Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/460 E. 2018/258 K. 24.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2017/460 Esas – 2018/258
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/460
KARAR NO : 2018/258

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 10/08/2017
KARAR TARİHİ : 24/04/2018
K.YAZIM TARİHİ : 22/05/2018

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firmanın cari hesap ekstresi borcunu ödemediği için müvekkilinin Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, davalı firmanın haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu, davalı firmanın icra takibine itirazından sonra müvekkilinin hesabına 02/08/2017 tarihinde 20.515,00 TL, 08/08/2017 tarihinde ise 8.059,00 TL ödeme yaptığını, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile talep edilen 40.333,56 TL’den davalı tarafın icra takibinden sonra yapmış olduğu toplam 28.574,00 TL ödeme düşüldükten sonra 11.759,56 TL üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte takibin devamına karar verilmesini talep ettiklerini beyan ederek, davalı firmanın Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, kötü niyetli ve haksız itirazı nedeniyle asıl alacak olan 40.333,56 TL’nin % 20’sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında 26/04/2017 tarihinde hidrolik yağ ve gres yağı alımı konusunda anlaşma sağlandığını ve aynı tarihli sipariş verme formunun düzenlendiğini, sipariş verme formunun davacı tarafça kabul edilerek formda belirtilen malzemelerin müvekkili şirkete teslim edildiğini, sipariş verme formunun ödeme başlıklı kısmında “…fatura tarihinden itibaren 90 gündür. Fatura tarihindeki döviz satış kuru esas alınacaktır.” ifadelerine yer verildiğini, müvekkili şirketin davalı şirket ile sipariş verme formunda kararlaştırıldığı üzere faturaların kesim tarihinden itibaren 90 günlük sürede ödemelerini düzenli olarak gerçekleştirdiğini, tarafların ticari defter kayıtları incelendiğinde vadesi gelen ödemelerin müvekkili tarafından yapıldığının ortaya çıkarılacağını, müvekkilinin icra takibinden sonra yaptığı 02/08/2017 tarihinde 20.515,00 TL, 08/08/2017 tarihinde 8.059,00 TL ödemelerin vadesi geldiği için yapılan ödemeler olduğunu, davacı tarafça dava dilekçesinde ileri sürüldüğü gibi icra takibinden sonra yapılan kısmi ödeme olmadığını beyan ederek davanın reddine, asıl alacağın % 20’sinden aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, faturaya dayalı cari hesap bakiye alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
Ankara Batı İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasının bir sureti getirtilerek dosyaya dahil edilmiştir.
Takip dosyası incelendiğinde; davacı/alacaklı şirket tarafından davalı/borçlu şirket aleyhine 40.333,56 TL alacağın tahsili amacıyla 28/07/2017 tarihinde Ankara Batı İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 31/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 02/08/2017 tarihinde yapılan itiraz üzerine takibin 03/08/2017 tarihinde durdurulmasına karar verildiği, eldeki davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı, takip tarihi itibarıyla davalıdan 40.333,56 TL tutarında alacağının bulunduğunu, takip ve itiraz sonrası 02/08/2018 tarihinde yapılan 20.515,00 TL ödeme ile 08/08/2017 tarihinde yapılan 8.059,00 TL ödeme düşüldükten sonra kalan 11.759,56 TL’lik alacak kesimine yönelik davalı itirazının iptalini talep etmekte, davalı taraf ise fatura bedellerinin 90 günlük vadeleri geldiğinde ödendiğini, takipten sonra yapılan ödemelerin de vadesi geldiği için yapılan ödemeler olduğunu, kısmi ödeme olmadığını, dava tarihinde müvekkilinin ödemede bulunduğu borç miktarı dışında kalan kısım için itirazın iptali davası açılabileceğini, dava tarihi itibarıyla davacıya ödenmesi gereken vadesi gelmiş borcu bulunmadığını savunmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenip davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde dosyaya sunulan “Sipariş Verme Formu”‘nda davalı şirket tarafından cinsi, miktarı ve birim fiyatı yer alan malzemelerin 26/04/2017 tarihine kadar tesliminin talep edildiği, formun “ÖDEME” başlıklı kısmında “ÖDEME:FATURA TARİHİNDEN İTİBAREN 90 GÜNDÜR. FATURA TARİHİNDEKİ DÖVİZ SATIŞ KURU ESAS ALINACAKTIR.” ifadelerine yer verildiği görülmektedir.
Taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi, takip tarihi itibarıyla davacı şirketin varsa alacağının tespiti bakımından taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması kararı verilmiştir. Dosya kendisine tevdi edilen mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenip dosyaya sunulan 26/02/2018 tarihli raporda; incelenen davacı şirkete ait ticari defterlerin 6102 sayılı TTK’nun 64 vd. maddelerinde belirli yasal şartları tam olarak taşıdığı, sahibi lehine delil gücüne sahip olduğu, davacı şirkete ait ticari defterlerin incelenmesi neticesinde takip tarihi olan 28/07/2017 tarihi itibarıyla davacı şirketin davalı şirketten 40.333,56 TL alacaklı gözüktüğünün tespit edildiği, davalı vekilinin 28/12/2017 tarihli dilekçesi ekinde sunmuş olduğu davalı şirket ticari defter kayıtlarına göre cari hesap ekstresi incelendiğinde, davacı şirket cari hesap ekstresiyle birebir aynı olduğu, gerek kesilen faturalar, gerekse yapılan ödemeler açısından aralarında bir farklılık bulunmadığının tespit edildiği, bu nedenle davalı defterlerinin ayrıca yerinde incelenmesine ihtiyaç duyulmadığı, taraflar arasında düzenlenen “Sipariş Verme Formu”‘nun sözleşme niteliğinde olduğu, bu sözleşmede yer alan “ÖDEME:FATURA TARİHİNDEN İTİBAREN 90 GÜNDÜR. FATURA TARİHİNDEKİ DÖVİZ SATIŞ KURU ESAS ALINACAKTIR.” düzenlemesiyle fatura bedellerinin ne zaman ödeneceğine ilişkin kesin bir kural konduğu, bu düzenleme çerçevesinde bakıldığında davacı şirket tarafından ödeme tarihi 28/07/2017 tarihinden (takip tarihi) önce olan toplam 43.012,30 TL tutarında 15 fatura, ödeme tarihi 28/07/2017 tarihinden sonra olan toplam 26.965,36 TL tutarında 8 fatura olmak üzere toplam 69.977,66 TL tutarında 23 fatura düzenlendiği, davalı şirketin 28/07/2017 tarihinden önce toplam 22.498,02 TL, 28/07/2017 tarihinden sonra ise toplam 47.479,64 TL olmak üzere toplam 69.977,66 TL ödeme yaptığı, bu tespitler neticesinde takip tarihi olan 28/07/2017 tarihi itibarıyla davalı şirketin vadesi gelmiş toplam 43.012,30 TL fatura borcuna karşılık 22.498,02 TL ödeme yapmış olduğu, davacı şirketin takip tarihi itibarıyla (43.012,30 – 22.498,02) 20.514.28 TL muaccel alacağı bulunduğu, davalı şirketin takipten sonra 02/08/2017 tarihinde göndermiş olduğu 20.515,00 TL tutarındaki havaleyle bu borcunu da kapattığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce iddia, savunma, benimsenen 26/02/2018 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ve davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğu, her iki tarafın cari hesap ekstrelerinin gerek kesilen faturalar gerekse yapılan ödemeler açısından birebir örtüştüğü, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede (Sipariş Verme Formu), davacı şirket tarafından düzenlenen fatura bedellerinin ne zaman ödeneceğinin “ÖDEME:FATURA TARİHİNDEN İTİBAREN 90 GÜNDÜR. FATURA TARİHİNDEKİ DÖVİZ SATIŞ KURU ESAS ALINACAKTIR.” şeklinde açık ve kesin bir şekilde öngörüldüğü, buna göre fatura borçlarının 90 günlük vadeye bağlandığı, takip tarihi itibarıyla davacı şirketin davalı şirketten vadesi gelmiş (muaccel) 20.514,28 TL alacağının bulunduğu, bu alacağın da takip tarihinden sonra ve fakat dava tarihinden önce 02/08/2017 tarihinde ödendiği, dava tarihi öncesi 03/08/2018 tarihinde muaccel hale gelen 8.059,40 TL tutarındaki alacağın da davalı tarafından yine dava tarihi öncesi 08/08/2017 tarihinde ödendiği, dava dilekçesinde takip sonrası ve fakat dava öncesi yapılan ödemeler bakımından dava açılmadığının açık bir şekilde ifade edildiği, hal böyle olunca dava tarihi itibarıyla davacı şirketin davalı şirketten vadesi gelmiş bir fatura alacağının bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. İcra takibinin kötü niyetli olarak başlatıldığı kanaatine varılmadığından davalı yararına tazminat hükmedilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığınan davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 200,83 TL harçtan mahsubu ile bakiye 164,93 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/04/2018

Katip Hakim
e-imza e-imza

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.