Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/686 E. 2020/258 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2018/686 Esas – 2020/258
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/686
KARAR NO : 2020/258

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
: 2-
: 3-
VEKİLİ :
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ : 10/10/2018
KARAR TARİHİ: 01/07/2020
K.YAZIM TARİHİ : 03/07/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili … İlçesi … Mah. 3. Pafta … Parselde kayıtlı taşınmaz da 08/06/2018 tarihinde, değerinin altında bir bedelle şirket ortağı…’ın verdiği vekaletnameye istinaden … tarafından …’a satıldığını, şirketin ortağı ve kardeş olan … ve davalı… fikir birliği içinde hareket ettiklerini, …, … ve davalı…’ın babası olduğunu, davalı…’ın, “babasına”, şirkete ait taşınmazı değerinin altına sattığını ve ödenen cüzi miktar parayı da şirket hesaplarından kaçırdığını, davalılardan… işbu davaya konu satış işleminden bir gün önce 07/06/2018 tarihinde …’a Çankaya Tapu Sicil Müdürlüğüne kayıtlı bir taşınmaz daha sattığını, …’a satışı yapılan./.
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…her iki taşınmaz için de Satış bedeli olarak Resmi Senette 900.000,00 TL gösterilmiş olmasına rağmen (toplam 1.800.000,00TL), şirket hesabına 12/06/2018 ve 13/06/2018 tarihinde bir kısım para girişi olduğunu, ancak aynı gün içinde paranın tamamının … Tic. A.Ş.’ye aktarıldığını, satış bedeli olarak Resmi Senette 900.000,00 TL gösterilmiş olmasına rağmen, taşınmazın gerçek değerinin 900.00,00 TL’nin çok üzerinde olduğunu, söz konusu taşınmazın değeri Şirket Mizanında 2.286,646,25-TL olarak göründüğünü belirterek, Ankara ili … İlçesi … Mah. 3. Pafta … Parselde bulunan taşınmazın tapu kaydının iptali ve … Anonim Şirketi adına tescili, tescil olmadığı halde taşınmazın gerçek bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte … Anonim Şirketine ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar… ve … vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın konusu olan taşınmaz satış işleminin gerçekleştiği tarihte müvekkili …’ın … A.Ş.’nin hem pay sahibi, hem yönetim kurulu üyesi hem de temsil ve ilzama sınırsız ve tek başına yetkilisi olduğunu, müvekkilinin tutuklu bulunduğu süre içerisinde şirket işlerinin aksamaması açısından davacının da belirttiği gibi …’e vekalet verdiğini ve o tarihten beridir bu kişinin şirketi …ın verdiği vekaletname uyarınca yönettiğini, Ticari hayatın olağan akışı içerisinde de taşınmaz satışı gerektiğinde TTK hükümlerine uygun bir şekilde, şirketin temsil ve ilzamı ile vekalet açısından bir hukuka aykınlık olmadığından satış işlemi hukuka uygun olarak gerçekleştirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A. Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların satış ve devrinin yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın, bedelde bir muvazaa olduğunu ileri sürmekte ve taşınmazların gerçekte çok daha yüksek bedelle satılması gerektiğini ifade ettiğini bu hususun mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile aydınlanacağını, taşınmazların emsallerinin üzerinde bir bedelle devredilmiş olduğunu, dolayısıyla ortada gerçek değerinin altında bir satış söz konusu olmadığı için bedelde muvazaa iddiasının da gerçekliğinin söz konusu olmadığını, dava konusu taşınmazların satış bedelinin tamamı müvekkili şirkete ödendikten sonra bir süredir alacaklarında sıkıntı yaşayan … Tic. A.Ş. şirketine müvekkili şirket tarafından borç olarak kısmen aktarıldığını, …’in, müvekkili şirketin iştiraki olduğunu, hissedar ve kefil konumunda bulunan şirketin gelen para ile …’e ait borçlan ödemesi kadar doğal ve olağan bir durum bulunmadığını belirterek, davanın öncelikle görevsizlik ve/veya aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine, mahkemece aksi kanaate varılması halinde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Davalı şirketin sicil özeti bilgileri, dava konusu taşınmazın tabu bilgileri, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, Ankara … ATM’nin … esas sayılı dosyası, Ankara … ATM’nin … esas sayılı dosyası, mahallinde yapılan keşif, 04.07.2019 tarihli bilirkişi kurulu raporu, 22.11.2019 tarihli ek rapor ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davalı şirkete ait taşınmazın muvazaalı satışı nedeniyle tapusunun iptali ile davalı şirket adına kayıt ve tescili istemine ilişkindir.
Davacının ortağı olduğu davalı … A.Ş.’ye ait Ankara ili, … İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii 3 pafta .. parsel numaralı taşınmazın muvazaalı olarak satıldığı iddia ile söz konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek davacının ortağı bulunduğu şirket adına tescili, tescil mümkün olmadığı taktirde taşınmazın gerçek bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte … A.Ş.’ye iadesi talebi ile dava açılmıştır.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Dava konusu olayda temel uyuşmazlık; Ankara İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii 3 pafta .. parsel numaralı taşınmazın satışı nedeniyle ortağı bulunduğu davalı birlikte … A.Ş.’nin zarara uğratılıp uğratılmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı vekili, müvekkilinin ortağı bulunduğu … A.Ş.’ye ait taşınmazın muvazaalı olarak ve müvekkilinin bilgisi dışında davadışı …’a sartışının yapılarak şirketin zarara uğratıldığını iddia ile söz konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek müvekkilinin ortağı bulunduğu şirket adına tescili, tescil mümkün olmadığı taktirde taşınmazın gerçek bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte … A.Ş.’ye iadesini talep ederken, davalı şirket vekili ise davaya konu taşınmazın satış ve devrinin yasaya uygun olduğunu, somut olayda muvazaanın şartlarının oluşmadığını, taşınmaza ilişkin satış bedelinin eksiksiz olarak şirkete ödendiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu taşınmazın gerçek değerle satışının yapılıp yapılmadığı ve bu çerçevede tarafların ortağı bulunduğu davalı … A.Ş.’nin söz konusu satıştan dolayı bir zararının olup olmadığının tespiti amacıyla bilirkişi kurulunun inşaat mühendisi bilirkişisi tarafından uyuşmazlığa konu taşınmaz ile ilgili olarak keşfen inceleme neticesinde değer tespiti yapılmıştır. İnşaat mühendisi bilirkişi üye tarafından yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde uyuşmazlığa konu taşınmazın değeri taşınmazın satışının yapıldığı 08.06.2018 tarihi itibariyle 940.000,00 TL olarak tespit edilmiştir. Söz konusu taşınmaz şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi davalı… tarafından 08.06.2018 tarihinde davalı …’a 900.000,00 TL’ye satılmış ve satış bedeli … A.Ş. üzerinden tahsil edilerek davalı … A.Ş.’ye ait ticari defter kayıtlarına yansıtılmıştır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığa konu taşınmazın şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi davalı… tarafından satış tarihi itibariyle rayiç değeri olan 940.000,00 TL’nin 40.000,00 TL altında 900.000,00 TL’ye satıldığı anlaşılmıştır.
Şirkete ait 31.12.2017 ve 31.12.2018 tarihli Kurumlar Vergisi Beyannamesinde yer alan bilançolar incelendiğinde, şirketin 31.12.2017 tarihi itibariyle dönen varlıkları toplamı 1.905.053,92 TL, duran varlıktan toplamı ise 32.833.894,94 TL olmak üzere varlıkları toplamı 34.738.948,86 TL’dir. Dönen varlıkların 809.707,60 TL’lik kısmı kasa ve bankadaki mevduattan, 265.000,00 TL’lik kısmı menkul kıymetlerden, 652.842,13 TL’lik kısmı sonraki dönemlere ilişkin yapılan giderlerden, 172.394,43 TL’lik kısmı ise KDV ve peşin ödenen vergi kapsamında devletten olan alacaklardan oluşmaktadır. Duran varlıkların 20.211.250,00 TL’lik kısmı şirketin başka şirketlere olan ortaklığından, 167.554,64 TL’lik kısmı maddi olmayan duran varlıklardan, 12.071.717,96 TL’lik kısmı ise işbu davaya konu taşınmazın da yer aldığı gayrimenkullerden oluşmaktadır. Öte yandan, şirketin 31.12.2018 tarihi itibariyle dönen varlıktan toplamı 8.010.517,47 TL, duran varlıkların toplamı ise 20.218.166,01 TL olmak üzere varlıklan toplamı 28.228.683,48 TL’dir. Duran varlıkların 20.000.000,00 TL’lik kısmı şirketin başka şirketlere olan ortaklığından, 167.837,74 TL Tik kısmı maddi olmayan duran varlıklardan oluşmaktadır. Bir önceki dönemde şirketin tüm gayrimenkulleri satıldığından, bu dönemde şirketin herhangi bir gayrimenkulü bulunmamaktadır. Bu çerçevede, davaya konu taşınmaz da dahil olmak üzere 2018 yılında satılan taşınmazlar şirket aktifinin (12.071.717,% TL/34.738.948,86 TL =) %34,75’lik kısmına denk gelmekle birlikte şirketin tek malvarlığı değildir.
Yargıtay .. HD. 20017/11137 E., 2008/1154 K. Saylı kararına göre, “Şirketin yönetim ve dışarıya karşı temsili yönetim kuruluna aittir. Anonim ortaklığın temsil yetkisi ve temsilin kapsamı ise TTK. ’nın 321. maddesinde belirlenmiş olup kural olarak şirketi temsile yetkili yönetim kurulu üyelerinin şirkete ait mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmaktadır. Ana sözleşme ve açıklanan yasa hükümlerine göre, kural olarak şirketi temsile yetkili yönetim kurulu üyelerinin şirkete ait malvarlığı üzerinde tasarrufta…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…bulunabileceğinin kabulü gerekir. Ancak bu malvarlığının, şirketin sahip olduğu tek malvarlığı olduğunun veya şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati öneme haiz olduğunun belirlenmesi halinde bu kez, anılan devir yönündeki taahhüdün geçerli olabilmesi için genel kuruldan karar alınması gerekmektedir. Anonim şirketin sahip olduğu tek malvarlığı olan veya şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati öneme haiz bulunan taşınmazların satılmasında kural bu olmakla birlikte, her somut olayın ayrıca kendi koşullarında değerlendirilmesi, genel kuruldan karar alınmadan yapılan satım sözleşmesinin şirketin menfaati icabı olup olmadığının ve buna göre de satışın geçersiz olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir
Öte yandan, 14 Ağustos 2017 tarihli ve … nolu Türkiye Ticaret Sicil Gazetesine göre, şirket anasözleşmesinin amaç konu başlıklı 3. maddesine göre, şirket yerlatı ve yerüstü maden ve tabi kaynakların çıkartılması, işletilmesi, satın alınması ve kiraya verilmesi vs. gibi amaçlarla kurulmuştur. Yine, dosyaya mübrez belgelerin tetkikinden, davalı … A.Ş.’nin bir yatınm şirketi olup menkul yatırımı yapmak, yeni şirket satın alma, hisse yatırımı yapma, hisse alarak şirketler üzerine yatınm yapma ve sahibi olduğu maden sahasındaki yatırımları finanse etmek amacıyla faaliyetlerini yürütmüştür. Diğer bir ifadeyle, şirketin ana fâaliyet konusu kapsamında yer alan işlerin yürütülmesi için taşınmaz bulundurma zorunluluğu söz konusu değildir.
Bu çerçevede, ifade edildiği gibi, dava konusu taşınmaz davalı şirketin tek malvarlığı olmadığı gibi yine yukarıda yer alan Yargıtay ilamında da ifade edildiği üzere dava konusu taşınmaz şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati öneme haiz değildir, zira şirketin ana faaliyet konusu kapsamındaki işlerin yürütülmesi için olmazsa olmaz öneme haiz değildir. Hal böyle olmakla, dava konusu taşınmazın satışı için genel kuruldan izin alınması gereği söz konusu değildir. Bununla birlikte, rayiç değeri bilirkişi inşaat mühendisi tarafından 940.000,00 TL olarak belirlenen dava konusu taşınmazın davalı… tarafindan rayiç değerinin altında satılması nedeniyle 40.000,00 TL tutarında şirket zararının oluştuğu tespit edilmiş ise de, mevcut farkın makul pazarlık payı içerisinde makul bulunduğundan taşınmazın el değiştirme işleminde şirketin bir zararın olmadığı anlaşıldığından davacının davasının reddine karar vermek gerekmekle aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,78TL harçtan mahsubu ile bakiye 116,38TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 3.400,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karardan sonra yapılacak yargılama giderlerinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/07/2020

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza