek herhangi bir durum veya olaydan Sigorta Şirketini gecikmeksizin haberdar etmek zorundadır. Bu tarz durum veya olaylar bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla aşağıdakileri kapsar
a)Alıcının azami uzatma süresini aşan bir ödeme vadesi talep etmesi;
b)Ödeme koşullarının belge karşılığı ödeme veya kabul karşılığı belgelerin teslimi olduğu hallerde Ahcı’nm ilk sunumda Sigortalı’nın mallarını ya da belgelerini kabul etmemesi;
c) Alıcının aciz haline düşmek üzere olması veya aciz halinde olması;
d) Sigortalıya, Alıcının sözleşmenin hüküm ve şartlarını yerine getiremeyeceğini veya bunlara uyamayacağını veya böyle bir ihtimalin olduğunu düşündüren bir sebep bulunması;
e) Ahcı’nm ödemesi gereken bir senet veya çeki karşılığı olmaması sebebiyle ödeyememesi,
f) Alıcının ödemesi gereken bir miktarı ödememesi sebebiyle Alıcıya karşı yasal işlem başlatmış olması,
g) Sigortalının Alıcının mali durumu, iş dünyasındaki itibarı veya borç ödeme durumu ile ilgili olumsuz bilgi edinmesi.”
“Zararı en aza indirecek önlemler (20100.00)” şartı;
“Sigortalı Alcı ile olan tüm ilişkilerinde, sigortası mevcut değilmiş gibi dikkatle ve özenle hareket emek zorundadır. Sigortalı Alıcıdan ilgili tutarları tahsil etmek ile kayıplan önlemek ya da en aza indirmek konusunda gerekli tüm tedbirleri almalıdır. Buna, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, sözleşme kapsamındaki mallar, Alıcılar ve üçüncü taraflara ilişkin hakların doğru biçimde korunması ve kullanılması da dahildir. Sigortalı Sigorta Şirketinin olası veya gerçekleşmiş bir zarara ilişkin olarak – tazminat ödenmesinden önce veya sonra -yasal işlemlerin başlatılması da dahil olmak üzere talep edebileceği tüm önlemleri de almak zorundadır.”
“Tazminat Talepleri (21700.00)” şartı ise;
1. “Tazminat taleplerinin yapılacağı son tarih: Herhangi bir tazminat talebi, tüm mevcut bilgiler dahil olmak üzere, en geç Hasarın Gerçekleşme Tarihinde itibaren en geç 6 ay içinde yapılmalıdır.”
2.Sigorta şirketinin cevabı sigorta şirketi zarar tazmin talebine ilişkin inceleme neticelerini gerekli gördüğü bilgi ve evrakları teslim aldıktan sonra en geç 30 gün içinde sigortalıya bildirir. “şeklindedir.
Davalı yanın iddiasının aksine 15.01.2017 tarihli karşılıksız çıkan çekin vade uzatma talepli çek olmayıp fatura karşılığı verilmiş çek olduğu, poliçedeki Azami Uzatma Süresinin ihlalinin bildirim zorunluluğu başlığı (18500) altında yer alan ”sigortalı bir alıcıdan olan herhangi bir alacağının azami uzatma süresinin bitiş tarihinde ödenmemiş olduğunu 30 günlük süre içerisinde Sigorta şirketine bildirmek zorundadır…” maddesinin somut olay bakımından uygulanma imkanının bulunmadığı, ayrıca çekin karşılıksız çıktığı tarih sonrası davacının …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne olan satışı durdurduğu dolayısı ile zararı artırmaya yönelik bir işlem de yapmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar neticesinde; davacı sigortalının ticari alacaklarını güvence altına almak amacıyla davalı sigorta şirketiyle 08.12.2016 tarihli ve … nolu sigorta poliçesi yaptığı, davacının dava dışı …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden olan ve 14.112016 tarihli … numaralı 19.058,42 TL bedelli, 17.11.2016 tarihli … numaralı 9.676,00 TL bedelli, 18.11.2016 tarihli … numaralı 13.629,00 TL bedelli ve 12.12.2016 tarihli 1.132,80 TL bedelli dört adet faturadan kaynaklanan toplam 43.496,22 TL tutarındaki alacağının iş bu poliçe teminatı kapsamında olduğu, davacı tarafça poliçe şartlarına uygun davranıldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca aralarındaki sigorta poliçesi nedeniyle, davacının tahsil edemediği 43.496,22 TL tutarındaki alacağını tazmin yükümlülüğünün bulunduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Hüküm altına alınan tazminata, davalının temerrüdünün tazmin talebini reddettiği 11/05/2017 tarihinde gerçekleştiği değerlendirilerek ve bu tarihten itibaren avans faizi işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; 43.496,22 TL’nin 11/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 2.971,22 TL harçtan peşin alınan 742,81 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.228,41 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 35,90 TL başvurma harcı, 5,20 TL vekalet harcı, 742,81 TL peşin harç olmak üzere toplam 783,91 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının yargılamada yapmış olduğu 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 145,70 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 1545,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 6.454,51 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/09/2020

Katip Hakim
e-imza e-imza