Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/690 E. 2019/559 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/690 Esas – 2019/559

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/690 Esas
KARAR NO : 2019/559

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2018
KARAR TARİHİ : 01/10/2019
K.YAZIM TARİHİ : 31/10/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkilinin akümülatör üretimi ve satışı konusunda faaliyet gösteren, ülkemizde ve dünya çapında tanınmış bir marka olduğunu, geçmiş dönemlerde uzun yıllar genel müdürlüğünü yapan …’in 21.04.2014 tarihinde müvekkil firmadan istifa ettiğini ve rakip firmaya geçtiğini, rakip … firmasının akü üretimi için fabrika kurduğunu ve fabrikanın üretim yapabilmesi için genel müdürleri olan …’i kendi bünyesinde çalıştırmaya başladığını, …’in rakip firmada işe başladıktan sonra müvekkil şirketin fabrikasında üretim, bakım ve pazarlama konularında bilgi sahibi olan çalışanları da transfer etme faaliyetine başladığını, bu konuda müvekkili tarafından hem rakip firmaya hem de …’e Sincan … Noterliği’nin 13 Kasım 2014 tarih ve … yevmiye no.lu İhtarnamesi ve Sincan … Noterliği’nin 8 Temmuz 2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile haksız rekabet doğuran iş ve işlemlere son vermesi konusunda ihtarname keşide edildiğini ancak rakip firmanın bu tür eylemlerine devam ettiğini, davalının da bu şekilde rakip firma tarafından ikna edildiğini, müvekkili firmadan emeklilik sebebiyle ayrıldıktan sonra rakip firmada çalışmaya başladığını, davalı …’in, 21.07.2009 tarihinden iş sözleşmesinin sona erdiği 30.07.2018 tarihine kadar müvekkili firmada üretim personeli olarak çalıştığını, 15 yıl ve 3600 prim ödeme gün sayısını tamamlaması nedeniyle müvekkili firmaya yaptığı emeklilik başvurusu sonucu kendisine kıdem tazminatı ödenerek talebi üzerine iş sözleşmesinin sona erdirildiğini, davalının emeklilik nedeniyle işten ayrılmış olmasına rağmen … ve Ticaret A.Ş. nezdinde çalışmaya başladığını öğrendiklerini ancak davalının iş sözleşmesinden kaynaklanan rekabet yasağına ilişkin taahhüdü olması nedeniyle rakip firmada çalışmasının, iş sözleşmesi sona erdikten sonra dahi geçerli olan hükmüne aykırılık teşkil ettiğini, davalının iş sözleşmesinin 1.6. maddesine göre, işçinin iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 2 yıl için taahhüdü ile bağlı ve sorumlu bulunduğunu, maddede rekabet yasağına ilişkin taahhüt; yer, süre ve iş alanı olarak sınırlandırıldığından çalışma hürriyetini engelleyici bir hüküm olmadığını, davalının, 9 seneyi aşkın süre boyunca müvekkili firmada akümülatör üretim bölümünde çalıştığını, müvekkilinin iştigal alanı olan akümülatör üretimi, tasarımı, know how dahil tüm teknik ve ticari sırlara vakıf olduğunu, müvekkilinin sadece akümülatör işi yapmadığım, akümülatör ve diğer üretim parçalarını Ar-Ge fâaliyetleri ile sürekli geliştirdiğini, müvekkil firmanın Türk Patent ve Marka Kurumu nebinde kayıtlı patentlere sahip 29 adet buluşunun bulunduğunu, davalının çalıştığı tüm birikim, tecrübe ve teknik sırlardan dolayı esas sözleşmesinde yazılı olmasa bile işçinin hizmet sözleşmesinden kaynaklanan sadakat borcundan dolayı, herhangi bir süreyle dahi sınırlı olmaksızın geçerli olduğunu, davalının da bunun bilincinde olduğunu, davalıya imzalatılan şartname teslim tutanağında kendisine teslim edilen bilgi, döküman veya üretim aşamaları sırasında edindiği şartname, formül ve diğer tüm bilgilerin gizli bilgi olduğu, bu gizli bilgileri saklama yükümlülüğün bulunduğunu hatırlatıldığını; davalının müvekkil firmaya ait özel ilgi ve tican sırlara vakıf bir çalışan olduğunu, davalının şu an çalıştığı firmanın ticaret sicil gazetesinde Ankara merkezli bir firma olduğu, davalının çalıştığı yerin Çankırı adresi gösterilmesinin Türkiye çapında iş yapan bir firma olduğu düşünüldüğünde ürünlerin satışı ve ticaretinin sözleşme yasağı kapsamında bulunan Ankara ve İstanbul’da yapıldığını bu nedenle davalının Çankırı’da çalışıyor olarak gösterilmesinin apaçık haksız rekabet ve sadakat yükümlülüğünü bertaraf etme amacı taşıdığını beyan ederek, davalının haksız rekabet etmeme taahhüdüne aykırılığının tespitine, rekabet yasağına ve taahhüde aykırılık nedeniyle fazlaya ilişkin talep, dava ve hakları saklı olmak kaydıyla 68.000,00 TL cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; müvekkilinin davacı yanında çalışmadan önce iş tecrübesi olan ve geçmişi nedeniyle davacı işyerinde işe alınan bir kişi olduğunu, eski işyerinde makine operatörü olarak çalıştığını, akabinde mekanik sistemler fabrikasında satın alma müdürü olarak çalıştığını, bu işyerlerinde yaptığı çalışmalar ile makine kullanımı ve makine parçalarını ilişkin kullanım, teknik bilgi ve deneyim sahibi olduğunu, son çalıştığı yerin ekonomik kriz nedeniyle kapanması üzerine davacı işyerine müracaat ettiğini ve 21.07.2009 tarihinde davacı yanında çalışmaya başladığını, davacı işyerine müracaat ederken makine operatörü olarak müracaat ettiğini ancak zarflama makinalarına operatör yardımcısı olarak işe başlatıldığını, burada bir yıl çalıştıktan sonra zarflama makinalarına operatör olarak işe devam ettiğini ve beş yıl boyunca bu görevi yaptığını, daha sonra rızası dışında farklı bir bölüm olan montaj hattında operatör yardımcısı olarak verildiğini, bir yıl montaj hattında çalıştıktan sonra zarflamalarda personel eksikliği nedeniyle ustabaşı pozisyonuna geçmesinin istendiğini, çeşitli vaatlerde bulunulduğunu ancak ustabaşı olarak üç yıl görev yapmasına rağmen verilen söz ve vaatlerin yerine getirilmediğini, müvekkilinin iş yükünün arttırıldığını, günlük dört saat fazla mesaiden hariç olarak gece arızalarında uykudan uyandırılarak fabrikaya çağrıldığını, üzerindeki aşırı iş yükü ve baskı nedeniyle işten ayrılmayı düşünmeye başladığını, iş yasası gereğince yıllık üst sınırı 270 saat olan fazla mesai süresini üç ayda doldurduğunu, aşırı yoğunluk ve yorgunluk nedeniyle fazla mesai yapmak istemediğinde ise müvekkiline karşı psikolojik baskı ve tehditlerde bulunulduğunu, işçilere gözdağı vermek için iki işçinin tazminatsız olarak işten çıkarıldığını, müvekkilinin kimseyle kötü olmama düşüncesi ile yasal hakkı olan 3600 prim günü ve 15 yıl çalışma süresini tamamladığında işten ayrılmak istediğini, işten ayrıldıktan sonra emeklilik yaşını doldurmadığı için emekli maaşını alamadığını, ailesinin geçimini sağlamak için yeni iş arayışına girdiğini, birçok işyerine müracaat ettiğini, ekonomik kriz nedeniyle birçok firmanın işe almadığını, bir ay sonra … firması ile görüştüğünü ve işçi olarak işe başladığını, müvekkilinin davacının yanında çalışırken şu anda çalıştığı yere göre daha çok para kazandığını ve bu durumun SGK. kayıtları ile sabit olduğunu, davacı yanın müvekkiline uyguladığı baskılardan, haksız ve eşitliğe aykın tutumlanndan kurtulmak için işten ayrılmak zorunda kaldığını, işten ayrılmasının, rekabet veya diğer iddialarla bir ilgisinin olmadığını, davacı yanın rekabet yasağı sözleşmesi ve rekabet yasağı şartının geçersiz olduğunu, müvekkilinin davacı yana ekonomik olarak bağlı durumdayken baskılar sonucu yeni sözleşme imzalamak zorunda kaldığını, baskı sonucu imzalanan ve özgür bir irade sonucu ortaya çıkmayan sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacı yanın bahsettiği hususların müvekkili gibi mavi yakalı personelin değil üst yönetimin veya teknik mühendis kadrosunun bilgisinde olabileceğini, müvekkili gibi herkes tarafından bilinmesi mümkün olan bilgileri haiz işçilerle rekabet yasağı sözleşmesi yapılamayacağını, rekabet yasağının geçerli olduğu düşünülse bile yapılan sınırlamanın İstanbul ve Ankara illerini kapsadığını, ülkemizin iki büyük ilini kapsayan bu şartın çalışma hürriyetini kısıtlayıcı olduğunu, ayrıca müvekkilinin çalıştığı işyerinin … OSB … Cadde 1.Sokak No:l … Mevki Çankırı’da bulunduğunu, iş sözleşmesinin buradaki işyeri için yapıldığını, işe giriş bildirgesinin burası için verildiğini ve fiilen de burada çalıştığını, rekabet yasağının geçerli olduğu düşünülse dahi yasak kapsamında bulunmayan bir ilde çalıştığından bu yönüyle de davanın reddinin gerektiğini, davacı yanın iddia ettiği gibi transfer için ikna etme durumunun hiçbir zaman olmadığını, müvekkilinin şu anda çalıştığı fabrikanın zaten üretim yapan kendi teknolojisi ve know how’u olan bir yer olduğunu, fabrikaların farklı üretim metodları ve teknikleri olduğunu, sektörde sadece ülke değil dünya çapında her tesisin arge çalışması yaptığını, ürün ve üretimini sürekli geliştirdiğini, müvekkilinin üretim yapılan işleyen çarkı olan bir yere dahil olduğunu, buradaki çalışmasının davacıya hiçbir zararı olmadığını, tüm akü fabrikalarının üretim işçilerinin teknik bilgileri normal bir çalışmayla öğrenilebilecek sıradan bilgiler olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Davacıya ait ticaret sicil kaydı, davalıya ait SGK kayıtları, dava dışı şirket kayıtları, ticaret sicil kayıtları, 07/08/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile tüm dosya kapsamı.
Tanık …; “ben davacı şirket bünyesinde üretim ve bakım müdürüyüm, davalı 2009 ila 2018 yılları arasında davacı şirket bünyesinde çalışmıştır ayrıldığında pozisyonu usta öğreticiydi, akü üretim sektörü diğer sektörlerden farklıdır, burada çalışan elemanların yetişmesi için herhangi bir okul yoktur, firmada kademe kademe çalışılarak öğrenilir, davacı da zarflama bölümündeydi, burada aküdeki plakalar bir araya getirilip yerleşimi yapılır burada bir hata olması akünün çalışmaını etkiler bu bölümde çalışmak özel bilgi gerektirir, akünün üretimi anlamında firmanın çalışma sitilinin bilinmesi gerekir, bir akünün tasarlanması ve üretilmesi bir yılı bulur, gelişen teknoloji kapsamında firmamız yenilikleri takip etmektedir davalının çalıştığı bölümde bu bilgilere vakıf olunmalıdır, davalı bizim firmamızdan ayrıldıktan sonra rakip firma olan …’ya geçmiştir, çalıştığı bölümdeki bilgileri ve sırları aktarması durumunda davacı şirket büyük zarara uğrayacaktır, her eleman çalıştığı süre içerisinde hertürlü bilgiye sahip olamaz zira şartnameler ve işin yapımına dair bilgi belgeleri ilgili birimdeki sorumlu kişiye yazılı olarak imza karşılığı bildirilir, gerekli uyarılarda yapılır sadece dokuz yıl boyunca çalışmakla hertürlü bilgiye sahip olunmaz, … diye andığım şirketin genel merkezi Ankaradadır, üretim yaptıkları yerin Çankırıda olduğunu biliyorum, ayrıca davalının tam olarak görev tanımı usta öğreticiydi, beyanımda bahsettiğim plakaların yerleştirilmesi içinde çalışan elemanların eğitimi ile birlikte tasarım sürecine de dahildi, işçilerle yapılan sözleşmeler her yıl güncellenmiyor, herhangi bir periyoda bağlı değildir, davalının sözleşmesinin güncellendiğini hatırlıyorum,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …; “ben davacı şirkette üretimbölümünde mühendis olarak çalışıyorum bölüm şefiyim, davalı 2009 dan beri davacı şirkette çalışmaktadır, montaj hatları zarflama makine usta başı ve usta eğiticisiydi, bu bölümde akü üretilirken kullanılan plakaların gruplanması, hangi tip plaka ve ayraç dediğimiz seperatörlerin kullanılacağı belirlenir seçilir uygun olanı kullanılır ve montajı yapılır davalı hem eğitmen olarak hem de ustabaşı olarak çalışıyordu, şirketteki sistemde bu şekildedir, davalının işsözleşmesinin yenilenip yenilenmediğini bilemiyorum, ancak görev tanımına ilişkin yazılı tebliğler yapılır, işçiler buna göre çalışır, fabrikada her operatör her işi yapmaz, her kişi zaman içinde çalışarak davalının bilgisine sahip olacak nitelikte değildir, davalının yerine herkesi görevlendiremeyiz ayrıca sadece teknik bilgi ile yapılacak iş de değildir, tecrübe gerektirir ayrıca şirketten ayrılınması halinde bu bilgilerin sır olduğu ve başka firmalara aktarılmaması gerektiği özel bilgi olduğu bizlere bildirilir, davalının ayrıldıktan sonra rakip firma olan … da çalıştığını duydum, merkezi Ankaradadır ancak fabrikanın adresini bilmiyorum, eski genel müdürümüzün rakip firmaya geçmesinden sonra bu firmada çalışmam için banada telefon yoluyla teklif getirildi ancak ben etik bulmadığımdan teklifi kabul etmedim, davalının görev yaptığı birimde standart olarak plaka ve separatör gelmez hangi üretime uygun ise o plaka ve separatörler davalı ve elemanları tarafından seçilerek kullanılırdı, şartnameler ile ilgili bilgi verilirdi ancak imza bu bilgilerin dışarı aktarılmamasına yönelik aktarılırdı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …; “ben davacı şirket bünyesinde 16-17 yıl kadar çalıştım, operatörlük yaptım, plaka bölümünde çalışıyordum davalı da montaj bölümünde çalıştı, fiiliyatta usta başı olarak görev yapıyordu ancak resmi olarak çalışmasının ne olduğunu bilmiyorum, tam olarak ne iş yaptıklarını da bilemiyorum ayrı bölümlerdeydik, firmada eğitimler alıyorduk eğitimleri aldığımıza dair de imzalar atıyorduk, her hattın başında tabletler vardı tabletlerde şartnameler yazılıydı, plakaların imalatı bölümünde çalışıyordum, bahsettiğim tabletleri herkes görebiliyordu ustabaşı olmaya gerek yoktu, iş sözleşmelerimiz güncellenmiyordu, rekabet yasağına ilişkin sözleşmeler bize çalışırken imzalatıldı, diğer firmaların nasıl üretim yaptığını bilmiyorum, özel bir üretim varmı bilmiyorum, şuan herhangi bir yerde çalışmıyorum, kendime bir yer açtım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …; “ben hali hazırda davacı şirkette çalışıyorum, önceden ızgara bölümündeydim, şu anda sulu şarj bölümünde çalışıyorum, ustabaşıyım, firmada üretim sürecindeki her işlemin bölümü ayrıdır, örneğin plaka, ızgara, oksit, şerit, montaj gibi bölümler ayrıdır, davalının montaj zarflama bölümünde çalıştığını biliyorum, ancak ustabaşı olup olmadığını bilmiyorum, her bölüm kendi işini bilir, başka bölümlerle ilgili bilgimiz olmaz, bize davacı firma bünyesinde formenler tarafından eğitimler verilir, bununla ilgili tutanaklar imzalanır, davalının çalıştığı bölümde neler yapılır teknik bilgi gerekirmi bilemiyorum söyleyeceklerim bu kadardır, işçilerin yeni sözleşme imzalayıp imzalamadıklarını bilemiyorum diğer bölümlerde varmıdır bilemem ancak bizim bölümümüzde herhangi bir yenileme sözleşmesi yapmadık, ayrıca çalıştığım bölümdeki plaka üretimi ile ilgili şartnameler elimizde vardır nasıl üretim yapılacağı bellidir ürünün niteliği ile ilgili bilgiler bulunur diğer bölümleri bilemiyorum, bizim bölümümüzde tablet yoktu, formenlerimiz bunu bilirdi, önceden tabletimiz vardı şuan yok, diğer bölümlerde olup olmadığını bilmiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
GEREKÇE :Dava, haksız rekabet hükümlerine aykırılık nedeniyle taraflar arasındaki iş sözleşmesi gereği cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tarafından davalı eski işçinin davacı firma lehine aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirkette rekabet yasağı taahhüdüne aykırı olarak, iki yıllık süre içinde çalışmaya başlaması nedeniyle, cezai şart talebinde bulunulduğu, davalı tarafından ise rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün geçersiz olduğu, coğrafi sınırlama bulunmadığı, davacı nezdinde ki çalışmasının özel bir pozisyonda olmadığı savunulmuştur.
Davacı ile davalının çalışmaya başladığı dava dışı şirketin ticaret sicil kayıtları celp edilmiş, tanıklar dinlenmiştir.
07/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasındaki iş sözleşmesi kapsamında davacının rekabet yasağına ilişkin olarak taahhütte bulunabileceği, bu sözleşmenin geçerli olabilmesi için iş verenin korunmaya değer menfaatinin bulunması gerektiği, sözleşmenin yazılı olarak düzenlenmesi gerektiği, ayrıca sözleşmeyi yapan işçinin iş yeri ile ilgili rakip firmada kullanılması halinde iş vereni zarara uğratabilecek bilgilere sahip olması gerektiği, somut rekabet yasağı taahhüdünde yer süre ve iş alanı ile ilgili sınırlamanın yapıldığı, davalının akümülatör üretim bölümünde çalıştığı, üretim, tasarım, know how dahil tüm teknik ve ticari sırlara vakıf olduğu, akümülatör imal işçisi olarak bir süre ustabaşı eğiticisi olarak da görev yaptığı, ticari sırlara vakıf olduğunun kabulü gerektiği, rekabet yasağına aykırı olarak iki yıl içerisinde Ankara da faaliyet gösteren rakip işletmede çalışması sırasında edindiği bilgileri kullanacağını, açık olduğu, cezai şart koşullarının oluştuğu, davacının iş yerinde ki son brüt ücreti olan 3.400,00TL üzerinden yirmi katı olarak hesaplanan 68.000,00TL talebin haklı olduğu kanaati bildirilmiştir.
Davalı tarafından bilirkişi raporuna yönelik itirazlar sunulmuş, keşif yoluyla yeniden inceleme yapılması talep edilmiş ise de davacı ve dava dışı şirket ile ilgili faaliyetlere ilişkin ve davalı işçiye dair deliller toplandığından, keşif yapılmasına ihtiyaç duyulmamış, deliller üzerinden yapılan değerlendirmelere itibar edilmiştir.
Sonuç olarak; mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının bir dönem işçisi olan davalı tarafından rekabet yasağına ilişkin taahhütte bulunulduğu, taahhüdün usulüne uygun olarak yazılı yapıldığı, sözleşmenin 1.6 maddesine göre, sözleşmenin sona ermesine takiben iki yıl içinde Ankara veya İstanbul sınırları içinde davalının aynı faaliyet alanında çalışan firmada çalışmamasına yönelik anlaşma yapıldığı, buna aksi hareket halinde son brüt maaşın yirmi katı tutarında cezai şartının tahsil edileceğinin kararlaştırıldığı, davalının davacı iş yerinden 30/07/2018 tarihinde çıktığı, dava dışı … ve Tic. A.Ş. nezdinde iki yıllık süre dolmadan çalışmaya başladığı, davalının akü üretimi aşamasında görev alması ve işçilere eğitim verdiği de gözetildiğinde davacıya ait üretim sırlarına vakıf olabileceği ve bu bilgilerin aynı faaliyet alanında çalışan … ve Tic. A.Ş. nezdinde de kullanabileceği ve her ne kadar bu şirketin merkezinin Çankırı ili içinde olduğu davalı tarafından savunulmuş ise de Ankara ilinde şubesinin bulunduğu ve Ankara ilinde faaliyetinin olduğu gözetildiğinde, belirsiz süredeki iş sözleşmesindeki coğrafi sınıra ilişkin şartın da gerçekleştiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilerek, sözleşmeye göre hesaplanan cezai şartın işçi statüsünde olan davalı yönünden yüksek bulunması nedeniyle, hesaplanan miktardan TBK’nın 182/3 maddesine göre mahkememizce resen yarı oranda indirim yapılarak belirlenen tazminatın tahsiline, takdiri indirim yapılması nedeniyle davacı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE, Davalı tarafından davacıya haksız rekabet etmeme taahhüdünü ihlal ettiğinin tespiti ile, 34.000,00 TL cezai şartın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gereken 2.322,54 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.161,27TL harcın mahsubu ile bakiye 1.161,27 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 1.161,27 TL peşin harç, 35,90TL başvuru harcı, 5,20TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.202,37 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 96,00TL tebligat ve posta gideri ile 1.800,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.896,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından yatırılan 74,00 TL delil avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Takdiri indirim yapılması nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.01/10/2019

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı