Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/423 E. 2020/510 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/423 Esas – 2020/510
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/423 Esas
KARAR NO : 2020/510

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ: 11/09/2017
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
K. YAZIM TARİHİ: 12/10/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacının kooperatif ortağı olup, ortaklık vecibelerini yerine getirmediğini, ödenmeyen toplam 11.875,00 TL aidat bedeli üzerinden Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının haksız olarak itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, vaki itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamını ve kötü niyetli itiraz nedeniyle % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 29/11/2017 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; kooperatif üyesi olmadığının iddia eden davalının, kooperatifin 21/05/2017 günlü genel kurul toplantısında ortaklardan alınmasına karar verilen 6.000,00 TL’yi de ödememesi üzerine Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe davalının haricen 4.000,00 TL yatırdığını, bu durumun davalının üye olmadığı iddiasının asılsız olduğunu ortaya koyduğunu belirtmiştir.
CEVAP :Davalı vekili Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; usule ve zamanaşımına yönelik itirazlar sonrasında esasa yönelik olarak, müvekkilinin hiç bir zaman kooperatif ortağı olmadığını, iş karşılığı satın aldığı dairenin tapuda adına devir ve tescil edildiğini, talep olunan ödemelere ilişkin genel kurul kararı bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, kooperatif aidat borcundan kaynaklanan ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67. maddesi gereğince iptali talebine ilişkindir.
Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/03/2018 tarih … esas … karar sayılı yetkisizlik kararı ile gönderilen dosya mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının bir sureti getirtilerek dosyaya eklenmiştir.
Davacı (alacaklı) kooperatif vekili tarafından davalı (borçlu) aleyhine 07/09/2016 tarihinde Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla 11.875,00 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 08/09/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 09/09/2016 tarihli dilekçeyle itirazı üzerine icra takibinin 19/09/2016 tarihinde durdurulduğu, eldeki davanın 11/09/2017 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı (borçlu) tarafça Ankara … İcra Dairesinin yetkisine yönelik itirazda bulunulmuş ise de; kooperatif adresinin Sincan ve 6100 sayılı HMK’nun 14/2 maddesi uyarınca Ankara Batı İcra Dairelerinin yetkili olması, davalı borçlunun itirazında yetkisi bulunmayan Sakarya İcra Dairelerini göstermiş bulunması nedeniyle, davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazına itibar edilmemiştir.
Uyuşmazlık, davalının davacı kooperatifin üyesi olup olmadığı, davacı kooperatife birikmiş aidat borcunun bulunup bulunmadığı ve varsa miktarı noktalarında toplanmaktadır.
Taraf delilleri toplandıktan, Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğündeki davacı kooperatife ait kayıtların birer sureti de dosyaya kazandırıldıktan sonra, takip tarihi tarihi itibarıyla varsa davacı alacağının hesaplanması bakımından dosya kapsamı ve ekleri ile davacı kooperatife ait defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Dosya kendisine tevdi edilen mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenip dosyaya sunulan 08/05/2020 tarihli raporda özetle; davalının konutu haricen satın alsa bile, zaman içinde genel kurul kararıyla belirlenen konutun değerini etkileyen hizmetlerden yararlanmak suretiyle fayda sağladığı ve sunulan hizmetler nedeniyle konutunun değer kazandığı, kooperatifçe, devir öncesi döneme ait 8.275,00 TL borç talep edildiğinden, hissenin önceki dönemden kaynaklanan bu borcu üzerine genel kurullarla eklenen yükümlülüklerin de eklenmek suretiyle davalının borcunun hesaplanması gerektiği, kooperatif kayıtlarına ulaşılamadığından, takip talebine sadık kalınmak suretiyle yapılan hesaplama sonucunda, davalının birikmiş borcunun 11.375,00 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat belirtilmiştir.
Kooperatif anasözleşmesinin 6. maddesinde de belirtildiği üzere; yapı kooperatifin amacı, ortaklarının konut ihtiyacını karşılamak olup, bu amaçla kooperatifin arsa ve arazi satın alacağı ve bu arsa ve arazi üzerine yaptırılan konutların mülkiyetini bu anasözleşmede yazılı esaslara göre ortaklarına aktaracağı hüküm altına alınmıştır. Evrensel kabul görmüş kooperatifçilik ilkeleri arasında gönüllü giriş, demokratik yönetim ilkeleri bulunmaktadır. Bu nedenle, kooperatif ortağının, ortağı olduğu kooperatifle ilişki içinde bulunması hem hakkı, hem de görevidir. Dolayısıyla genel kurula katılması, aidatlarını ödemesi zorunludur. Konut yapı kooperatiflerinde aidat, ortağın kooperatife verdiği borçtur (Md.: 21). Bu borç karşılığında, konut almayı kabullenmiştir. Konut yapı kooperatifi, daire satmaz. Ortaklar, birbiri ile yardımlaşması sonucu, birer konut sahibi olurlar.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, Kooperatifler Kanununun 23.maddesinde değinilen eşitlik ilkesi gereği, ortaklar hak ve vecibelerde eşit olduğundan ortak, devam eden inşaatların finansmanı için aidat ödemek, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim, altyapı ve çevre giderlerini karşılamak zorundadır.
Bilirkişi tarafından davalı ile ilgili olarak yapılan incelemelerde; kooperatif tarafından alınmış açık bir ortaklık kararına tesadüf edilmemekle birlikte, ortaklar defterine kaydının yapıldığı, genel kurul hazirun cetvellerinde adına yer verildiği, bu yönüyle ortak kabul edildiği, diğer yandan ortaklık belgeleri ve yazışmalar içerisinde davalının ortaklık talebini içerir bir belgeye rastlanmadığı bildirilmiştir.
Kooperatifler Kanunu’nun 8. maddesinde ortaklığa girme şartları belirtilmiştir. Buna göre, medeni hakları kullanma yeterliğine sahip gerçek kişilerin kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kurulu, ortak olmak için başvuruda bulunan kişilerin ana sözleşmede belirlenen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır. Kanunun anılan maddesinde ortak olmak isteyenlerin bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvurmaları gerektiği belirtildiğinden bu başvurunun yönetim kurulunda görüşülerek bir karara bağlanması gerektiği açıktır. Yine Kooperatifler Kanununun 14. maddesinde de ortaklığın devredilebileceği ve yönetim kurulunun da ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda belirtilen yasa ve anasözleşme maddeleri doğrultusunda kooperatife ortak olmak isteyenlerin kooperatife yazılı olarak müracaat etmeleri gerektiği ve ortaklığa kabulün de yönetim kurulunca karara bağlanacağı açıktır. Buna göre, geçerli bir devir işlemi ile bir ortaklık payının devralan kişinin ortaklığa kabulü hakkında yönetim kurulunun ortaklığa kabul kararı vermesi ile devralanın ortaklık hak ve yetkilerini kazandığının kabulü gerekir.
Davalı kooperatife ait Ankara ili, …ilçesi, …numaralı bağımsız bölümü 14/10/2010 günlü …yevmiyeli satış işlemi ile satın almıştır. Bu durumda, kooperatife ait bir konutun haricen satın alınması yoluyla edinilmesi halinde ortaklık, satın alan kişiye doğrudan intikal edemeyeceğinden, davalı kooperatif ortağı sıfatını doğrudan kazanamayacaktır.
Diğer yandan davalı, kendisinden talep edilen aidatlar karşılığı olarak; 17/03/2014 tarihinde 1.000,00 TL, 20/08/2017 tarihinde 2.000,00 TL, 24/01/2020 tarihinde 750,00 TL olmak üzere 3.750,00 TL ödemede bulunmuş, bir anlamda kooperatife karşı diğer ortakların yüklendiği mali külfete kendisi de katkı sağlamıştır.
Konunun bir başka yönü de, konut maliyetine ortakların eşit şekilde katılması gerektiğidir. Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde yer alan hükme göre “Ortaklar bu Kanun’un kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler.” Hak ve vecibelerde (yükümlülük ve borçlarda) eşitlik ilkesi gereğince kooperatif genel kurulu ve yönetim kurulunun, aynı durumda olan ortaklar arasında herhangi bir ayırım yapması mümkün olamayacaktır. Nitekim yapı kooperatifleri anasözleşmelerinin 61 ve 63. maddelerinde konut maliyetinin nasıl saptanacağı açıklanmıştır. Bu sebeple kooperatiften konut edinen her bir ortak konut maliyetine eşit şekilde katlanmalıdır. Davalı konutunu haricen satın almış olsa da, kooperatifçe üretilen konutların kesin maliyet hesapları yapılmamış ve kooperatif de tasfiye edilmediğinden, her bir konutun üretim sürecinde oluşmuş yüklenici borçları, vergi vb. kamu borçları ile kooperatifin götürdüğü hizmetler nedeniyle oluşmuş ortak giderlere diğer ortaklar gibi katılmak zorundadır.
Davalı ve devraldığı hisseye ait 2014 yılı öncesi defter kayıtlarına ulaşılamadığından ödeme tutarı saptanamamakla birlikte, örnek olarak seçilen 3 ortak, ortaklığı süresinde kooperatife 110.115,00 TL, 108.575,00 TL, 108.635,00 TL ödemede bulunmuştur. Görüleceği gibi, konut şerefiye değer farklılıkları dışında ortakların toplam ödemeleri birbirine çok yakındır. Yani ortaklar, eşit maliyet bedeli üzerinden birer konut elde etmişlerdir. Aynı şekilde, davalı konutu haricen satın alsa bile peşin ortak olmadığına göre, zaman içinde genel kurul kararıyla belirlenen konutun değerini etkileyen hizmetlerden yararlanmak suretiyle fayda sağladığı ve sunulan hizmetler nedeniyle konutunun değer kazandığı açıktır.
Kooperatifçe, devir öncesi döneme ait 8.275,00 TL borç talep edildiğinden, hissenin önceki dönemden kaynaklanan bu borcu üzerine genel kurullarla eklenen yükümlülüklerin de eklenmek suretiyle davalının borcunun hesaplanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
1163 sayılı KK.’nun 1. maddesinde hükme bağlandığı üzere, kooperatifler karşılıklı yardımlaşma, dayanışma kuruluşudur. Kooperatif, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini korumak zorundadır. Yine, aynı Yasanın 23. maddesinde ortakların hak ve vecibelerinde eşit olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince tüm kooperatif ortaklarının kooperatifin amacının gerçekleşmesi için gereken aidat ve genel gider paylarını ödemek zorundadırlar.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 42. maddesinin 5. bendinde; “Kanun ve anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar vermek” denilmek suretiyle genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkilerin sadece bu bentlerde sayılanlarla sınırlı olmadığı, kooperatif anasözleşmesiyle genel kurula tanınmış olan konular hakkındaki karar verme yetkisinin de bir başka organa devir ve terk edilemeyeceği belirlenmiştir. Buna göre, yapı kooperatifi ömek anasözleşmesinin 23/6. maddesi ile ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasların tespit edilmesi, genel kurulun devredemeyeceği yetkilerdendir. Genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkilerin bizzat genel kurul eliyle kullanılması esastır.
Yargıtay kararlarına göre, aidat borçlarına faiz yürütülebilmesi için anasözleşmede bu konuda bir hüküm bulunması ya da genel kurul kararı alınmış olması gerekmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 13/05/1999, E.:3468, K.:3936, Ahmet Kurtulan, Kooperatifler Kanunu ve Açıklaması, 5. baskı 2007, Seçkin Yayıncılık, s.: 223).
Diğer yandan; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 88. maddesinde getirilen düzenlemeyle; faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranının, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirleneceği, maddenin 2. fıkrasında ise sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranının, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamayacağı hüküm altına alınmış, Kanunun “Temerrüt Faizi” başlıklı 120. maddesinin 2. fıkrasında da; sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranının, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı hükme bağlanmıştır. TBK’nundaki sözkonusu değişiklik ve bu konudaki Yargıtay uygulamaları karşısında; davalı kooperatifin genel kurullarınca belirlenen gecikme faizi oranları değil, TBK’nunda yapılan düzenlemeyle belirlenen temerrüt faizi oranlarının esas alınması gerekmektedir.
Mahkememizce iddia, savunma, benimsenen 08/05/2020 ve 25/09/2020 tarihli bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının davacı kooperatif ortağı olduğuna dair açık bir ortaklık kaydına ulaşılamamış olmakla birlikte, hazirun cetvellerinde ismine yer verilmek suretiyle ortak olarak kabul edildiğinin gözlendiği, diğer taraftan davalı konutunu haricen satın almış olsa dahi, kooperatifçe üretilen konutların kesin maliyet hesapları yapılmamış ve kooperatifin tasfiye edilmemiş olması nazara alındığında, her bir konutun üretim sürecinde oluşmuş yüklenici borçları, vergi vb. kamu borçları ile kooperatifin götürdüğü hizmetler nedeniyle oluşmuş ortak giderlere diğer ortaklar gibi davalının da katılma zorunluluğunun bulunduğu, bu bağlamda davalının 16/06/2013 tarihli genel kurul kararı gereği 8.275,00 TL, 22/06/2014 tarihli genel kurul kararı gereği 1.500,00 TL, 22/06/2014 ve 20/06/2015 günlü tarihli genel kurul kararları gereği 1.100,00 TL, 26/06/2016 tarihli genel kurul kararı gereği 1.000,00 TL, su deposu bedeli 500,00 TL olmak üzere toplam 12.375,00 TL borcunun bulunduğu, davalı yanca 17/03/2014 tarihinde yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan borcunun 11.375,00 TL olduğu, davalı zamanaşımı definde bulunmuş ise de, kendisinden talep edilen alacağın 16/06/2013 ve sonrası döneme ilişkin olduğu ve dava tarihi itibarıyla beş yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşıldığından, davanın kısmen kabulüne, davalının, Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla yapılan takibin, 11.375,00 TL’lik alacak kesimine yönelik itirazının iptaline, takibin 11.375,00 TL alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu alacağın (aidat alacağı) likit nitelikte olduğu gözetilerek, İİK’nun 67/2 maddesi gereğince davalı borçlunun itirazında haksızlığına karar verilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalının, Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla yapılan takibin, 11.375,00 TL’lik alacak kesimine yönelik itirazının iptaline, takibin 11.375,00 TL alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, 11.375,00 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 777,02 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 143,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 633,22 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 143,80 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı, 4,60 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 179,80 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 750,00 TL bilirkişi ücreti, 186,31 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 936,31 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 896,88 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/10/2020

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı