Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/801 E. 2020/354 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/801 Esas – 2020/354

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/801 Esas
KARAR NO : 2020/354

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ: 08/09/2020
K.YAZIM TARİHİ:11/09/2020
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; 12.05.2018 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Ankara İli Sincan İlçesi Katmerli Caddesi yönünden gelip Muammer Aksoy Caddesine giriş yaptığı esnada aracının sol yan kısımlarına, Muammer Aksoy Caddesi üzerinde Yaşar Kemal Caddesi yönüne seyreden sürücü… idaresindeki… plakalı aracın ön kısımları ile çarpması neticesinde çift taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, trafik kazasına karışan… plakalı aracın kaza tarihinde davalı şirketin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigorta teminatı altında olduğunu, kaza neticesinde ağır yaralanan müvekkilinin vücudunda kırıklar meydana geldiğini, geçici ve sürekli iş göremezliğe maruz kaldığını, sürekli bakım ihtiyacı içine düştüğünü beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın ve tedavi süresince bakım ihtiyacı doğduğundan şimdilik 100,00 TL bakıcı gideri tazminatının kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; davaya usul yönünden itirazlarını açıklayarak davanın usul yönünden reddi gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere, kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespiti gerektiğini, kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı ile izah ettiği, maluliyet oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp 3. İhtisas Kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, davanın kaza tarihi itibariyle 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Genel Şartlarına tabı olduğunu, davacının bakıcı ihtiyacı olup olmadığının Adli Tıp Kurumu Raporu ile tespit edilmesi gerektiğini, geçici bakıcı tazminat talebinin ise reddi gerektiğini, kalıcı sakatlık nedeniyle ortaya çıkacak bakıcı gideri bakımından açıklama yaparak, % 69 maluliyet oranının altında ortaya çıkan kalıcı sakatlık sebebiyle talep edilen bakıcı giderlerinden müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, geçici iş göremezlik tazminatının 6111 sayılı yasa ve trafik sigortası genel şartları gereğince teminat dışı olduğunu, davacı tarafından resmi belge sunulmaması durumunda gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini beyan ederek, haksız ve mesnetsiz davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası, sigorta poliçesi, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, trafik tescil kayıtları, SGK kayıtları, davacıya ait maluliyet raporu, 07/05/2019 tarihli kusur bilirkişisi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, trafik kazası nedeniyle davacının maluliyetine dair maddi tazminat istemine ilişkindir.
12.05.2018 tarihinde, davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile sürücü… idaresindeki… plakalı aracın çarpışması neticesinde dava konusu trafik kazası meydana gelmiştir. Kusur incelemesine esas olmak üzere Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası celp edilmiştir. Soruşturma dosyası kapsamında, müşteki şüpheli sürücü… ile müşteki şüpheli … un uzlaşma görüşmesi yaptığı ve uzlaşmaları sonucunda tutanak düzenlendiği, uzlaşma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. 11.10.2018 tarihli uzlaştırma raporunda; uzlaşmanın hukuki niteliği ve sonuçları ile ilgili tarafların bilgilendirildiğinin yazılı olduğu, tarafların şikayetlerinden vazgeçtikleri ve maddi ya da manevi tazminat istemlerinin bulunmadığını beyan ettikleri, sonradan dava açma haklarını saklı tutmadıkları görülmüştür.
5271 sayılı CMK’ nın 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. ” CMK’ nın 253/19. bendine göre ise “ Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. Maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükümlerine yer verilmiştir. TBK nın “Borcun Sona Ermesi” başlıklı 166.maddesinin 3.bendinde ise; “alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre; müşterek ve müteselsil sorumlulardan birini borçtan kurtaran işlemden diğer sorumlular da faydalanacaktır.
Davacının tedavi evrakı incelendiğinde; son muayenesinin 11.10.2018 tarihli uzlaşma tutanağından önceki bir tarih olan 20/07/2018 tarihinde yapıldığı, bu tarihten sonra bir kaydının dosyada bulunmadığı, davacının maluliyetinin tespiti için yazılan müzekkere sonucu Ankara Ünv. Adli Tıp ABD Bşk nın talebi üzerine mahkememizin sevki ile BT sinin çekildiği, davacıda bulunan dejeneratif değişikliğin yapısal ya da eski travmalara dayalı olduğu açıklanmıştır. Sonuç itibariyle davacının kaza nedeniyle olan maluliyetinin uzlaşma tarihi itibariyle mümkün bulunduğu, devam eden tedavisinin olmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan tüm yasal düzenlemeler kapsamında ve somut olaya göre, dava konusu trafik kazası ile ilgili uzlaşma sağlanarak davacının maddi ve manevi tazminat isteminin olmadığı ilam niteliğindeki belge ile açıklandığından, uzlaşma tarihi itibariyle maluliyet durumunun da tespiti mümkün bulunduğu halde davacının haklarından vazgeçtiği dikkate alınarak, kaza nedeniyle müşterek ve müteselsil sorumlu davalıya karşı tazminat davası açma hakkı bulunmadığı kanaatiyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.08/09/2020

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı