Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/262 E. 2019/60 K. 30.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/262 Esas – 2019/60
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/262
KARAR NO : 2019/60

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 08/03/2018
KARAR TARİHİ: 30/01/2019
K.YAZIM TARİHİ: 25/02/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 19/07/2012 tarihinde davalının da aralarında bulunduğu üç ortak tarafından 7 milyon TL sermaye ile kurulduğunu, kuruluş sermayesinin hastanenin işletilmesi için yetersiz kalması üzerine şirketin uzunca bir süre diğer ortaklar …ve … tarafından verilen borçla finanse edildiğini, 25/03/2016 tarihli genel kurul kararıyla sermayenin 8 milyon TL arttırılarak 15 milyon TL’ye yükseltilmesine karar verildiğini, artırılan sermayenin 1/4’lük kısmının peşinen, diğer kısmının da yönetim kurulunun alacağı kararlara göre şirketin tescilini izleyen 24 ay içinde ödenmesine karar verildiğini, davalının şirkete 238.800,00 TL borçlu olduğundan hesapta bulunan 46.000,00TL’nin sermaye artırımında kullanılmasının mümkün olmadığını, yönetim kurulu kararında ortaklara borçlar hesabında alacağı bulunan ortaklardan …’ın 900.000,00TL’lik peşin sermaye borcu ile …’nün 700.000,00TL’lik peşin sermaye borçlarının mahsup yoluyla ödendiğini, davalının tescilden önce ödemesi gereken 400.000,00TL’yi ödemediğini, ortaklardan alacaklar hesabına göre şirkete 192.800,00TL borçlu olduğunun kayıt altına alındığını, davalının yönetim
e-imzalı e-imza e-imzalı e-imzalı

kurulunun 10/05/2016 tarih ve 6 nolu kararına ödeme tarihlerinin uygun olmadığı gerekçesiyle muhalefet şerhi konulduğunu, şirketin güç durumda olup, personel giderlerini dahi karşılayamaz halde olduğunu, davalının ödeme takviminin daha uzun bir zamana yayılması önerisinin kabul edilmediğini, davalının ödeme takvimine uymadığı gibi dava yoluna da başvurmadığını, davalının 06/06/2016 tarihinde şirkete sadece 100.000,00TL ödeme yaptığını bunun da mevcut cari hesap borcundan düşüldüğünü, davalının temerrüdüyle neden olduğu zaruret halinin taraflar arasındaki yazışmalara da yansıdığını, davalının ödeme yapmama ısrarının sürdürdüğü gibi toplantı davetlerine de icap etmediğini, davacı şirket yönetim kurulunun 02/10/2017 tarih ve 39 nolu kararıyla verilen sürelere karşın sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen davalının sermaye artışından doğan 1.600.000,00TL borcuna karşılık 213 payının ıskat edilerek, başkasına satılmasına ve davalının pay defterindeki pay sayısının 187 olarak düzeltilmesine karar verildiğini, kararın davalıya bildirildiğini, ıskat edilen payların satış bedelinin tespit edilebilmesi için Ankara Batı Ticaret Mahkemesi’nin 2017/155 D.iş sayılı dosyası ile kıymet takdiri yapıldığını, ıskata konu 213 adet payın gerçek değerinin 564.394,62TL olduğunun tespit edildiğini, teklifler arasından en uygun olanlar belirlenerek 106 adet payın 286.200,00TL karşılığında …’a, 107 adet payın da 283.550,00TL karşılığında …’ya satılmasına karar verildiğini, TTK 483/3 maddesi uyarınca, mütemerrit pay sahibi, yeni pay sahibinin ödemelerinden açık kalan tutar için şirkete karşı sorumlu olduğunu, bu kapsamda Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla bakiye 1.027.750,00TL anapara bakiye alacağını ve Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 265.518,36TL temerrüt faizi alacağının talep edildiğini, davalının her iki takibe de haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunduğunu, takiplerin durduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … ve … esas sayılı dosyalarına yapılan itirazın iptali, davacı lehine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ilk olarak tüm taleplerine zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyasında ıskat nedeni ile müvekkilinden haksız olarak 1.027.750,00TL talep ettiğini, Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyasında ise yine haksız olarak sermaye borcuna ilişkin temerrüt faizi talebinde bulunduğunu, açılan davaların mahiyetinin birbirinden tamamen farklı olduğunu, davacının her iki icra dosyasını tek bir davaya dönüştürdüğünü ve itirazın iptali davası açtığını, iki ayrı icra takibinin tek kalemde toplanarak tek dava olarak açıldığından davanın usulden reddinin gerektiğini, ortağın üçüncü bir kişi veya şirketten olan alacağı, ortağı olduğu şirketin sermaye artırımında sadece ayni sermaye olarak konulabileceğini ve bunun içinde TTK’nın 343.maddesindeki yasal prosedürlerin yerine getirilmesinin zorunlu olduğunu, hukuka aykırı sermaye artırımı ve SMMM raporunda her ne kadar ayni sermaye olarak konulan değerlerin, nakdi sermaye taahüdünü karşıladığı kabul edilerek işlem yapılmışsa da sermaye artırımının her bir ortak açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin alacağı olduğu iddia edilen 46.000,00TL tutarın, müvekkilinin hissesine düşen tutarın 1/4’ü olan 400.000,00TL’yi de karşılamadığının anlaşıldığını, TTK’nın 344.maddesindeki açık hüküm gereğince nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az %25’inin tescilden önce ödenmesinin zorunlu olduğunu, buna karşın hiçbir ortağın kanunun bu emredici hükmünü yerine getirmediğini, ticaret sicilde sermaye artırımına ilişkin yapılan tescil işlemlerinin yolsuz tescil mahiyetinde ve hükümsüz olduğunu, genel kurulun sermaye artırımına ilişkin olan 8.maddesi TTK’nın 447.maddesindeki sermayenin korunması hükümlerine aykırılık teşkil etmesi sebebiyle batıl olduğunu, hiçbir ortağın TTK 344.maddesi gereğince tescilden önce nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az %25ini ödemediğini, aynı şekilde hiçbir ortağın şirkete koydukları ayni sermaye için TTK’nın
e-imzalı e-imza e-imzalı e-imzalı

343.maddesindeki yasal prosedürleri yerine getirmediğini, 10/05/2016 tarihli yönetim kurulu kararında 900.000,00TL …adına, 700.000,00TL … adına ve ayrıca 3.300.000,00TL hiçbir işlem yapılmadan hakim ortakların sermaye borcuna mahsup edildiğini, yönetim kurulunda sermaye artırımına ilişkin alınan kararların TTK’nın 391/B maddesi uyarınca anonim şirketin temel yapısına aykırı olması nedeniyle batıl olduğunu, yönetim kurulunda ıskata ilişkin alınan tüm kararların hükümsüz olduğunu, şirketin bir hissesinin değerinin 7.500,00TL’den 2.649,75TL’ye düşürülmesine dair Ankara Batı Ticaret Mahkemesinin 2017/155D.İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunun tamamen hatalı ve eksik olduğunu, buna istinaden yapılan ıskat işlemleri sonucunda açıkta kalan tutardan müvekkilinin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının icra inkar tazminatı talebinin hukuka aykırı ve yersiz olduğunu beyanla, öncelikle davanın usulden reddine, bunun kabul görmemesi durumunda davanın esastan reddini, haksız olarak icra takibi ve dava açan davacı yan aleyhine takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere faiz ile birlikte icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, şirket ortaklığından ıskat ve pay satışı nedeniyle davacının zararının tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takiplerine itirazın iptali istemine ilişkindir.
30/01/2019 tarihli son duruşma sırasında taraf vekillerince, tarafların sulh olduklarına dair beyanda bulundukları, ilgili belgeleri sundukları görülmüştür. Taraf vekillerince, karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması talep edilerek karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti giderlerinin bulunmadığı beyan edilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan sulh protokolünde, davacı şirketin yönetim kurulu başkanının ve davalının imzasının bulunduğu görüldü.
Taraf vekillerinin vekaletnameleri kapsamında sulh olma özel yetkisinin bulunduğu anlaşıldı.
Bu açıklamalara göre; dava konusu uyuşmazlık hakkında taraflarca sulh olunduğundan, taraf vekillerinin talebi dikkate alınarak, HMK ‘nın 315/1 maddesi uyarınca dava konusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların sulh olmaları nedeniyle HMK 315/2maddesi uyarınca karar verilmesine yer olmağına,
2-Alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 15.619,46TL ve icra dosyasına yatırılan 5.138,75TL harçtan mahsubu ile bakiye 20.713,81TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/01/2019

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı