Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/702 E. 2020/326 K. 17.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2017/702 Esas – 2020/326
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/702
KARAR NO : 2020/326

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :

KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
ASLİ MÜDAHİL/DAVACI:
İFLAS İDARE
MEMURLARI : 1-
2-
3-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-..


8-..
9-
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 31/07/2008
KARAR TARİHİ: 17/07/2020
K.YAZIM TARİHİ : 17/07/2020

e-imza e-imza e-imza e-imza

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar …, … ile müteveffa …’ın, ……A.Ş’nin hissedarı olduğunu, davalıların 27.01.2005 tarihli Genel Kurulda şirket Yönetim Kuruluna seçildiklerini, … ölünceye kadar, diğerlerinin ise 25.01.2008 tarihine kadar müşterek yönetim kurulu üyeliklerine devam ettiğini, 10.03.2008 tarihindeki Genel Kurulda müvekkilinin yönetim kuruluna seçildiğini, yaptığı incelemelerde şirketin borç batağında olduğunu, davalıların yönetim kurulunda olduğu dönemde şirketin sahibi olduğu kum çakıl ocakları dışında devletin hüküm ve tasarrufundaki alanlarda izinsiz ve ruhsatsız kum çakıl alındığını, 6,20 milyon TL para cezası uygulandığının tespit edildiğini, Kazan C.Savcılığı’nın … E.sayılı dosyası ile şikayet üzerine tahkikat başlatıldığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 141.511,30.-TL’nin ticari faizi ile (reeskont avans) davalılardan müteselsilen tahsili ile ……A.Ş’ye ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar … ve … … vekili cevap dilekçesi ile özetle; … …’in imza yetkisinin olmadığını, harcın eksik yatırıldığını, 2 yıllık zamanaşımının dolduğunu, Genel Kuruldan izin alınmadan bu davanın açılamayacağını, yönetim kurulunun 25.01.2008 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurulda 6.maddesi ile ibra edildiğini, davacının görev yaptığı önceki dönemlerde şirketin aynı işleri için ibra edildiğini, bu sebeple bu genel kuruldaki muhalefetin dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu, zararda olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesinin … ve 2008/447 esas sayılı dosyaları, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası, dava konusu edilen şirkete ait defter ve kayıtlar, 27.01.2005 tarihli genel kurul tutanağı, Antalya … Noterliğinin 29.05.2007 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi, 10.03.2008 tarihli genel kurul tutanağı, 16.12.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporu, 27.04.2014 tarihli ek rapor ile tüm dosya kapsamı.
Davanın açıldığı Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesi 22.01.2015 tarihli ve … esas, 2015/23 sayılı kararı ile davanın usulden reddine, dosyanın yetkili Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vererek, dosyayı mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizin 07.11.2018 tarih ve 2 nolu ara kararı uyarınca; dosyamızla birleştirilen Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, 2014/856 karar sayılı dosyası yönünden süresinde verilmiş bir gönderme dilekçesi bulunmadığından, birleşen dosyanın ana dosyadan tefrik edilmesine, mahkememizin yeni esasına kaydına karar verilmiştir.
Mahkememizin 23.12.2015 tarih ve 2015/209 esas, 2015/655 karar sayılı ilamı ile; Ankara Ticaret Sicil Memurluğunun … sicil numarasında kayıtlı … … Anonim Şirketinin 23.12.2015 günü saat 12:30 itibariyle iflasına karar verildiği, kararın Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 05.05.2017 tarih ve… esas, … karar sayılı ilamı ile onandığı, davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 16.05.2019 tarihli kararı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş olduğundan hükmün 16.05.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalılardan … … ile … …’in yargılama sürecinde vefat etmeleri nedeniyle veraset ilamları dosyaya ibraz edilmiş, mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
GEREKÇE :Şirket yöneticilerinin eylemleri ile şirketin zarara uğratıldığı iddiası ile oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Dava yöneticinin sorumluluğuna ilişkindir, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 341.maddesi gereğince Anonim Şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir, bu nedenle şirket genel kurulunda karar alınıp alınmadığı hususunda beyanda bulunmak, karar alınmış ise ibraz etmek, davalılar aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde alınmış bir karar yok ise anılan eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa duruşma gününe kadar kesin süre verilmesine karar verildiği, müdahil davacı … … Anonim Şirketi tarafından 13.03.2020 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığı ve toplantıda iflas halinde … … Anonim Şirketinin eski yöneticileri hakkında ibra ve sorumluluk davası açmak, mevcut veya açılacak davalara müdahil olma, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı şirket yöneticileri hakkında tazminat davasına asli müdahil olmalarına karar verildiği ve usulü eksikliğin giderildiği görülmüştür.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri şirket adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir. Aynı maddede beş bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent, ”idare meclisi azaları şirket namına gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal neticesi olarak yapılmamasından gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler” hükmünü içermektedir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 41, 50 ve 51. madde hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve şirket müteselsilen sorumludurlar. Bu nedenle, ortaklığın, yöneticilere karşı sorumluluk davası açmasının yanı sıra ortakların, şirkete karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır. TTK’nın 340.maddesinde, 309. maddeye yapılan göndermenin sadece sorumluluk halleri ile sınırlı olduğunun ve 309. maddedeki “hükmolunacak tazminat şirkete verilir” hükmünün 336.maddedeki doğrudan doğruya zarar hallerine uygulanmayacağının kabulü gerekmektedir. Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, yöneticiler kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Kural olarak yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar ise de, anılan 336. maddedeki hallerde şirkete, şirket ortaklarına ve şirket alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yöneticilerin görevlerini ifa sırasındaki zararın kusur ile işlendiği karinesinin aksini ispat etmedikçe 338.maddesi gereğince sorumluluktan kurtulamazlar.
1982 Anayasası’nın 36. maddesinde yer verilen, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” ibaresi, ortakların dava açma hakkının temel dayanağıdır. Şirket ortağı olma, şirkete karşı dava açma hakkından vazgeçme olarak yorumlanamayacaktır. Ortak tarafından dava hakkının kullanılması, ortaklığın TTK’nın 341. maddesine dayalı dava açma hakkında olduğu gibi, genel kurul kararına ve davanın denetçilerin asıl ya da vekil aracılığı ile dava açmasına bağlı değildir.
Ortakların dava açma hakları da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararıdır. Ancak, ortak TTK’nın 340. madde yollaması ile 309/1. maddesi uyarınca dolaylı zarar dolayısıyla açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa
verilmesi yönünde talepte bulunabilir.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Davalı Yönetim Kurulu üyeleri … …, … …, … … (01.11.2007’de vefat etmiştir) 27.01.2005 – 25.01.2008 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmışlardır.
Müteveffa … …’in mirasçılarından … …, … … ve … (…) … 03.12.2007 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyesi olarak seçilmişlerdir.
Buna göre yapılan ödemeler aşağıda belirtildiği gibidir:
İdari Para Cezası Ödemelerinin hesaplanmasında; 52.136.00TL + 5.213,60TL + 41.400,00TL + 4.140,00TL + 32.000,00TL + 160,00TL + 3.216.00TL + 3.245,79TL = 141.511,39 TL’dir.
Davacı vekilinin talep ettiği 141.511,39 TL tutarındaki ödentilerin yapılan işlemlerin yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yaptıkları süre kapsamında, ilgili dönemde davalıların görev süreleri açısından değerlendirildiğinde; yukarıda belirtilen idari para ceza miktarları şirket tüzel kişiliği olan … … Tic. ve San. A.Ş. tarafından ödenmiştir ( idari para cezaları şirket tüzel kişiliğine ait olup ilgili kuramlara ödenmiştir). Buna göre, ilgili mevzuat açısından şirketin yasaya aykırı işlemleri nedeniyle idari para cezaları uygulanmış ve ilgili kurumlara ödenmesi gerçekleşmiştir.
Kurul üyelerinin ilgili dönemde yasal temsilci olmaları ve görevlerinde hatalı işlemde bulunulduğu süreç bakımından; tüzel kişiliği bulunan Anonim Şirkete ait olarak düzenlenen idari para cezası yaptırımın anılan şirket tarafından ödenmesi gerekmektedir. Ancak ilgili dönemde yönetim kurulu üyesi bulunan 27.01.2005 tarihinden itibaren … …, … … ve müteveffa … … olup, yönetim kurulu üyesi olan … … 01.11.2007 tarihinde vefat etmiştir.
Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri ve yöneticiler kendilerinin yol açtıkları zararlardan, kendi kusurlarından kaynaklanması halinde ilgili işlemden sorumlu olacaklardır.
Buna karşılık yönetim kurulu üyeleri, görevleri ve iradeleri dışında kalan zararlardan sorumlu tutulamazlar.
Konu ile ilgili Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 20.12.2011 tarih ve 2010/747 esas, 2011/17294 sayılı kararında özetle; “Yöneticiler için kusur karinesi söz konusu olup, kusursuzluklarını ispat külfeti yönetim kurulu üyelerine yüklenmiştir. Burada önce zararın varlığını bunu iddia eden davacı ispat etmeli, zararın varlığı bu şekilde ispat edildikten sonra, davalı yönetim kurulu üyesi tarafından, kendisinin bu zarardan sorumlu bulunmadığı kanıtlanmalıdır. Defter ve kayıtlara yansımamakla birlikte, şirket için yapılmış gerçek bir borç ödemesi varsa veya alınan bir mal veya hizmet, şirketin ihtiyaçları için kullanılmışsa, davalı yöneticinin bundan sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu noktada dava dışı şirket ile iş yapan diğer kişi veya şirketlerin defter ve kayıtlarından da yararlanılabilir. Yöneticinin sorumluluğuna ilişkin olarak ceza mahkemelerinde verilecek kararın işbu davayı doğrudan etkilemesi söz konusu olabileceğinden, mahkemece ceza davalarının sonucunun beklenmesi ve o davalarda sunulan delillerin işbu davada incelenmesinin gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekir.” şeklinde belirtilmiştir.
İdari Para Cezası Ödemesinin Yönetim Kurulu Üyelerinin Yönetimde Kaldıkları Süre Açısından Değerlendirildiğinde; Antalya İl Özel İdaresinin 23.02.2005 tarihli tespit tutanağına göre; yönetim kurulu üyeleri … …, … … ve … …’in 27.01.2005- 25.01.2008 döneminde, 05.02.2008 tarihinde 52.136,00TL, 17.12.2007 tarihinde 5.213,60TL, Antalya İl Özel İdaresinin 08.03.2005 tarihli tespit tutanağına göre; yönetim kurulu üyeleri … …, … … ve … …’in 27.01.2005- 25.01.2008 döneminde, 17.12.2007 tarihinde 41.400,00TL ve 4.140.00TL, Antalya İl Özel İdaresinin 08.03.2005 tarihli tespit tutanağına göre; yönetim kurulu üyeleri … …, … … ve … …’in 27.01.2005 – 25.01.2008 döneminde, 03.07.2006 tarihinde 32.000,00TL, 04.05.2007 tarihinde 160,00TL, 17.12.2007 tarihinde 3.216,00TL, Antalya Çevre ve Orman…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…Müdürlüğünün 08.03.2005 tarihli tespit tutanağına göre; yönetim kurulu üyeleri … …, … … ve … …’in 27.01.2005 – 25.01.2008 döneminde 02.06.2008 tarihinde 3.245,79TL idari para cezası uygulamalarına ilişkin yapılan işlemlerin 23.02.2005 – 08.03.2005 dönemini kapsaması bakımından, bu dönemde yönetim kurulu üyeleri olarak bulunan … …, … … ve müteveffa … …’in sorumluluklarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Müdahil şirkete ait ticari defterlerden 2004 ve 2005 yıllarına ait Envanter Defterlerinin ibraz edilmemesinden dolayı tasdik bilgilerine yönelik herhangi bir tespitin yapılamadığı, diğer ticari defterlerin ise açılış onay tasdiki taşıdığı ancak kapanış onay tasdiklerinin bulunmadığının tespit edildiği, 2004 yılı Defter-i Kebirin 300 tek sayfa olarak tasdik ettirildiği ancak bu sayfaların yetmemesinden dolayı eksik yazdınIdığının tespit edildiği, fakat bu hususun gerekli inceleme ve tespit yapılmasına mani oluşturmadığı, müdahil şirket ticari defter kayıtlanndan tespit edilen ve detayı heyet raporunun üst bölümlerinde arz edilen tüm idari para cezalarının ve ecrimisil ödemelerinin şirket kasasından yapılmış olduğunun tespit edildiği, şirket tarafından ödenen İdari Para cezası tutarının 141.511,39TL olduğu ve idari para cezalarına ilişkin tutanakların davalılar … …, … … ve müteveffa … …’in yönetim kurulu üyesi oldukları döneminde düzenlenerek, idari para cezalarının uygulandığı, idari para cezalarının değerlendirilmesinde; şirketin tüzel kişiliği adına düzenlenen idari para cezalarından toplam: 52.136,00 TL + 5.213,60 TL + 41.400,00 TL + 4.140,00 TL + 32.000,00 TL + 160,00 TL + 3.216,00 TL + 3.245,79 TL = 141.511,39TL’nın şirket tarafından ilgili kurumlara ödendiği, anılan dönemde mevzuata aykırı işlemlerden dolayı idari para cezası uygulanmasının, ilgili dönemde yönetim kurulunda bulunan (idari para cezası uygulamalara ilişkin mevzuata aykırılığın 23.02.2005-08.03.2005 dönemini kapsaması bakımından bu dönemde yönetim kurulu üyeleri olarak bulunan ) … …, … … ve Müteveffa … …’in yönetiminde olduktan süreçle yaptırımlara ilişkin tutanaklar düzenlenerek gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Davaya konu idari para cezalarının 2005-2008 yılları arasında verildiği, davanın 5 yıllık zaman aşımı süresi içerisinde 31.07.2008 tarihinde açıldığı anlaşıldığından, davalı tarafın zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı, davalı tarafın kusursuz olduğunu ispat edemediği ve davalı yöneticilerin şirketi 141.511,39TL zarara uğrattığı anlaşıldığından, davacı … …’in ve müdahil davacı … … Anonim Şirketinin açmış olduğu davanın kabulüne karar vermekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı … …’in ve Müdahil davacı … … Anonim Şirketinin davasının KABULÜNE,
141.511,30TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili müflis … … Anonim Şirketine ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 9.666,64TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.910,50TL harcın mahsubu ile bakiye 7.756,14TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 1.910,50TL peşin harç, 14,00TL başvurma harcı ve 2,30TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.926,80TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı verilmesine,
3-Davacı ve müdahil davacı … … Anonim Şirketi kendilerini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir edilen 17.393,57TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ve müdahil davacıya verilmesine,
e-imza e-imza e-imza e-imza

4-Davacı tarafından sarf edilen 2.000,00TL bilirkişi ücreti, 771,80TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 3.771,80TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Karardan sonra yapılacak yargılama giderlerinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili, asli müdahil İflas idaresi vekili ile davalı … … ve … … vekilinin yüzüne karşı, temyiz yasa yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek dilekçeyle hükmün temyiz edilebileceği, temyiz incelemesinin Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/07/2020

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza