Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/582 Esas – 2023/1277
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/582
KARAR NO : 2023/1277
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2018
KARAR TARİHİ: 06/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 04/01/2023
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Şirketi’nin % 25 oranda pay sahibi ve kurucu ortağı olduğunu, davalınında bu şirketin % 25 oranda pay sahibi, kurucu ortağı ve müdürü olduğunu, şirketin 2008 yılından itibaren şirketin faaliyet halinde olduğunu, davalının eylemlerinden dolayı şirketin zarara uğradığını belirterek, bilirkişi marifetiyle şirket defter ve kayıtları ile hesapların incelenmesi suretiyle davalının kusurlu eylem ve işlemleriyle şirketin uğradığı zararın ivedilikle tespitine, belirlenecek zararın bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile şirkete ödenmesine, şirket ve müvekkilinin daha fazla zarara uğramaması için davalının temsil ve ilzam yetkilerinin derhal kaldırılmak suretiyle şirket müdürlüğünden azline, şirkete tedbiren kayyım yönetici olarak atanmasına, şirket müdürü adına kayıtlı taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiş; şimdilik dava değerini 10.000,00 TL üzerinden göstermiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; yaklaşık 11 yıllık süre boyunca davacı tarafından şirketin kötü yönetildiği ve zarara uğralıldığı iddiasında bulunulmadığı gibi şirket ortağı ve müdürü olmasından dolayı şirketin tüm maddi imkânlarından da yararlandığını, ancak ne zaman ki davacının kızı …’ın, işyerinin çalışma barışı ve yöneticilerin talimatları ile şirket kurallarına uymadığı gerekçesiyle görevine son verilmesinin hemen akabinde davacının da şirketteki her türlü karara muhalefet etmeye başladığını, gerçekten de davacının mühalefet ettiği iş ve işlemlerin de esas itibariyle kendi sorumluluğunda olduğunu, davacının bizzat hazırlanmasından sorumlu olduğu finansal tabloların usulüne uygun hazırlanmadığını iddia
e-imza e-imza e-imza e-imza
etmekte, ancak 2018 yılına gelene kadar bina ilişkin hiçbir itiraz ve talepte bulunmadığını, nitekim bu husus şirkete ait karar defterlerindeki kayıtlar ile de sabit olduğunu, bu durumun da davacının kötüniyetini son derece açık bir şekilde gözler önüne serdiğini belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, limited şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklanan alacak davasında davalı şirket müdürünün azli, şirkete yönetici kayyımı atanması istemine ilişkindir.
Mahkememizce davalı yönetim kurulu üyesinin sorumluluğunun belirlenmesine ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişiler TTK’nun 553. Maddesi uyarınca şirket defter ve kayıtlarında herhangi bir usulsüzlük tespit edilemediği sonuç ve kanaatine varıldığını belirten görüşlerini sunmuşlardır. Taraflarca yapılan itiraz üzerine ek raporda da aynı görüşü ileri sürmüşler, ayrıca yapılan bir taşınmaz satışına ilişkin olarak, taşınmazın değerinin oldukça altında davalıya satılmasında şirketin zarara uğratıldığı, ancak davalının kusurunun olup olmadığının belirlenmediği görülmüştür. Bu rapor hüküm kurmaya ve denetime elverişlidir.
TTK’nun 553. maddesi gereğince;şirket yöneticilerinin ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulabilmeleri için kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık halinin gerçekleşmesi, bundan dolayı zarar doğması ve bu zarara kusurlu davranışla sebebiyet verilmesi ile zararla kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Farklılaştırılmış teselsül ilkesine göre kusurun ağırlığının da ayrıca belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, her yönetici kusuru kadar sorumlu olacaktır.
Bilirkişiler tarafından düzenlenen her iki raporda; davalının bizzat kusurlu eylemi ile şirketİ özellikle araç satışı ve personel sayısı bakımından zarara uğrattığına ilişkin bir eylemin varlığı söz konusu değildir. Bununla birlikte mahkememizin 2019/156 esas sayılı dosyasına konu olan taşınmaz satışı da ortaklar kurulu kararı ile yapılmış olup, davalının bizatihi bu satışa neden olduğu hususu, başka bir deyişle zarara tek başına davalının neden olduğu hususu bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi kanıtlanamamıştır. Her ne kadar bilirkişi raporunda satış bedelinin oldukça altında olduğu belirtilmişse de yapılan değerlemenin tahmine dayalı olduğunun belirtilmesi ve yine söylemek gerekirse davalının kusurlu bir davranışı ile bu satışın yapıldığı durumunun kanıtlanamadığı anlaşıldığından mahkememizce davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 269,85 karar ve ilam harcından, peşin alınan 170,78TL harcın mahsubu ile bakiye 99,07TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın ret oranına göre hesap ve takdir olunan 10.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/12/2023
Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza