Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/43 E. 2018/251 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2017/43 Esas – 2018/251
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/43 Esas
KARAR NO : 2018/251

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1-
VEKİLİ :
DAVALILAR : 2-
3-
VEKİLİ :
DAVA : Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ : 25/01/2017
KARAR TARİHİ : 19/04/2018
K.YAZIM TARİHİ : 17/05/2018

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/31/2015 tarihinde saat 21.25 civarında müvekkilinin imam nikahlı eşi …’in yönetimindeki … plakalı … marka araca, …’nın yönetimindeki … plakalı kamyonetin çarpması sonucu meydana gelen kazada …’in ağır şekilde yaralandığını ve kaldırıldığı hastanede vefat ettiğini, ayrıca kazada eşi ile aynı araçta bulunan müvekkilinin de yaralandığını, kazanın tamamen diğer araç sürücüsü …’nın kusuru ile meydana geldiğini, merhum …’in emekli olduğunu ayrıca semt pazarlarında limon vb. satarak elde ettiği gelirle imam nikahlı eşi olan müvekkili ile birlikle yaşamını idame ettirmekteyken bu kaza nedeniyle müvekkilinin merhum …’in desteğinden mahrum kaldığını, davalı sigorta şirketine yapılan başvurularında sonuçsuz kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 14/11/2015 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’nın Piyade Mah. İstasyon Caddesinden Etimesgut Merkez istikametine bölünmüş yolda seyir halinde iken Piyade Mahallesi 1964. sokaktan çıkan ve vefat edenin kullandığı … plakalı aracın cadde üzerinde önce müvekkilinin kullandığı aracı bekler vaziyette durduğunu daha sonra müvekkili yaklaştıktan sonra ani bir hareketle müvekkilinin kullandığı aracın önüne çıktığını, müvekkilinin kavşağa girmeden önce hızını azalttığını yolu kontrol ettiğini ve vefat edenin kullandığı aracın durarak beklediğini görünce kendisine yol verdiğini düşünerek ve geçiş hakkının kendisinde olması sebebiyle yola devam ettiğini, ancak vefat edinin kazanın oluşmasına engel olanamayacak anda ve hızla aniden yola çıktığını, müvekkilinin fren tedbirine başvurmasına rağmen kazanın meydana gelmesine engel olamadığını ve aracın sol ön kapısına çarptığını, müteveffanın şeker hastası olduğunu ve insülin kullandığını, hastalığının görmeyi önemli derecede engellediğini, müteveffanın vefat etmeden önce vermiş olduğu ifadesinde de müvekkilinin kullandığı aracı görmediğini beyan ettiğini, vefat edenin kendi kusuru ile ve görme sorunu yaşamasına dair sağlık problemleri nedeniyle kazaya sebebiyet vermesi karşısında müvekkiline kusur yüklenmesinin mümkün olmadığını, davacı ile müteveffanın nikahsız olarak birlikte yaşadıklarını ve nikahsız eşin nikahlı eş gibi yaşamının sonuna kadar kocasının evinde yaşamını sürdürmeyeceğinin güçlü olmayan aile bağı nedeni ile kendisine yeni bir hayat tercih edeceğinin üstün olasılık içinde olması nedeni ile nikahsız eş lehine tazminatına hükmetmenin hakkaniyete aykırılık teşkil edeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müteveffanın imam nikahlı eşi olduğunu iddiasını somut delillerle kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtlanması gerektiğini, davacı vekili tarafından sunulan belgelen hiçbirisinin davacının müteveffanın imam nikahlı eşi olduğunu, beraber yaşadıklarını ve müteveffanın davacıya destek sağladığını ispatlar nitelikle olmadığını, davacının müteveffanın imam nikahlı eşi olduğunun tartışmasız delillerle ispatı halinde ise belirlenecek tazminat miktarında indirime gidilmesi gerektiğini, davacının, kazaya karışan … plakalı araçta yolcu konumunda bulunduğunu, müteveffanın gerekli önlemleri aldığının ispat edilemediğini bu sebeple müterafik kusurun varlığı sebebiyle Yargıtay içtihatları gereğince indirim yapılması gerektiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş ve ödenen rücuen tabi tazminat miktarının tespit edilerek müvekkil şirket tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu ve dava konusu kazaya ilişkin sakatlanma ve ölüm talinde teminat limitinin kişi başına 290.000,00 TL ile sınırlı olduğunu ve müvekkili şirketin sorumluğunun kaza tarihindeki poliçedeki teminat limitini aşamayacağını, davacı tarafından işbu davadan önce müvekkili şirkete geçerli bir başvuru yapılmadığından bahisle müvekkili şirketin temerrüt halinden söz edilemeyeceğini, müvekkili şirketin ancak dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu tutulabileceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER :Ankara Batı CBS nin … sayılı soruşturma dosyası, Ankara Batı …. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, sigorta poliçesi, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, davacıya, müteveffaya ve davalılar … ile …’ya ait ekonomik ve sosyal durum araştırmaları, trafik tescil kayıtları, SGK kayıtları, 29/12/2017 tarihli kusur bilirkişisi raporu, 28/03/2018 tarihli hesap bilirkişisi raporu, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat (destekten yoksun kalma) talebine ilişkindir.
Davacı, 14/11/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, birlikte yaşadığı imam nikahlı eşi …’in yaşamını yitirmesi nedeniyle desteğinden yoksun kaldığını, kazanın oluşumunda davalı …’ya ait olup davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde olay tarihini kapsar şekilde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araç sürücüsü …’nın kusurunun bulunduğunu ileri sürerek maddi tazminat talep etmektedir. Davalılar ise dosyaya sunulan belgelerin hiçbirisinin davacının müteveffanın imam nikahlı eşi olduğunu, beraber yaşadıklarını ve müteveffanın davacıya destek sağladığını ispatlar nitelikle olmadığını, ayrıca kazanın meydana gelmesinde kusurun … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’e ait olduğunu iddia ederek davanın reddini savunmaktadır.
14/11/2015 tarihli trafik kazası nedeniyle Ankara Batı … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayısına kayden açılan kamu davası dosyasındaki kusur raporları ile hasar dosyasının bir sureti getirtildikten sonra davaya konu trafik kazasındaki kusur durumunun tespiti bakımından dosya makine mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiş, Makine Mühendisi … tarafından düzenlenip dosyaya sunulan 29/12/2017 tarihli raporda özetle; … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 47/d ve 57/a-b/4 maddelerinde belirtilen kurallar ile 84. Maddesinin (h) bendinde yer alan “kavşaklarda geçiş önceliğine uymama” asli kuralını ihlal etmesinin yanı sıra dikkatsizliği ve tedbirsizliği de mevzubahis olduğundan dolayı olayda % 75 oranında asli kusurlu, … plakalı araç sürücüsü davalı …’nın ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 47/d, 52/a ve 57/a maddelerinde belirtilen kuralları ihlal etmesi nedeniyle % 25 oranında tali kusurlu olduğu, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının kusursuz olduğu yönünde kanaat bildirilmiş, raporun dosya kapsamı ve ceza dosyasında alınan raporla uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
… plaka sayılı davalı …’ya ait aracın, 14/02/1015-14/02/2016 devresi için davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğu, teminat limitinin ölüm halinde kişi başına 290.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Müteveffanın ölmeden önceki sosyal ve ekonomik durumunun tespiti bakımından ilgili kollu birimi marifetiyle araştırma yapılmıştır.
Dosyada mevcut nüfus kayıtlarından, davacı ile müteveffa …’in 10/01/1989 tarihinde evlendikleri, 19/02/2003 tarihinde ise boşandıkları, davacı tanıkları … ve …’ın beyanlarına göre, davacı ile müteveffanın boşandıktan belirli bir süre sonra tekrar barıştıkları ve birlikte yaşamaya başladıkları, kaza öncesi 1-1,5 yılı birlikte geçirdikleri, tekrar evlenmeyi düşündükleri ve fakat kaza nedeniyle bunun gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması için dosya aktüerya uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş, Dr. … tarafından düzenlenip dosyaya sunulan 28/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda; …’in ölümü nedeniyle imam nikahlı eşi davacının uğradığı destekten yoksun kalma zararının, % 75 kusur indirimi de yapıldıktan sonra 24.816,26 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davacı vekili 29/03/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle, 5.000,00 TL olan maddi tazminat talebini 19.816,26 TL artırarak 24.816,26 TL’ye yükseltmiştir.
Mahkememizce iddia, savunma, tanık beyanları, benimsenen 29/12/2017 ve 28/03/2018 tarihli bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsam birlikte değerlendirildiğinde; 14/11/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı araç sürücü …’in hayatını kaybettiği, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’in % 75, … plakalı araç sürücüsü davalı …’nın ise % 25 oranında kusurlarının bulunduğu, …’in ölümü neticesinde tanıklar … ve …’ın ifade ettikleri üzere kazadan 1-1,5 yıl öncesinden beri birlikte yaşadıkları anlaşılan imam nikahlı eşi davacı …’in destekten yoksun kaldığı, davacının destekten yoksun kalma zararının aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından 24.816,26 TL olarak hesaplandığı, davacının bu zararından, 6098 sayılı TBK’nun 49/1, 2918 sayılı KTK’nun 85/1 ve ZMSS Genel Şartlarının A.1 maddeleri gereğince davalıların sürücü, işleten ve sigortacı olarak müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Hüküm altına alınan tazminata, davalı sigorta şirketi bakımından 19/12/2016 (istenilen belgelerle birlikte başvurunun yapıldığı tarih), diğer davalılar bakımından ise 14/11/2015 (haksız fiil tarihi) tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE; 24.816,26 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi bakımından 19/12/2016 tarihinden, diğer davalılar bakımından ise 14/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı tutulmasına,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 1.695,19 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harç ile ıslahla alınan 67,69 TL harç toplamı 99,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.596,10 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 31,40 TL başvurma harcı, 4,60 TL vekalet harcı, 31,40 TL peşin harç ve 67,69 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 135,09 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının yargılamada yapmış olduğu 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 60,00 TL tanıklık ücreti, 315,80 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.375,80 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 2.977,95 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/04/2018

Katip Hakim
e-imza e-imza