Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/721 E. 2018/95 K. 20.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2017/721 Esas – 2018/95
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/721
KARAR NO : 2018/95

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : 20/03/2017
KARAR TARİHİ : 20/02/2018
K.YAZIM TARİHİ : 16/03/2018

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili Ankara Batı …. Tüketici Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 21 veya 22/10/2007 tarihli kredi sözleşmesine kefil olduğunu, asıl borçlunun … olduğunu, …’in davalı bankadan 10.000,00 TL kredi çektiğini, müvekkilinin de yanlızca bu tutar ile sınırlı olarak kefil olduğunu, bu kredi borcunun asıl borçlusu tarafından 2008 tarihinde kapatıldığını, bu nedenle müvekkilinin kefaletinin de son bulduğunu, gayrimenkul üzerine konulan ipoteğin davalı bankanın 02/04/2008 tarihli fek yazısı ile kaldırıldığını, asıl borçlu …’in bu tarihten sonra da davalı bankadan çeşitli tarihlerde krediler çektiğini, bunların bir kısmını ödeyemediğini, bunun üzerine davalı bankanın asıl borçlu ve müvekkili hakkında … … İcra Müdürlüğü’nün … ve … sayılı dosyalarından icra takipleri başlattığını, müvekkilinin herhangi bir bilgisi ve haberi ile kefaletinin bulunmamasına rağmen hakkında başlatılan icra takipleri nedeniyle gayrimenkulünün satıldığını, bunun üzerine müvekkilinin … Bankası … Şubesinden kredi çektiğini ve çektiği 28.996,00 TL’nin aynı gün davalıya ödendiğini, bu nedenle davalı banka tarafından … … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasındaki hacizlerin fek edilerek dosyanın kapatıldığını, gerek Tüketici Kanunu gerekse Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince müvekkilinin mağdur olduğunu, davalı tarafından müvekkilinden haksız ve kötü niyetli olarak para tahsil edildiğini, müvekkilinin kefili olduğu kredi tutarını ödediği halde davalı banka tarafından haksız ve yersiz olarak kefili olmadığı başka borçlardan dolayı müvekkiline icra takipleri başlattığını ve zarara uğrattığını beyan ederek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere müvekkilinden haksız ve yersiz şekilde alınan 28.996,00 TL’nin 11/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin, Ankara Batı … Tüketici Mahkemesince yürütülen yargılama sırasında 25/04/2017 tarihli duruşmada; “asıl borçlu … müvekkilimin damadıdır, davalı bankadan … 10.000,00 TL bireysel kredi kullanmıştır, bu krediye de müvekkilim kefil olmuştur, müvekkilimin bu kredi dışında başkaca bir kefaleti yoktur, 10.000,00 TL’lik borç ödenmiştir, buna rağmen sanki başka bir borçtan dolayı müvekkilimin yine kefaleti varmış gibi hakkında icra takibi yapılıp gayrimenkulüne haciz konulmuş ve icra yolu ile taşınmazı sattırılmıştır, bu işlemler … Esas sayılı icra dosyasından gerçekleştirilmiştir, müvekkilimin kefaleti bulunan bireysel krediye ilişkin yapılan icra takibi dosyası ise …/… Esas sayılı dosyadır, dava konusu ettiğimiz 28.996,00 TL kefalete dair …/… Esas sayılı takip dosyasına ödenmiştir, akabinde dosyadaki hacizler kaldırılarak, dosya infaz edilmiştir, müvekkilimin kefalet borcu 10.000,00 TL’lik krediye ilişkindir, dava dilekçemizde sehven icra dosyalarından birisinin numarasını … olarak bildirmişiz bu dosyanın numarası … olacaktı, …’ın kim olduğunu bilmiyoruz, araştırıp mahkemeye bilgi vereceğiz müvekkilimin borcu nedeni ile yatan bir paradır, bu para incelenen …/… Esas sayılı takip dosyasına yatmıştır, para yattıktan sonra banka hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir ve dosya infaz edilmiştir.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Davalı vekili Ankara Batı … Tüketici Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden davanın reddinin gerektiğini, İİK’nın 72. maddesinde; “…Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.” hükmünün bulunduğunu, davacı tarafın 11/03/2011 tarihinde 28.996,00 TL ödeme yaptığını iddia ettiğini, ödeme tarihinden itibaren kanuni bir yıllık sürenin geçtiğini, bu sebeple davanın hak düşürücü süre yönünden reddinin gerektiğini, davacının imzaladığı Genel Kredi Sözleşmelerinin Kefalet başlıklı 18. maddesinde kefillerin sorumluluğunun düzenlendiğini, davacının borcunun bulunmadığı yönündeki beyanlarının gerçek olmadığını, davacı tarafın …’in asıl borçlu olduğu 22/10/2007 tarihli kredi sözleşmesi nedeniyle 10.000,00 TL’ye kefil olduğunu belirttiğini, ancak banka kayıtları incelendiğinde davacının müteselsilen kefil olduğu kredilerin görüleceğini belirterek haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Ankara Batı … Tüketici Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 14/07/2017 tarih… Esas – … sayılı karar ile hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin 08/12/2017 tarih … E.K. sayılı kararıyla ve davalı bankanın alacak isteminin dayanağı genel kredi sözleşmesi kapsamında açılan kredinin AET/Ticari nitelikte kredi olduğundan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesi gereğince asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden Ankara Batı … Tüketici Mahkemesince esas hakkında karar vermesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle Ankara Batı … Tüketici Mahkemesinin 14/07/2017 tarih ve… Esas … Karar sayılı kararının kaldırılmasına, HMK’nun 353(1)-a.3 maddesi uyarınca dosyanın görevli ve yetkili Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Batı Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine karar verilmiş, gönderilen dosya Mahkememize tevzi edilmekle yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava; İİK’nun 72/7.maddesine dayalı olarak açılan istirdat davasıdır.
Davacı, kefili olmadığı bir borçtan dolayı cebri icra tehdidi altında yapmış olduğu 28.996,00 TL ödemenin 11/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte istirdadını talep etmektedir.
Dosyaya kazandırılmış olan … (…) … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklının … Bankası A.Ş. … Şubesi, borçluların …, … ve … olduğu, asıl alacak miktarı 44.403,84 TL ve işlemiş faiz ve masrafları ile birlikte toplam 56.239,84 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin genel kredi sözleşmesi ve 11 Eylül 2008 tarihli ihtarnameye dayandırıldığı, Genel Kredi sözleşmesinin incelenmesinde, 150,000,00 TL tutarında alacaklı bankadan kredi kullanıldığı bu kredi sözleşmesini borçlulardan… ve …’in müşterek borçlu ve müşterek müteselsil kefil olarak imza ettikleri, kredinin … isimli borçlu tarafından kullanıldığı, takip öncesinde her üç borçluya bankaca ihtarname keşide edildiği, takibin itiraz edilmeden kesinleşerek davacı …’a ait gayrimenkul üzerine haciz uygulandığı, alacaklı bankanın 11/03/2011 tarihli talebi üzerine haczin kaldırıldığı, dosyada borçlu (davacı) … tarafından yapılan bir ödemeye rastlanmadığı görülmüştür.
Davacı tarafça, dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan 11/03/2011 tarihli EFT Gönderimi Dekontu incelendiğinde, gönderenin… ve EFT tutarının 28.996,00 TL olduğu, açıklama kısmında “satıcı … haciz borcu nedeniyle kapama bedeli” yazdığı, EFT’nin alacaklı davalı … Bankasının IBAN numarasına gönderildiği, keza dekont içeriğinde asıl borçlu olan dava dışı …’in de ismine yer verildiği tespit edilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun “Menfi Tespit ve İstirdat Davaları” başlıklı 72. maddesinin 7. fıkrasında “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının takip borçlusu …’in davalı bankadan kullandığı krediye kefil olduğu, kredi borcunun asıl borçlu tarafından ödenmemesi üzerine banka kefaleti nedeniyle borçtan müşterek müteselsil sorumlu tutularak diğer borçlularla birlikte davacı hakkında da … (…) … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, davacı adına kayıtlı taşınmaza … yılında haciz işlemi uygulandığı, tapu kaydı üzerine haciz şerhinin işlendiği, satış aşamasına geçilmeden 11/03/2011 tarihinde… isimli kişi tarafından davacı borçlunun icra dosyasına olan borcunun (28.996,00 TL) … Bankasından EFT yoluyla davacı … Bankasının IBAN numarasına ödendiği, ödemenin yapıldığı 11/03/2011 tarihi itibariyle belirtilen icra dosyasında davalı (alacaklı) tarafından davacı adına kayıtlı gayrimenkul üzerindeki haczin kaldırılmasının talep edildiği ve aynı tarihte icra müdürlüğünce haczin kaldırılmasına karar verilerek tapu müdürlüğüne müzekkere yazıldığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan 11/03/2011 tarihli EFT Gönderimi Dekontunun … (…) …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyası kapsamıyla uyumlu olması karşısında, bu ödemenin 3. kişi tarafından davacının borcuna istinaden yapıldığı, davacının açılan davada aktif husumet ehliyetinin bulunduğu ve cebri icra tehdidi altında ödemenin gerçekleştiği sonucuna ulaşılmış ise de, icra dosyasına istinaden davalı (alacaklı) … Bankasının IBAN numarasına yapılan ödemenin 11/03/2011 tarihinde gerçekleştiği, eldeki davanın ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72/7 maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 20/03/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmış, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın İİK ‘nun 72/7 madde ve fıkrasında öngörülen hak düşürücü süre yönünden reddine,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 495,17 TL harçtan mahsubu ile bakiye 459,27 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.479,52 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/02/2018

Katip Hakim
e-imza e-imza

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.