Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/535 E. 2018/657 K. 31.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2017/535 Esas – 2018/657
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/535
KARAR NO : 2018/657

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
: 2-
VEKİLİ :
: 3-

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 27/09/2017
KARAR TARİHİ : 31/10/2018
K.YAZIM TARİHİ : 19/11/2018

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … …A.Ş.’de 199.789 adet hisse sahibi olup sermaye tutarının 1.997.890,00 TL olduğunu, davalıların ……..A.Ş.’nin 07.04.2016 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunda yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini, genel kurul iptali talebiyle, ……..A.Ş. aleyhine mahkememizin 2016/441E. sayılı dosyasıyla müvekkili tarafından açılan davada alınan bilirkişi raporuna göre 31.12.2015 tarihi itibarıyla; …….A.Ş.’nin net çalışma sermayesi (-) 11.605.084,94TL olup yine 31.12.2015 tarihi itibarıyla 42.550.000,00TL olan sermayesinin % 64,05’ini kaybettiğini, yönetim kurulunun TTK 376. maddesi gereğince hareket etmesi gerekmesine rağmen, davalı şirket yönetim ve denetim kurullarının yasanın açık hükmünü görmezden gelerek zararın büyümesine neden olduklarını, yargılama neticesinde tam olarak tespit
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

edilecek zararın şimdilik 10.000,00TL davalılardan tahsili ile … …A.Ş.’ye ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ………A.Ş.’nin 07.04.2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurulunda yönetim kurulu üyesi olarak oybirliği ile seçildiğini, müvekkilinin yönetim kuruluna oybirliği ile seçilmeden önceki dönemlere ilişkin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde şirketin herhangi bir zararının bulunmadığını, davacının iddia ettiği var ise zararların müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmasından önceki dönemlere ait olabileceğini, kaldı ki müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinin 1 yıldan az sürdüğünü ve söz konusu dönemde yapılan işlemlerin zarar doğuracak nitelikle olmadığı belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; 22.01.2015 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu başkanlığına seçildiğini, yönetim kurulu başkanlığına seçilmeden önce şirketin birçok ticari faaliyetinin gerçekleştiğini, şirketin … AVM’nin yapımı için kullanılan döviz bazlı kredisi mevcut olduğu bu dönemde de kiracıların birçoğunun işyerlerini boşalttığını, görev yaptığı 2015 ve 2016 yıllarında tüm olumsuzluklara rağmen faaliyet karı elde ettiklerini, ancak daha önceki yönetim kurulunun döviz kredisiyle borçlanmalarından dolayı finansman gideri nedeniyle şirketin zarar ettiğini, davacının, … AVM’nin genel kurul iptali talebiyle açtığı davada bilirkişinin vermiş olduğu raporun … AVM’nin genel kurulu toplantısının iptali ile ilgili olduğunu, bu davanın konusu olmadığını, bahse konu bilirkişi raporunun doğru olduğu kabul edilse dahi, şirketin öz sermayesindeki erimenin kur artışlarından kaynaklandığını, şirketin ticari faaliyeti karlılığında olumsuz bir durumun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; bilirkişinin, şirketin sermayesinin %64,5’inin kaybedildiği yolundaki görüş bildiriminin doğru olmadığını, bilirkişi incelemesinin Ticaret Odasındaki belgeler üzerinde yapıldığı için, yardımcı defterlerdeki kayıtları incelemeden veya şirket sermaye miktarının son şeklini görmeden görüş bildirdiğini, AVM’nin inşaatı aşamasında alınan dolar cinsinden kredinin geri ödenmesi için, muhasebe tekniği açısından, şirketin ortaklardan para talebinin başka türlü mümkün olmaması nedeniyle, bunu sermaye artışı yoluyla yaptığını, yardımcı defterlerin incelenmesi durumunda sermaye artışı için ortaklara yaptığı ödemelerin bu borcun kapatılması için kullanıldığının açıkça görüleceğini, dolayısıyla şirketin bilançolarında yer alan zararın şirketin faaliyet zararı olmayıp, döviz borcu dolayısı ile yıllar içerisinde biriken faiz ve kur farklarından kaynaklandığını, sermayesinin % 64,5’inin kaybedilmesinin söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER : Davalı şirketin defter ve kayıtları, ana sözleşme, mahkememizin 2016/441E., 2018/233K. Sayılı dosyası, mahkememizin 2017/350E., 2018/366K. Sayılı dosyası, 31.05.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Talep, yönetim kurulu üyelerinin anonim şirketi zarara uğrattığı iddiasıyla açlıan tazminat istemine ilişkindir. (TTK m. 555)
Davacı vekili, davalıların halen şirketin yöneticileri olduklarını, 07.04.2016 tarihli genel kurulda göreve seçildiklerini, 28.03.2017 tarihli genel kurulda davalıları ibra etmediğini, ibranın geçersiz olduğunu, davalıların yönetim sürecinde şirketi zarara uğrattıklarını, bu zararın belirlenerek davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, dava konusu “… …. ve Tic. A.Ş.”nin kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir. Davacı vekili dosyaya sunduğu 22.03.2018 tarihli (taleplerinin dayanaklarını) açıklama dilekçesinde;
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

dava konusu ettiği zararın kaynağının davalı şirket yöneticilerinin kötü yönetimi olduğunu, şirketin sahibi olduğu AVM’in kötü yönetim neticesinde zarar ettirildiğini, dava konusu ettiği 07.04.2016 ile 28.03.2017 tarihleri arasındaki zararın belirlenerek davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davacı, dava konusu şirkette %2.995 oranında hisseye sahip şirketin 36 ortağından biridir. Şirketin işlettiği AVM mobilya ve ev gereçleri mağazaları konseptinde çalışmaktadır. Davalılar, dava konusu şirketin 07.04.2016 tarihli genel kurulunda yönetime seçilmişlerdir. 28.03.2017 tarihli genel kurulda da davalıların teşekkül ettirdiği yönetim kurulu ibra etmiştir.
Dava konusu şirketin kayıtları üzerinde bilirkişi kurulu marifetiyle yapılan incelemede; davalıların ibrasının yasaya uygun olduğu, davalıların kendi ibralarında oy kullanmadıkları, davacının bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğinin teyit ve tespit edilemediği, nizalı şirketin faaliyet kararının, davalıların görevde olduğu 2016 yılında, 2015 yılına göre arttığı, şirketin finansman giderleri ve yabancı para birimi üzerinden banka kredisi kullandığı için kur farkından dolayı zararının bulunduğu, şirketin dönem zararının davalıların yönetimde olduğu süreçte, bir önceki yıla nazaran azaldığı, şirketin 31.12.2016 tarihli bilançosu itibariyle TTK’un 376/1 fıkrasına uygun olarak sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı, bu durumda genel kurulun yasaya göre toplanarak uygun gördüğü iyileştirici tedbirleri alacağının belirlendiği, davalıların yönetimde olduğu dönemde 09.03.2017 tarihinde yapılan olağan genel kurulda sermaye artırımına gittiği belirlenmiştir. Davalı şirket kayıtlarından TTK 376. maddesinde açıklanan hale davalılar yönetime gelmeden girdiğide belirlenmekle, şirketin bu kapsamda değerlendirilmesinde davalıların yönetiminin etkili olduğunu söylemek mümkün görülmemiştir.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi neticesinde özetle; taraflar ve davacı ile dava konusu şirket arasında mahkamemizde görülen pek çok davanın bulunduğu, tarafların arasında süreklilik arz eden bir niza oluştuğu, dava konusu edilen dönemde davalıların şirket yönetiminde bulundukları, anılan dönemde şirketi zarara uğrattıklarına dair somut veriler ispat ve tespit edilemediği görülmekle, davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,78TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 134,88TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalılar … ve …’nın kendilerini vekille temsil ettirdikleri görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 2.180,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) oy birliğiyle karar verildi.31/10/2018

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı