Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/433 E. 2020/47 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/433 Esas – 2020/47
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/433 Esas
KARAR NO : 2020/47

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2018
KARAR TARİHİ : 28/01/2020
K. YAZIM TARİHİ: 21/02/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; özellikle inşaat sektöründe tanınmış ve itibarlı bir firma olduklarını, her vergi dönemini zararsız kapatan, devlete en ufak vergi ya da SGK borcu bulunmayan, ticari piyasada borcu bulunmayan, bankalarla iyi ilişkiler içerisinde çalışan ciddi bir firma olduklarını, davalı firma tarafından Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden ödeme emrinde aynen yazıldığı şekliyle “08.06.2012 tarihli … seri numaralı 7.380,90-TL bedelli fatura alacağı sebebiyle, ….Ltd.Şti., Vergi No: …, … Mah…. Sok.No:… Çankaya/Arıkara” bilgilerini haiz şirkete icra takibi başlatılarak, ödeme emrindeki adrese tebligat çıkartıldığını ve şirket yetkilisi olduğu belirtilen … … isimli şahsa tebligat yapıldığını, süresinde itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini ve alacaklı şirket tarafından haciz işlemlerine başlanıldığını, davacı şirketin ise tam unvanının …. Ltd. Şti. olduğunu ve vergi dairesinin … V.D., vergi numarasının … olduğunu, şirket adresinin takip tarihinde “… Mah. …. Sokak No:… Çankaya/Ankara”, icra mahkemesine başvurulduğu tarihte ise “… Mah. ….Sokak No:… Çankaya/Ankara” olduğunu, yetkilisinin ise … olduğunu, davalının kendileri ile hiçbir zaman alım satım ilişkisi dahi olmamasına rağmen unvan benzerliği sebebiyle hatalı olarak, davacı şirketin vergi numarasının kullanıldığını ve davacı şirketin malvarlığına haciz uygulandığını, davacı firmanın araçlarına haciz konulması üzerine durumdan tesadüfen haberdar olunduğunu, icra dosyası incelenerek hatanın fark edilerek, davalı şirket ve hatta vekiliyle sözlü olarak görüşüldüğünü ancak bu çabalarının sonuçsuz kaldığını, davacı şirket yetkilisi tarafından hatanın düzeltilmesi ve böyle bir borçlarının olmadığı yönünde 02.07.2013 tarihli dilekçenin icra dosyasına sunulması üzerine Müdürlükçe davacı şirkete ait araçlar üzerindeki hacizlerin fek edildiğini, ancak davalı şirketin yeniden aynı araçlar üzerine haciz koyduğunu, davacı şirketin yine dilekçe ile başvurarak 20.12.2013 tarihinde hacizleri fek ettirdiğini, akabinde dosya alacaklısının talebi ile davacı şirketin unvanı yazılmak suretiyle Ticaret Sicil Müdürlüğünden firma bilgilerinin talep edildiğini, dosyada asıl borçlu olan ve davacı şirket ile unvan benzerliği olan …. Ltd. Şti. firması ile ilgili bilgiler talep edilmediğinden, icra müdürlüğünde sanki asıl borçlu davacı şirketmiş gibi bir izlenim yaratıldığını, her iki şirketin unvanında yer alan “…” ismi haricinde, davacı şirket ile asıl borçlu firmanın unvan, yetkili, ticaret sicil numarası ve vergi kayıt bilgilerinin birbirinden tamamen farklı olduğunu, icra takibi ve dayanak faturada davacıya ait tek bilginin vergi numarası olduğunu, bu vergi numarasına da davalı şirketin muhasebe departmanında yapılan firma sorgulaması sonucunda ulaşıldığının tahmin edildiğini, lâkin davalı tarafça İcra Müdürlüğü ikna edilerek davacı hakkında haciz işlemlerine devam edildiğini, davalının 06.04.2015 ve 30.07.2015 tarihli haciz talepleri üzerine davacı şirketin … ve … plakalı araçları üzerine yeniden haciz konulduğunu ve 03.03.2016 ve 15.06.2016 tarihlerinde yenilendiğini, durumun fark edilmesi üzerine dosyada davalı şirket vekili olan Av. … ile sözlü olarak tekrar görüşülerek durumun haksız olduğunun, aralarında hiçbir ticari ilişki olmamasına rağmen böyle bir şey yapılmasının hukuk, ahlak ve dürüstlük kurallarına uygun olmadığının ifade edildiğini, ancak çözüm olmadığını, asıl borçlu şirketin borca batık olduğunun, davacı şirketin ise dosya borcunu rahatça ödeyebilecek potansiyeli bulunduğunun farkında olan davalı tarafından davacı şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen ve o tarihteki faaliyet adresi olan “… Mah. … Sk No:… Çankaya/Ankara” adresine 11.07.2017 tarihinde menkul haczine gelindiğini, 14.07.2016 tarihinde de davacı şirket adına kayıtlı olan … plaka sayılı araç üzerine haciz ve yakalama şerhi konulduğunu, son haciz işlemlerinden sonra şifahi ilişkilerle durumun düzeltilmesinin mümkün olmadığının anlaşılması üzerine 15.07.2016 tarihli detaylı bir dilekçe ile durumun izah edildiğini ve hatalı işlemlerin düzeltilmesinin, mağduriyetlerinin giderilmesinin Müdürlükten istenildiğini, ancak 18.07.2016 tarihli karar ile taleplerinin reddedildiğini, bu sırada davacı şirket yetkilisi … ve ailesinin … plaka sayılı araç ile İzmir’den dönerken, yakalama şerhi nedeniyle 15.07.2016 tarihinde Denizli yakınlarında polis çevirmesi sırasında aracın yakalanarak, otoparka çekildiğini, 15 Temmuz hain darbe girişiminin yaşandığı o gece eşi ve çocuklarıyla çok zor durumda kaldıklarını, güçlükler içerisinde terminale ulaşarak, otobüsle Ankara’ya döndüklerini, Ankara …. İcra Müdürlüğü’nün taleplerinin reddine ilişkin 18.07.2016 tarihli kararına karşı Ankara … İcra Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile şikayet yoluna gittiklerini, bu arada yakalanan aracın satış işlemlerine başlanıldığını, rehin bilgileri istenilerek, 103 davetiyesi gönderildiğini, kıymet takdiri yaptırıldığını, araç değerinin dosya borcunun çok üzerinde olması ve taşkın haciz olacağından tekrar tedbir talebinde bulunduklarını, Mahkemenin 12.08.2016 tarihli kararı ile … ve … plaka sayılı araçlar üzerindeki yakalama şerhinin kaldırılarak, yediemin sıfatıyla davacı şirkete teslimine karar verilmesi üzerine yakalanan aracı teslim alabildiklerini, tedbir kararının sadece bu araçlara ilişkin olması nedeniyle davalının bu kez 24.08.2016 tarihinde menkul haczi talep ederek, haciz harcı yatırdığının UYAP üzerinden tesadüfen öğrenilmesi üzerine acil olarak istenilen tedbir talebinin Mahkemece kabul edilerek, haciz işlemlerinin durdurulduğunu, nihayet yapılan yargılama neticesinde “davanın kabulü ile Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında davacı şirket yönünden takip usulü işlemlerinin iptaline” dair 08.12.2016 tarihli kararın verildiğini, bu kararın kaldırılması için davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun da Ankara BAM … HD.nin 12.04.2017 tarih 2017/497 E. 207/819 K. sayılı kararı ile esastan reddedildiğini, 20.06.2017 tarihinde hükmün kesinleştiğini, davalının haksız ve kötüniyetli icra ve haciz işlemleri nedeniyle davacı şirketin maddi olarak zarara uğradığını, bu zararlarından, … plaka sayılı aracın konulan yakalama şerhi nedeniyle Nazilli’de yakalanması nedeniyle, davacı şirket yetkilisi, eşi ve çocuğunun Ankara’ya dönüşü için 194,50-TL otobüs bilet ücreti, araç üzerindeki yakalama şerhinin kaldırılması üzerine davacı şirketçe yetkilendirilen …’ın Nazilli’ye gidiş otobüs ücreti 75,00-TL ile yemek ücreti 27,00-TL harcama yapıldığını, ayrıca Nazilli’de araç teslim alınırken Nazilli …İcra Müdürlüğü’nün …Talimat sayılı dosyası üzerinden ödenen 217,00-TL yediemin otopark ücreti, talimat dosyasına araç teslimi nedeniyle yatırılan 68,50-Tl teslim harcı ile 30,00-TL masraf avansı (taksi ücreti) olmak üzere belgelendirilen maddi zararının 543,50-TL olduğunu, Ankara …1cra Müdürlüğü’nün … sayılı takibinin başlatıldığı 28.03.2013 tarihinden, Ankara …icra Hukuk Mahkemesİ’nin … E. sayılı kararının kesinleştiği ve araçlar üzerindeki hacizler kaldırılana kadar geçen 4 yıldan fazla süre içerisinde yapılan haksız ve ısrarlı haciz işlemleri nedeniyle davacı şirketin ticari itibarının zedelendiğini ve manevi olarak zarara uğratıldığını, bankalarla olan kredibilitesinin olumsuz etkilendiğini, davalı şirket ile aralarında hiçbir ticari iş ilişkisi olmadığı halde TTK uyarınca basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü olan davalının davacıdan hiçbir alacaklarının olmadığını bilmesi gerektiğini, bu yanlışlığın gerek sözlü, gerekse yazılı ve resmi yollarla bir çok kez dile getirilmesine rağmen düzeltilmeyerek, davacı şirketin her yoldan sıkıştırılmaya çalışıldığını, davalının, davacı şirketin gerçek borçlu olmadığını bildiği/öğrendiği halde menkul haczine geldiğini, defalarca araçlarına haciz koyduğunu, … plakalı aracına yakalama şerhi koydurarak yakalattığını ve hatta satış işlemlerine başlayıp, sürdürerek satış ilanı aşamasına kadar geldiğini, tedbir kararına rağmen menkul haczine kalkışarak ek tedbir talep edilmesine yol açtığını, davalının kötüniyetinin açıkça ortada olduğunu, davacı şirketin inşaat sektöründe ve özellikle MEB’den ihaleler alarak Devlete iş yapan bir firma olduğunu, bu işleri yürütürken de çeşitli bankalardan krediler çekmekte, teminat mektupları almakta ve işlerinin devamlılığını sağlamakta olduğunu, büyümek ve daha büyük işler alabilmek için bankalardaki kredilitesinin yüksek olması gerektiğini, bunun için de araçlarını, aldığı ihaleleri, bankalardaki kredi limitinin teminatı olarak gösterildiğini, dönem dönem bankalarca müşterilerinin kredi limitlerinin güncellendiğini, böyle bir dönemde davacının çalıştığı … Bank … Şubesi ve … … Şubesi tarafından güncelleme yapıldığı sırada davacı şirketin araçları üzerine davalı tarafça konulan hacizlerin görülerek, davacıya bu durumun bildirildiğini, … Bank tarafından işbu hacizler nedeniyle davacının riskli olduğu değerlendirilerek, o tarihte 700.000,00-TL olan kredi limitinin 200.000,00-TL’ye düşürüldüğünü, davalının ağır kusurlu olduğunu, davalının kötüniyeti ve ağır kusurlu olması nedeniyle haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini beyanla 543,50-TL maddi, 30.000,00-TL manevi tazminatın, Ankara …. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı kararının kesinleştiği 20.06.2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunmuş, ekte sundukları teklif mektubu ile satın alan şirket tarafından verilen bilgilere göre sevk irsaliyesi ve fatura düzenleyerek, malı teslim ettiklerini, bedelin ödenmemesi üzerine icra takibi başlattıklarını, ödeme emrinin şirket yetkilisine tebliğ edilerek, kesinleşmesi üzerine İİK gereğince haciz talebinde bulunduklarını, kendilerine tanınan hukuki imkanlar kullanılarak alacağın tahsili için işlemler yapıldığını, bir hukuksuzluk olmadığını, taleplerinin İcra Müdürlüğü tarafından değerlendirilip kabul edilerek işlem yapıldığını, bu nedenle kendilerine dava açılmasının mümkün olmadığını, usulsüz işlemlere karşı başvurulacak yolların kanunda tanımlandığını, davacının da bunlara başvurması üzerine yargılama yapılarak Mahkemece karar verildiğini, yargılama sırasında takibin durmasına dair bir karar verilene kadar işlem yapılmasında kanunen bir engel olmadığını, Anayasa’da ifade edilen hak arama hürriyetlerini kullandıklarını, davacı tarafça maddi zarar olarak talep edilen şirket yetkilisi, eşi ve çocuğunun bilet paraları, yemek bedelleri, otopark ücretlerinin neden harcandıklarının tespiti mümkün olmadığından reddi gerektiğini, davacının tüzel kişilik olduğu için manevi tazminat talep edemeyeceğini, kanunlarımızda hangi hallerde manevi tazminat talep edilebileceğinin düzenlendiğini, olayımızda bu hallerden hiçbirisi bulunmadığı gibi davalıdan böyle bir talepte bulunulmasının da mümkün olmadığını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, davacının 2016-2017 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinin matrahsız olduğu gözetildiğinde manevi tazminat olarak talep edilen tutarın anlaşılamadığını, davacının haksız manevi tazminat talebini haklı bir çerçeve içine sokma çabasının dinlenmesinin mümkün olmadığını, davacının kredi limitinin bu icra takibi nedeniyle indiği ve ticari itibarının zedelendiği iddiasının gerçekliğini ve nedenlerini bilmelerinin mümkün olmadığını, matrahsız olan bir şirketin kredi limitinin bankaca indirilmesi gerekçesinin kendilerine yüklenmesinin kötüniyetli olduğunu, 7.000-TL tutarındaki bir icra takibi için kredi limitinin 500.000-TL indirilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası, Ankara …. İcra Hukuk mahkemesinin … esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, davacının maddi zararına ilişkin fatura ve ödeme makbuzları, … Bank … Şubesi ve … … Şubesinin cevabi yazıları, 07/08/2019 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, haksız icra takibi ve haciz işlemlerinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile Ankara … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası getirtilerek dosya arasına alınmıştır.
Davacı şirketin 2013-2017 yıllarına arası kredibilite raporları ve kredi limitlerindeki değişiklikler, … Bank … Şubesi Müdürlüğü ile … T.A.Ş. … Şubesine müzekkere yazılarak dosyaya kazandırılmıştır.
Taraf delilleri toplandıktan sonra davacı tarafça talep edilebilecek maddi tazminatın hesaplanması bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, konusunda uzman hesap bilirkişisinden 07/08/2019 tarihli rapor alınmıştır.
Taraf iddia ve savunmaları, toplanan tüm deliller ve benimsenen 07/08/2019 tarihli bilirkişi raporu birlikte değerlendirilmiştir:
Davalı şirket tarafından, dava dışı …. Ltd. Şti. aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla, 28/03/2013 tarihinde 7.380,90 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, çıkartılan ödeme emrinin anılan şirketin “… Mah…. Sok.No:… Çankaya/Ankara” adresinde ve şirket yetkilisi … …’e tebliğ edildiği halde, süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleşmesi üzerine, sırf kendisi tarafından düzenlenen faturada gerçek borçluya ait vergi numarası yerine davacı şirkete ait vergi numarasının yazılmış olmasına dayalı olarak, 3. kişi konumundaki davacı şirkete yönelik haciz işlemleri başlatıldığı, bu durumun öğrenilmesi üzerine davacı şirket tarafından gerçek borçlu ile bağlantılarının olmadığına dair icra dosyasına birden çok yazılı olarak bildirimde bulunulmasına ve iki kez davacı şirkete ait araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına rağmen, davalı tarafça davacı şirket aleyhinde haciz ve muhafaza işlemlerine devam edildiği getirtilen icra dosyası içeriği ile sabittir.
Cevap dilekçesi ekinde sunulmuş olan teklif mektubunda asıl borçlunun unvanı “…. Ltd. Şti.”, yetkilisi de “… Bey” olarak belirtilmiş, Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında düzenlenen ödeme emri de şirket yetkilisi … …’e tebliğ edilmiştir. Asıl borçlu şirketin yetkilisinin bu şahıs olduğu getirtilen ticaret sicil kayıtlarıyla da teyit edilmiştir. Bahse konu teklif mektubunda herhangi bir vergi numarası yer almamaktadır. Davalının sonradan tanzim ettiği faturada asıl borçlu şirket yerine davacı şirkete ait vergi numarasını kullandığı Ankara … İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile de tespit edilmiş olup, davalının kendi tanzim ettiği faturada sırf davacının vergi numarasını yazmış olmasının davacıyı borçlu kılmayacağı ortadadır.
Davalı tarafın ödeme emrinin tebliğ edildiği gerçek borçlunun adresi yerine, davacının adresine giderek menkul haczi ve muhafazası yapmak istediği, davacının beyan ve belgelerini dikkate almaksızın ısrarla davacı şirket üzerine gittiği, hatta Ankara … İcra Hukuk Mahkemesinin davacı şirkete ait araçlar üzerindeki yakalama şerhinin kaldırılmasına dair ara kararı üzerine aslında takip konusu alacağının çok üzerinde kıymete haiz aracı, kaydında haczinin de bulunmasına rağmen yine menkul haczi ve muhafaza talebinde bulunduğu, bunun üzerine Mahkemece davacı şirket yönünden takip usuli işlemlerinin dava sonuna kadar geçici olarak durdurulmasına dair 24.08.2016 tarihli kararın verildiği, bu karara karşı da davalı tarafça 29.08.2016 ve 25.11.2016 tarihlerinde durdurma kararının kaldırılması talebiyle itiraz edildiği Ankara … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası içeriğinden anlaşılmaktadır. Davalı taraf, bu süreç içerisinde yapılan itirazlara, sunulan ve toplanılan delillere rağmen, gerçek borçlu şirket hakkında bir araştırma ve işlem yapmaya gerek görmemiştir. Anayasa’da ifade edilen hak arama hürriyetinin, başkalarının haklarını ihlal eder şekilde kullanılması mümkün değildir. Hal böyle olunca davalının, dosya borçlusu olmayan ve aralarında bir ilişki olduğunu ispatlayamadığı, bu konuda yapılan uyarıları da dikkate almadan davacı şirket aleyhine yürüttüğü haksız icra takibi ve haciz işlemlerinden doğan zarardan sorumluluğu bulunmaktadır. Davacının davalıdan talep edebileceği, belgelendirdiği ve bilirkişi tarafından makul olduğu değerlendirilerek hesaplanan toplam maddi zararı 612,00 TL’dir. Fakat davacı 543,50 TL talep etmiştir. Taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının talebi de gözetilerek maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
Davacı haksız icra takibi ve haciz işlemlerinden dolayı davalıdan manevi tazminat talebinde de bulunmuştur. Aleyhine yapılan haksız icra takip ve haciz işlemleri neticesinde davacı şirketin kredi ilişkisi içerisinde bulunduğu bankalar vs. kurumlar nezdinde ticari itibarının zedelendiği, uzun bir süre bu hacizlerle uğraşmak zorunda kaldığı ve … plaka sayılı aracının bağlandığı dosya kapsamıyla sabittir. Bankaların müşterilerinin mali durumlarıyla, özellikle icra takipleriyle ilgili istihbarat topladıkları da bilinen bir gerçektir. Tüzel kişilerin de hukuk sujesi olarak tanınmasına, onlara ad, şeref, onur ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olmasına göre tüzel kişilerin de manevi tazminat talep edebileceklerini kabul etmek gerekmektedir. Manevi zarar, salt üzüntünün varlığı halinde değil, kişinin kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda gerçekleşen bir zarardır. Bu itibarla, haksız icra takibi ve haciz işlemleri nedeniyle davacı şirketin kişilik değerlerinin ve ticari itibarının davalı tarafından zedelendiği kanaatine varılarak, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
Hüküm altına alınan tazminatlara, taleple de bağlı kalınarak, Ankara … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında verilen kararın kesinleştiği 20/06/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE;
a) Davacının, maddi tazminat talebinin kabulüne, 343,50 TL maddi tazminatın 20/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
b) Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne; 5.000,00 TL manevi tazminatın 20/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 378,67 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 521,61 TL harçtan mahsubu ile bakiye 142,93 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan 378,67 TL peşin harç (karar ve ilam harcı), 35,90 TL başvuru harcı, 5,20 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 419,77 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 450,00 TL bilirkişi ücreti, 165,70 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 615,70 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 111,74 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Maddi Tazminat Yönünden;
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 543,50 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Manevi Tazminat Yönünden;
a) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 3.400,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 maddesi gereğince takdir ve hesap edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/01/2020

Katip Hakim
e-imza e-imza

TASHİH ŞERHİ

Dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminatın 543,50 TL olmasına ve yapılan yargılama neticesinde davacının maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesine rağmen, hükmün 1-a bendinde açık yazım hatası yapıldığı ve 543,50 TL yerine 343,50 TL yazıldığı anlaşılmakla; 6100 Sayılı HMK’nun 304. maddesi gereğince hükmün 1-a bendinde yer alan “343,50 TL” nin “543,50 TL” olarak tashihine karar verildi. 21/02/2020

Katip Hakim
e-imza e-imza