Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/715 E. 2020/329 K. 17.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2018/715 Esas – 2020/329

T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/715
KARAR NO : 2020/329

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 23/10/2018
KARAR TARİHİ: 17/07/2020
K.YAZIM TARİHİ : 17/07/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacının kooperatif ortağı …’den ortaklık hissesinin ve bu hisseye bağlı A Blok 6 numaralı bağımsız bölümü Ankara …. Noterliği’nin 17/07/2018 gün ve … yevmiye sayılı “Kooperatif Hisse Devri” sözleşmesi ile devraldığını, bu sözleşmenin bir suretini kooperatife göndermesine rağmen 23/09/2018 tarihinde yapılan genel kurula çağırılmadığını, bu hususta Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne de başvuruda bulunduğunu, yapılan devri hukuki olması sebebiyle tarafına çağrı yapılmamasının yasaya aykırı olduğunu, söz konusu genel kurulun denetim kurulunca yapılan çağrı ile toplandığını, 30 ortağa çağrı yapılmış olmasından dolayı yapılan çağrının usulsüz olduğunu, hazirun cetvelinde tahrifatlar bulunduğunu, kooperatifin 30 adet konutu bulunması sebebiyle 30 ortak sayısının genel kurulca belirlendiğini, tüm bu nedenlerle genel kumlun batıl olduğunu belirterek, 24/09/2017 tarihli genel kurulda alınan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılmış davanın usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğunu, KK.’nun 53. maddesi ile dava açma hakkına sahip olanların açıklandığını, davacı hakkında ortaklık kararı bulunmadığını, eski yöneticinin karar defterlerini getirmediğini, kooperatifin eski başkanının Ankara Batı … ACM.’nin…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…… esas sayılı dosyası üzerinden hüküm giydiğini ve eski başkan tarafından gerçekleştirilen genel kurulların iptal edildiğini, davacının 24/09/2017 günlü genel kurulda divan başkanlığı yapması nedeniyle tahsis dışında ortak kaydı yapıldığını bildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :Dava konusu edilen 23/09/2018 tarihli genel kurul tutanağı, hazirun cetveli ve gündem, davalı kooperatifin ticaret sicil kayıtları, Ankara Batı … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, kooperatif kayıtları, 20.11.2019 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davalı kooperatifin 23/09/2018 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
1163 Sayılı Kanun’un 53. maddesinde; kanuna, anasözleşme hükümlerine, iyi niyet esaslanna aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açılabileceği hükme bağlanmış ve iptal davası açabilecekleri de; ortaklar, yönetim kumlu ve yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerden her biri olarak saymıştır. Ancak; anılan kanun iptal davası açma hakkını tanıdığı ortakları iki grupta toplamıştır.
1. Grup: Toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen ortaklar.
2. Grup: Toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini, genel kural toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden ortaklar. Bu dava toplantıyı izleyen günden itibaren bir ay içinde açılmalıdır.
Öte yandan anılan madde gereğince, genel kurul kararları aleyhine birden fazla iptal davası açıldığı takdirde, bu davalar birleştirilerek görülür.
Kural olarak, bir ortağın genel kurulda alınan kararın iptalini talep edebilmesi için, 1163 Sayılı Kooperatifler Yasası’nın 53/1-1. maddesi hükmü uyarınca karara karşı ret oyu kullanıp muhalefet şerhini tutanağa yazdırması gerekmekledir. Bu husus dava ön şartı olup re’sen dikkate alınması gereği bulunmaktadır. Ayrıca oylama öncesi yapılan görüşme sırasında sonradan alınacak karara esas olması muhtemel bir hususa karşı olunduğunun belirtilmesi yahut eleştiri yapılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır. Muhalefetin görüşülen konuya değil, alınan karara karşı yapılması gerekmektedir.
Diğer yandan; KK-’nda gerekse TTK.’nda hangi kararların batıl olduğu belirtilmemiştir. Borçlar Kanunu ışığında,; kanunun emredici hükümlerine aykırı olan kararları batıl kararlar olarak kabul etmek gerekmektedir. Böyle olduğu saptanan bir toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitini ise, 1163 Sayılı Kanun’un 53. maddesindeki koşullar aranmaksızın genel kurul kararlarının mutlak butlanla sakat olduğunu öne süren her ortak isteyebilir. Batıl olan genel kurul kararları kooperatif ortakları ve üçüncü kişiler için hiçbir hak ve borç doğurmaz. Bu gibi kararların iptali bir aylık hak düşürücü süreye tabi olmayıp her zaman istenebilir. Bu nedenle, genel kurul kararlarının mutlak butlanla sakat olduğunu ileri süren ortakların, genel kurul toplantılarında hazır bulunması ve itirazını tutanağa yazdırması da şart değildir. Dolayısıyla, genel kurul toplantılarına katılmayan ortakların bile böyle bir iddia ile dava açmaları mümkündür.
KK.’nun 53. maddesi hükmüne göre, genel kurul kararlarının alındığı tarihten başlamak üzere bir ay içerisinde açılması gerekmektedir.
Davalı kooperatifin 23/09/2018 tarihinde yapılan genel kurul kararına karşı davacı tarafından 23/10/2018 tarihinde dava açılmakla, başvurunun bir aylık hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı görülmüştür.
Dava dosyası içeriğinden, kooperatifin eski başkanı ve davacıya hissesini devreden …’in usulsüz iş ve eylemleri nedeniyle yargılandığı ve Ankara Batı ……/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…ACM.’nin … esas sayılı dosyası üzerinden de hüküm giydiği anlaşılmaktadır. Ayrıca bu kişi hakkında kooperatifin kullandığı defterleri yeni yöneticilere teslim etmemesi nedeniyle de Ankara Batı … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında derdest bir dava bulunmaktadır.
İptal davası açabilmek için gerekli şartları içeren KK.’nun 53/1. maddesinde, “Toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyetini tutanağa geçirten veya oyunu haksız olarak müsaade edilmeyen” şeklinde belirtilmiş olup, bu unsurlann gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden yapılan incelemede; davacının adının hazirun cetvelinde yer almadığı ve gündem maddeleri için ret oyu kullanılarak şerh verilmediği anlaşılmıştır.
Toplantı tutanağı ile hazirun cetveli, bakanlık temsilcilerince imzalanmıştır.
Başka bir deyişle, hazirun cetveline göre davacı, dava tarihi itibariyle kooperatif ortağı değildir ve dolayısıyla toplantıya alınmamıştır.
Bilindiği gibi, Kooperatifler Kanunu’nun 8. maddesinde ortaklığa girme şartları belirtilmiştir. Buna göre, medeni hakları kulanma yeterliğine sahip gerçek kişilerin kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvurmak zorundadır. Kooperatif yönetim kurulu, ortak olmak için başvuruda bulunan kişilerin ana sözleşmede belirlenen ortaklık şartlarını’taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır. Kanun’un anılan maddesinde ortak olmak isteyenlerin bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvurmaları gerektiği belirtildiğinden bu başvurunun yönetim kurulunda görüşülerek bir karar bağlanması gerektiği açıktır. Yine KK’un 14. maddesinde de ortaklığın devredilebileceği ve yönetim kurulunun da ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği hüküm altına alınmıştır.
Kooperatif anasözleşmesinin 11. maddesinde de ortaklığa kabulün yönetim kumlu kararıyla gerçekleşeceği açıklanmıştır. Yine anasözleşmenin 17. maddesinde de ortaklığın yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmek suretiyle ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredilebileceği, yönetim kurulunun da bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığa kabulden kaçınamayacağı, devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülüklerinin yeni ortağa geçeceği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda belirlilen yasa ve anasözleşme maddeleri doğrultusunda kooperatife ortak olmak isteyenlerin kooperatife yazılı olarak müracaat etmeleri gerektiği ve ortaklığa kabulün de yönetim kurulunca karara bağlanacağı açıktır. Buna göre, geçerli bir devir işlemi ile bir ortaklık payının devralan kişinin ortaklığa kabulü hakkında yönetim kurulunun ortaklığa kabul kararı vermesi ile devralanın ortaklık hak ve yetkilerini kazandığının kabulü gerekir.
Sonuç olarak; davacının ortaklığı hakkında alınmış bir yönetim kurulu kararı bulunmadığı anlaşıldığından, 23/09/2018 günlü toplantı gündemi gereği alınan kararların iptali hakkında dava açma hakkının bulunmadığı düşünülmektedir.
Huzurdaki dava ile ilgili tutanağa ve sunulan belgelere göre, çağrı mektuplarının 29 ortağa …. Şubesi’nden 20/08/2018 tarihinde taahhütlü olarak gönderildiği, 1 ortağa da 20/08/2018 tarihinde elden tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Çağrıda örnek anasözleşmenin 28. maddesine uyulmuştur. Yönetim kurulunca imzalı 23/09/2018 tarihli hazirun cetvelinin incelenmesinden de; Kooperatifin 30 ortağı olduğu, cetvelde 14 imza bulunduğu, bunların 9’unun asaleten, 5’inin temsilen atıldığı, KK.’nun 45. ve örnek anasözleşmenin 33. maddeleri uyarınca 1/4 toplantı nisabının bulunduğu, mevcut katılıma göre; örnek anasözlemenin 33. maddesi 2. fıkrası gereği; ortaların en az 1/4’ünün bulunması şartıyla oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile karar alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, çağrı ve karar oluşumunda herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı, gündem maddeleri toplantı anında görüşülerek oy birliği ile karara bağlandığı ve kararlara muhalif kalan hiç bir ortak bulunmadığı, davacının, davalı kooperatifin ortağı olmadığı,…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…ortaklık durumunun genel kurul kararının iptali davasında kabul veya red edilemeyeceği, öte yandan davacının ortak olduğu kabul edilse dahi, davacının toplantıya katılmamasının toplantı ve karar nisabını etkilemeyeceği, alınan kararların Kooperatifler Kanunu, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı bulunmadığı, davacı vekilinin 17.07.2020 tarihli duruşmada ortak olarak genel kurula çağrılmadıkları için bu davayı açtıklarını, alınan kararların içeriğine bir itirazlarının olmadığını beyan ettiği dikkate alınarak davacının davasının reddine karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının genel kurul kararının iptali davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 46. maddesine göre; her yıl bütçe kanunu ile belirlenen terkin sınırının altında kalan harçlarla ilgili müzekkere yazılmaz amir hükmü gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
3-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 3.400,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karardan sonra yapılacak yargılama giderlerinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.17/07/2020

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza