Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/734 E. 2018/675 K. 02.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/734 Esas – 2018/675

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/734 Esas
KARAR NO : 2018/675

HAKİM :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
2-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
DAVA : Tazminat (Ticari İşletme Kirası Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2018
KARAR TARİHİ: 02/11/2018
K.YAZIM TARİHİ: 08/11/2018
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkillerinin oluşturduğu adi ortaklık ile muhatap şirket arasında imzalanan 09/10/2017 başlangıç tarihli kira sözleşmesine istinaden, şirkete ait …/ANKARA adresinde bulunan Özel Okulun kantini, Etimesgut Vergi Dairesinde mükellefiyet kaydı bulunan müvekkillere ait adi ortaklık tarafından 2017/2018 eğitim öğretim döneminde işletildiğini, müvekkilleri tarafından kira sözleşmesine istinaden 2018-2019 eğitim öğretim yılının başlamasıyla birlikte kantin faaliyetinin sürdürülmesi için 17/09/2018 tarihinde okula gidildiğinde, şirket yetkililerince müvekkillerinin okula sokulmadığını, bunun üzerine, “müvekkillerin kantini işletmek üzere okula davet edilmeleri, yeni işletmeci ile yapılan anlaşmanın sona erdirilmesi, bu işletmecinin okuldan gönderilmesi, aksi takdirde müvekkillerin uğradığı zarar için 30.000,00-TL, fazladan ödenen kira bedeli için 20.000,00-TL ve mahrum kalınan kar karşılığı 10 yıl için 500.000,00-TL olmak üzere toplam 550.000,00-TL’nin müvekkillere ödenmesi, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı” hususlarında, Sincan …. Noterliği’nin 19.09.2018 tarihli ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile davalılara ihtarda bulunulduğunu, davalılar tarafından Sincan …. Noterliğinin 21.09.2018 tarihli ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile verilen cevapta; “müvekkillere ait adi ortaklığın 13.10.2017 tarihinde kurulduğu, kira sözleşmesinin ise bu tarihten önce imzalandığı, müvekkil… kira sözleşmesinin imzalandığı tarih itibariyle tek başına yetkili olmadığı, bu nedenle kira sözleşmesinin hükmünü yitirdiği” ifade edilerek, müvekkillerin kantin işletmesinden men edildikleri yazılı olarak da bildirildiğini, daha sonra davalıların, sözleşmenin geçersiz olduğunu belirterek müvekkillerini kantin işletmekten men ettiklerini yazılı olarak bildirmiş olmalarının kendileri aleyhine sonuçlar yaratacağını fark ettikten sonra, bu sefer de kendileri lehine hukuki durum yaratmak adına, müvekkillerine ayrı ayrı gönderikleri Sincan 2. Noterliğinin 03.10.2018 tarihli ve …yevmiye no.lu ihtarnamesi ile; “eğitim-öğretim yılının başladığı 17.09.2018 tarihinden bu yana kantinin faaliyet göstermediğini, bu nedenle kurumun ve öğrencilerin mağdur olduğunu” belirterek “3 iş günü içerisinde kantinin açılmasını” müvekkillerden sözde talep ettiğini, Ankara Batı … Sulh Hukuk Mahkemesinin …değişik iş sayılı tespit dosyasına sunulan 15.10.2018 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporu ile davalılar, tam da yeni eğitim-öğretim yılın başladığı dönemde müvekkilleri kantin işletmekten haksız ve bildirimsiz şekilde fiilen men ettiği, okulda yeni bir kantin açıldığı ve burasının başka bir işletmeciye verildiğini, bu tespitlerle birlikte, davalıların ihtarnamelerinde belirttikleri hususların gerçek duruma aykırı olduğu bir kez daha ortaya çıktığını, müvekkillerin oluşturduğu adi ortaklık ile davalı şirket arasında imzalanan 09.10.2017 tarihli kira sözleşmesinde kira süresinin bir (1) yıl olduğunun belirtildiğini, sözleşmenin hususi şartlar başlıklı 8. maddesinde de “Kiracının, kiralananı boşaltmak istediği takdirde bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek zorunda olduğu” hükme bağlandığını, taraflar arasında kira sözleşmesinin yapılmasına ilişkin görüşmelerde, okul yeni açıldığından ve ilk yıllarda yeterli öğrenci olmayacağından, müvekkillerin kâr edemeyeceği hususundan hareketle kira sözleşmesinin en az 5 yıl için yapılması kararlaştırıldığını, yıllık kira bedelinin de buna göre belirlendiğini, bu anlaşmanın sonucu olarak, müvekkillerin sözleşmede kararlaştırılan yıllık kira bedeli olan 6.000,00-TL’yi davalı şirketin hesabına ödedikten sonra, 5 yıllık kiraya mahsuben banka kanalı ile şirket yetkilisi … banka hesabına 20.000,00-TL daha ödeme yaptıklarını, müvekkillerinin kantin işletmesinden men edilmesi nedeniyle, 5 yıllık kiraya karşılık sonradan ödenen 20.000,00-TL dayanaksız hale geldiğini, müvekillerin “devam eden yıllarda öğrenci sayısının artacağı ve kantin işletmesinden kendilerine biraz gelir kalacağı” düşüncesiyle başladıkları bu ticari faaliyette, kantini işletebildikleri 1 sezonun sonunda, davalı şirket yetkilisi de dahil öğretmenler ve öğrenciler tarafından, müvekkillerin hizmetinden memnun kalındığı bir çok defa kendilerine ifade edildiğini, bu haliyle, müvekkillerin kantin işletmesine ilişkin sözleşmenin davalılarca feshedilmesini gerektirir hiçbir haklı neden de bulunmadığını, müvekkillerinin kantin işletmekten men edilmesi sonucu müvekkilerinin ilk yıl meydana gelen zararın yanında, devam eden yıllarda, özellikle okuldaki öğrenci sayısının artmasıyla birlikte elde edecekleri kârdan da mahrum olduklarını, ayrıca müvekkillerinin kantin işletmelerinin fiilen engellenmesi üzerine, müvekkillerinin 5 yıllık kiraya mahsuben fazladan ödedikleri 20.000,00-TL’nin de dayanaksız hale geldiğini beyan ederek, sözleşme bedeline istinaden” açıklamasıyla fazladan ödenen kira sözleşmesi bedelinin iadesine ilişkin şimdilik 5.000,00-TL’nin kısmi dava hükümlerine göre, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen; müvekkillerinin uğradığı maddi zarara ilişkin 5.000,00-TL ile mahrum kalınan kâra ilişkin 5.000,00-TL olmak üzere 10.000,00-TL’nin belirsiz alacak davası hükümlerine göre, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE :Dava, kira sözleşmesine istinaden fazladan ödendiği iddia edilen kira sözleşmesi bedelinin iadesi ile davacıların uğradığı iddia edilen maddi zararı ile mahrum kalınan karın davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Mevcut dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 30/10/2018 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
6100 Sayılı HMK.nun 4/1-a maddesinde ise, Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun’una göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler, hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; uyuşmazlığın temeli kira sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davanın açıldığı 30/10/2018 tarihinde yürürlükte olan HMK.nun 4/1-a maddesi gereğince dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir.
Eldeki davada, dava konusu fazladan ödendiği iddia edilen kira sözleşmesi bedelinin iadesi ile davacıların uğradığı iddia edilen maddi zararı ile mahrum kalınan karın tahsili talep edilmiş olmakla, burada tartışılacak husus, kiracılık ilişkisi nedeniyle davacının alacağının ve zararının bulunup bulunmadığıdır.
Bu açıklamalara göre, dava tarihinde yürürlükte olan HMK.nun 4/1-a maddesi gereğince dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu sonuç ve kanaatiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.02/11/2018

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı