Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/593 E. 2019/606 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2018/593 Esas – 2019/606
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/593
KARAR NO : 2019/606

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 01/09/2018
KARAR TARİHİ : 16/10/2019
K.YAZIM TARİHİ : 18/10/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin asıl iştigal konusunun Ankara’da … marka araçların satış sonrası hizmetleri, yedek parça satışı ve kaporta, boya, onarım hizmetleri, 2. El araç satışı yetkili servis olarak hizmet verdiğini, son 4-5 yıl öncesine kadar inşaat işlerinde taahhüt ve müteahhitlik işlerini de yaptığını, müvekkilinin bu şirketin % 25 oranında pay sahibi, kurucu ortağı ve halen iş bölümü bakımından şirketin faaliyet konusu araç bakım onarım servisindeki çalışmalarına devam ettiğini, müvekkilin hissedarı olduğu davalı şirketin 2017 yılı Genel Kurul Toplantısının 03.06.2018 tarihinde şirket merkezinde yapıldığını, müvekkilinin Genel Kurul Toplantısına bizzat katılarak, alınan kararlara karşı muhalefet şerhi koyduğunu, davalı şirketin 2017 yılı Genel Kurul Toplantısında alınan kararların usul ve yasaya, dürüstlük kurallarına aykırı olması nedeniyle Genel Kurulda alınan kararların iptalini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının şirketin ortağı olmakla birlikte aynı zamanda müdürü olduğunu, aralarında uzun zamandır husumet olduğunu, şirket yönetim kurulunda alınan tüm kararlara itiraz ettiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin olağan genel kuulunda alınan kararların usulüne uygun olarak alındığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

DELİLLER :Davalı şirketi Ticaret Sicil özeti belgileri, dava konusu edilen 03.06.2018 tarihli genel kurul tutanağı, hazirun cetveli ve gündeme ilişkin belgeler, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları, tanık beyanları, 12.07.2019 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Talep, davalı limited şirket genel kurulunda alınan kararların iptali isteminden ibarettir. (TTK’nun m. 445, 446)
Davacı, davalı limited şirketin ortağıdır. Davalı şirkette dava tarihi itibariyle %25 oranında pay sahibi bulunmaktadır. Şirketin diğer hissedarları … ailesinin fertlerine aittir.
Davacı nizalı genel kurulda alınan b, c, d ve e nolu kararların yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kaidelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptalini talep etmektedir. Davalı taraf ise, iddiaların doğru olmadığını, alınan kararların yasa ve ana sözleşmeye uygun olduğunu bildirerek haksız surette açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Davacı, niza konusu yaptığı 2017 yılına ait 03.06.2018 tarihli genel kurula katılmış, iptalini istediği maddeler yönünden muhalefette bulunmuş, buna ilişkin şerhini tutanağa işletmiştir. Dolayısıyla TTK’nun 446. maddesindeki dava açma koşulunun yerine getirildiği anlaşılmıştır.
Dava, genel kurul tarihinden itibaren TTK’nun 445. maddesindeki açıklanan üç aylık yasal süre içerisinde açılmıştır.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, davalı şirketin kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak uzman bilirkişiden rapor alınmıştır.
Nizalı genel kurulda gündem maddeleri görüşülmüştür. Gündemin (b) bentli kararın görüşülmesi neticesinde; müdür veya müdürler kurulu tarafından hazırlanın 2017 yılı faaliyet raporu okunmuş ve müzakere edilmiştir. Davacı taraf yönetim kurulu faaliyet raporunun asgari şartları dahi taşımadığını, sadece usulü işlemleri tamamlamak adına yapılıp, gerçek bir bilgilendirmeden yoksun olduğunu ileri sürmüştür. Yapılan oylama neticesinde oy çokluğu ile faaliyet raporu kabul edilmiştir. Ancak, söz konusu iddialar genel nitelikte olup Faaliyet Raporunun hangi hususları içermediği ve dolayısıyla hangi zarara veya menfaat kaybına uğradığı somut olarak belirtilmemiştir. Söz konusu faaliyet Raporunun içeriği incelendiğinde ise davalı şirketin 2017 yılı faaliyet raporunda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından 28.08.2012 tarihli, 28395 sayılı “Şirketlerin Yıllık Faaliyet Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik’in yıllık faaliyet raporunun bölümleri” başlıklı 7. maddesinde geçen bölümlerin yer aldığı, ancak “Şirketlerin Faaliyet Ve Faaliyetler İlişkin önemli Gelişmeler” ile “Riskler Ve Yönetim Organının Değerlendirilmesi” başlıklarının altında yer alan içeriklerin eksik olduğu görülmektedir. Ancak davalı şirketin 03.06.2018 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı Tutanağının (b) bendinde yer alan ifadeler incelendiğinde, anılan bentte herhangi bir karar alınmadığı, yalnızca raporunun okunduğu belirtilmektedir. Ayrıca, söz konusu genel kurul tutanağının (b) bendinde, davacı tarafından konulmuş bir muhalefet şerhi de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, dava konusu genel kurulun (b) bendinde yer alan ifadelerin iptali isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Genel kurul gündeminin (c) bentli kararın konusu; “2017 yılı finansal tabloların okunmasına ilişkindir. Yapılan görüşmeler sonucunda; oy çokluğu ile 2017 yılları finansal tabloların tasdik edilmiştir. Davacı ortak … … muhalefet şerhi koymuştur. Davacı vekili dava dilekçesinde konu ile ilgili olarak; genel kurul toplantı tutanağında yazılı olduğunun aksine, 2017 yılı ile ilgili bilgi edinilebilecek açıklıkta kar zarar cetvelleri, bilançolar ve finansal tabloların toplantıda okunmadığını, birer suretinin davacı müvekkili ile paylaşılmadığını iddia etmektedir. Ancak, dava dosyasına mübrez 21.06.2018 tarihli tutanakta aynen; “… İnş. Tur. İth. İhr. San Ve Tic. Ltd. Şti.’nin şirket ortaklarından … …’ın talebi üzerine 06.02.2018 tarihinde kendisine teslim edilen 2012-2016 yıllarına ait yevmiye defterleri ile Kurumlar Vergisi…/…
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

…/…Beyannamesi gelir tablosu özetine ait belgeler şirket ortağı … …’dan 21.06.2018 tarihinde … … tarafından teslim alınmıştır.” hususları yer almaktadır. Söz konusu tutanakta dava konusunu oluşturan 2017 yılına ait ticari defter kayıtlarının teslim edildiğine ilişkin bir ifade yer almamaktadır. Ancak, dava dosyasına mübrez bilgi ve belgelerin tetkikinden, davacı ortağın ve aynı zamanda davalı şirketin müdürünün, söz konusu ticari defter kayıtlarını ve mali tabloları incelemek isteyip, bu isteğin de reddedildiğine veya engellendiğine ilişkin bir belge de dava dosyasında bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının bu yöndeki iddialarının sübut bulmadığı değerlendirilmektedir. Hal böyle olunca, 03.06.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan (c) bentli kararın iptali sebeplerinin mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Genel kurulun (d) bendinin görüşülmesi neticesinde; yönetim kurulu üyelerinin ibralarına oy çokluğuyla karar verilmiştir. Davacı ortak genel kurul toplantısında şirketin faaliyeti ve şirket müdürünün ibrasının oylanması maddesi görüşülürken de her bir müdür için ayrı ayrı ibra oylaması yapılması ve müdür ortakların kendi ibralarında oy kullanmaması kuralının ihlal edilip, toplu ibra oylaması yapılarak çoğunluk kararı ile ibra kararı alındığını belirterek alınan kararın iptalini talep etmiştir. Davalı şirketin 26.12.2017 tarihli, 17 nolu Yönetim Kurulu kararında özetle; … …’ın Müdürler Kurulu başkanı olarak görevine devam etmesine, şirket müdürlerinden … … ve … …’m Şirketin temsil ve ilzamında münferiden olan yetkilerinin iptaline, Şirket Müdürler Kurulu başkanı … …, Müdür … …, Müdür … …’ın Şirket’i münferiden ve sınırsız olarak temsil ve ilzama yetkili olmasına, ayrıca … … ve … …’ın aksi kararlaştırılıncaya kadar diğer şirket müdürlerinden … … ve … …’dan herhangi birinin müşterek imzaları ile temsil ve ilzama yetkili olmalarına, oyçokluğu ile karar verildiği, görülmektedir. Yukarıda yer alan bilgilerden anlaşılacağı üzere, davalı şirketin ortakları ile müdürlerinin aynı kişilerden oluştuğu, davalı şirketin müdürleri dışında oy hakkına sahip bir ortağın bulunmadığı, bununla birlikte, genel kurul tutanağı incelendiğinde, davacının söz konusu karara ilişkin bir muhalefetinin bulunmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca, dava konusu genel kurulun (d) bendinde yer alan karann iptali isteminin yerinde olmadığı değerlendirilmektedir.
Genel kurulun (e) bendinin görüşülmesi neticesinde; karın kullanım şeklinin belirlenmesi, kar ve kazanç payları oranlarının belirlenmesi sonucu karların sermayeye ilave edilmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir. Davacı ortak genel kurul toplantısında her hangi bir gerekçe, amaç, hedef belirlenmeksizin ve açıklama yapmaksızın kar payının dağıtılmayarak, karların sermayeye eklenmesine ilişkin genel kurul kararının hukuku, şirket esas sözleşmesine ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini belirterek alınan kararın iptalini talep etmiştir. Davalı firmanın 2017 yılı bilançosuna göre borç ödeyebilme yeterliliğine ilişkin oranlan Cari Oran 0,80, Likidite Oranı 0,46, Nakit Oranı 0,09 olduğu söz konusu oranlara bakıldığında, davalı şirkete ait cari oran, likitide oranı ve nakit oranlarının referans değer olarak genel kabul görmüş oranların altında olduğu, işletmenin borçlarını ödemesinde likidite sorunu yaşayabileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay, istikrar kazanmış olan kararlarında, genel kurulun yetkilerim kötüye kullanarak, keyfi şekilde kâr dagıtmamaya veya cüz’i miktarda kâr dağıtmaya karar vererek, pay sahiplerini mağdur etmesi durumunda, genel kurul kararını iptal eden mahkemenin, sadece iptal kararı vermekle yetinmeyip, dağıtılması gereken kâr miktarını da belirleyerek bunun dağıtılmasına karar verebileceğini kabul etmektedir. (11.HD. 16.05.2003, E.2002/13209, K.2003/5053;ll.HD.l5.10.1985, E.85/4091, K.85/5289;ll.HD.8.4.1986, E.86/1195, K.86/1250; TD.13.2.1965, E.3723/K.3263.) Buna göre, kural olarak bir sermaye şirketine, bu şirketin sağlayacağı kazançtan yararlanmak amacı ile ortak olunur. Yine ilke olarak bu tür şirketlerde ortağın kâr payı alacağı, genel kurulun kâr dağıtma kararıyla…/…
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

…/…muacceliyet kazanır. Ancak, şirket ana sözleşmesinde aksine hüküm yoksa şirket ortaklar kurulu TTK.’nun bu konudaki düzenlemeleri ile bağlı olup, tahakkuk eden kazanç üzerinde dilediği gibi tasarruf yetkisine sahip değildir. Genel kurul bilançoya göre ortaya çıkan kazancı dağıtmaktan keyfi bir şekilde sarfınazar edemez. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine aykırı olan kararlar iptal ettirilebileceği gibi, şirketçe kâr dağıtmama konusunda haklı bir nedene dayanmayan direnme halinde ortaklar, kazancın kanun hükümleri gereğince tespit ve dağıtılmasını da talep ve dava edebilirler. Ancak, kar dağıtmama kararının iptali için, karın uzun süreden beri dağıtılmıyor olması ve gerekçesiz şekilde ve ortaklan kardan mahrum etmek amacıyla dağıtılmıyor olması gereklidir. Bu durumda mahkemece, davalı şirketin faaliyet gösterdiği sektörün genel gelişimi, davalı şirketin ekonomik faaliyet ve amaçlan ayrıca şirket işlemlerinin devamlı gelişmesini veyahut mümkün olduğu kadar istikrarlı kâr payı dağıtılmasını temin bakımından şirketin kâr payı dağıtmasının gerekip gerekmediği, gerekiyor ise, ne oranda dağıtması gerekliği yolunda bu sahada uzman kişilere bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği kabul edilmektedir.(11. HD. 16.05.2003, E.2002/13209, K. 2003/5053).
Dava konusu olayda, davalı şirkete ait cari oran, likidite oranı ve nakit oranlarının referans değer olarak genel kabul görmüş oranların oldukça altında olduğu, işletmenin borçlannı ödemesinde likidite sorunu yaşayabileceği, şirketin, mevcut bulunan sermayesi ile karşılaştırıldığında yüksek oranda mali (banka kredisi) ve ticari borcunun (Satıcılar) bulunduğu, karın dağıtılmamasına ilişkin Yargıtay kararları ile oluşmuş bulunan yukarıdaki şartların mevcut olmadığı, dolayısıyla karın dağıtılmamasına ilişkin kararın iptalini gerektirici bir sebep bulunmadığı kanaati oluşmaktadır. Bu itibarla; 03.06.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan, dönem karının dağıtıImayarak şirket özkaynaklarında bırakılması yönündeki (e) bendindeki kararın iptali şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının davasının reddine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50TL karar ve ilam harcının davacıdan alınmasına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 46. maddesine göre; her yıl bütçe kanunu ile belirlenen terkin sınırının altında kalan harçlarla ilgili müzekkere yazılmaz amir hükmü gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
3-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 2.725,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karardan sonra yapılacak yargılama giderinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı İstinaf kanun yolu açık olmak üzere ( kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle İstinaf kanun yoluna başvurabileceği, istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/10/2019

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı