Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/345 E. 2019/604 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2018/345 Esas – 2019/604

T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/345
KARAR NO : 2019/604

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 18/05/2018
KARAR TARİHİ : 16/10/2019
K.YAZIM TARİHİ : 18/10/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekilinin davalı şirketin %25 oranında pay sahibi olduğu kurucu ortağı olduğunu, davalı şirketin otomotiv sektöründe servis hizmeti ve yedek parça satışı ile iştigal ettiğini, müvekkilim ortağı olduğu şirkette araç tamiri ile ilgili servis kısmında çalışmakta olduğunu, davalı şirketin idaresi ve finansman işlerinin ise şirket ortağı ve müdürü … tarafından münferit olarak yerine getirildiğini, şirketin 2008 yılından bu yana yaklaşık 10 yıllık bir süredir genel kurul toplantıları yapmadığını, şirket merkezinde personel tarafından şirketin hesapları ile ilgili müvekkiline bilgi verilmediğini, hukuk kuralları gereğince müdürlerin kendi ibraları ile ilgili oylamaya katılamayacağını, ancak 18/02/2018 tarihli genel kurulda müdürlerin kendi ibrası için oy kullandığını, genel kurulda alınan finansal tabloların onaylanması, müdürlerin ibrası, karın kullanılması ve karın sermayeye ilave edilmesine ilişkin kararların iptal edilmesini, ayrıca geçmiş yıl karlarının gerçek rakamı üzerinden hesaplanarak müvekkilinin payına isabet kısmının davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının hem genel kurul kararının iptalini hem de kar payı alacağının tahsilini istediğini, davalının kar payı alacağı davası nedeniyle 236.795,82TL üzerinden harç yatırması gerektiğini, harcın yatırılmaması durumundan davanın usulden reddine karar verilmesi…./…
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

…/…gerektiğini, kar payı alacaklarına ilişkin 5 yıl geriye dönük talepte bulunabileceğini, 5 yıldan fazla bir talebin zamanaşımına uğradığını, bu nedenle zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, esasa ilişkin olarak; davacının tamamen soyut iddialar dışında hiçbir somut iddiada bulunmadığını, kötüniyet iddiasında bulunan davacının bile genel kurulda alınan hangi kararın zararına olduğunu ispat edemediğini, davacı ile aralarında uzun zamandır husumet olduğunu, şirket yönetim kurulunda alınan tüm kararlara itiraz ettiğini, davalı şirketin olağan genel kuulunda alınan kararların usulüne uygun olarak alındığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Davalı şirketi Ticaret Sicil özeti belgileri, dava konusu edilen 18.02.2018 tarihli genel kurul tutanağı, hazirun cetveli ve gündeme ilişkin belgeler, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları, tanık beyanları, 20.09.2019 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Talep, davalı limited şirket genel kurulunda alınan kararların iptali isteminden ibarettir. (TTK’nun m. 445, 446)
Davacı, davalı limited şirketin ortağıdır. Davalı şirkette dava tarihi itibariyle %25 oranında pay sahibi bulunmaktadır. Şirketin diğer hissedarları … ailesinin fertlerine aittir.
Davacı nizalı genel kurulda alınan kararların yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kaidelerine, dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek iptalini talep etmektedir. Davalı taraf ise, iddiaların doğru olmadığını, alınan kararların yasa ve ana sözleşmeye uygun olduğunu bildirerek haksız surette açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Davacı, niza konusu yaptığı 2016 yılına ait 18.02.2018 tarihli genel kurula katılmış, iptalini istediği maddeler yönünden muhalefette bulunmuş, buna ilişkin şerhini tutanağa işletmiştir. Dolayısıyla TTK’nun 446. maddesindeki dava açma koşulunun yerine getirildiği anlaşılmıştır.
Dava, genel kurul tarihinden itibaren TTK’nun 445. maddesindeki açıklanan üç aylık yasal süre içerisinde açılmıştır.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş, davalı şirketin kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak uzman bilirkişiden rapor alınmıştır.
05.12.2018 tarihli celse 1 nolu ara kararı uyarınca; dava dilekçesinde yazılı olan 2008…2016 yılları arasındaki kar payı alacağına ilişkin talebin ana dosyadan tefriki ile mahkememizin ayrı bir esasına kaydına, talebin yargılamasının bu dosya üzerinde yürütülmesine karar verildi, kar pay alacağına ilişkin davanın mahkememizini 2018/869 esas sayılı dosyasından devam ettiği anlaşılmıştır.
18.02.2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağının (d) bendinde “Müdürlerin ibrasına geçildi. Müdürler kurulu oy çokluğu ile ibra edildi. … … muhalefet şerhi koydu.” İfadesi yer almaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 619’uncu maddesi uyarınca “Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar”. Anılan hüküm gereğince müdürler hem kendi ibralarında hem de diğer yönetim kurulu üyelerinin ibralannda oy kullanamayacaklardır. Davalı şirketteki tüm ortaklar davacı da dahil müdür sıfatını haiz olduklarından dava konusu genel kurulun (d) bendinde yer alan ifadelerin iptali isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. ibra oylamasına katılmaları mümkün değildir.
18.02.2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağının (c) bendinde; “2008-2016 finansal tabloların okunmasına ve müzakeresine ve tasdikine geçildi. 2008-2016 yıllan finansman tabloları oy çokluğu ile onaylandı. Ortak … … muhalefet şerhi koydu.”. Davacı … … dava dilekçesinde “Genel kurulda okunduğu belirtilen finansal tabloların../.
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

…/…dayanaklannın belirtilmediği ve finansal tablolar detaylandırılmadığı için bilançoların gerçek rakamları yansıtmadığı, bilançoların herhangi bir mali müşavir veya bağımsız denetçi tarafından onaylanmadığı, bilançoların dayanağı olması gereken yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin ve hesapların teyidi için detaylı mizan tablolarının genel kurulasunulmamasınm genel kurulun dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ispatlar nitelikte olduğunu” belirterek finansal tabloların onaylanması kararının iptalini istemiştir.
Öncelikle anonim şirketlerde pay sahibinin bilgi alma hakkına ilişkin 437’nci madde hükmü uyarınca “Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur.”. Limited şirketlerde bilgi alma hakkı ise Türk Ticaret Kanunu’nun 614’üncü maddesinde düzenlenmiş ancak 437’deki gibi bir hükme yer verilmemiştir. Ayrıca limited şirketlere uygulanacak anonim şirket hükümlerine yapılan atıflarda da Türk Ticaret Kanunu m. 437’ye atıf yapılmamıştır. Bununla birlikte müdür sıfatını haiz olan davacının şirketin işleyişine ilişkin bilgi ve belge isteme ve inceleme yetkisi bulunmaktadır (TTK m. 644 atfı ile TTK m. 392).
Dosya kapsamındaki tutanak başlıklı belgeye göre; … San. ve Tic. Ltd. Şti.ne ait 2012-2016 yıllarına ait Yevmiye defterleri, Kurumlar Vergisi Beyannameleri, gelir tablosu özeti; 2012 yılı 1 adet dosya, 2013 yılı 2 adet dosya, 2014 yılı 2 adet dosya, 2015 yılı 3 adet dosya ve 2016 yılı taşınabilir bellek halinde 06.02.2018 tarihinde davacı … …’a teslim edildiği, 21.06.2018 tarihinde de davacı … …’dan … tarafından geri teslim alındığı tutanakla tespit edilmiştir.
Bilirkişi … tarafından yapılan incelemelerde finansal tabloların kanuna uygun olduğu tespit edilmiştir.
Davacının bir diğer iddiası ise bilançoların herhangi bir mali müşavir veya bağımsız denetçi tarafından onaylanmamasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği yönündedir. Finansal tabloların nasıl düzenleneceği Türk Ticaret Kanunu’nda ayrıntılı olarak hükme bağlanmıştır. TTK m. 71 gereğince “Finansal tablolar, tacir tarafından tarih atılarak imzalanır”. Limited şirketlerde de uygulama bulan TTK m. 514 uyannca finansal tabloları hazırlama yükümlülüğü müdürlere aittir. Mevzuat gereği finansal tabloların ayrıca bir mali müşavir ya da bağımsız denetçiye onaylatılması şartı söz konusu değildir.
Davacı … … ayrıca “bilançoların dayanağı olması gereken yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin ve hesapların teyidi için detaylı mizan tablolarının genel kurula sunulmamasının genel kurulun dürüstlük kuralına aykırı olduğunu” ileri sürmüştür. Bilanço ile gelir tablosu, yıl sonu finansal tablolarını oluşturur. Bunlarla birlikte ayrıca detaylı mizan tablolarının genel kurula sunulması şart değildir. Ancak finansal tablolarda yer alan bilgilerin ayrıntısının müdürlerden sorulması, bunların onaylanabilmesi için müzakere edilmesi halin icabı gereğidir. Eğer ortaklardan birinin bu husustaki sorulan genel kurulda yanıtsız bırakılmış, yeterince bilgilendirilmemişse bu husus genel kurulda bilgi alma hakkının engellenmesi bakımından kanuna aykırılık teşkil eder. Davacı ortağın aynı zamanda müdür sıfatını haiz olması nedeni ile finansal tabloların oluşturulması onun da yükümlülüğündedir. Bununla birlikte müdür olarak dahi bilgi alması engelleniyorsa o halde bu durum kanuna aykırılık teşkil eder. Ancak davacının bilgi isteyip bunlara ulaşamadığı, bilgi alma hakkını kullanmak üzere Mahkemeye yapılmış bir başvurusuna rastlanmamıştır.
Her sermaye şirketinde olduğu gibi limited şirkette de ortakların gayesi kâr elde etmektir. Bununla beraber şirketler zaman zaman çeşitli sebeplerle yeni yatırımlar yapılması, şirket mali yapısının güçlendirilmesi vs. kârın dağıtılmayarak sermayeye eklenmesine karar verebilirler. Ancak kârın dağıtılmayarak tamamının sermayeye eklenmesi özellikle küçük…/…
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

…/…pay sahiplerine zarar vermek kastı ile yapılmışsa bu durum iptal sebebi sayılabilir. Somut uyuşmazlıkta davacı karın sermayeye eklenmesi kararının kendisinin azınlık payına zarar vermek kastı ile yapıldığını beyan etmiştir. Davalı ise Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizin şirketlerine verebileceği olumsuz etkileri önlemek amacı ile bu kararı aldıklarım ifade etmiştir. Esasen kârın dağıtılmayarak esas sermayeye eklenmesi, pay sahibinin zararına bir durum oluşturmaz. Zira bu halde iç kaynaklardan yapılan artırım sebebi ile oluşan yeni paylara her paydaş, payı oranı dahilinde bedelsiz olarak bak kazanır (Ayhan/Çağlar/Özdamar, Şirketler Hukuku, Ankara, 2019, s. 560).
Bununla birlikte limited şirketlerde genel kurul toplantı gündemini belirleyecek olan müdürler olduğundan yine kar dağıtımı yönünde gündeme madde eklenmesi davacı da dahil müdür sıfatını taşıyan tüm ortaklara aittir.
TTK’nun 616’ncı maddesi uyarınca kâr payı hakkında karar verilmesi limited şirket genel kurulunun devredilemez yetkilerindendir. (m. 616/l-e)
Öncelikle dava konusu genel kurul kararından önceki yıllara ait kârın talep edilip edilmeyeceği hususunun aydınlatılması gerekir. Ortağın geçmiş yıllara ait kâr payından doğan alacakları talep edebilmesi için haliyle önce kâr dağıtımına ilişkin genel kurul kararının varlığı, dolayısıyla alacak hakkının doğumu gerekir (Moroğlu, E. Anonim Ortaklıklarda Esas Sermaye Artırımı, İstanbul, 2003, s. 230.). Oysa tarafların beyanlarından ve dosya içerisindeki ticaret sicil kayıtlarından anlaşılacağı üzere şirketin kurulduğu tarihten 18.02.2018 tarihine kadar genel kurul toplantısı yapılmamıştır, 18.02.2018 tarihinde yapılan genel kurulda da kâr dağıtımına ilişkin bir karar alınmamıştır. Bu sürede kâr dağıtımına ilişkin bir karar alınmadığından kâr alacağından söz etmek de mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, 18.02.2018 tarihinde yapılan genel kurul kararlarının hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacının davasının reddine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50TL karar ve ilam harcının davacıdan alınmasına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 46. maddesine göre; her yıl bütçe kanunu ile belirlenen terkin sınırının altında kalan harçlarla ilgili müzekkere yazılmaz amir hükmü gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
3-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 2.725,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karardan sonra yapılacak yargılama giderinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı İstinaf kanun yolu açık olmak üzere ( kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle İstinaf kanun yoluna başvurabileceği, istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/10/2019

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı