Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/68 E. 2018/462 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/68 Esas – 2018/462
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/68 Esas
KARAR NO : 2018/462

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 25/01/2018
KARAR TARİHİ : 05/07/2018
K. YAZIM TARİHİ: 20/07/2018

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin T.C. …nca (…) yürütülen Katılım Öncesi Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Programı çerçevesinde Ankara ili … ilçesi … Köyünde yüzyirmi baş süt çiftliği projesi kapsamında 30/09/2015 tarihinde … Programı çreçevesinde sözleşme imzaladığını, bu sözleşme kapsamında teknik şarthamelere uygun makine ve ekipman alımı için üç firmaya teklif davet mektubu gönderildiğini, davalı şirketin de bunlardan biri olduğunu, davalı şirketin “teknik şartnameye uygun” makine ve ekipmanlar için fiyat teklifi verdiğini ve taraflar arasında 18/10/2016 tarihli makine alımı tedarik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye konu bedelin tamamının davalıya ödendiğini ve makinelerin 2017 yılı Ocak ayında müvekkiline ait çiftliğe teslim ve monte edildiğini, fakat makine ve ekipmanların “sözleşme şartlarına uygun olmadığının” gerek müvekkili gerekse Tarım ve Kırsal Kalkınmaya Desteleme Kurumu yetkililerince yerinde yapılan tespitlerde ortaya çıktığını, ayrıca bu hususta Ankara Batı ATM’nin … D.iş sayılı dosyasında bilirkişi tespiti yaptırıldığını ve bu eksikliklerin parasal değerinin 300.000,00 ile 400.000,00 TL arasında olduğunu, … teknik şartnameye aykırı yapılan imalat ve montaj sebebiyle müvekkiline verdiği 670.000,00 TL inşaat ve 110.000,00 TL idari bina alacağını ödemediği gibi ayrıca akdedilen 30/09/2015 tarihli sözleşmeyi de feshettiğini ve o tarihe kadar verdiği 980.000,00 TL destek ve hibenin de iadesini talep ettiğini, bu konuda tahsis edilen idari işlemin ve ödeme emrinin iptali için müvekkili tarafından Ankara İdare Mahkemesine dava açıldığını ve halen devam ettiğini, davalı şirketin edimini sözleşme şartlarına uygun eda etmemesi sebebiyle müvekilinin 400.000,00 TL zararının yanında, … tarafından sözleşmenin feshi sebebiyle 2016 yılı Aralık ayında kurum tarafından müvekkiline ödenmesi gereken 780.000,00 TL ödenmediği gibi ayrıca daha önce ödenen 980.000,00 TL desteğin de gönderilen ödeme emri sebebiyle iade etme yükümlülüğü altına girdiğini, davalı şirket tarafından makine ve ekipmanlar sözleşme teknik şartnamesine uygun teslim edilse idi müvekkilinin bu zararlarla karşılaşmayacağını, müvekkilinin “munzam zararı” da doğduğunu beyan ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL zararın teslim tarihi olan 15/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkilinin uğradığı munzam zararlar için ise fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; ancak uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenememesi durumunda belirsiz alacak davacı açılabileceğini, iş bu davada davacının dava meblağını belirleyecek durumda olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, aksi halde eksik harcın ikmal edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sözleşme uyarınca taahhüt ettiği makine ve ekipmanları tam ve eksiksiz olarak tedarik ederek davacıya teslim ettiğini, bu hususun davacının da kabulünde olup herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, teslim edilen malzemelerin sözleşmede taahhüt edilen özellikleri taşımadığı iddiasını ve yapılan tespitleri kabul etmediklerini, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerle ilgili davacı tarafından süresinde yapılmış herhangi bir ayıp ihbarı bulunmadığını, … ile davacı arasında akdedilen sözleşmenin davacının hibe programından faydalanmak için teslim etmesi gereken belgeleri süresinde teslim etmemesi, bazı makine ve ekipmanların eksik olması, bazılarının yatırım alınında bulunmaması, davacı tarafından alınan ya da kiralanan bir traktör bulunmaması vb. nedenlerle tamamen davacının kusurundan dolayı feshedildiğini, müvekkili şirketle davacı arasında imzalanan sözleşmeyle bir bağlantısı bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, tazminat talebine ilişkindir.
T.C. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığının 13/02/2018 tarihli yazısıyla; davacı …işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu ve tacir sıfatıyla esnaf haddinde faaliyet gösterdiğinin tespit edildiği bildirilmiştir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Davacının, T.C. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığının 13/02/2018 tarihli yazısında da belirtildiği üzere işletme hesabı esasına göre vergi mükellefi olan esnaf olduğu, bir başka deyişle tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tacir olmadığı gibi, eldeki dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına, 4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.05/07/2018

Katip Hakim
e-imza e-imza