Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/613 E. 2019/88 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/613 Esas – 2019/88
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/613 Esas
KARAR NO : 2019/88

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA İHBAR OLUNAN:
VEKİLİ :

DAVA :Alacak (İşyeri Elektrik Aboneliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2015
KARAR TARİHİ : 12/02/2019
K. YAZIM TARİHİ: 08/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İşyeri Elektrik Aboneliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında imzalanan abonelik sözleşmesi gereğince davalı taraftan elektrik enerjisi satın aldığını, müvekkili şirket tarafından kullanılan elektrik tüketim miktarı karşılığında her ay düzenli olarak tahakkuk ettirilen faturalara davalı şirket tarafından kayıp/kaçak bedeli, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim bedelleri ile kayıp kaçak bedelleri üzerinden hesaplanan TRT payı, eneıji fonu ve Belediye Tüketim Vergisi yansıtıldığını ve müvekkilinin abonelik tarihinden bu güne kadar davalı tarafından düzenlenen faturalara konu tutarları eksiksiz olarak ödendiğini, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin 2011 yılına değin faturalarda ayrı bir kalem olarak gösterilmemesi aktif enerji bedeli içerisinde yansıtılması nedeniyle, müvekkili şirketin davaya konu edilen dönemde kayıp kaçak bedelinin faturalarına hangi oranlarda yansıtıldığını ve ne kadar kayıp kaçak bedeli ödediğini bilmediğini, davalı şirket tarafından müvekkil şirketten verilen hizmette ilgisi bulunmayan ücretlerin müvekkili şirkettten tahsil edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, abonelik tarihinden dava tarihine kadarki dönemde kayıp/kaçak bedeli, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim bedelleri ve kayıp kaçak bedelleri üzerinden hesaplanan TRT payı, Enerji Fonu ve Belediye Tüketim Vergisi olarak davalı tarafından müvekkil şirketten tahsil edilen tutarların şimdilik 1.000,00TL’nın, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 19/04/2016 havale tarihli dilekçesi ile talebini ıslah etmiş, 1.000,00 TL olan alacak talebini 114.711,32 TL’ye artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davanın taraflarının tacir olduğunu, basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacı şirketin, sözleşmede ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği kalemlerin tekrar kendisine ödenmesini talep edebilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında sözleşme imzalandığını, sözleşmenin varlığına ve geçerliliğine ilişkin taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını, davacının sözleşmede “Tarifeler ve satışa esas fatura bedelinin hesaplanması'” adlı bölümde yer alan Satışa Esas Fatura Bedeli başlıklı 10. madde ve devamı maddelerde konuya ilişkin her türlü ayrıntının düzenlendiğini, davacı dava konusu ettiği bedelleri ödeyeceğini EPDK’nın bu konudaki belirlemelerine uyacağını, bu bedellerle ilgili olarak müvekkil şirkete karşı herhangi bir hukuki girişimde bulunamayacağını açıkça kabul ettiğini, uyuşmazlığa konu edilen Kayıp Kaçak Bedelinin gerek alım, gerekse tüketicilere hangi oranda yansıtılacağı hususunu belirleme ve karar verme yetkisinin tamamen EPDK’na ait olduğunu, fatura kalemleri bir idari işlem olan Kurul Kararı gereğince faturalara yazıldığını, ilgili tedarik şirketleri yasal olarak bu kalemleri faturayı yansıtmak müşteriden tahsil etmek ve tahsil ettiği bu kalemleri ilgili kurum ve şirketlere aktarmak zorunda olduğunu, Kayıp-kaçak bedeli dahil faturadaki kalemlerin neredeyse tamamı Kurul kararlan çerçevesinde yaklaşık on yıldır tüketicilere yansıtıldığını, gerek elektrik ve gerekse doğalgaz, EPDK tarafından çerçevesi belirlenen bir tarife metodolojisi ile fiyatlandırıldığını, bu nedenle perakende satış lisans sahibi dağıtım şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir inisiyatifi bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne, bilirkişi raporunda hesaplanan 114.711,32 TL alacağın 1.000,00 TL’sinin dava tarihinden, 113.711,32 TL’sinin ise ıslah tarihinden (19/04/2016) itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 05/05/2016 tarihli ve 2015/586 E., 2016/302 K. sayılı kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 03/07/2018 tarih ve 2016/17242 E., 2018/7472 K. sayılı ilamı ile “…17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği…” belirtilerek Mahkememiz hükmünün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrasında, mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilen dosyada, yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava; elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedellerin iadesi (istirdadı) talebine ilişkindir.
Taraflar arasında Elektrik Abone Sözleşmesi’nin düzenlendiği ve sözleşmenin halen geçerli olduğu ve bilirkişi raporuna göre dava konusu kalemlere ilişkin davacının 114.711,32 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E. – 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’ya sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19. madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. maddede ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihi olan, 30/09/2015 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17/06/2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun gereğince davacı vekilinin inceleme ve araştırma yapılmasına yönelik açık talebi bulunmamaktadır.
Bundan başka, davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarih, 2009/18-421 E. – 2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, dava tarihi itibariyle 21/05/2014 tarih 2013/7-2454 E.-2014/679 K. sayılı HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK md.326/1). Aynı şekilde, vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur (HMK md.330/1). Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.
Açıklanan nedenlerle, konusuz kalan davanın esasıyla ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihinde davasında haklı bulunan davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine, yargılama giderlerinin dava açılmasına sebebiyet veren davalı üzerinde bırakılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 27,70 TL harç ile ıslah ile alınan 1.941,91 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.925,21 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL peşin harç, 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 59,50 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 800,00 TL bilirkişi ücreti, 267,15 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.067,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT.nin 6/1. maddesi gereğince takdir ve hesap edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/02/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza