Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/595 E. 2018/585 K. 10.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2017/595 Esas – 2018/585

T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/595
KARAR NO : 2018/585

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACILAR :1-
2-
VEKİLİ :
DAVALILAR :1-
VEKİLİ :
:2-
3-

DAVA : LİMİTED ŞİRKET FESHİ
DAVA TARİHİ : 27/10/2017
KARAR TARİHİ : 10/10/2018
K.YAZIM TARİHİ : 29/10/2018

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, davalı şirketin halen müdürü olan davalı … ve diğer davalı … ile birlikte her birinin %25 hisseye sahip olduğu davalı şirketi kurduklarını, şirketin yönetimi ve temsil yetkisinin davalı …’a verildiğini, şirket yönetiminin ortaklara eşit davranma borcunu yerine getirmediğini, daha önce alınan kararlar uyarınca dağıtılmasına karar verilen kâr paylarının dağıtılmadığını, şirket kararları gereğince müvekkillerinin hisselerine düşen kâr paylarının ödenmediğini, şirketin kötü yönetilmesinin, şirket sermayesinin her geçen gün erimesine sebep olduğunu, kötü gidişi durduramayan yönetimin, diğer iki ortağa yüksek miktarlarda ücretler ödemenin yanında gereksiz personel istihdamı ile şirketin mali yapısının her geçen gün daha da kötüye gitmesine sebep olduğunu, bunun yanında şirketin demirbaşında bulunan malvarlığının düşük
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

fiyatlarla satılmak suretiyle şirket bir yandan zarara uğrarken diğer yandan malvarlığının hızla eridiğini, yapılan satışlarda alıcının soy ismindeki benzerliklerin, yönetimin yakınlarına menfaat temin etme iradesiyle hareket ettiği şüphesini uyandırdığını, yukarıda bahsedilen hususlarda davalı şirket ve şirket müdürünün …’a 26.02.2016 tarihinde Ankara …. Noterliğimin … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiğini, özen ve bağlılık yükümlülüğü ile kanunlar ve şirket sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerine uygun davranmayan şirket yönetiminin, müvekkillerine gerçeğe uygun bilgi vermekten kaçındığını, kötü yönetimi nedeniyle şirketin her geçen gün daha da zarar etmesine sebep olduğunu, bu nedenle öncelikle davalı şirket müdürü …’ın yönetim yetkisinin kaldırılarak, kayyım atanmasına karar verilmesini ve davalı şirket müdürü ve diğer ortağın birlikte hareket ederek şirketi zor duruma sokmaları ve süreçte güven ilişkisinin sona ermiş olması nedeniyle, bu aşamadan sonra ortakların birlikte hareket etmeleri ve hatta bir araya gelmelerinin mümkün olmadığını, aralarında ciddi anlaşmazlıkların çıktığını, şirket faaliyetlerinin durma noktasına geldiğini, gerçeğe uygun bilgi verilmemesi, alınan kararlar uyarınca kâr dağıtılmaması, şirket kararları ve sözleşmenin ihlali hallerinin ortaklık ilişkisinin fiilen sona ermesine sebep olduğunu, fiilen sona eren şirket ortaklığının hukuken de sona ermesi için şirketin feshine ve tasfiyesine karar verilmesi tedbiren şirkete kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı …. ….. Tic. Ltd. Şti. vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin her biri 10.000 hisse olmak üzere …, … ve davacılar … ve … … isimli ortaklara eşit olarak dağıtıldığını, ortaklardan …’ın 05.05.2012 tarihinde yapılan genel kurulda alınan 2012/4 numaralı karar ile 5 yıllığına şirket müdürü olarak seçildiğini, …’ın görevinin halen devam ettiğini, kâr paylarının ödenmesini, eşit işlem yapılmasını, şirketin aktifinde yer alan demirbaşların listesinin, bu demirbaşların nasıl değerlendirildiğinin, pasifinde yer alan borçların, şirketin taahhüdünde bulunan işlerin, istihdam edilen personel listesi ile personel görev dağılımım gösterir bilgi ve belgelerin kendilerine teslimini ve genel kurulun derhal toplanmasını talep ettiklerini, davacılar tarafından keşide edilen ihtarnameye ilişkin cevabi ihtarname içeriğinde; şirket genel kurulunun aldığı tüm kararların şirket müdürü tarafından uygulandığı, tüm ortaklara eşit muamele yapıldığı, 03.04.2015 tarihli genel kurulda davacıların da katılımı suretiyle oybirliği ile alınan 6 numaralı karar gereği kâr dağıtımı yapılmadığı, şirketle ilgili tüm bilgilerin ortaklarla paylaşıldığı, şirketin asgari giderlerinin yapılabilmesi için gerekli mali desteğin davacılar dışındaki ortaklar tarafından karşılanmak zorunda kalındığı, şirket sermayesinin erimediği, iki ortağa ödenen ücretin 05.02.2012 tarihli genel kurulda oybirliği ile alınan karar ile belirlendiği ve 05.04.2014 tarihli genel kurulun 6 numaralı kararı ile yine oybirliği ile artırıldığı, şirketin yeni ve kârlı bir iş üstlenememiş olması nedeniyle şirket müdürünün aldığı kararla kendisinin ve …’in aldığı maaşların indirildiği, iş yüklenilmemiş olması nedeniyle önceki yıllarda zaman zaman 68’e varan istihdam edilen işçi sayısının mevcut halde sadece 12 olduğu, sekreter bulunmadığı ve sözü edilen 12 işçiden 7 si ile anlaşarak ücretsiz izin kullanmalarının sağlandığı, şirkette bilfiil davalı ortakların kullanımında olan makam aracı olarak kullanılan iki aracın şirketin asgari giderlerini karşılamak amacıyla rayiç değeri ile … ve İstanbul’da faaliyet gösteren ‘‘… A.Ş.” unvanlı bir şirkete satıldığı, şirketin unvanında bulunan “…” kelimesinin müvekkili şirketin müdürünün soyadıyla aynı olmasının sadece bir tesadüf olduğu, 03.04,2015 tarihinde yapılan genel kurulda davacıların da katılımı ile oybirliği ile alınan 4 numaralı kararda yazılı olduğu üzere, şirketin bilanço ve kâr/zarar hesaplarının onaylandığı böylece davacıların şirkete ait bilgilerden mahrum bırakıldıkları iddialarının gerçeği yansıtmadığı hususlarının davacılara bildirildiğini, ayrıca, her yıl Nisan ayında yapılan şirket genel kurulunun, bu kez, davacıların isteği üzerine olabilecek en kısa süre olan 18.03.2016 tarihinde şirket merkezinde yapılacağını ve toplantı gündeminin ihtarname
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

içeriğinde davacılara bildirildiğini, ihtarnamenin davacılar vekilince 07.03.2016 tarihinde tebliğ olunduğunu, şirket genel kurulunun 18.03.2016 tarihinde yapılacağına ilişkin şirket müdürünün kararı ve gündemin, davacıların ihtarnamede yazılı adreslerine iadeli taahhütlü posta yoluyla tebliğ olunduğunu, buna rağmen davacıların 18.03.2016 tarihinde yapılan genel kurula katılmadıklarını, 18.03.2016 tarihinde toplantıya katılan davalı ortaklar genel kurul toplantısını 25.03.2016 tarihine erteleyerek davacı ortakların katılımını temin edebilmek amacı ile alınan kararı tekrar iadeli taahhütlü acele posta servisi ile davacı ortaklara bildirildiğini, ancak 25.03.2016 tarihinde tekraren şahsen katılmadıkları gibi vekillerine şirket genel kurul toplantısına katılmak üzere herhangi bir yetki vermediklerini, davalılardan şirket müdürü …’ın şirket için hayati önem arz eden şirket genel kurulunun toplanması arzusu içerisinde yeni bir karar alarak, 04.05.2016 tarihinde genel kurulun yapılacağı bilgisini davacı ortaklara iadeli taahhütlü olarak tebliğe gönderdiğini, Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini ve ayrıca yerel gazetede ilanının sağlandığını, buna rağmen davacı ortakların yine genel kurula katılmadıklarını,davacıların katılmadıkları genel kurulun bir gün sonrasında 05.05.2016 tarihinde dava açtıklarını, davacıların şirket genel kuruluna katılarak şirketin ana faaliyetinin devamı, kârlılığın artırılması için katkıda bulunmak yerine huzurdaki davayı açarak şirket tüzel kişiliğinin son bulması yönünde tercihte bulunduklarını, şirket ortağı olan davacıların bugüne kadar bir kez dahi müdür değişikliği taleplerinin olmadığını, kendilerinin de katıldığı genel kurullarda tamamı oybirliği ile alınmış kararlara aykırı ihtarname gönderdiklerini, şirketin tasfiyesine karar verilmesinin mümkün olmadığını, şirketler hukuku kapsamında gerek TTK m. 531 ve devamı maddeleri gerekse Yargıtay içtihatları ve doktrin tarafından benimsenen “şirketin devamlılığı” ilkesine göre, şirketin devamlılığının sağlanmasının esas olduğunu, düzenleme uyarınca, ekonomik değer taşıyan şirketin feshine karar vermenin hukuka aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalılar … ve … mahkememize sundukları cevap dilekçesinde özetle; davalı olan … ve …’in tek ticari faaliyetinin tasfiyesi istenen şirket olduğunu, davacıların madencilik sektöründeki daralma nedeniyle şirketin karlılığında azalma ve sektörde faaliyet gösteren kendilerine ve yakınlarına ait firmaları ve çalışmaları olması nedenleriyle şirketteki hisselerini davalılara satmak istediklerini, hisse devri görüşmelerinde belirli bir noktaya gelinmiş ise de her defasında davacıların nedensiz olarak caydıklarını, davacıların her defasında daha fazla fiyat talep ettiklerini, davacıların tasfiye talep ederek, tek ticari faaliyeti ve gelir kaynağı davalı şirket olan ortaklarını zor durumda bırakmak suretiyle, hisselerini değerlerinin çok üzerinde davalılara satmak amacıyla huzurdaki davayı açtıklarını, bu bakımdan dava hakkının kötüye kullanıldığını. davacıların şirket ile ilgili olarak talep ettikleri tüm bilgi ve belgelerin kendilerine en uygun iletişim vasıtalarıyla (elektronik posta vb.) ulaştırıldığını, buna ilişkin kayıtların bulunduğunu, buna rağmen davacıların ihtarnamelerinde bilgi ve belge verilmediğini ifade etmeleri ve istemeleri üzerine bu kez ihtarnameyi keşide eden vekillerine imza karşılığı derhal teslim edildiğini, davacıların halen dava dilekçelerinde bilgi verilmediğini ileri sürdüğünü ve şirketin tasfiyesini talep ettiklerini, davacıların iddiasının gerçek dışı olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Ankara …. ATM’in ….E., …K. Sayılı yetkisizlik ilamı, davalı şirketin sicil dosyası, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları, 14.05.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Talep, haklı sebeplerin gerçekleştiği iddiasıyla limited şirketin feshine karar verilmesi istemine ilişkindir. (TTK M. 636/3)
Davacı ve davalı olarak gösterilen gerçek kişiler feshi istenen (diğer davalı) şirketin ortaklarıdır. Davacılar, şirket yönetiminin tüm ortaklara eşit davranmadığını, alınan kararlara rağmen kar payı dağıtımı yapılmadığını, şirketin kötü yönetildiğini ve şirketin zarar
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

ettirildiğini, şirket yöneticilerinin özen ve bağlılık yükümlülüklerini ihlal ettiklerini, müvekkillerine bilgi verme yükümlülüğününde yerine getirilmediğini ileri sürerek, nizalı şirketin feshine karar verilmesini istemiştir.
Tarafların bildirdikleri delilleri toplanmış, iddiaların değerlendirilebilmesi bakımından şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Tarafların beyanları, toplanan deliller ve bilirkişi kurulu raporu birlikte değerlendirilmiştir. Davacılar, feshine karar verilmesini istedikleri davalı şirkette toplamda %50 hisseye sahip ortaklardır. Haklı sebeplerin gerçekleştiğinden bahisle şirketin feshine karar verilmesini istemektedirler. Haklı sebeplerin varlığı nedeniyle fesih davası açma TTK’un 636/3 maddesinde düzenlenmiştir. Yasada “haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir” denmektedir. Buna göre, limited şirketin feshine karar verebilmek için haklı sebeplerin gerçekleştiği ispat edilmelidir. Davacı iddialarını ispat bakımından tanık ve şirket kayıtlarına delil olarak dayanmış, ön inceleme duruşmasında verilen kesin mehil içerisinde tanıkların isimlerini bildirmemesi karşısında (tanıklar) dinlenememiş, davalı kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Davacıların iddialarının değerlendirilebilmesi için bilirkişi kurulunca şirketin kayıtları tetkik edilmiş; şirket yöneticilerinin ortaklara eşit davranmadığı, şirketin kötü yönetildiği, şirket yöneticilerinin özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettikleri, davacı ortaklara bilgi verme yükümlülüğünün ihlal edildiği ve alınan kararlara rağmen kar payı dağıtımın yapılmadığı yönündeki iddiaları teyit eder bulgulara ulaşılamamıştır. Bu durumda davacılar, TTK 636/3 maddesinde açıklanan haklı sebeplerin gerçekleştiğini ispat edememiş sayılmıştır.
Fesih dışında, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesi ve davacı ortağın şirketten çıkarılması çözümü ise (davalılar tarafından da teklif edilmiştir) davacıların kabul etmemesi nedeniyle değerlendirilmemiştir.
Bu durumda ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90TL karar ve ilam harcının peşin alınan 29,20TL harçtan mahsubu ile bakiye 6,70TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı …. … Tic. Ltd. Şti.’nin kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.180,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) oy birliğiyle karar verildi.10/10/2018

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı