Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/601 E. 2019/442 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/601 Esas – 2019/442

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/601 Esas
KARAR NO : 2019/442

HAKİM :
KATİP :
DAVACILAR : 1-
2-
a-)
b-)
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/09/2018
KARAR TARİHİ: 27/06/2019
K.YAZIM TARİHİ: 16/07/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkillerinin Ayaş ilçesi, Akkaya Mahallesinde tarım ve ziraatla uğraşmakta ve bu faaliyetleri çerçevesinde sebze üreticiliği yapmakta olduklarını, davalı odanın kayıtlı üyesi olduklarını, davalı odanın kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğunu, müvekkillerinin 2015 ve 2016 yıllarında davalı odadan sebze fideleri satın aldığını, fidelerin her alımında davacılara boş senet imzalatıldığını, bilahare üzerine tanzim, vade tarihleri ile miktarları anlaşmaya aykırı olarak sonradan davalı tarafından yazıldığını, 2015 yılında davacıların mahsulünü dolu vurduğundan, 2016 yılında da davacılara verilen fidelerin istenen fideler olmayıp başka ve hatalı fideler verildiğinden davacıların ürün alamadığını, bu nedenle borçlarını ödeyemediklerini, davalı kurumun takibe konu bonoları, anlaşmaya aykırı olarak üzerine iki kat bedel yazmak suretiyle Ankara Batı İcra Müdürlüğünün… E.-… E.-… E. Sayılı dosyalarından icra takibi başlattığını, davacıların sadece Ankara Batı İcra Müdürlüğünün …E. Sayılı dosyasındaki bonolardaki asıl alacaktan dolayı 25.000,00 TL borçlu olmadıklarının tespitini iş bu davada talep ettiklerini, diğer iki icra dosyasındaki bonolar ile ilgili borçlu olmadıklarının tespitine dair dava haklarını mahfuz tuttuklarını, takibe konu bonolarda malen kaydı bulunduğunu, davacıların davalıdan bono bedelleri kadar mal almadığını, daha az mal teslim aldığını, davacıların takibe konu senetlerdeki kadar borcu olmadığını, davacıların yapmış olduğu araştırmalarda talep edilen bono senetlerinin yarısını karşılar miktarda mal teslim aldığını, takip ve talep edilen asıl alacağın 25.000,00 TL’lik miktarı kadar borçlarının olmadığını beyan ederek, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasında takibe konu 3 adet bonodan dolayı 25.000,00 TL borçlu olmadıklarının tespitine, davalının asıl alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; müvekkilinin üyesi olsun olmasın çiftçilerin tarımsal faaliyetlerini kolaylaştırmak, temininde güçlük çekilen girdileri temin etmek amacıyla kurulmuş tüzel kişiliğe sahip kamu kuruluşu niteliğinde bir meslek kuruluşu olduğunu, müvekkilinin tacir statüsünde bir kuruluş olmadığını, yaptığı tedarik işlemlerinin davalıyı Türk Ticaret Kanunu anlamında tacir yapmayacağını, davaya konu bonoların davacıların davalı odadan satın aldığı tarımsal gidilerin karşılığında düzenlendiğini, davacıların sadece domates fidesi satın almadığını, tarımını yaptığı her türlü fide ve bunların üretiminde kullanılan ilaç ve gübre gibi girdileri vadeli olarak satın alması karşılığında düzenlendiğini, dava konusu bonoların 26/04/2016 ve 03/05/2016 tarihlerinde ürünlerin satışı sırasında açık faturaları düzenlendiğini ve fatura tutarı kadar da bonoların … ve kefil olarak da oğlu davacı … tarafından imzalanarak davalı odaya verildiğini, faturaları aynı gün alan davacıların, faturaların içeriğine karşı bir itirazlarının da olmadığını, davacıların iddia ettiği gibi boş senet olarak düzenlenmediğini, kaldı ki senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun ispatının ancak kesin delillerle yapılabileceğini, davacıların borcunu ödeyememe sebebi olarak gösterdikleri dolu vurması ve satın aldıkları fidelerin uygun olmaması gibi sebeplerin de davacıların önlem almaması ve zamanında tespit yatırmaması nedeniyle davacı oda yönünde bağlayıcılığı olmadığını, bonolar üzerine alınan malın iki katı tutar yazıldığı iddiasının da doğru olmadığını, girdilerin teslimi sırasında tanzim edilen açık fatura tutarı kadar ve fatura tarihinde bonoların düzenlendiğini, bonoların bedelsizliğinin kesin delillerle ispatlanmak zorunda olduğunu, bonoların malen kaydı ile düzenlendiğini ve talilin de söz konusu olmadığını, davacıların senet tanzim tarihi ve vadelerinin üzerinden iki yıldan fazla süre geçmiş olmasına rağmen iddialarını bugüne kadar ileri sürmemiş olmaları ve haklarında icra takibi yapıldıktan yaklaşık on ay sonra icra takip dosyasında borçlulara ait taşınmazlara kıymet takdiri yapılıp davacılara tebliği üzerine işbu davayı açmış olmalarının kötüniyetli olduğunu beyan ederek, haksız ve mesnetsiz olarak kötüniyetle açılan davanın reddine, davacının aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyası, davalı odaya ait ticari defter ve belgeler, senet asılları, 11/03/2019 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, kambiyo senedi nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davalı tarafından davacılar hakkında Ankara Batı İcra Müdürlüğü nün… E sayılı takip dosyasında; 03/05/2016 tanzim, 03/11/2016 vade tarihli 18.640,45 TL bedelli, 26/04/2016 tanzim, 26/09/2016 vade tarihli 18.190,04 TL bedelli, 26/04/2016 tanzim, 26/10/2016 vade tarihli 13.067,95 TL bedelli üç adet senede dayalı olarak toplam 55.465,69 TL nin tahsiline yönelik olarak 04/12/2017 tarihinde takip başlatılmıştır. Davacı borçlular tarafından takibe dayanak yapılan senetlerin sebze fidesi satın alınmasına dair verildiği ve fidelerin tesliminin yapılmadığı, senetlerin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu dolayısıyla davacıların bir kısım alacak yönünden borçlu olmadıkları iddia edilmiş; davalı ise senetlerde “malen” kaydının bulunduğunu, teslimin yapıldığını savunmuştur.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 779/1). Bonoda bulunması zorunlu olan şekil şartları 6102 sayılı TTK’nun 776.maddesinde sayılmıştır. Bu unsurların yanı sıra, yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlar da bulunmaktadır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. (Reha Poroy, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 11.Bası, s.237 vd.) Seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yani “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu, senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla, ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Mal kaydı bulunan bonoda borçlu alacaklıdan mal almadığını iddia, alacaklıda borçluya mal vermediğini kabul ederse borçlunun iddiası sabit olmuştur. Lehdarın bedelin para olarak verildiği iddiası ise, ispatı kendisine düşen bir husustur (…, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.bası, Ankara,1997,s 1007 vd). (Ankara BAM 22. HD nin 2017/527 E, 2017/442 K sayılı ilamı)
Takip konusu edilen 03/05/2016 tanzim, 03/11/2016 vade tarihli 18.640,45 TL bedelli, 26/04/2016 tanzim, 26/09/2016 vade tarihli 18.190,04 TL bedelli, 26/04/2016 tanzim, 26/10/2016 vade tarihli 13.067,95 TL bedelli üç adet senette keşideci …, kefil …, lehtar Ayaş Ziraat Odası Başkanlığı olup; senetlerin her birinde “malen” kaydı bulunmaktadır. Davacı yan, ihtiyari unsur olan “malen” (yani malın teslimi karşılığı senedin verildiği) kaydının taliline yönelik olarak münhasıran davalının defter ve kayıtlarına dayanığından davalının kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 11/03/2019 tarihli raporda; davalının defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, delil niteliğini haiz olduğu, dava konusu senetlerle ilgili irsaliyeli faturalar düzenlediği ve faturaların senetlerle aynı tarihli olduğu ayrıca, davacı … adına düzenlenen faturanın vergi dairesine de beyan edildiği belirtilmiştir.
Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. 6100 Sayılı HMK m. 201 gereğince; yazılı bir belgeye (senede) bağlanmış olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen hususların yazılı delillerle ispatlanması gerekir.(Ankara BAM 22. HD nin 2017/527 E, 2017/442 K sayılı ilamı)
Bu açıklamalar ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların iddiaları, takip konusu edilen senetlerin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğuna, dayanak hukuki ilişki olan satım konusu malların teslim edilmediğine dair olmakla, temeldeki hukuki ilişki kabul edilmiş ancak anlaşmanın farklı olduğu ileri sürülmüştür. Buna göre, yazılı delil olan senet karşısında ispat yükü davacı yanda olduğundan ve toplanan deliller kapsamında davacıların iddialarını ispatlayamadıkları anlaşıldığından ayrıca, yemin deliline de dayanılmadığından, davanın reddi ile takip kapsamında tedbir uygulanarak davalının zarara uğradığı tespit edilmediğinden davalı yanın tazminat istemlerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davalının tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcının peşin alınan 426,94TL harçtan mahsubu ile bakiye 382,54 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.27/06/2019

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı