Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/317 E. 2019/29 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/317 Esas – 2019/29
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/317 Esas
KARAR NO : 2019/29

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Elatmanın Önlenmesi, Kal ve Ecri Misil
DAVA TARİHİ : 06/02/2013
KARAR TARİHİ : 17/01/2019
K. YAZIM TARİHİ: 08/02/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ankara ili, … ilçesi, … köyü, … mevkiinde bulunan … parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bu parsel üzerinde 1996 yılında geçici olarak inşa edilen davalı şirkete ait santral binasının bulunduğunu, çevresi ile birlikte yaklaşık 200 m2 lik alanı işgal ettiğini, santral binasının kaldırılması hususunda davalı ile yapılan görüşmelerden netice alınamaması karşısında … Noterliğinden çekilen ihtarname ile santralin kaldırılması yada kira sözleşmesi imzalanması, geçmiş yıllara ilişkin ecrimisil ödenmesi ihtarını içeren ihtarname çekildiğini, ancak bunlardan da bir sonuç alınamadığını, müvekkilinin nizalı santralin bulunduğu alanı da kapsayacak şekilde petrol istasyonu yapacağını, anılan yapının mülkiyet hakkını sınırladığını, 1996 yılında geçici olarak yapılan binanın 17 yıldır aynı yerde kaldığını, mülkiyeti müvekkiline ait olan … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki davalının haksız işgalinin men’i ve yapının kal’ine, yine haksız yere taşınmazı kullanmaya devam eden davalıdan müvekkilinin taşınmazdan yararlanmasını engellediği için fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik aylık 2.500,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL ecrimisil tazminatının 01.08.2007 tarihli kira sözleşmesinden itibaren, kabul görmediği takdirde tapuya tescil tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin taşınmazın kiracısı olduğunu, müvekkili şirket ile taşınmazın eski maliki arasında imzalanan 1996 tarihli sözleşmeye göre … İnşaat Tic. A.Ş.’nin taşınmazında S.S. … Konut Yapı Kooperatifinin de katkısı ile yapılacak binanın santral binası olarak kullanılmak amacı ile müvekkiline verileceğinin kararlaştırıldığını, esas santral binası bitene kadar müvekkilinin tahliyesinin talep edilemeyeceğinin sözleşmede yazılı olduğunu, müvekkilinin bu sözleşmeye göre kanuni kiracı olduğunu, davacının yeni malik olarak ve kiralayan taraf olarak sözleşmeye taraf olduğunu, tahliye talebinin reddine karar verilmesini, ecrimisil isteminin de yerinde olmadığını, açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE :Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, kal ve ecri misil taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce verilen 26/12/2013 tarih … Esas – … sayılı görevsizlik kararına istinaden dosya Ankara Batı … Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmiş, anılan mahkemece verilen 17/04/2014 tarih … Esas – … sayılı karşı görevsizlik kararına istinaden dosya merci tayini için Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12/06/2015 tarih 2015/1092 Esas – 2015/5738 sayılı kararı ile Mahkememiz yargı yeri olarak belirlendiğinden dosya Mahkememize gönderilmiş, Mahkememizin 2015/561 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda 10/10/2017 tarih, 2015/561 Esas, 2017/639 karar sayılı ilam ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara BAM 16. Hukuk Dairesi’nin 22/03/2018 tarih 2017/1931 esas 2018/353 karar sayılı ilamı ile “…Hemen belirtilmelidir ki davada ileri sürülen hususların değerlendirilebilmesi öncelikle yöntemine uygun olarak açılmış ve harçlandırılmış bir dava ile mümkündür. İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davaya konu hakkın “malvarlığı hakkına” ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu durumda, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istekli eldeki davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 120. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun (HK) 16. maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, elatılan yerin değeri, yıkımı istenen yapı bedeli ile hükmedilen ecrimisil toplamı üzerinden belirlenmesi (04.03.1953 tarih, 10/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ) gerektiğinde kuşku yoktur.
Diğer taraftan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesindeki düzenlemede, harcın alınması ve tamamlatılması tarafların isteklerine bırakılmamış bu hususun mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği hükme bağlanmış, aynı Kanun’un 27/3., 30. ve 32. maddelerinde ise yargı işlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe, müteakip işlemlerin yapılamayacağı öngörülmüştür. Anılan düzenlemeler karşısında harcın alınması ve tamamlatılmasının kamu düzenine ilişkin olduğu, kamu düzenine aykırılığın mutlak istinaf sebebi bulunduğu açık olup istinaf dilekçesinde ileri sürülmesine gerek bulunmadan mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiği ve harcın yatırılmasının dava şartlarından olduğu tartışmasızdır.
Somut olayda ise davanın 12/02/2013 tarihinde 20.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı, Mahkemece her ne kadar mahallinde keşif yapılmış ise de sadece ecrimisil bedelinin tespiti ile yetinildiği, elatılan taşınmazın bedeli ile yıkımı istenen yapı bedelinin belirlenmediği ve yargılama sırasında harç tamamlatılmadan sonuca gidildiği görülmektedir.
O halde Harçlar Kanunu 16., 27/3., 30. ve 32. maddeleri uyarınca Mahkemece yargılama sırasında yukarıda açıklanan şekilde dava değerinin usulüne uygun tespit edilmesi, belirlenen değer üzerinden nispi karar ve ilam harcının 1/4 ünün mahkeme veznesine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120. maddesi uyarınca iki haftalık süre içerisinde yatırılması, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği hususunda davacı tarafa ihtarat içeren davetiye tebliği ile açıklanan usulü işlemin tamamlanmasından sonra bir karar verilmesi gerekirken anılan usuli eksiklik giderilmeden yargılamaya devam edilmesi doğru değildir….” gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulüne, mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilerek, harca yönelik usuli eksikliğin tamamlanmasını müteakip varılacak sonuca göre karar verilmek üzere gönderilen dosya mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
Elatılan taşınmazın bedeli ile yıkımı istenen yapı bedelinin belirlenmesi bakımından, 26/04/2016 tarihli raporu düzenleyen bilirkişi kurulunda görev yapan inşaat mühendisi ve emlakçı bilirkişilere dosya tevdi edilerek ve taşınmazları yerinde inceleme yetkisi de verilerek rapor düzenlemeleri istenmiş, 24/10/2018 tarihli bilirkişi raporu dosyaya kazandırılmıştır.
Elatılan taşınmaz ile yıkımı istenen yapının bilirkişilerce belirlenen değeri üzerinden hesaplanan nispi karar ve ilam harcının 1/4’ü davacı vekili tarafından dosyaya yatırılmış ve harç ikmali sağlanmıştır.
Dosya kapsamında, mahallinde yapılan keşif sonrası önce 09/12/2013 tarihli bilirkişi raporu dosyaya kazandırıldığı görülmüştür.
Merci tayini kararı sonrası, 09/12/2013 tarihli rapora yönelik itirazların değerlendirilmesi ve ihtilafın çözümü bakımından yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak ve 03/12/2015 tarihinde mahallinde keşif icra edilerek 26/04/2016 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Raporda özetle; davacıya ait olan … İlçesi, … Köyü, … mevkiinde bulunan … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan davalı santral binasının yaklaşık 58 m2 yüzölçümlü olduğu, davalının davacıya ait taşınmaza müdahalesinin haksız olduğu, taşınmaz üzerinde yer alan santral binasının kal’inin gerektiği, davacının 16/06/2011-06/02/2013 dönemi için davalıdan talep edebileceği ecrimisil tutarının 8.716,66 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Taraf vekillerinin 26/04/2016 tarihli rapora karşı itirazları üzerine dosya yeniden inceleme yapılmak üzere iki defa aynı bilirkişi kuruluna tevdii edilmiş olup, bilirkişi heyeti 10/03/2017 tarihli ek raporunda özetle; davacının her bir ay ecrimisil tutarına faiz işletilmesini açıkça talep etmediğini, ecrimisil tutarının faizi ile tahsilini talep ettiğini, 8.716,66 TL ecrimisil tutarına dava tarihine kadar faiz işletilebileceği düşünülüyor ise 1.058,36 TL toplam tutarın hesap edildiği bildirilmiştir. Bilirkişi kurulu 21/08/2017 tarihli ikinci ek raporunda özetle; 09/12/2013 tarihli bilirkişi raporu ile ecrimisile esas aylık rayiç kiranın 300,00 TL takdir edildiğini, 09/12/2013 tarihli bilirkişi raporunda ecrimisil hesabının taraflar arasında kira sözleşmesi var gibi ecrimisile esas sürenin başlangıç tarihinden itibaren yıllara sari olarak hesap edildiğini, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığını, ecrimisilin haksız işgalden kaynaklanan tazminat olması sebebi ile ecrimisile karşılık gelen yoksun kalınan kira geliri hesabını her bir yıl sonunu ve yılın başını dönem sonu ve dönem başı olarak kabul edildiğini, 09/12/2013 tarihli raporda ecrimisile esas sürenin sonunun 12/02/2013 tarihi olarak kabul edildiğini, ecrimisile esas süre sonu olarak dava tarihi olan 06/02/2013 tarihinden birgün evvelki tarih olan 05/02/2013 tarihinin alındığını, buna göre ecrimisil tutarının toplam 8.716,66 TL olarak hesap edildiği görüşü belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler ile usul ve yasaya uygun olarak alınan denetlenebilir bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu olan taşınmaz davacı tarafından 01/08/2007 tarihinde o tarihte maliki olan … İnşaat A.Ş.’ne izafeten iflas idaresi ile imzaladığı kira sözleşmesiyle kullanılmaya başlanmış, daha sonra 16/06/2011 tarihinde iktisap edilmiştir. Söz konusu taşınmaz üzerinde davalıya ait olan yaklaşık 58 m2 alanlı santral binası bulunmaktadır. Davalı, taşınmazın eski malikiyle aralarında imzalanan 1996 tarihli sözleşmeye göre … İnşaat Tic. A.Ş.’nin taşınmazında S.S. … Konut Yapı Kooperatifinin de katkısı ile yapılacak binanın santral binası olarak kullanılmak amacı ile kendisine verileceğinin kararlaştırıldığını, esas santral binası bitene kadar taşınmazdan tahliyesinin talep edilemeyeceğini ileri sürmektedir. Tapu kaydı üzerinde söz konusu yere ilişkin olarak davalı lehine muhtesat kaydı yer almamaktadır. Yine 1996 senesinde eski malik tarafından yapılan analaşma uyarınca davalı tarafın kullanımına geçici olarak tahsis edilen yere ilişkin davalının bu protokoldeki hükümlerin, taşınmazı 2011 senesinde iflas idaresinden ihale yoluyla satın alan davacı malike karşı ileri sürülmesinin, mülkiyet hakkının ancak yasa ve sözleşme kapsamında sınırlanabileceği dikkate alındığında mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır. Yine santral binasının iletişim hatları yönünden önemi ve kamusal niteliği dikkate alınarak, taşınmasının mümkün olup olmadığı noktasında yapılan değerlendirmede bilirkişi kurulunun 26/04/2016 tarihli raporunda söz konusu santralin eş zamanlı olarak günümüz teknolojisinde taşınabileceği belirtilmiştir. Davacı her ne kadar 01/08/2007 tarihinde söz konusu yeri kiraladığını belirterek bu tarihten itibaren ecrimisil talebinde bulunmuş ise de, kira sözleşmesi kiralanan üzerinde kullanma hakkı tanıyan bir sözleşme olup, kiracı olduğu tarihte taşınmaz malikinin taraf olduğu sözleşmeye uymak durumunda olduğu, bu nedenle haksız olarak işgalin davacının malik olduğu dönem itibariyle söz konusu olduğu ve ecrimisilin bu tarihten itibaren talep edebileceği değerlendirilmiştir. Taşınmazın ecrimisile konu döneme ilişkin aylık kira bedelinde mahkememizin 09/12/2013 ve 26/04/2016 tarihli taporları arasında farklılık olduğu gözetilerek en son bilirkişi kurulundan bu konuda ek rapor hazırlanması istenilmiş ve 21/08/2017 tarihli raporda taşınmaza ait kira değerine etki edebilecek olumlu ve olumsuz bütün parametreler göz önününe alınarak değerlendirme yapıldığı anlaşılmış ve bu raporun hükme esas alınabilecek nitelik olduğu kanatine varılmıştır.
Davacı dava dilekçesiyle kira sözleşmesinden veya taşınmazı iktisap ettiği tarih itibariyle ecrimisil bedeline faiz işletilemesini talep etmiş, ecrimisil alacağının niteliği gereği her bir aya karşılık gelen ecrimisil tutarına söz konusu ayın bitiminden itibaren faiz işletilebileceği değerşlendirildiğinden bu yönde bilirkişi heyeti tarafından usulüne uygun olarak yapılan hesaplama hükme esas alınmıştır. Sonuç olarak davanın kısmen kabulü ile dava konusu olan … İlçesi, … Köyü, … mevkiinde bulunan … parsel üzerindeki davalının müdahalesinin men-i ile davalıya ait santral binasının kal’ine, 8.716,66 TL ecrimisil bedelinin, dava tarihine kadar işlemiş 1.058,36 TL faizi ve dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Dava konusu olan … ilçesi, … Köyü, … mevkiinde bulunan, … parsel üzerindeki davalının müdahalesinin men-i ile davalıya ait santral binasının kal’ine,
2- 8.716,66 TL ecrimisil bedelinin, dava tarihine kadar işlemiş 1.058,36 TL faizi ve dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
4-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 3.347,23 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 341,55 TL ve tamamlama harcı olarak alınan 706,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.299,43 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 341,55 TL peşin harç, 706,25 TL tamamlama harcı, 24,30 TL başvuru harcı, 3,75 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.075,85 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.600,00 TL, 2.000,00 TL ve 500,00 TL bilirkişi ücreti, 415,00 TL tebligat ve posta gideri, 170,80 TL keşif harç ücreti, 195,40 TL keşif harç ücreti, 80,00 TL taşıt gideri, 100,00 TL taşıt gideri olmak üzere toplam 5.061,20 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 4.180,35 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 5.740,06 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/01/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza