Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/296 E. 2019/280 K. 17.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2018/296 Esas – 2019/280
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/296
KARAR NO : 2019/280

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : YÖNETİM KURULU KARARININ İPTALİ
DAVA TARİHİ : 03/05/2018
KARAR TARİHİ: 17/04/2019
K.YAZIM TARİHİ : 13/05/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı OSB’ye başvuru neticesinde kendisine … ada 1 parselde bulunan taşınmazın (arsanın) yatırım amaçlı olarak tahsis edildiğini, akabinde taraflar arasında 15.09.2014 tarihinde “Arsa Tahsisi Sözleşmesi” imzalandığını, bedelinin de gecikmeye mahal verilmeden ödeme planı doğrultusunda davalıya ödendiğini, müvekkili şirket tarafından tahsisli arazi üzerinde teknoloji geliştirme yapılması planlandığını, bu kapsamda davalıya başvuruda bulunarak Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının uygun görüşü alınmasına ve projenin hayata geçirebilmesi adına gerekli çaba gösterilmesine rağmen ilgili yatırım projesinin gerçekleştirilemediğini, bu süreçte, tahsisli arsa üzerinde son derece titiz bir çalışma yürütülmeye devam ederken davalı tarafından müvekkili şirkete gönderilen 23.01.2018 tarihli yazı ile arsa tahsis işleminin mevzuatta belirtilen sürelere uymaması nedeniyle iptal edildiğinin bildirildiğini, tahsis iptaline ilişkin davalı ASO’nun kararının hatalı olduğunu, öncelikle iptal kararından önce herhangi bir yazı gönderilmediğini, müvekkilinin yasa ve yönetmelikte belirtilen yatırımı yapamamasının nedeninin OSB Uygulama Yönetmeliğinin 108/2 maddesinde düzenlenen mücbir sebeplerin varlığına dayandığını, 15 Temmuz darbe girişiminin ve devamında getirdiği OHAL ve ekonomik sorunların münferit olarak önem arzeden hususlar olduğunu, bu hususta davalı kuruma 17.03.2018 tarihinde yaptıkları başvurunun da haksız suretle reddedildiğini, yönetmeliğin 108. maddesine göre
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

mücbir sebeplerin varlığı halinde belirlenen sürelerin 2 yıl geçmemek şartıyla uzatılabileceğini, davalı kurumun bu hükmü işletmediğini, öte yandan, alınan iptal kararının mülkiyet hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, yapılacak yargılama neticesinde; müvekkiline yapılan arsa tahsisinin iptaline yönelik işlemin iptaline ve tahsise konu olan Ankara ili, … ilçesinde kain … ada 1 parselin tapu kaydının davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların haklı olmadığını, davacı firmaya yapılan arsa tahsisinin tarihinin 29.05.1998 olduğunu, tahsis tarihinden itibaren 20 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen yatırama esas projelerini dahi hazırlayarak müvekkiline sunmadığını, makul sürenin çoktan aşıldığını, davacı konumunda olan ve yatırım yapmayan diğer tahsislerinde iptaline karar verildiğini, yapılacak inceleme neticesinde; davacının davasının reddine karar verilmesini istediklerini bildirmiştir.
DELİLLER :Davacının, davalı kuruma başvurusuna ilişkin 29.05.1998 tarihli talepname, taahhütname, 15.09.2014 tarihli arsa tahsis sözleşmesi, davalı kurumun kayıtları, arsa tahsis bedelinin ödenmesine ilişkin banka dekontları, davalı OSB Yönetim Kurulunun davacıya yapılan arsa tahsisinin iptaline ilişkin 08.01.2018 tarih ve 1 sayılı kararı, iptal kararının davalıya tebliğine ilişkin 23.01.2018 tarihli karar, bilirkişinin 26.03.2019 tarihli raporu ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Talep, Organize Sanayi Bölgesi tarafından yapılan arsa tahsisinin iptaline yönelik kararın kaldırılması (iptali) istemine ilişkindir.
Davanın taraflarının tacir olması, talebin davalı OSB’nin yönetim kurulunda alınan kararın iptaline yönelik olması neticesinde, davaya bakmaya mahkememizin görevli olduğu kanaatiyle, davalı yanın buna yönelik itirazı kabul edilmemiştir.
Davalı OSB, davacıya yapılan arsa tahsisinin Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 108. maddesi uyarınca iptaline karar vermiştir. Davacı da, iptal kararının yerinde olmadığını, mücbir sebepler nedeniyle yönetmeliğin 108. maddesindeki sürede yatırım yapamadıklarını, aynı maddenin 2. maddesi uyarınca iptal kararının kaldırılarak kendilerine yeniden süre verilmesini istediklerini, ayrıca iptal kararı ile mülkiyet hakkınında ihlal edildiğini, bu durumun yasa, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, davalı kurumdaki dosya getirilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor düzenlenmesi sağlanmıştır.
Davacı arsa tahsisi talepli olarak 29.05.1998 tarihinde davalı kuruma başvurmuştur. Tarafların anlaşması neticesinde belirlenen arsa bedelinin davalı kuruma ödenmesi kararlaştırılmıştır. Taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak belirlenen arsa bedeli taksitler halinde davalı kuruma ödenmiştir. Taraflar daha sonra 15.09.2014 tarihinde arsa tahsis sözleşmesi düzenlemişlerdir. Bu sözleşme ile davalı OSB içindeki … ada 1 parsel sayılı 18.942,83 m2 yüzölçümlü taşınmaz davacıya tahsis edilmiştir. Tahsisten sonra yönetmeliğin 108. maddesinde belirlenen sürelerde yatırım yapılması amacıyla davacıya 01.12.2016 tarihli yazı gönderilmiştir. Akabinde yönetmeliğin 108. maddesinde belirlenen sürelerde yatırımın yapılmaması (tahsis tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde yapıya ait yapı ruhsatının alınmadığı, yapı ruhsatı tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde yatırımın tamamlanarak üretime geçilmediği) gerekçe gösterilerek 08.01.2018 tarih ve 1 sayılı karar ile 15.09.2014 tarihli tahsis kararının iptaline hükmedilmiştir.
Niza konusu uyuşmazlıkta uygulanacak olan 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununu 15.04.2000 tarihinde, OSB Uygulama Yönetmeliğide 01.04.2002 tarihinde yürürlüğe girmiş, sonradan yapılan değişikliklerde 22.08.2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 01.04.2002 tarihinde yürürlüğe giren ilk yönetmeliğin 99 ve 22.08.2009 tarihinde yürürlüğe
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

giren yönetmeliğin 108. maddesinde tahsisin iptali hususları düzenlenmiştir. Ayrıca 02.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren yeni Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 60. maddesinde de anılan husus düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, iptal kararının verildiği tarih ve dava tarihi itibariyle yürürlükle olan ve uygulanacak olan 22.08.2009 tarihli (bu tarihte yapılan değişikliklerin ) yönetmeliğin 108. maddesinde; “(1) Tahsis edilen arsa ile ilgili olarak; a)Tahsis tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde gerçekleştireceği yapıya ait projeleri OSB’ye tasdik ettirerek yapı ruhsatını almayan, b)Yapı ruhsatı aldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde iş yeri açma ve çalışma ruhsatını almayan, c)Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğine göre “Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi değildir”, “Çevresel Etki Değerlendirmesi gerekli değildir” veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu” kararı almayan, katılımcılara yapılan tahsis, yönetim kurulu tarafından iptal edilir. (2) Birinci fıkranın (b) bendinde belirlenen süre, makul sebeplerin varlığı halinde toplamda 2 yılı geçmemek üzere yönetim kurulu tarafından uzatılabilir. (3) Bakanlık kredisi kullanmayan OSB’lerde, bu maddede geçen tüm bu sürelerin hesabında 1/1000 ölçekli parselasyon planının onay tarihi esas alınır. (4) Bakanlığın, Avrupa Birliği ile birlikte yürüttüğü Katılım Öncesi Mali Yardım Programı kapsamındaki projeler için yapılan arsa tahsislerinde, projenin program otoritesince desteklendiğinin her yıl proje yararlanıcısı tarafından belgelenmesi şartıyla birinci fıkranın (a) bendinde belirtilen süre, OSB tarafından uzatılır.” denmektedir. Buna göre, tahsis tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde gerçekleştirilecek yapıya ait projelerin OSB’ye tasdik ettirilerek yapı ruhsatının alınması, bu tarihten itibarende 2 yıl içerisinde üretimi geçilmesi gerekmektedir. Davacı ihraç tarihine kadar yatırımla ilgili herhangi bir işlem yapmamıştır. Tahsisin yapıldığı 15.09.2014 tarihinden mücbir sebep sayılmasını istediği darbe girişiminin gerçekleştiği 15.07.2016 tarihine kadar eksiklikleri ikmal ederek yapı ruhsatını dahi almamıştır. Bu tarihten sonrada herhangi bir işlem yapmamıştır. Buna gerekçe olarakta mücbir sebep vakıasına dayanmıştır. Mücbir sebep; “hukukta bir görevin, taahhüdün ve sorumluluğun yerine getirilmesine engel teşkil edebilecek nitelikte bulunan ölüm, iflas, hastalık, tutukluluk, deprem, sel, savaş, ayaklanma gibi kişilerin önceden öngörebilmelerine imkan bulunmayan ve bu nedenle önüne geçilmesi mümkün olmayan, dış etkiler sonucu meydana gelen olayları” ifade eder. 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminin davacıya etkisi mücbir sebep niteliğinde değildir. Başka bir deyişle, anılan olay davacının yönetmeliğin 108. maddesindeki prosedürü işletmesine engel olacak nitelikte değildir. Aksi düşünce, ekonomik hayatta herkesin bu gerekçeyi ileri sürerek tüm taahhütlerinden ve yükümlülüklerinden kurtulma çabası içerisine girmeyi doğuracak niteliktedir. Öte yandan, ekonomik hayattaki sıkıntılar uzun süredir devam etmekte olup, herkez tarafından öngörülebilecek niteliktedir. Dolayısıyla davacının mücbir sebebe bağlı olarak yönetmeliğin 108. maddesindeki yükümlülükleri yerine getiremediği savunmasına itibar edilmemiştir.
Davacı iptal kararının mülkiyet hakkını ihlal ettiğinide talebine dayanak göstermiştir. Davacıya yapılan tahsis ile birlikte mülkiyet hakkı (tapu devri) geçirilmemiştir. Yasaya ve yönetmeliğe göre, tapu devrinin yapılabilmesi için, davacının yatırımını tamamlaması ve üretime geçmesi gerekmektedir. Bu nedenle mülkiyet hakkının ihlalinden söz etmek mümkün olmayacaktır.
Davacının tapu iptal ve tescil talebinde bulunabilmesi için yatırımını yapıp, üretime geçmesi gerekmektedir. Bu nedenlede taşınmazın adına tescili istemi yerinde değildir.
Davanın bu gerekçelerle reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 2.725,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/04/2019

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı