Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/113 E. 2020/89 K. 11.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/113 Esas – 2020/89
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2018/113 Esas
KARAR NO : 2020/89

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 12/02/2018
KARAR TARİHİ : 11/02/2020
K. YAZIM TARİHİ: 06/03/2020

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yanın, iş sözleşmesinde yer alan rekabet etme yasağına ilişkin hükümleri ihlal ettiğini, davalı …’ın 29/11/2013 tarihinden belirsiz süreli iş sözleşmesinin sona erdiği 29/09/2017 tarihine kadar müvekkilinin işyerinde çalıştığını, müvekkili şirkette çeşitli ve önemli pozisyonlarda görevini ifa ettiğini, davalı yanın, müvekkili şirkette çalışırken imzaladığı iş akdinde rekabet yasağına uyacağına ilişkin taahhütte bulunduğunu, iş ilişkisinin devam ettiği süreçte, davalının kendini geliştirmesi ve ileride müvekkili şirket için menfaat sağlayacağı düşünülerek eğitim programlarına, fuarlara ve seminerlere katılımının sağlandığını, davalının, işten ayrıldıktan hemen sonra müvekkili şirket ile aynı iş kolu alanında faaliyet gösteren, müvekkil şirketin eski genel müdürünün sahibi olduğu … San. ve Tic. A.Ş.’de çalışmaya başladığını, bu durumun ortada ve programlı bir işten çıkış ve rakip firma oluşturma gayretinin varlığını gösterdiğini, davalı yanın, bu işle ilgili olarak müvekkili şirket vasıtasıyla edinmiş olduğu eğitimi, müvekkil şirketin uzun yıllar sonucu oluşturmuş olduğu müşteri bilgilerini, … San. ve Tic. A.Ş.’ye doğrudan sağlamaya başladığını ve müvekkiline ait ticari sırları doğrudan aktararak, müvekkili şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, rekabet yasağı iş sözleşmesi kurulurken kararlaştırılacağı gibi iş sözleşmesi kurulduktan sonra ve devam ederken de kararlaştırılabildiğini, dava konusu olayda ise müvekkilinin sözleşme serbestisi ilkesi ve sınırları içerisinde iş sözleşmesi kapsamı dahilinde bir taahhüt içeren şart olarak davalı ile kararlaştırılmış olduğunu, davalı işçinin rekabet etmeme yasağına ilişkin taahhüdü ihlal ettiği için müvekkilinin bir iş kaybı yaşadığı ve yaşayacağının izahtan vareste olduğunu, rekabet yasağının söz konusu olabilmesi için zararın fiilen ortaya çıkmasının zorunlu olmadığını, yaşamın olağan akışına göre önemli bir zarar tehlikesinin varlığının yeterli olduğunu, davalının son aylık ücretinin hem işyeri hem de SGK kayıtlarından anlaşılacağı üzere 3.250 TL olduğunu, yani cezai şarta ilişkin hesaplamanın bu miktar üzerinden yapılması gerektiğini beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 32.500 TL tutarındaki cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı tarafça yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davalı vekili tarafından cevap süresi geçtikten sonra sunulan dilekçede özetle; davacının arabulucuya başvurmadan işbu davayı ikame etmesi nedeniyle davasının dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddinin gerektiğini, açılan davanın görev ve yetki yönünden de hukuka aykırı olması nedeniyle ayrıca usulden reddinin gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında imzalanan iş sözleşmesinde mevcut rekabet yasağını öngören maddenin yer, süre ve işin niteliği bakımından sakat ve hukuka aykırı olup uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin 29/11/2013 tarihinden itibaren 29/09/2017 tarihine kadar … San. Tic. A.Ş.’de farklı pozisyonlarda çalışmış, son olarak da davacı şirket nezdinde, iş akdinin fesih edildiği tarihe kadar satış sorumlusu olarak görev yapmış olduğunu, davacı işverenin, müvekkilinin sözleşmesini İş Yasasında belirtilen haklı bir neden olmaksızın ve ihbar önellerine uymaksızın feshettiğini, müvekkiline işten çıkışı esnasında, yasa gereği hak ettiği alacaklarının tamamının ödenmediğini, bu nedenle müvekkili tarafından davacı şirkete karşı işçilik alacaklarının tahsili amacı ile dava ikame edilmiş olup, söz konusu davanın halen tahkikat aşamasında olduğunu, işverenin, iş akdini İş Kanunu’nun 25. maddesi veya genel hükümlerdeki haklı nedenle fesih olgularına dayanmaksızın feshettiği durumlarda işçi aleyhine rekabet yasağı doğmayacağını, dava konusu olayda, iş sözleşmesi kendisine dayanmayan bir nedenden ötürü davacı tarafından feshedilen müvekkilinin, bir de haksız rekabet yasağının maddesi ile bağlı addedilmesi halinin, TBK 447 ile birlikte, haksız rekabet yasağının sınırlandırılmasına ilişkin olan TBK 445. maddesine de aykırı olacağını, rekabet yasağına ilişkin işin niteliği bakımından yapılması lazım gelen sınırlama düşünüldüğünde, iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı maddesinin geçerli olamayacağı rekabet yasağının işverene ait işlerden hangisi ya da hangileri ile sınırlandırıldığı net bir şekilde belirtilmediğinden geçersiz olduğunu, rekabet yasağına ilişkin bu hükmün bir an için uygulandığı düşünüldüğünde müvekkilinin 7 bölgeden oluşan ülkemizin hiçbir bölgesinde çalışamayacağını, (madde metninde açıkça rekabet yasağı kapsamına konulan 5 bölgenin ülkemiz yüzölçümünün %82’sini oluşturduğunu) bu maddenin uygulanmasının, müvekkilinin yıllarca emek verdiği sektörde iki sene boyunca çalışamaması anlamına geleceğini, bu durumun ekonomik geleceğini tehlikeye atmayıp adeta kendisini ve ailesini açlığa mahkum edeceği anlamına geldiğini beyan ederek, haksız ve kötü niyetli davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ticaret sicil kayıtları, SGK kayıtları, tanık anlatımları, 06/02/2020 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, işçinin iş sözleşmesinde düzenlenen rekabet etmeme yasağı nedeniyle iş akdinin sonlanması sonrasında rekabet etmeme yasağına aykırılık iddiasına dayanan cezai şartın tahsili talebine ilişkindir. Davanın dayanağı 6098 sayılı TBK’nun 444 ila 447. maddeleridir.
29/09/2017 tarihinde davacı şirket tarafından feshedilmek suretiyle sonlandırıldığı anlaşılan taraflar arasındaki 29/11/2013 başlangıç tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin “ÖZEL ŞARTLAR” başlıklı VI. maddesinin (k) bendinde iş akdinin sonlandırılmasından sonra Marmara, Ege, İç Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz Bölgesi illerinde iki (2) yıl süreyle davacının iştigal mevzuunda faaliyette bulunan bir işyerinde rekabet yasağına ilişkin düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun “Görev” başlıklı 5. Maddesinin 1-a fıkrasında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılacağı, Geçici 1. Maddesinde ise, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalara, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunacağı, ayrıca başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işlerin iş mahkemelerine devredilemeyeceği, kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı yukarıda zikredilen mevzuat çerçevesinde değerlendirildiğinde; davalının 29/11/2013 tarihinde yürürlüğe giren belirsiz süreli iş sözleşmesine istinaden davacı şirket nezdinde çeşitli pozisyonlarda 29/09/2017 tarihine kadar çalıştığı, davalının iş sözleşmesinin VI. maddesinin (k) ve (g) bentlerinde rekabet etmeme yasağının ve cezai şartın düzenlendiği, davalının davacı şirketle aynı iş kolunda faaliyette bulunan dava dışı … San. ve Tic. A.Ş.’de rekabet yasağı süresi içerisinde çalışmaya başladığının öğrenildiği ileri sürülerek sözleşmenin VI/g maddesi uyarınca kararlaştırılan cezai şartın davalı işçinden tahsilinin talep edildiği, iş sözleşmesine bağlı olarak çalışan işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra sonraki dönem için rekabet etmeme yasağının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde yer alan 444 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu gereğince Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuki uyuşmazlığın iş mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmaması nedeniyle ticari dava niteliğinde olmadığı, taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesiyle ilgili olması halinde davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, mahkememizin görevinin tayininde TTK’da düzenlenenler hariç uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türünün ve ticari iş karinesinin etkili olmadığı, Türk Ticaret Kanununun ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediği (Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, … Esas ve… Karar), uyuşmazlığın Mahkememizin görevine girmediği, 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanuna göre 12/02/2018 tarihinde açılan eldeki davaya bakma görevinin iş mahkemesine ait olduğu, mahkemenin görevli olmasının 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartlarından olduğu, aynı Kanunun 115/1 maddesi uyarınca mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında re’sen nazara alınacağı, belirlenen dava şartı noksanlığının giderilmesinin mümkün olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına, 4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/02/2020

Katip Hakim
e-imza e-imza