Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/745 E. 2018/680 K. 06.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/745 Esas – 2018/680
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/745 Esas
KARAR NO : 2018/680

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 02/11/2018
KARAR TARİHİ: 06/11/2018
K. YAZIM TARİHİ: 06/12/2018

Yukarıda tarafları yazılı davada, dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …/Ankara adresinde ikamet ettiğini, aynı binada 18 numarada oturan … isimli şahsın oturduğu daireden 14 numarada oturan … isimli şahsın dairesine su akması nedeniyle zarar oluştuğunu ve bu zararın sigorta şirketi tarafından ödendiğini, sigorta ekspertiz raporunda 18 numarada oturan …’nın adı yerine sebebi anlaşılamayan bir şekilde müvekkili …yazıldığını ve müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, bu durumu öğrendiğinde müvekkilinin hemen icra takibini yapan vekil ile görüştüğünü ve kendisine bir hata yapıldığı söylenerek takipten feragat edileceğinin söylendiğini, bu nedenle müvekkilinin icra takibine itiraz etmediğini ancak bir süre sonra tekrar aranarak takibe devam edileceğinin kendisine bildirildiğini, müvekkilinin su basma olayı ile hiçbir ilgisi olmadığını, apartman numaralarına göre müvekkilinin daire numarasının 7, zarar gören daire numarasının 9 ve zarara sebebiyet veren (…’ya ait) daire numarasının 10 olduğunu, ancak tapu kayıtlarında müvekkilinin dairesinin 10 numara, …’nın dairesinin 18 numara, zarar gören daire numarasının da 14 numara olarak göründüğünü, müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcu olmadığını, olayın sigorta eksperinin hatalı rapor düzenlemesi ve apartmanda bulunan daire numaraları ile tapuda kayıtlı daire numaralarının birbirini tutmamasından kaynaklandığını, davalı şirketin defalarca uyarılmalarına rağmen icra takibinin sürdüğünü ve telefonla haciz yapılacağı tehdidinde bulunulduğunu beyan ederek, müvekkilinin Ankara Batı İcra Dairesinin … esas sayılı takibe ilişkin olarak davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini ayrıca icra veznesine ödenmek zorunda kalınacak paranın davalıya ödenmemesi için uygun bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görev kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Eldeki dava; davalı sigorta şirketi tarafından, üst kattan su akan ve dairesi zarar gören dava dışı sigortalısına ödenen tazminatın rücuen tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine ilamsız icra takibi başlatılması üzerine açılmış menfi tespit davasıdır.
3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davalı sigorta şirketi, halefiyet ilkesi gereğince sigortalısının yerine icra takibi başlatmış olup, sigortalının dairesinin (evinin) davacının kusuru nedeniyle zarar gördüğünü ileri sürerek alacak (tazminat) talebinde bulunması üzerine bu dava açılmıştır. Bu dava, aynen sigortalı kimse ile sorumlu kişi arasındaki bir dava gibidir. Bu nedenle davayı ticari dava saymak mümkün değildir. Uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır ve çözümünde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.
Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerinin gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/11/2018

Katip Hakim
e-imza e-imza