Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/489 E. 2019/320 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2017/489 Esas – 2019/320

T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/489
KARAR NO : 2019/320

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : GENEL KURUL KARARI İPTALİ/KAYYIM ATANMASI
DAVA TARİHİ : 07/09/2017
KARAR TARİHİ : 08/05/2019
K.YAZIM TARİHİ : 30/05/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 1986 yılında %10 hisse alarak ortak olduğunu, şirketin diğer ortaklarının …, …, …, …, … ve … olduklarını, kendileri hariç diğer ortakların … ailesi tarafından teşekkül ettiğini, yönetim kurulunun da bu aileden seçildiğini, son yönetim kurulu üyelerinin …, … ve … olduklarını, müvekkilinin azınlık pay sahibi ortak durumunda bulunduğunu, şirket yöneticilerine güvenmesi nedeniyle şirkette herhangi bir sorgulama yapmadığını, 10.06.2017 tarihinde yapılan genel kurul öncesinde yaptıkları araştırma neticesinde şok olduklarını, yöneticilerin TTK’nun 393, 395 ve 396. maddelerine aykırı hareket ettiğini tespit ettiklerini, şirket yöneticilerinin elde edilen karı ortaklara kötü niyetli olarak dağıtmadığını, şirket lehine de kullanmayarak şahsi mal varlıklarını artırmada kullandıklarını tespit ettiklerini, yine davalı şirket yönetimini oluşturan … ailesinin aynı konuda faaliyet gösteren ve davalı şirketle rekabet eden bir çok şirketler kurduklarını, gündemin 3. maddesinin görüşülmesi neticesinde alınan kararın iptalini istediklerini, burada görüşülen yönetim kurulu faaliyet raporunun yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğunu, genel kurulda onaylanan faaliyet raporunun TTK’nun 516. maddesine ve yönetmelik hükümlerine uygun olmadığını, davalı şirketin finansal durumunu eksiksiz,
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

dolambaçsız ve gerçeğe uygun olarak dürüst bir şekilde yansıtmadığını, gündemin 4. maddesinde görüşülen bilanço ve gelir hesap tablolarının doğru olmadığını, yönetim kurulunun genel kurula sunduğu finansal tabloların yasanın emrettiği gibi dürüst bir resim çizmediğini, bu madde görüşülürken kar dağıtım kararının da reddedildiğini, bunun da doğru olmadığını, davalı şirketin ekonomik durumunun hiç bir surette kar payı dağıtmama konumunda olmadığını, gündemin 5. maddesinin görüşülmesi neticesinde alınan ibra kararının yasal hükümlere aykırılık taşıdığını, yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmamasının gerektiğini, gündemin 7. maddesinde görüşülen yönetim kurulu üyelerine verilecek ücret konusunda çelişik kararlar alındığını, yönetim kurulu üyelerinin her birine 15.000,00TL net ücret ödenmesinin ve bunun dışında yurt içi ve yurt dışı harcırah harici herhangi bir ödemenin yapılmaması önerisinin oy birliğiyle kabul edildiğini, bunun akabinde bu kararla çelişik olan yönetim kurulu üyelerine kar payı dağıtım kararı alındığını, bu kararın oy çokluğu ile alındığını, oy birliği ile alınan kararın oy çokluğu ile alınan karara üstün tutulmasının zorunlu olduğunu, yapılacak yargılama neticesinde; davalı şirketin 10.06.2017 olağan genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 5 ve 7 nolu kararların iptaline hükmedilmesini, TTK’nun 630. maddesi çerçevesinde davalı şirket yöneticilerinin yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılarak şirkete kayyım atanmasını talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin bir aile şirketi olduğunu, ortaklıktan ayrılan aile fertlerinin yeni şirketler kurarak yollarına devam ettiklerini, uzun süredir ortak olan davacının da bu duruma vakıf olduğunu, şirket yöneticilerinin basiretli yönetimi sayesinde davalının sürekli büyüme ve kendini geliştirme trendi sağladığını, son genel kurulda alınan kararlarında bu durumu gösterdiğini, şirketin gelişimi için alınan yatırım kararında borçlanmadan şirket karında finans edilmesi nedeniyle ortakların bir bedel ödemelerinin söz konusu olduğunu, ancak hisse oranları nazara alındığında davacı dışındaki ortakların ödediği bedelin çok daha fazla olduğu hususunun açık olduğunu, dava dilekçesinde bildirilen şirketlerle müvekkilinin ortaklık yapısının farklı olduğunu, bu şirketlerden sadece … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ortaklarının davalı şirketle bir alakalarının bulunduğunu, bu şirketin de 2003 yılında kurulduğunu, anılan şirketle davalının küçük çaplı bir ticaretinin olduğunu, davalı şirketten mal kaçırılarak kurulmasının yada haksız rekabet durumunun söz konusu olmadığını, genel kurulda alınan tüm kararların usul ve yasaya uygun olduğunu, kar dağıtmama kararının çok yerinde bir karar olduğunu, makine parkının yenilenmesi gerektiğini, yine 7. maddede alınan kararların bir biri ile çelişik olmadığını, yapılacak inceleme neticesinde; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER :Davalı şirketin ana sözleşmesi, Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, ticari defter ve kayıtları, davalı şirketle bağlantılı olduğu iddia olunan şirketlerin Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, vergi kayıtları, bilirkişinin 30.11.2018 tarihli raporu, bilirkişi kurulunun 31.03.2019 tarihli ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Talep, davalı anonim şirket genel kurulunda alınan kararların iptali ve davalı şirket yönetim kurulunun görevden alınarak şirkete kayyım atanması isteminden ibarettir. (TTK’nun m. 445, 446, 449; 364)
Davacı, davalı anonim şirketin ortağıdır. Davalı şirkette dava tarihi itibariyle 2300 hissesi (%8,51) bulunmaktadır. Şirketin diğer hisseleri … ailesinin fertlerine aittir.
Davacı nizalı genel kurulda alınan 3, 4, 5 ve 7 nolu kararların yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kaidelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptalini talep etmekte, ilaveten şirketin kötü yönetildiğini ileri sürerek, yönetim kurulunun görevden alınmasını ve şirkete yönetim kayyımı atanmasını talep etmektedir. Davalı taraf ise, iddiaların doğru olmadığını, alınan kararların yasa ve ana sözleşmeye uygun olduğunu bildirerek haksız surette açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmaktadır.
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

Davacı, niza konusu yaptığı 2016 yılına ilişkin 11.04.2017 tarihili genel kurula katılmış, iptalini istediği maddeler yönünden muhalefette bulunmuş, buna ilişkin şerhini tutanağa işletmiştir. Dolayısıyla TTK’nun 446. maddesindeki dava açma koşulunun yerine getirildiği anlaşılmıştır.
Dava, genel kurul tarihinden itibaren TTK’nun 445. maddesindeki açıklanan üç aylık yasal süre içerisinde açılmıştır.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, davalı şirketin kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak uzman bilirkişiden rapor alınmış, akabinde mali müşavir bilirkişinin yanına şirket iş denetim uzmanı bilirkişide ilave edilerek, taraf itirazlarını değerlendirici ek rapor alınmıştır.
Nizalı genel kurulda gündem maddeleri görüşülmüştür. Gündemin 3. maddesinin görüşülmesi neticesinde; yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu okunmuş ve müzakere edilmiştir. Davacı taraf faaliyet raporunun TTK’nun 516. maddesine uygun olmadığını, bakanlıkça hazırlanan zorunlu asgari içeriğe de sahip olmadığını, faaliyetlerin doğru, eksiksiz, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtılması kuralına uymadığını ileri sürmüştür. Yapılan oylama neticesinde oy çokluğu ile faaliyet raporu kabul edilmiştir. Anonim şirket yıllık faaliyet raporları şirketin ilgili hesap dönemine ait iş ve işlemlerinin akışı, finansal durumunu doğru, eksiksiz, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtmalıdır. Başka bir deyişle, TTK.’nun 516 ile Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkındaki yönetmeliğin 7. maddesi içeriğine uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Bilirkişi marifeti ile yapılan tetkikte; nizalı faaliyet raporunun yönetmeliğin 7. maddesinde açıklanan bölümleri içerdiği tespit edilmiştir. Davalı şirketin 2016 yılı finansal tabloları (bilançosu ve gelir tablosu) ile 2016 yılı faaliyet raporunun uyumlu olduğu da anlaşılmıştır. Davacının bu maddede alınan karara yönelik itirazları yerinde görülmediğinden kararın iptali istemin reddedilmiştir.
Genel kurul gündeminin 4. maddesinin konusu “2016 yılına ilişkin bilanço ve gelir tablosu hesaplarının okunması, müzakere edilmesi ve tasdik edilerek karara bağlanması; kar dağıtımı ile ilgili tekliflerin” görüşülmesidir. Yapılan görüşmeler neticesinde; oy çokluğu ile bilanço ve gelir tablosu hesapları tasdik edilmiştir. Davacı şirket temsilcisi sözlü önerge vererek birinci ve ikinci temettünün, ayrıca dağıtılmayan geçmiş yıl karlarının tümünün ortaklara payları oranında dağıtılmasını teklif etmiştir. Burada davalı şirket yönetim kurulu bir kısım üretim ünitelerinin teknolojisin eskidiği, bunların yenilenmesi gerektiği, yeni bir fabrika binasının yapılmasının zorunlu olduğu hususlarını gerekçe göstererek davacının kar payı dağıtım önergesine karşı çıkmıştır.
Anonim şirketlerde kar payı TTK’nun 507 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde, her yıl ortaklara kar payı dağıtma zorunluluğu getirmemiştir. İhtiyaç duyulması halinde hiç kar payı dağıtılmaması ve bunun yerine ilgili dönem karının şirket bünyesinde tutulması, TTK’nun sistemi içerisinde mümkün kılınmıştır. Yasal düzenlemeye göre; yıllık kardan kanuni ve esas sözleşmesel yedek akçeler ayrıldıktan sonra kalan kısmın dahi TTK’nun 523/2’nin tanıdığı olağanüstü yedek akçe ayırma yetkisine istinaden pay sahiplerine dağıtılmaksızın, bütünüyle bünyede tutulmasının mümkün olduğu görülmektedir. Ancak, olağanüstü yedek akçe ayırma yetkisi kullanılırken TTK’nun 523/2 koşullarının varlığı da doğal olarak aranacaktır. Bu suretle de şirketin menfaatleri ile pay sahiplerinin menfaatleri arasında yasaya uygun objektif bir denge sağlanmış olacaktır. Olağanüstü yedek akçe ayrımının gerçek ve somut bir ihtiyaca karşılık geldiği açık bir şekilde ortaya konmasından sonra ise şirketin faaliyet dönemindeki karın icabında tamamını bünyesinde tutmasını engelleyecek geçerli bir sebep mevcut değildir. Somut uyuşmazlıkta, davalı şirketin kayıtları incelendiğinde, davalı şirketin maddi duran varlıkların büyük bir bölümünün makine ve cihazlardan oluştuğu ve bunlarında büyük bir kısmının ömrünü tamamladığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda 31.03.2017 tarihinde ve 06.11.2017 tarihlerinde yüksek bedellerle makine alındığı, bunlara ilaveten çeşitli makinelerin alımı için teklifler yapıldığı tespit edilmiştir.
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

Bunun haricinde fabrika binasının yeni tesise taşınması için hazırlıklarda yapılmaktadır. Tüm bu durumlar birlikte değerlendirildiğinde, kar payı dağıtmamanın şirketin sürekliliği açısından makul sayılabilecek bir gerekçe olduğu, diğer yandan şirketin finansal tablolarının gerçeği yansıtmadığı iddiasının genel nitelikte bir iddia olduğu, bilirkişi kurulunca yapılan incelemede; şirket bilançosu ve gelir tablolarının birbiri ile ve davalı şirkete ait ticari defter kayıtları ile uyumlu olduğu tespit edildiğinden, davalı şirketin 10.06.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 nolu kararın iptali koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Genel kurulda gündemin 5. maddesinin görüşülmesi neticesinde; yönetim kurulu üyelerinin ibralarına oy çokluğuyla karar verilmiştir. Davacı ortak mali tabloların gerçeği yansıtmadığı iddiasıyla alınan kararın iptalini talep etmiştir. Genel kurul tutanaklarının incelenmesinden ibra kararında (yönetim kurulu üyelerinin oyları hariç) 7425 payın olumlu oy kullandığı, davacı yanın sahip olduğu 2300 payın ise menfi oy kullandığı, bu suretle de yeterli çoğunlukla ibra kararının alındığı tespit edilmiştir. Bilirkişi marifeti ile yapılan incelemelerde, davalı şirketin, mali tablolarının yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun düzenlendiği, birbirleri ile de uyumlu oldukları tespit edilmiştir.
Nizalı genel kurulun 7 nolu gündeminin konusu yönetim kurulu üyelerine verilecek ücretlerin tespiti ile ilgilidir. Bu maddenin görüşülmesi sırasında; yönetim kurulu üyelerinin her birine aylık 15.000,00TL net huzur ücreti ödenmesine, bunun dışında yurt içi/yurt dışı harcırahları hariç herhangi bir ödeme yapılmaması önerilmiş ve oy birliğiyle kabul edilmiştir. Akabinde yönetim kurulu üyelerinden …’ın önerisi neticesinde, birinci temettü dağıtıldıktan sonra kalan net kar üzerinden yönetim kurulu üyelerine eşit oranda olmak üzere %15 oranında kar payı hesaplanarak dağıtılması gündeme getirilmiş ve davacının olumsuz oyu neticesinde bu öneri kabul edilmiştir.
Davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri şirketin ortağıdırlar. Yönetim kurulu üyelerinin …, … ve … oldukları, şirketteki hisse miktarlarının %64′ tekabül ettiği, şirkette çoğunluk hisseye sahip oldukları görülmektedir. Bu ortakların davalı şirketin 2016 yılında kar payı dağıtımı yapmaması kararı alarak vazgeçtikleri kar payı toplamı 10.148.848,70TL’dir. Kar payı dağıtılmama kararına muhalefet eden davacının tahakkuk eden kar payı miktarı ise 1.589.671,65TL’dir. Genel kurulda alınan 7 nolu karara istinaden %15 oranındaki kar payı hesaplaması neticesinde yönetim kurulu üyelerinin 840.862,44TL yıllık kar payı alacağı, bu miktarın toplamının 2.522.587,32TL olduğu anlaşılmaktadır. Bunun neticesinde yönetim kurulunda görev yapan ortakların davacıya nazaran 7.531.419,56TL gibi yüksek bir miktarda kar payından fedakarlık yaptıkları tespit edilmiştir. Öte yandan, davalı önemli bir cirosu bulunan anonim şirkettir. İddiada belirtildiği gibi üst düzey yöneticilerine ödenecek olan ücretin sadece 15.000,00TL huzur hakkı ile sınırlandırılamayacağı, bu miktarın yeterli olmayacağı, dolayısıyla genel kurulda gündemin 7. maddesiyle belirlenen kar payı ödemelerinin, şirketin gelişmesinde ve büyümesinde, önemli miktarlarda kar elde etmesinde katkısı olan yönetim kurulu üyelerine yapılmasında yasal düzenlemelere bir aykırılık yoktur. Bu nedenle, gündemin 7. maddesinde alınan kararının iptali istemi de yerinde görülmemiştir.
Dava dilekçesinde bildirilen ……..Ltd. Şti., … …. ve Tic. A.Ş., … Plastik …. ve Tic. A.Ş., … San. Şirketlerinin davalı şirketin gelirleri ile kurulduğu, haksız rekabet yapıldığı da ileri sürülmüşse de bu iddiaları teyit eder bilgi ve belge sunulmamıştır. Öte yandan, şirket ortakları nazara alındığında, davalı şirketle birliktelikleri görülmemiştir. Haksız rekabete ilişkinde iddia bulunmadığı gibi herhangi bir tespitte yapılmamıştır. Bunlar haricinde … San. ve Tic. Ltd. Şti. ortakları ile davalı şirketin ortakları aynıdır. Ancak bu şirket 2003 yılında kurulmuştur. Geçen süreç içerisinde davacı bu şirket yönünden tüm bilgilere vakıf olmasına rağmen herhangi bir iddiada bulunmamıştır. Anılan şirketinde davalı şirketten aktarılan
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

gelirlerle kurulduğuna ilişkin bilgi ve belge temin edilememiş olması nazara alınarak buna yönelik iddiada reddedilmiştir.
TTK’nunda anonim şirketlere kayyım atanmasına ilişkin özel bir düzenleme yoktur. Yasanın 364. maddesinde, genel kurulun, haklı sebeplerin varlığı halinde, yönetim kurulunun yetkilerini kısıtlayacağı veya görevini sonlandırabileceği düzenlenmiştir. Ayrıca, haklı sebeplerin gerçekleştiğinden bahisle mahkemede dava açarak yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin sonlandırılması ve yerlerine kayyım atanması düzenlenmemiştir. Bu halde, TMK’nun 403, 426/3 ve 427/a madde hükümleri uygulanacaktır. Davacının ileri sürdüğü sebepler, genel kurulda alınan kararların iptaline dayanak teşkil edecek nitelikte sayılmadığı gibi anılan yasal düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda, anonim şirket yöneticilerinin temsil görevlerinin sonlandırılarak, yerlerine kayyım ataması yapılacak nitelikte bulunmamıştır. Neticesinde, bu talepte yerinde görülmemiştir.
Bu gerekçeye istinaden davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/05/2019

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı