Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/638 E. 2019/239 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/638 Esas – 2019/239

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/638 Esas
KARAR NO : 2019/239

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Komşuluk Hukuku ve Müşterek Mülkiyet nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 15/11/2017
KARAR TARİHİ: 04/04/2019
K.YAZIM TARİHİ : 03/05/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkiline ait Ankara İli … İlçesi … Mahallesi … Ada 6 parselde bulunan arsa ile davalıya ait Ankara İli … İlçesi … Mahallesi … Ada 4 parselde bulunan arsa ortak sınırına imar mevzuatı açısından gerekli olan ortak duvar inşa edildiğini, ilgili parsellerin ortak sınırına ilk olarak 56 Mt uzunluğunda 1,25 Mt yüksekliğinde bir sınır duvarı inşa edildiğini, ikinci sınır duvarının ise 42,Mt uzunluğunda ve 4.20 Mt yüksekliğinde inşa edildiğini, mimari projesine ve imar planı ruhsat ve ekleri ile sınır hattına ve inşa kurallarına uygun olarak yapılan duvarın inşası için 200.M3 beton,14 Ton demir ve 200,M3 kalıp kullanıldığını, yaklaşık 95.000,TL ye mal olan ortak sınır duvarının inşası ve yapılan masrafın paylaştırılması konusunda bilgi vermek üzere davalıya Bursa …. Noterliğinden 23.08.2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, bu ihtarnamelerine cevaben 29.08,2017 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile duvarın yapılışının olur alınmadan yapıldığı ve masrafların talep edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığının ifade edildiğini, TMK nun md. 738/1 uyarınca malik kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek yada üzerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorunda olduğunu, yine TMK md. 739 uyarınca ise kazı ve yapılarda uyulması gerekli kurallar özel kanunlarla (İmar Kanunu) belirlendiğini, bununla birlikte TMK md. 721 uyarınca iki taşınmazı birbirinden ayırmaya yarayan duvar, parmaklık, çit gibi sınırlıklar aksi ispat edilmedikçe her iki komşunun paylı malı sayıldığını, her malikin kendi taşınmazını taşmayacak şekilde ve sınırlandırma ödevi yapmak üzere diktiği sınır yapılarından doğan giderlerin bu malike ait olacağını, ancak sınır yapısı sınır çizgisi üstüne ve her iki taşınmazada taşacak şekilde dikilmişse, taşıyıcı nitelikteki istinat duvarlarının inşaat ve duvar yapım tekniği gereği zorunlu olarak yer alması gereken kısımlar olduğunu, bu takdirde bu gibi yapılar hakkında geçerli olan müşterek mülkiyet ilkesi gereğince her iki komşuda sınır yapısından doğan giderlere ortaklaşa katlanmaları gerektiğini beyan ederek, kısmi davanın kabulüyle birlikte; gerek eklerde yer verilen belgeler, gerekse yapılacak bilirkişi incelemesiyle ortak sınır duvarı inşa maliyetinin sınır yapısının yapıldığı tarihte değil dava tarihi itibariyle maliyetinin hesaplanmasına, bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenecek maliyetin davalıya payı oranında rücu edilerek yasal faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 18/02/2019 tarihli dilekçe ile davasını ıslah etmiş ve talebini 45.000,00 TL’ye artırmıştır.
CEVAP :Davalı vekili; dava dilekçesinde her ne kadar TMK 721 maddeye dayanılarak inşa edilen duvarın paylı mülkiyet hükmüne tabi olduğu iddia edilse bile somut olayın farklı olduğunu ve inşa edilen duvarın ortak sınır olmayıp, haksız ve kötü niyetli işgal neticesinde taşkın yapı olduğunu, nitekim müvekkilinin mülkiyetinde bulunan arsa üzerine davacı tarafından duvar inşaatı yapılmak suretiyle müvekkiline ait arsanın davacı tarafından haksız ve kötüniyetli olarak işgal edildiğini, TMK md. 725 uyarınca “Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı eğer yapan malik tarafından taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur, Böyle bir irtifak hakkı yoksa zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak 15 gün içinde itiraz etmediği aynı zamanda durum ve koşullarda haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir,” denildiğini, müvekkilinin taşkın yapıyı 23.08,2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile öğrendiğini, buna ilişkin itirazı ise 29.08.2017 tarihli …yevmiye nolu ihtarname ile yaptığını, duvar yapımına olur alınmadan başlandığını ve masrafların talep edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığının belirtildiğini, somut olayda davacının müvekkili şirketin rızası ve bilgisi dışında gerekli olmamasına rağmen taşkın yapı inşa etmek suretiyle müvekkili şirketin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini beyan ederek, haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Tarafların ticaret sicil kayıtları, dava konusu edilen taşınmazın tapu kaydı, imar evrakları, çaplı krokisi, mahallinde yapılan keşif, 04/05/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu, 28/07/2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, TMK 721. madde gereği müşterek mülkiyet nedeniyle, davacı tarafından inşa edilen duvar bedelinin payına düşen kısmının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, davalı ile komşu taşınmazlara sahip olduklarını, kendisi tarafından inşa ettirilen ortak sınırdaki duvarın maliyetinin davalı tarafından karşılanması gerektiğini iddia etmiş; davalı ise duvarın taşkın yapı niteliğinde olduğunu, rıza ve bilgi dışında yapılan duvar için bedel isteminin yerinde olmadığını savunmuştur.
Dava konusu edilen duvarın incelenmesi için keşif yapılmış bilirkişi raporu alınmıştır. 04/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirket tarafından taraflara ait taşınmazın sınırına kot farkının korunması amacıyla “L” şeklinde duvar inşa edildiği, duvarın toplam kârsız maliyetinin 2017 yılı rayicine göre 63.791,00 TL olduğu, duvarın nitelik olarak istinat duvarı niteliğinde olduğu, duvarın uzun kısmının taraflara ait taşınmazların ortak sınırında bulunduğu, taşkın inşaat niteliğinde olmadığı, kısa kısmının ise davacının kendi sınırı içinde bulunduğu, duvarın tümünün faydalı ve zaruri olduğu belirtilmiştir.
Tarafların itirazı üzerine alınan 17/09/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; duvarın uzun ve kısa tarafının ayrı hesabında, uzun kısmın 26.291,00 TL olduğu belirtilerek, duvarın yapımının zorunlu ve faydalı olmasının nedenleri açıklanmıştır.
Yerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı tarafından inşa ettirilen “L”şeklindeki duvarın tamamının davacı ve davalı taşınmazlarına dahil olduğu, uzun kısmın taşınmazların sınırında, kısa kısmın ise davacının taşınmazında bulunduğu saptanmıştır.
TMK 683.maddesinde “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir. Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Diğer taraftan TMK’nın 749. maddesi gereğince her arazi maliki taşınmazının sınırının çit veya duvar gibi sınırlıklarla çevrilmesi için yapılan giderleri karşılamak zorundadır. TMK’nın 750. maddesi gereğince de bu giderlere kendi yararlanması oranında katılması gerekmektedir (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi nin 2013/15475 E, 2014/3056 K sayılı ilamı).
Buna göre somut uyuşmazlıkta; bilirkişi raporu ile istinat duvarının tamamının yapımının zaruri ve faydalı olduğu nedenleriyle birlikte açık olarak saptandığından, “L” şeklindeki duvarın uzun kısmının tarafların taşınmazlarının ortak sınırında bulunması nedeniyle müşterek mülkiyet esasına göre, diğer kısmının ise ortak sınırda olmasa dahi davalıya da yarar sağlayacağı ve yapımının zorunlu olması nedeniyle komşuluk hukuku esaslarına göre davalının da masraflara yarı oranda katlanması gerektiği anlaşılmıştır. Her ne kadar bilirkişilerce arsa büyüklüğüne göre oranlama yapılarak davalıya düşen pay hesaplanmışsa da; inşa edilen duvarın tümünün tarafların yararına olması ve arsa büyüklükleri ile ilgili olmaması nedeniyle tarafların maliyete eşit oranda katlanması gerekmektedir. Davacı tarafça bedel yönünden itirazda bulunulmuşsa da yapılan hesabın yöntem ve miktarında hata bulunmadığı kanaatiyle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE, 31.895,50 TL nin; 1.000,00 TL sine dava tarihinden, bakiye 30.895,50 TL sine ise ıslah tarihi olan 18/02/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gereken 2.178,78 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40TL harç ile 751,41 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.395,97 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harcı, 4,60TL vekalet harcı ile 751,41 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 818,81 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 189,00TL tebligat ve posta gideri ile 1.250,00TL bilirkişi ücreti, 253,80 TL keşif harcı, 280,00 TL keşif araç ücreti olmak üzere toplam 1.972,80TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesap edilen 1.398,29 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 3.827,46 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davanın ret oranına göre takdir ve hesap edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.04/04/2019

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı