Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/817 E. 2020/602 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/817 Esas – 2020/602
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/817 Esas
KARAR NO : 2020/602

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 22/11/2018
KARAR TARİHİ: 24/11/2020
K. YAZIM TARİHİ: 18/12/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.”nin Balıkesir … ilçesinde … işlettiğini, davalının ise oyuncak, … imalat ve montajı yaptığını, davacının işletmekte olduğu lunaparkta bulunan oyuncakların bir çoğunun imalat ve montajını davalı tarafa yaptırdığını ancak davalı tarafından yapılan ürünlerin standartlara uygun düşmeyen, insan hayatını tehlikeye düşürecek kalitesizlikte olduğunu, ayrıca kararlaştırılan teslim tarihinden çok sonra teslim edildiğini ve müvekkillerinin bu süreçte kazanç kaybına uğramasına sebep olduğunu, teslim edilen oyuncaklardaki eksikliklerin tespiti amacıyla … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası üzerinden tespit talebinde bulunduklarını, eksik ve ayıplı imalatlar nedeniyle müvekkilinin anlaşma bedelinden 60.000,00 TL eksik ödeme yapacağını ve eksik/ayıplı işlerin telafi edilmesi halinde bu bedeli ödeyeceğini beyan etmesi üzerine davalının gelerek eksiklikleri gidereceğini söylediğini ve müvekkillerinden 60.000,00 TL bedelli senet aldığını, ancak senedi almasına rağmen oyuncakta bulunan eksiklikleri ayıpları gidermediğini, fatura düzenlemediğini ve oyuncakların garanti belgesini vermediğini, akabinde aldığı senedi Ankara … İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyası üzerinden icra takibine koyduğunu beyan ederek, öncelikle Ankara … İcra Müdürlüğü… sayılı dosyasının tedbiren durdurulmasını, Ankara … İcra Müdürlüğünün… sayılı dosyasına dayanak olan 60.000.00 TL bedelli senet ile ilgili olarak, davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti ile senedin hükümsüz olduğunun tespitine, icra takibinin iptaline karar verilmesini, davalı aleyhine takip tutarının % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında imzalanan 30/06/2017 tarihli ve 26/07/2018 tarihli protokollere göre davalı şirketin imalatçı davacı şirketin ise iş sahibi olduğunu, söz konusu protokoller ile davalının davacıya sözleşme konusu … oyuncağını teslim etmeyi üstlendiğini, bahsi geçen 26/07/2018 tarihli protokolün “C – …nın Teslimi ve Ödeme Şartları ” başlıklı maddesinin “İşveren işbu araç için aracın tesliminde imalatçıya 25.000,00 TL verecektir, aracın arka dekoru 2019 yılı içerisinde imal edilecek ve montajı yapılacaktır, bu imalatlara ilişkin olarak 50.000,00 TL iş sahibi ödeyecektir, iş sahibi 300.000,00 TL tutarındaki bakiye borcunu 30/09/2018 tarihli 60.000,00 TL tutarlı, 30/10/2018 tarihli 60.000,00 TL tutarlı, 30/11/2018 tarihli 60.000,00 TL tutarlı, 30/12/2018 tarihli 60.000.00 TL tutarlı, 30/01/2019 tarihli 60.000,00 TL tutarlı senet ile ödeyecektir” şeklinde olduğunu, davacıların kararlaştırılan bu ödemelerin hiçbirini yapmadığını, sözleşmeye ilişkin yükümlülüklerini ihlal ettiklerini, davacının edimini yerine getirmemesi üzerine 25.000,00 TL tutarındaki alacağa ilişkin Ankara … İcra Müdürlüğü … sayılı takibi, 50.000,00 TL tutarındaki alacağa ilişkin Ankara … İcra Müdürlüğü … sayılı takibi, 30/09/2018 tarihli 60.000,00 TL tutarındaki senet alacağına ilişkin Ankara … İcra Müdürlüğü … sayılı takibi ve dava konusu 30/10/2018 tarihli 60.000,00 TL tutarındaki senet alacağına ilişkin olarak da Ankara … İcra Müdürlüğü… sayılı takibinin başlatıldığını, davacının bu borçlara ilişkin herhangi bir ödeme yapmamakla beraber …, …, ve … sayılı takip dosyalarında haksız olarak borca itiraz ettiğini ve dava konusu takip ile ilgili olarak da işbu haksız menfi tespit davasını açtığını, davacı tarafın sözleşme konusu oyuncağı teslim alıp işletmeye başlamasına rağmen sözleşmeye ilişkin borçlarını ödemediğini, davacının oyuncağın sözleşmede belirlenen nitelik ve vasıflara uymadığı, kusurlu olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı ile davalı arasında imzalanan 30/06/2017 tarihli protokolde oyuncağın niteliklerinin açıkça belirtildiğini ve davacıya teslim edilen oyuncağın bu niteliklere uygun olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği kusurların tamamının doğru olduğu düşünülse dâhi davalıya usulüne uygun ve süresinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan 26/07/2018 tarihli protokolün “C. …nın Teslimi ve Ödeme Şartları” başlıklı maddesinde “İmalatçı ödemeye ilişkin senetlerin kendisine tesliminden sonra en geç 30/07/2018 tarihine kadar … isimli … aracım imalatçının Ankara’daki iş yerinde iş sahibinin teslime yetkilendirdiği kişiye teslim edecektir.” denildiğini, söz konusu protokolde davacı ile davalı arasında yeni bir teslim tarihi kararlaştırıldığını ve yeni teslim tarihine uygun olarak söz konusu oyuncağın teslim edildiğini, davacının 30/07/2018 tarihine kadar oyuncağın kendisine teslim edilmesi hususunu onayladığını ve teslimin bu protokole göre yapıldığını, davacının sözde geç teslim dolayısı ile iddia ettiği zarar miktarının neye göre hesaplandığının belirsiz olduğunu, zararın dava konusuyla ilgisiz olduğunu, davacı dava dilekçesinde her ne kadar menfi tespit davasında kural olarak ispat yükü davalı alacaklıdadır ve alacaklı hukukî ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır demiş olsa da bedeli malen alınmıştır yazan bono dolayısıyla borçlunun açacağı menfi tespit davasında Yargıtay’ın ispat yükünü davacı borçluya yüklemekte olduğunu ve borçlunun bonodaki hususun aksini yani malın teslim edilmediği vakıasını usulüne uygun bir şekilde borçluya yüklemekle olduğunu, bu hususlar haricinde borçlu …’ın hiçbir şekilde davalı ile hukukî ilişkisi olmadığı ve borcunun bulunmadığı iddiasının da kabulünün mümkün olmadığını, borçlu …’ın takip konusu emre muharrer senedin ön yüzünde isminin yazmakta ve imzasının bulunmakta olduğunu, Türk Ticaret Kanununun 701. maddesinin 3. ve 4. fıkrasına göre; “Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır. ” denildiğini ve bu hükmün bono için de uygulandığını ve davacı …’ın da takibin borçlusu olduğunu, borçtan dolayı müteselsil olarak sorumlu olduğunu, yapılan satım işi karşılığında davacıdan senet alındığını, diğer davacının ise senede aval verdiğini, davacının sözde dolandırıcılık iddiası ile ilgili davalı aleyhinde herhangi bir işlem başlatılmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacılar, Ankara … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasına konu 26/12/2018 keşide, 30/10/2018 ödeme tarihli 60.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespitini talep etmekte, davalı yan ise davanın reddini savunmaktadır.
Ankara … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyası, … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyasını bir sureti dosyaya kazandırılmış, davacı tanıklarının beyanları … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) talimat yazılarak tespit edilmiştir.
Takip ve dava konusu bononun, taraflar arasındaki … oyuncağının imalat ve montajıyla ilgili düzenlenen sözleşmeye istinaden davalıya verildiği hususları tarafların kabulünde olup, uyuşmazlık davalının imal ettiği … isimli oyuncağın ayıplı olup olmadığı, geç teslim edilip edilmediği ve buna bağlı olarak oluşmuş bir davacı zararının bulunup bulunmadığı, dolayısıyla bu bono nedeniyle davacıların borçlu olup olmadıklarının tespiti noktasında toplanmaktadır.
Dava konusu oyuncağın ayıplı olup olmadığıyla ilgili olarak makine mühendisi … tarafından düzenlenen 20/02/2020 tarihli raporda özetle; sözü edilen … isimli … aracına ilişkin olarak, taraflar arasında 30/06-2017 tarihinde protokol yapıldığı, hu protokolün imal edilecek sisteme ait bir proje olmadığı, idari ve teknik şartnamelerin de detaylı olmadığı, teknik yönden imal edilecek aracın “…” modelin aynısı olacağının ifade edildiği, imal edilecek makinanın parçalarının detaylı olarak belirlenmediği, sistemin imalatçı firmanın inisiyatifine bağlı olduğu, sözü edilen sistemin imalatçı firmaca yapılıp davacıya teslim edildiği, teslim tarihinden itibaren 1 sezon faaliyette olduğu belirtilerek imal edilen oyuncaktaki eksik/ hatalı imalatların ve bedellerinin ayrı ayrı tespit edildiği görülmüştür.
20/02/2020 tarihli raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmaması nedeniyle, taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi, davaya konu oyuncağın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin tespiti ve süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığıyla ilgili rapor tanzimi için dosya kapsamı ve ekleri … oyuncakları konusunda uzman bir makine mühendisi ile nitelikli hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek 20/05/2020 tarihli bilirkişi rapor dosyaya kazandırılmıştır. Söz konusu raporda özetle; dava konusu oyuncağın teknik anlamda ancak ve ancak protokolde yer alan teknik özellikler bakımından değerlendirilebileceği, makinenin protokolde yer almayan herhangi bir standarda uygun olmasının beklenemeyeceği, bu bağlamda, protokolde yer almayan teknik özelliklerin üreticinin inisiyatifine bırakıldığının kabul edileceği, taraflar arasında imzalanan protokolde makinenin bazı teknik özelliklerinin belirtilmiş olup, bu teknik özellikler dışında kalan herhangi bir özelliğin eksikliği ve/veya standarda uygunsuzluğu durumundan bahsedilemeyecegi, dava dosyasında, davacı tarafın TTK’nun 23. maddesinde belirtilen, 8 (sekiz) gün içerisinde davalı tarafa süresinde ayıplı mal ihbarı yapmadığı, bu nedenle ayıplı mal nedeniyle seçimlik haklara başvuru hakkını kaybettiği yönünde görüş ve kanaat belirtildiği görülmüştür.
Mahkememizce iddia, savunma, benimsenen 20/05/2020 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelindeki oyuncak satışı ticari satış mahiyetinde olduğundan, TTK’nun 23. maddesi çerçevesinde davacı alıcının ayıplı maldan kaynaklı seçimlik haklarına başvurup başvuramayacağına bakılmalıdır.
Davacılar tarafından ayıplı olduğu ileri sürülen dava konusu oyuncağın teknik anlamda değerlendirmesinin, taraflar arasındaki protokolde (sözleşmede) yer alan teknik özellikler çerçevesinde yapılması gerekir. Protokolde yer almayan teknik özelliklerin üreticinin inisiyatifine bırakıldığı kabul edilerek, makinenin (oyuncak) protokolde yer almayan herhangi bir standarda uygun olması beklenemez. Dava konusu oyuncağa ait olduğu belirtilerek dosyaya sunulan ve 14/08/2018 tarihinde çekildiği anlaşılan resim ve videoların incelenmesi sonucu bilirkişilerce makinenin protokole uygun olarak; 10 oturaklı olduğu, dört kolun birer yüzünde giydirme olduğu ve ampullerle ışıklandırıldığı, dört kolun üzerlerinde kubbe olduğu, emniyetlerinin dışarıdan hava ile açıldığı, araçta 8 adet direk olduğu ve direklerin tepelerinde projektör ışıklandırma olduğu ve direklere ışık giydirildiği ve kubbeli gişesi olduğunun görüldüğü, makinenin davacı işletmeci tarafından teslim alınıp, bir süre işletildiği ve müşterilerin bindirildiği belirlenmiştir. Taraflar arasında imzalanan protokolde belirtilen teknik özellikler dışında kalan herhangi bir özelliğin eksikliği ve/veya standarda uygunsuzluğu, dava konusu makinenin ayıplı olduğu neticesini doğurmayacaktır. Kaldı ki, TTK’nun 23. maddesinde belirtilen süre içerisinde yapılmış bir ayıp ihbarı da mevcut değildir.
Davacı yan, dava konusu oyuncağın 15/05/2018 tarihinde teslim edilmesi gerekirken iki aylık gecikmeyle 26/07/2018 tarihinde teslim edildiğini, geç teslim nedeniyle zarara uğradığını ileri sürmüş ise de, davalı tarafça, davacı yanla aralarında iki ayrı protokol olduğunu belirterek 30/06/2017 ve 26/07/2018 tarihli protokolleri dosyaya sunması, imzası inkar edilmeyen 26/07/2018 tarihli Ödeme ve Teslim Protokolünün C maddesi ile ödemeye ilişkin senetlerin tesliminden sonra en geç 30/07/2018 tarihine kadar … aracını imalatçının Ankara’daki işyerinde iş sahibine tesliminin kararlaştırıldığının anlaşılması karşısında, tarafların yeni bir yazılı ortak irade ile oyuncak teslim tarihini en geç 30/07/2018 tarihi olarak kararlaştırdığı ve oyuncağın 26/07/2018 tarihinde ve süresinde teslim edildiği, dolayısıyla davacının gecikmeden kaynaklanan zarar iddiasının dayanaksız kaldığı anlaşılmıştır.
Bir diğer mesele, davacı şirketin aynı zamanda yetkilisi olan davacı …’ın, dava konusu bono nedeniyle sorumlu tutulup tutulamayacağıdır. TTK’nun 776/1-g maddesinde; belgenin kambiyo vasfını taşıması için senedi tanzim edenin imzasını ihtiva etmesi zorunludur. Anılan madde, sorumluluk için sadece imzadan bahsetmekte olup birden fazla imzanın bulunması koşul olarak öngörülmemiştir. TTK’nun 778. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken yine TTK’nun 678. maddesi gereğince şirket yetkilisinin şirket kaşesi dışında senet üzerine atmış olduğu imza bizzat kendisini sorumlu kılacaktır. Ayrıca TTK’nun 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında uygulanması gereken aynı Kanunun 701.ve 702. maddeleri gereğince keşideci imzası dışında bononun ön yüzüne konulan her imza aval şerhi sayılır. Dosyaya bir sureti kazandırılmış olan takip ve davaya konu senet üzerinde şirket yetkilisinin elinden çıkmış, hem şirket kaşesi üzerinde hem de el yazısıyla yazılmış isminin altında iki imza bulunmakta olup, buna göre şirket kaşesi üzerine atılanın şirket adına, diğer imzanın ise davacı …’nın kendi adına atıldığı ve davacı …’nın bu bono nedeniyle şirketle birlikte sorumlu olacağının kabulü gerekmektedir.
Netice olarak, her ne kadar davacı tarafça dava konusu oyuncağın süresinde teslim edilmediği ve ayıplı olduğu ileri sürülerek dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi talep edilmiş ise de; oyuncağın 26/07/2018 tarihli imzası inkar edilmeyen protokolle belirlenen sürede teslim edildiği ve yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde ayıplı olmadığının belirlendiği, her iki davacının da Ankara … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasına konu 26/12/2018 keşide, 30/10/2018 ödeme tarihli 60.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu oldukları kanaatine varılmış, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 102,47 TL harçtan mahsubu ile bakiye 48,07 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının yargılamada yapmış olduğu 1.000,00 TL bilirkişi ücreti yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/11/2020

Katip Hakim
e-imza e-imza