Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/744 E. 2020/28 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/744 Esas – 2020/28

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/744 Esas
KARAR NO : 2020/28

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2018
KARAR TARİHİ : 21/01/2020
K.YAZIM TARİHİ : 18/02/2020
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkili şirketin 18/10/2017 tarihli Su Arıtma Sistemi Satış Sözleşmesi kapsamında KDV dahil 20.000,00 TL bedelle davalı şirketten satın alınan su arıtma sisteminin, müvekkiline ait Sincan/Temelli’deki çiftliğine davalı tarafından kurulduğunu, müvekkili şirket tarafından onaylanması üzerine sözleşmeye dönüşen davalı şirket teklif yazısında, kurulacak su arıtma sistemini oluşturan ünitelerin özelliklerinin ayrı ayrı gösterildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 1. maddesinin sistem kurulumu ve devreye alınması sonrası çıkış suyundan alınacak numune analiz edilerek içilebilecek seviyede olduğu taahhüt edildiğini, sistem suyunun istenen değerlerde olmaması durumunda bir hafta içinde çözümlenecek, davalı tarafından, aksi bir durumda çözülemez ise sistem geri alınıp ödemenin iade edileceği hükmünü içerdiğini, sözleşme kurulmadan önce biri 2012 yılında diğeri ise 2017 yılına ait iki farklı laboratuvar tarafından düzenlenmiş kuyu suyu analiz raporlarının da davalı şirket ile paylaşıldığını, her iki raporda da mevcut kuyu suyunun sulama suyu olarak kullanılamayacak nitelikte olduğunun rapor edildiğini, davalı tarafından montajın tamamlanmasının ardından sözleşme bedelinin davalıya ödendiğini ve müvekkili şirketin sulama suyu ihtiyacının 2018 yılı Haziran ayından sonra doğduğunu, su arıtma sistemi çalıştırıldığında ciddi miktarda atık ortaya çıkması ve sistem tarafından üretilen suyun renginin kuşkuya neden olması sebebiyle 09/06/2018 tarihinde analiz için bir laboratuvara verildiğini, analiz sonucunun davalı şirkete mail yolu ile bildirildiğini, davalı tarafından hiçbir girişimde bulunulmayınca ikinci bir mail ile soruna çözüm bulunmasının beklendiğinin davalıya iletildiğini, bu ihtarnameden sonra davalı tarafından görevlendirilen bir teknik elemanın sistem ayarları üzerinde bir takım düzenlemeler yaptıktan sonra su numunesi alarak ayrıldığını ve müvekkili şirket yetkililerine herhangi bir açıklama yapma gereği duymadığını, davalı şirketin gönderdiği eleman tarafından yapılan işlemlerden sonra sistem tarafından üretilen suyun yine sözleşme şartlarına ve taahhüde uygun olmadığının anlaşıldığını, kalıcı olarak çözecek herhangi bir işlem gerçekleştirilmediğini, sistemin taahhüt edilen koşulları yerine getirmediğini ve getirmesinin de mümkün olmadığının davalı tarafça kabul edilerek bu defa sorunun kalıcı çözümü için sisteme bir ünite daha eklenmesi gerektiğini belirterek bu ünite için müvekkiline nakliye ve KDV hariç 3.100 Euro’luk bir fiyat teklifi sunduğunu, asıl sözleşme bedelini de aşan böyle bir teklifin kabul edilmesinin mümkün olmadığı gibi, gelinen aşamada bile davalıyla bir çözüme ulaşılmasının mümkün olmadığının açıkça anlaşıldığını, davalının müvekkilinin böyle bir sisteme rağmen dışarıdan su satın almasının kendi tasarrufu olduğu gibi nitelendirmeye çalıştığını, oysa ki sistemin sözleşme şartlarına ve taahhüde uygun üretilseydi müvekkilinin bu kadar masraf yapmışken bir de dışarıdan su almasının basiretli bir tacirden beklenmeyecek bir davranış olduğunu, müvekkili tarafından TBK’nun 227 maddesi gereğince satılanı geri vermeye hazır olduğu bildirilerek sözleşmeden dönme hakkı kullanılmak zorunda kalındığından, fazlaya ilişkin her türlü hak, talep ve alacakları saklı kalmak kaydıyla, satılanın davalı tarafından geri alınmak suretiyle sözleşmeden dönme yolundaki davacı iradecinin onaylanmasına, sözleşme bedeli olan 20.000,00 TL ile sistemin sözleşme şartlarına ve davalı taahhütlerine uygun üretim yapmaması sebebiyle dışarıdan satın almak zorunda kalınan su bedeli olan 9.204,00 TL ve davalıya noter kanalıyla gönderilmek zorunda kalınan dört ayrı ihtarname bedeli olan 1.100,76 TL olmak üzere toplam 30.304,76 TL ‘nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; müvekkili şirket ile davacı taraf arasında 18/10/2017 tarihli sözleşme ile su arıtma cihazının kurularak teslimi hususunda anlaşmaya varıldığını, sistemin 13/11/2017 tarihinde kurulduğunu, müvekkili şirketin dava konusu sistemi kurarak sözleşme şartlarına uygun şekilde gerekli testleri yaparak teslim ettiğini, sistemin tesliminden sonra 13/11/2017 tarihli fatura kesilerek ürün bedelinin tahsil edildiğini, davacı tarafça kullanılan sistemle ilgili olarak herhangi bir ayıp ihbarı ya da itiraz yapılmadığını, teslimden uzun bir süre geçtikten sonra ihtarname ile sistemin ayıplı olduğunun beyan edildiğini, sistemin tesliminden yaklaşık 8 ay sonra ayıp ihbarını yasal olmadığını, tacirler arasındaki ayıpları ihbar süreleri ve bu ihbarların nasıl yapılacağının kanunla düzenlendiğini, ayıp ihbarında bulunmaksızın dava ikame edilmesinin mümkün bulunmadığını, müvekkilinin kendisine sözleşmeden yüklenen edimleri yerine getirdiğini, eserin sözleşme koşullarına uygun tesliminden 8 ay sonra yapılan ayıp ihbarının geçerli olmayıp, bir yıl sonra ayıp iddiasıyla açılan davanın da kabulünün mümkün bulunmadığını, davacının eserin teslimi kış ayına geldiği için ve hava koşulları nedeniyle esere ihtiyaç duyulmaması sebebiyle muayene yapılmadığı ve ayıbı tespit edemediği savunmasının dinlenemeyeceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Tarafların ticaret sicil kayıtları, tarafların ticari defter ve kayıtları, tarafların 2017 yılına ait BA-BS formları, mahallinde yapılan keşif, 28/11/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile tüm dosya kapsamı.
Davacı tanığı …; “ben davacıya ait çiftlik evinin yapımını üstlendim yükleniciyim, buradaki su arıtma tesisatı davalıdan satın alındı, montajı 2017 yılının kasım ayında yapıldı, ancak kış mevsimi olduğu için çalıştırmadık, 2018 yılının nisan veya mayıs ayında sistemi açtık, sistem çalışmadı, bu konuda davalıya bilgi verildi, bir hafta sonra teknik ekip geldi sistemi çalıştırdılar daha sonra arıtma işlemi yapılamadığı için bir ay sonra bir ekip daha geldi, klorlama yaptılar, ancak tekrar sorun çıkması üzerine bir yada bir buçuk ay sonra tekrar sisteme bakmaya gelindi bu kez ankaradaki teknik ekip geldi, sistem bor ve tuzu arıtamıyordu, sistemin satın alınmasından evvel davacı şirket temsilcisi suya dair analiz bilgilerini davalıya vermişti ve arıtmanın yapılabileceği bize bildirildi hatta kirli maddelerin atılması için foseptik gösterilmesi istendi, bu işlemde yapıldı ancak sistemden gerekli randıman alınmadığından taşıma su satın alındı, analizi yapılan suyun sistem kurulmadan önce arıtmaya tabi olacak suydu, hatta iki ayrı analiz raporu aldık, ve bu davalıya sunuldu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı …; “Ben davacı şirketin satın alma şefi olarak çalışıyorum, şirketin bahçesinde kuyu suyu olduğundan bu suyun değerlendirilmesi için davalıdan su arıtma tesisatı satın alındı, hatırladığım kadarıyla 2016 yada 2017 yılının ekim ayında sistem kuruldu, ancak kış olduğu için çalıştırılmadı, havalar ısındığında tahminen mayıs ayında sistem çalıştırıldı ancak su pis su çıktığından davalı yana bir kaç defa haber verildi gelip baktılar analiz raporları da iyi sonuç vermedi, sistem kurulmadan önce arıtılacak suyun iki ayrı analiz raporu da davalıya iletildi, arıtma işleminin yapılabileceği söylendi, davalı tarafından iki yada üç sefer teknik ekip yollandı, içme suyu olarak kullanılması tasarlandığı halde sisteme kostik denilen kimyasal madde basıldı, hali hazırda sistem çalışmamaktadır ayrıca şahsen benim tarafımdan davalı yetkililerine kendilerinin yada bizim belirleyeceğimiz tarafsız laboratuvara test yapılması için öneri götürdüm ancak her seferinde sudan bir örnek alıp kendileri gittiler, sistemin ilk kuruluş anında davalı tarafından test amaçlı çalıştırıldığında herhangi bir sorun yaşanmadı, suyun temiz çıkıp çıkmadığını bilemiyorum testi ben yaptırmadım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … talimat mahkemesince alınan beyanında; “ben davalı şirkette satış temsilcisi olarak çalıştım, bu projenin başından sonuna kadar görev aldım, makinelerin imalatı süresince ve tüm makine seçilme işlemlerinde yer aldım, makine kurulduktan sonra su içilebilir duruma geldi, sözleşmenin temel maddelerinden biri de suyun yapılacak analizden içilebilir çıkmasından sonra davacı sözleşme bedelini ödeyecekti, su analizleri olumlu çıktıktan sonra para ödemesi için analiz sonuçları mail ortamında davacıya gönderildi, daha sonra ben de davacıyı arayarak ödemeyi yapmasını istedim, uzun bir süre bizi servis için çağırmadılar, uzun bir süreden sonra bize makinede arıza olduğunu bildirdiler, biz makinenin arızasını gidermek üzere teknik bir servis gönderdik, ücret almadan arızayı giderdik, biz şikayetler üzerine analiz yaptırdık ve bor seviyesinin yüksek çıktığını gördük, burda giriş suyundaki bor değeri de yüksekti, makineden kaynaklı değildi, arıtılan su kuyu suyu olduğundan sürekli değerlerde değişiklik olmaktaydı, bir servis hizmetimizde de müşteri memnuniyeti için klorlama ücreti almadan hizmet verdik, son servis hizmetini verdiğimizde makinadan gelen su içilebilir seviyede değildi, çünkü kuyu suyunun değişkenlik göstermesinden dolayı ek bir maliyet olmadan bu sorunun çözülemeyeceğini müşteriye anlattık, 3.500 Euro bedel karşılığında takacağı ek bir makine ile sorunun çözüleceğini söyledik, biz giriş suyu parametresi ile çıkış suyu parametresinin değerlerinin ne çıkabileceğini müşteriye anlatıyoruz, makineyi biz ekim ayında kurduk, davacı hatırladığım kadarıyla mayıs haziran aylarına kadar herhangi bir şikayette bulunmadı, ilk şikayeti mayıs ayında oldu ve makinenin çalışmadığını beyan etmişti, servisten gelen arkadaşlar gittiğinde makineye bakım ve onarım yaptıktan sonra makine çalışır vaziyette teslim edildi, tanıklık ücreti talebim yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … talimat mahkemesince alınan beyanında; ” ben davalı firmada satış personeli olarak görev yapmaktaydım, biz davacı firmaya teklif verdik, teklifimizi onayladılar, kurulum için gittik, kurulumu yaptık, çalışır bir şekilde teslim ettik, davacı firma yetkilisi işten anlayan bir kişiydi, ödemeyi davalı şirkete yapma şartı olarak arıtma sisteminin suyunun içilebilir durumda olması halinde yapılacağı yönünde anlaşmaya varıldı, taraflar arasında anlaşma kasım ayı gibi yapıldı, davacı ilk mayıs ayı içinde arıza başvurusunda bulundu, servise giden arkadaşların tuttuğu tutanaklardan hatırladığım kadarıyla sistemdeki arızaların elektriksel arızalardan kaynaklandığını, su kaçağı olmadığı şeklinde hatırlıyorum, ben makinenin kurulum aşamasında kendim gitmedim, kurulum aşamasından sonra test yapıldı, biz halk sağlığı laboratuvarlarına bilgileri göndeririz, onlar tahlilleri yaptıktan sonra bizi bilgilendirirler, kurulum yapıldıktan sonra yapılan ilk test sonucunda suyun “kullanım suyuna uygun” olduğu şeklinde rapor geldi, Sonucun kullanım suyu olarak geldiğini biliyorum, kullanım suyu ile içme suyunun aynı anlama gelmediğini, şikayetlerin gelmesi 5-6 ay sonra başladı, her analizde sonuçlar farklıydı, su değişkenlikler gösteriyordu, biz değişkenlik yapan suya göre ayarlama yapalım dedik, biz bu ayarlamalar için servisler verdik, bunlar için ücret talep etmedik, davacı makineyi iade etmek istedi, kendilerinin elindeki değerlerle bizim elimizdeki değerler farklıydı, parametreler farklıydı, sudaki bor miktarı yüksek çıkıyordu, biz suyun bor miktarını düşürmek adına bunun daha da fazlalaşmaması için size bir cihaz verelim birlikte entegre edelim dedik, kendileri bu sunduğumuz teklifi değerlendirmediler, iade yoluna gittiler, son servis hizmetinden sonra su içilebilir seviyede değildi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
GEREKÇE :Dava, eser sözleşmesinden dönülerek sözleşme bedelinin iadesi ve davacının uğradığı iddia edilen maddi zararların tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen saf su üretme sistemi kurulumuna dair sözleşmede; arıtma tesisinin montaj ve işçiliğinin sözleşmeye dahil olduğu, sistemin iki yıl süre ile garantili olduğu belirtilmiştir. Sözleşmenin fiyatının belirlendiği sayfasının birinci maddesinde, sözleşme kurulumunun ve devreye alınması sonrası, çıkış suyundan alınacak numune analiz edilerek “içilebilecek seviyede” olması taahhüt edilmiştir, sistem suyunun istenilen değerde olmaması durumunda sorunun bir hafta içerisinde çözümleneceği, aksi halde sistemin geri alınıp ödemelerin iade edileceği düzenlenmiştir.
Davacı tarafından davalıdan alınan ve kurulumu gerçekleştirilen sistemin içilebilir su arıtması gerektiği ancak sistemin çalışmadığı beyan edilmiş, davalı tarafından ise; sistemin usulünce kurulduğu, davacının sistemi teslim aldığı ve gerekli testlerin yapıldığı, buna rağmen yaklaşık sekiz ay sonra ayıp ihbarında bulunulmasının yasal olmadığı belirtilmiş davanın reddi istenmiştir. Taraflar arasında, sistemin kurulduğu ve bedelinin ödendiğine yönelik uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Tarafların delilleri toplanmış, bildirilen tanıklar dinlenmiş, sistemin mahallinde incelenmesi için keşif icra edilmiştir. Keşif sırasında davalı vekili tarafından sistemin çalıştırılmaya hazır olmadığı ve belli düzeltmelerin yapılması gerektiği, müvekkili tarafından sistemin hali hazırdaki şekli ile bırakılmadığı savunulduğundan; davalı tarafa keşif tutanağı ile birlikte, sistemden su örneği alınabilecek şekilde işlemlerin yapılarak hazır edilmesi yönünden kesin süre verildiği halde işlem yapılmadığından, bilirkişilerce yerinde inceleme yetkisi ile su numunesi alınmış ve gerekli tahliller yaptırılmıştır.
27/09/2019 tarihli Bilirkişi kurulu raporunda; 24/09/2019 tarihli Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Su Analiz Raporuna göre, analizi yapılan suyun 17/02/2005 tarih, … sayılı Resmi Gazetede yayınlanan insani tüketim amaçlı sular hakkında yönetmeliğe göre bor parametreleri yönünden kullanıma uygun olmadığının bildirildiği, taraflar arasındaki 18/10/2017 tarihli sözleşme ve 20.000,00TL bedelli fatura ile satışı gerçekleştirilen sistemin 13/11/2017 tarihinde tesliminin ve kurulumunun yapıldığı, davacı tarafından kış aylarında olunması nedeniyle yaklaşık yedi ay sonra su arıtma sisteminin çalıştırıldığı ve suyun rengi nedeniyle kuşkuya düşülmesi sonucu 09/06/2018 tarihinde analiz için suyun labaratuara verildiği, suyun asidik özelliğini koruduğunun tespit edildiğinin, bu hususların 13/06/2018 tarihinde elektronik posta yoluyla davalıya bildirildiği, davalı tarafından işlem yapılmayınca 25/06/2018 tarihli ikinci bir elektronik posta iletildiği, 04/07/2018 tarihli ihtarname ile de üretilen suyun kullanılamaması nedeniyle su ihtiyacının dışarıdan karşılandığının ve zarara uğranıldığının bildirilmesi ile bu duruma çözüm bulunmaması halinde sözleşmeden dönme ve her türlü zararın talep edileceğinin bildirildiği, davalı tarafından soruna çözüm bulunamadığı ve kuyu suyunun mineral değerlerinin mevsim şartlarına göre değişiklik göstermesi nedeniyle ek tesis kurulması gerektiğinin bildirildiği, su arıtma işi yapan ve bu konuda uzman olduğu kabul edilen davalının bu hususu gözeterek işlem yapması gerektiği, iş sahibi olan davacının belirlenen ayıbı işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz davalı yükleniciye bildirmesi gerektiği, davalının mevsim şartlarına göre kuyu suyundaki mineral değişikliği ile ilgili farklı bir sistem gerekliliğini davacıya bildirmesi gerektiği, ancak bu yönde bir işlem yapılmadığı, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayıbın olağan bir gözden geçirme ile tespit edilemeyecek nitelikte olduğu, kurulumun Kasım ayında yapılması ve kış aylarında su ihtiyaçlarının olmaması nedeniyle Haziranda yapılan bildirimin süresinde ayıp ihbarı olarak değerlendirilebileceği kanaati bildirilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme, satış, montaj ve kurulum içerdiğinden ve sipariş üzerine kurulduğundan, eser sözleşmesi olarak nitelendirilmiş olup; davacı iş sahibi usulüne uygun olarak teslim edilen işin karşılığı olarak 20.000,00TL yi ödemeyi taahhüt etmiş, davalı yüklenici ise içilebilir özellikteki suyun çıkışını ve buna uygun sistemin kurulumunu taahhüt etmiştir.
Tüm dosya kapsamına ve toplanan delillere göre; taraflar arasındaki sözleşme gereği, davalı tarafından sistemin kurulduğu ve teslim edildiği, davacı tarafından kış aylarında su ihtiyacı olmaması nedeniyle kurulumdan yaklaşık yedi ay sonra sistemin çalıştırılarak su çıkışı sağlandığı, yapılan test sonucu suyun içilebilir özellikte olmadığının anlaşılması üzerine, bu durumun davalıya bildirildiği, davalı tarafından herhangi bir işlem yapılmadığı, tekrar yapılan yazışma üzerine davalı tarafından ek sistem kurulumu gerektiğinin bildirildiği, kurulan sistemin amacına uygun olarak çalışmadığı oysa davalı tarafından iki yıl garanti verildiği anlaşıldığından, davacının sözleşmede de belirtildiği üzere sistemin çalışmaması halinde davalı tarafından işlem yapılmaması halinde sözleşmeden dönme hakkının bulunduğu, içilebilir su tahliyesi sağlamayan sistemi davacının kabule zorlanamayacağı, ayıp ihbarının ise su ihtiyacı olmaması nedeniyle Haziran ayında yapılmasının makul olduğu ve ayrıca garanti süresinin dolmamış olduğu, onarımın ise ek sistem kurulumu gerektirdiği gözetilerek, davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi yönündeki taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Öte yandan, menfi zarar, uygulanacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin yerine getirilmemesi sonucu güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarar olmakla; davacının dışarıdan temin edilen su bedeli talebinin sözleşme ayakta kalsaydı davalıdan isteyebileceği müspet zarar kapsamında olması nedeniyle, sözleşmeden dönme ile birlikte bu zararın davalıdan istenemeyeceği kanaatiyle bu yöndeki talebin reddine, davacının talep ettiği ihtar masraflarının yargılama giderleri arasında değerlendirilmesine dair aşağıdaki şekilde gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
1-Davacının sözleşmeden dönme talebinin kabulü ile davacı nezdinde bulunan su arıtma sisteminin söküm ve nakliye masrafları davalı yana ait olmak üzere davalıya iadesine, 20.000,00 TL sözleşme bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Müspet zarar kapsamında olduğu anlaşılan 9.204,00 TL su alım bedeline ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gereken 1.366,20 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 517,53TL harcın mahsubu ile bakiye 848,67 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 517,53TL peşin harç, 35,90TL başvuru harcı, 5,20TL vekalet harcı olmak üzere toplam 558,63TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 119,55TL tebligat ve posta gideri ile 3.300,00TL bilirkişi ücreti, 314,00 TL keşif harcı, 350,00 TL keşif araç ücreti, 1.465,00 TL su analiz masrafı ile davacı tarafından yapılan 1.100,76 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 6.649,31 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesap edilen 4.553,69 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından sarf edilen 116,00TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesap edilen 36,56 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, bakiye delil avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
6-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 3,400,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.21/01/2020

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı