Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/802 E. 2019/185 K. 19.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/802 Esas – 2019/185
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/802 Esas
KARAR NO : 2019/185

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ: 19/03/2019
K. YAZIM TARİHİ: 12/04/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Müflis …Tic. Ltd. Şti nin yüklenici sıfatıyla mülkiyeti davalı …KYK ne ait olan Ankara ili …ilçesi …ada 1 parsel üzerine kat karşılığı inşaat yaptığını, sözleşme devam ederken şirketin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/208 esas sayılı kararı ile iflasına karar verildiğini ve iflasın açıldığını, iflasın açıldığı tarih itibariyle müflis şirketin fiil ehliyetinin iflas masasına geçmek suretiyle sınırlandırıldığını ve bu tarihten sonra şirket yönetiminin herhangi bir hukuki işlem yapmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davalı kooperatifin müflis şirketin hak etmiş olduğu gerek ayin gerekse nakit olarak hak edişlerinin iflas masasına ödemesi gerektiğini, davalı kooperatifin resmi kayıtlara göre müflis şirkete herhangi bir ödeme yapmadığı gibi iflas masasına da ödeme yapmadığını, müflis şirketin hak edişlerinin iflas masasına ödenmesi talep edildiğinde ise davalı kooperatifin müflis şirkete borcu olmadığını ileri sürerek ödemeye itiraz ettiğini beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili müflis şirket tarafından davalı kooperatife yapılan imalat bedelinin belirlenerek bu alacağa işletilecek banka mevduat faizi ile birlikte tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı ve derdestlik itirazları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise, taraflar arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 28/01/2011 tarihli fesih sözleşmesi ile sona erdiğini, bu tarih itibariyle yapılan hesaplaşma sonucunda müflis şirketin müvekkili kooperatiften herhangi bir alacağının olmadığının ortaya çıktığını, daha sonra müflis şirket tarafından alacağı olduğu iddiası ile açılan Ankara Batı ATM 2011/70 esas sayılı dosyanın davacının feragati ile kesinleştiğini, bu sebeple iflas masası tarafından yapılan talebe de itiraz edildiğini, müflis şirkete ne iflastan önce ne de iflastan sonra herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi tapu devrinin de söz konusu olmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını ve şu anda gündeme getirilmesinin mümkün olmadığını, zamanaşımına uğramadığı varsayılsa bile müflis şirketin inşaatı geciktirmesinden dolayı davalı kooperatif üyelerinin uğramış olduğu zararların şirketin yapmış olduğu imalatların çok üzerinde olması nedeniyle müflis şirketin alacak talebiyle açmış olduğu davadan feragat etmek zorunda kaldığını, 09.06.1998 yılında imzalanan KKİS gereği 3 yılın sonunda müvekkil kooperatif üyelerinin dairelerinin bitirilerek teslim edilmesi gerekirken sözleşmenin feshedildiği 28.01.2011 tarihi itibariyle …ada parsel ve … ada parsel için ortalama imalatın %29.75 olduğunun yaptırılan bilirkişi raporları ile ortaya konulduğunu, fesihten sonra inşaatların bitirilmesi için Kooperatif yönetimince İnşaat Tamamlama Sözleşmesi taslağı hazırlandığını, gazetede ilan verildiğini, şartnameyi alan ve teklifte bulunan istekliler arasından en uygun teklifte bulunan …Şirketi ile 14.02.2011 tarihinde İnşaat Tamamlama Sözleşmesi imzalandığını, Karyatürk Şirketinin kendisi ile sözleşme yapılırken daha önceden imalat yapan ve işleri devam eden taşeronlarla ilgili garantörlüklerini ve onlara vaad edilen tapu devirlerini de kabul ettiğini, işin yeniden ihale edilerek… Ltd şirketine bağımsız olarak verildiğini, bu nedenle davalı kooperatifin müflis şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a),(b),(c),(d),(e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun’un 1. maddesinde kooperatifler “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tarif edilmiştir. Maddede kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır. Maddedeki tariften anlaşılacağı üzere kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanıma göre kooperatiflerin tacir kabul edilip tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutmak mümkün değildir. 6102 sayılı TTK’nın 124/1. maddesinde “kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “şahıs şirketleri” ve “sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Benzer hükümler, 6762 sayılı eski TTK’da da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamasında kooperatifler tacir olarak kabul edilmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalı kooperatif olup, tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına, 4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.19/03/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza