Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/335 E. 2019/95 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2018/335 Esas – 2019/95
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/335
KARAR NO : 2019/95

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : GENEL KURUL KARARININ İPTALİ
DAVA TARİHİ : 15/05/2018
KARAR TARİHİ : 13/02/2019
K.YAZIM TARİHİ : 04/03/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kooperatifin …numaralı ortağı olduğunu, 15/04/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına katılamadığını, gündemin 7. maddesinin görüşülmesi ile şahsına yönelik karar alınarak 08/05/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, genel kurul sonrası alınan 07/05/2018 günlü yönetim kurulu kararı ile devam eden soruşturmalar ve tazminat davası sonuna kadar kooperatif alacakları üzerine temdit konulmasına ve ödeme yapılamasına karar verildiğini, Tüketici Mahkemesinde açılan davanın TKHK kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan davanın kabul edildiğini, Anayasa’nın 36. maddesi gereğince herkesin meşru vasıtalarla yargı mercileri nezdinde hak aramasının mümkün olduğunu, alınan kararın mutlak butlanla sakat olduğunu, yönetim kurulunun söz konusu kararının uygulanması ile her ortağa yapılacak 9.000,00TL tasfiye payı ödemesinin tarafına yapılmayacak olması nedeniyle mağdur edileceğini belirterek, 15/04/2018 günlü genel kurulda alman 7 numaralı kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; kooperatif yönetiminin yüklenici firma ile yapmış olduğu sözleşmelerde, hukuka aykırılık bulunmadığını, bu hususun genel kurullarda dile getirilmesinin katılan ortakların tepkisine neden olduğunu, buna rağmen davacının söz konusu hususları dile getirmekte ısrar ettiğini ve kötü niyetli davrandığını, 05/06/2011 tarihinde seçim dönemi olmamasına rağmen yapılan seçim ile denetçi seçilmemesi sonrasında davacının husumetinin büyüdüğünü, davacının suç duyurusunun takipsizlikle sonuçlanacağını, tüketici mahkemesinde açtığı davanın reddedildiğini, alınan karar ile davacının hak arama ehliyetinin kısıtlanmadığını, kararın iyi niyetle ve kooperatif zararının giderilmesi için alındığını, davacının şahsına zarar verilmesinin söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER :Dava konusu edilen 15.04.2018 tarihli genel kurul toplantısı tutanağı ve ekleri, sicil kayıtları, davalı kooperatifin ana sözleşmesi, defter ve kayıtları, 24.12.2018 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Talep, davalı kooperatifin genel kurulunda alınan kararın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı kooperatif genel kurulunda gündemin 7. maddesinin görüşülmesi neticesinde şahsını ilgilendiren karar alındığını, bu kararın anayasa ve yasalara aykırı olduğunu, bu nedenle iptaline karar verilmesini istediklerini, davalı kooperatif ise, davacının dava ve şikayet haklarını kullanmada kötü niyetli olduğunu, yasal haklarını kötü niyetli ve haksız olarak kooperatif aleyhine kullandığını, oluşan husumet nedeniyle böyle davrandığını ileri sürerek, açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, davalı kayıtları da incelettirilmek suretiyle uzman bilirkişiden rapor alınmıştır.
Davacı tarafından açılan iş bu genel kurul kararının iptali davası 1163 sayılı yasanın 53. maddesinde açıklanan yasal bir aylık sürede açılmıştır.
Davacının, davalı kooperatif ortağı olduğu tartışmasızdır. Bu davayı açabilmek için nizalı genel kurula katılmış, muhalefet şerhini tutanağa işletmiş olmak gereklidir. Ancak, nizalı karar davacının şahsi haklarıyla ilgilidir. Bu halde (dava açabilme) anılan dava şartları aranmayacaktır. Öte yandan, bu nitelikteki kararların ilgiliye tebliği gerekir. Dava açmaya yönelik hak düşürücü sürelerde tebliğinden itibaren başlar. Bu nedenle de, davacının dava açma süresi dolmamıştır. Nizalı kararın yokluk ya da butlan yaptırımına tabi tutulması halinde de, süre kısıtlaması ve diğer dava şartlarının varlığı aranmadan, her zaman dava açılabilecektir.
İptali istenen 15.04.2018 tarihli genel kurulda alınan 7 nolu kararda; “Kooperatif ve kooperatif yöneticileri hakkında haksız ve husumete dayalı dava açan adli makamlara suç duyurusunda bulunan ve söz konusu dava ve iddialarında haksız görülerek aleyhine sonuçlanan ve/veya iddiası reddedilen kayıtlı ortak ve üyelerimiz hakkında tazminat davası açmaya, açılan ve kooperatif ve yöneticileri lehine sonuçlanan ve/veya reddedilen şikayet ve davalarda; mahkemelerin usul ve kararları dışında, kooperatifçe dava başı olarak ayrıca kooperatif avukatına geriye dönük ödenen ve ödenecek avukatlık ücretlerinin muhatap üyeden tahsil edilmesine, muhatap üye hakkında icra takibi yapılarak kooperatiften alacağı ve ilgilinin mal varlığı üzerine icra takibi yapılmasına, alacakların icra masrafları ile birlikte tahsil edilmesi hususlarında, tasfiye halindeki kooperatif yönetimine yetki verilmesinin görüşülüp karara bağlanması,” denmektedir.
Anayasamızın 36 ve 74. maddelerinde şikayet ve ihbar hakları düzenlenmiştir. Buna göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak sureti ile yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkında sahiptir. Yine herkes, şikayet hakkını kullanabilir. Ancak bu haklar kullanılırken ilgilinin, yasanın çizdiği sınırlar
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

içinde kalması gerektiği de tabidir. Davalı tarafından, nizalı kararın alınmasına gerekçe gösterilen dava ve şikayetlerde, bu hakların kullanımında yasal sınırların aşıldığı ortaya konmamıştır. Öte yandan, bu karar davacının Anayasa da düzenlenen hak arama özgürlüğü başlığı altındaki şikayet, davacı ve davalı olmak haklarını ortadan kaldırıcı, bu hakların kullanılması nedeniyle ortağı cezalandırıcı niteliktedir. Neticesinde, ortaklar arasındaki eşitlik ilkesini de zedelemektedir. Bu nedenle mutlak butlanla batıldır. Herhangi bir (dava) şartı aranmadan, bu davanın açılabileceğinin kabulüyle, niza konusu kararın iptaline ve davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne, davalı kooperatifin 15/04/2018 tarihli genel kurulda alınan 7 nolu kararın iptaline,
2-Alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 35,90TL peşin harç, 35,90TL başvuru harcı, 5,20TL vekalet harcı olmak üzere toplam 77,00TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacının yargılamada yapmış olduğu 750,00TL bilirkişi ücreti, 90,50TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 840,50TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.725,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/02/2019

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı