Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/812 E. 2019/189 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/812 Esas – 2019/189
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/812
KARAR NO : 2019/189

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : AŞIRI YARARLANMA, YANILMA VE ALDATMA NEDENİYLE SÖZLEŞMENİN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 21/11/2018
KARAR TARİHİ: 20/03/2019
K.YAZIM TARİHİ : 08/04/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin piyasa değeri 5.000,00TL’yi geçemeyen hurda malzemeler karşılığında bir şirketin geçmiş dönemlere ilişkin vergi borcu, sigorta prim borcu, banka kredi borcu ve diğer borçlarını 20.000,00TL karşılığında devralmış olmasının, büyük bir orantısızlık ve aşırı yararlanma olduğunu, davalılardan …arasında gerçekleştirilen Sincan ….. Noterliğinin 12.06.2014 tarih ve … yevmiye numaralı “limited şirket hisse devri” sözleşmesinin iptali ile 20.000,00TL’nin yasal faizi ile birlikte müvekkiline iadesini istediğini, müvekkilinin pos cihazının devri için gitmiş olduğu davalı …Bankası çalışanı dava dışı …tarafından yanılma ve aldatma yoluyla 2013 yılında şirket için çekilen krediye müvekkilinin iradesi dışında kefil olmasına sebebiyet verdiğini, davalı banka tarafından yanılma, aldatma ve aşırı yararlanma yoluyla düzenlenen kefalet sözleşmesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

CEVAP :Davalı …vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın, 1 yıllık sürede açılmadığını, zamanaşımından dolayı usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak, devre konu olan ticari işletmenin devirden önce 5-6 ay boyunca davacı tarafından işletildiğini, davacının ticari hayatta bilgisiz ve tecrübesiz olduğu iddia edilmiş ise de, bir işletmeyi 5-6 ay boyunca ailesi ile birlikte işleten birinin şirkete dair genel bilgileri öğrenmemiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, devir işleminin yalnızca duran malvarlığını içermediğini, aksi kararlaştırılmadığı sürece, müşteri çevresi, işletme değeri, kiracılık hakkı, fikri mülkiyet hakları ve benzer hakların devri kapsadığını, bu kapsamda davacı tarafa müvekkili tarafından devredilen işletmenin duran malvarlığı 5.000,00TL olsada işletmenin diğer unsurları ile birlikte davacıdan alınan 20.000,00TL’nin aşırı yararlanma sayılamayacağını, devir karşılığında taraflarca anlaşılan tutarda herhangi bir orantısızlık olmadığını, bu sebeple devir işleminin aşırı yararlanma nedeniyle iptal edilmesinin mümkün olmadığını, davacının deneyimsiz ve tecrübesiz olduğundan bahisle noter sözleşmesinde yazılan unsurların okunmamış olmasının kişinin kendi hatası ve ihmalkarlığı olduğunu, bu sebeplerle yanıldığını ve aldatıldığını iddia etmenin ve buna dayanarak dava açmanın kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …Bankası A.Ş. vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, bu nedenle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak, davacının, pos cihazının devri için müvekkili bankaya gittiğini, Banka personelinin aldatması sonucunda iradesi dışında … Ltd Şti’nin borcuna kefil yapıldığını ileri sürdüğünü, sözleşme öncesi bilgi formunda bizzat kendi el yazısıyla “08.07.2014 tarihinde sözleşmeyi ve bilgilendirme formunu teslim aldım. 08.07.2014 tarihinde teslim aldığım sözleşmeyi inceledim anlamadığım hükümler hakkında …ile görüşerek bilgi sahibi oldum ve mutabık kaldık sözleşmeyi imzalamak istiyorum” ifadelerine yer verdiğini ve bu beyanını imzaladığını, 10/07/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine kefalet türü, kefalet tarihi, kefalet tutarı, isim adres bilgileri ve TC kimlik numarasının bizzat davacı tarafından yazıldığını ve imzalandığını, banka personeli tarafından aldatıldığı ve yanıltıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE :Talep, yanılma, aldatma ve aşırı yararlanma hukuksal nedenlerine dayalı olarak sözleşmenin iptali istemine ilişkindir. (TBK m. 28, 30 ve 36)
Davacı vekili, müvekkili ile davalılardan …’in tarafı olduğu Sincan …. Noterliğinin 12.06.2014 tarih ve … yevmiye numaralı “Limited Şirket Hisse Devri” sözleşmesi ile müvekkili ile davalı banka arasında 10.07.2014 tarihinde akdedilen “post cihazı ve kefalet sözleşmelerinin” iptaline karar verilmesini istemekte; davalı …savunmasında, davacının TBK 39. maddesindeki 1 yıllık süreyi geçirdiğini, davanın bu nedenle zamanaşımından reddinin gerekeceğini, davacı iddilarının doğru olmadığını bildirmiş; davalı banka ise savunmasında, davanın TBK’ın 28/2 ve 39. maddelerindeki hak düşürücü sürede açılmadığını, taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin 10.07.2014 tarihli olduğunu, davacı borcuna ilişkin hesabın 12.02.2015 tarihinde kat edilerek ihtarnamenin Sincan …. Noterliğinin 04.03.2015 tarih ve … yevmiye nosu ile gönderildiğini, bu ihtarnamenin 06.03.2015 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, bilahare bakiye borcunda 28.07.2015 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile bildirildiğini, akabinde davacı aleyhinde Ankara …. İcra Müdürlüğünün …E., sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını ve ödeme emrinin 05.08.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının ödeme emrine icra dosyasına sunduğu 06.08.2015 tarihli dilekçesi ile itiraz ettiğini, devamında da, davacı aleyhinde Ankara …. ATM’in …E., da dava açtıklarını, buna göre de hak düşürücü sürelerin geçirildiğini, diğer iddialarında doğru olmadığı açıklamıştır.
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

Tarafların bildirdikleri deliller toplandıktan sonra iddia ve savunmalar değerlendirilmiştir.
TBK’un 28. maddesinde “Aşırı Yararlanma”, 33. maddesinde bir irade bozukluğu hali olan “Yanılma”, 36. maddesinde de “Aldatma” müesseseleri düzenlenmiştir. Sözleşme kurulurken irade ile beyan arasında (bilmeden ve istemeden) yaratılan iş bu uyumsuzluk hallerine dayanılarak limited şirket hissesinin devri sözleşmesi ile davalı banka ile düzenlenen kefalet sözleşmelerinin iptali istenmektedir. TBK’un 28/2 maddesinde, “Aşırı yararlanma halinde zarar görenin bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliği öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yılı ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihden başlayarak beş yıl içinde kullanabilir” denmektedir. Aldatma ve korkutma hukuksal nedenlerine ilişkin olarakta yasanın 39/1 maddesinde, “Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak, bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır” denmektedir. Yasada açıklanan bir yıllık süreler “hak düşürücü süre niteliğindedir. (Y.1.HD.’in 18.12.2018T., 2015/16765E., 2018/15653K.) Burada sözleşmenin tarafının, aldatma halinde, aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren, yanılma halinde, yanılmayı öğrenme anından itibaren, aşırı yararlanma halinde de, bu hal düşüncesizlik ve deneyimsizlikten kaynaklanıyorsa, sömürülen kişinin bunu öğrenme anından itibaren, zor durumda kalmada ise, zor durumdan kurtulma anından itibaren, bir yıl içerisinde, sözleşmeyle bağlı olunmadığına ilişkin yasal hakların kullanılması gerekmektedir. Ayrıca, aşırı yararlanma halinde 5 yıllık sürede vardır. Bu süre, sözleşmenin kurulmasından itibaren işlemeye başlayacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, aşırı yararlanma, yanılma ve aldatma hukuksal nedenlerine dayanan davacı, iş bu davayı, 21.11.2018 tarihinde açarak, dava konusu ettiği iki adet sözleşme ile bağlı olmama iradesini ortaya koymuştur. Dava konusu edilen …… Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne ait hisse devri sözleşmesi, Sincan …. Noterliğinde, 12.06.2014 tarihinde (… yevmiye nolu) imzalanmıştır. Niza konusu edilen diğer sözleşmede (pos cihazı ve kefalet sözleşmesi) taraflar arasında 10.07.2014 tarihinde akdedilmiştir. Davacı ile davalı banka arasında akdedilen kredi sözleşmesine istinaden kullanılan kredi borcu ödemelerinde aksamalar olması neticesinde hesap 12.02.2015 tarihinde kat edilmiş, Sincan …. Noterliğinden çekilen 04.03.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile kredinin kat edildiği ve hesap özeti davacıya bildirilmiştir. Bu ihtarname davacıya 06.03.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bilahare, güncel borç bakiyeside 27.07.2015 tarihli ihtarnameyle bildirilmiş, bu da muhatabına 28.07.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Akabinde de, kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun tahsili için Ankara …. İM’ün…E. sayılı dosyasında 29.07.2015 tarihinde icra takibine geçilmiştir. Davacı/borçluya ödeme emri 05.08.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davacıda 06.08.2015 tarihinde borca itiraz dilekçesini dosyaya sunmuştur. Akabinde de … esasta, Ankara …. ATM’de icra takibine itirazın iptali için dava açılmış, dosyanın yargılaması devam etmektedir. İcra takibinin dayanağı, taraflar arasında akdedilen, (nizalı) 10.07.2014 tarihli kefalet sözleşmesidir. Öte yandan, davacı, davalı banka ile kefalet ve kredi sözleşmesini niza konusu …… Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi temsilcisi sıfatıyla imzalamıştır. Dolayısıyla davacı, ilk ihtarnamenin tebliğ edildiği, 06.03.2015 tarihinde bu sözleşmelerden haberdadır. Burada yapılan tebligatın geçerliliğine itiraz edilmesi halinde ise, icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesi tarihi olan 06.08.2015 tarihinde sözleşmelerden haberdar olunduğunu kabul etmek gerekmektedir. Neticesinde davacı, bu tarihte varsa aldatılma, yanılma ve aşırı yararlanma durumunu öğrenmiştir. Bu tarihten itibaren davacının sözleşme ile bağlı
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

olmadığını bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bildirmesi gerekmektedir.(TBK m. 28/2,39) Davacı, bu hakkını (nizalı sözleşmeler ile bağlı olmadığına ilişkin irade açıklamısını) iş bu davayı açarak 21.11.2018 tarihinde kullanmıştır. Dolayısıyla yasada açıklanan bir yıllık hak düşürücü süreleri fazlasıyla geçirmiştir. Bu nedenle davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Suç üstü ödeneğinden karşılanan 138,00TL tebligat ve posta gideri’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 2.725,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı …vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/03/2019

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı