Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/424 E. 2018/749 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/424 Esas – 2018/749

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/424 Esas
KARAR NO : 2018/749

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/07/2017
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
K.YAZIM TARİHİ : 21/12/2018
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan 05.05.2015 tarihli eser sözleşmesiyle Sincan Organize Sanayi Bölgesinde fabrika inşaatının yapımı işinin müvekkili tarafından üstlenildiğini, bu sözleşmenin eki niteliğinde olan 13.06.2015 tarihli dış betona ilişkin eser sözleşmesinin davalı şirketin satın alma müdürü … tarafından imzalandığını, 19.10.2015 tarihinde ise mermerlerle ilgili olarak bir ek sözleşme daha imzalandığını, karşılıklı olarak imzalanan sözleşmelere göre müvekkilinin yapmış olduğu toplam iş bedelinin 513.000,00 TL olarak hesaplandığını, davalı tarafça müvekkiline yapılan makbuzlu ödemeler toplamının 354.000,00 TL olduğunu, 34.000,00 TL tutarında bir kısım iş bedellerinin düşülmesi neticesinde müvekkilinin bakiye 125.000,00 TL alacağı kaldığını, müvekkilinin işbu alacağının tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, ancak davalı tarafın haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı tarafın itiraz dilekçesinde belirttiği daha fazla ödemelere ilişkin muavin defter dökümü sunduğunu, takdir edilir ki muavin defter kayıtlarının davacı şirketin kendilerine göre tutulan hesap durumunu gösterdiğini ve hiçbir resmi dayanağı bulunmadığını, ayrıca ibraz edilen kayıtların çoğunun müvekkili ile alakası olmadığını, davacı tarafın yapmış olduğu beyanın hiçbir gerçekliği ve dayanağı bulunmadığı gibi hukuki delil vasfının da bulunmadığını, 2015 yılı davalı şirket yetkilileri ve Yönetim Kurulu Başkanı ve yardımcısının müvekkili… 100.000,00 TL borç bakiyesi olduğunu yazılı olarak kabul ettiklerini, ikrar niteliğinde olan bu belgenin ekte sunulduğunu beyan ederek, davalı şirketin Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; davacı ile müvekkili şirket arasında Ankara Başkent OSB’de bulunan inşaatın yapımında bir takım işlerin yapılması noktasında bir iş ilişkisi yaşandığını, ancak davacının ileri sürdüğü belgelerin müvekkili şirket yetkililerinin imzasını taşımadığı için geçerli belgeler olmadığını, davacı tarafın yapmayı taahhüt ettiği işleri bitirmeden haksız bir şekilde müvekkilini yüzüstü bırakıp gittiğini, davacının yarım bıraktığı işleri yapmak üzere müvekkili şirketin …isimli şahısla anlaştığını ve işleri yaptırdığını, müvekkilinin bu inşaattaki işlerinin halen devam etmekte olduğunu, davacının icra dosyasına sunmuş olduğu muavin defter kayıtlarında yer alan meblağı aldığı halde bu meblağ tutarında iş yapmadığını, muavin defter dökümünde davacının kendisine ve yanında çalışan işçilere yapılan ödemelerin ayrıntılı olarak yer almakta olduğunu, taraflar arasında alacak miktarını gösteren yazılı bir belge bulunmadığını, davacının alacağının yazılı bir belgeye dayanmadığını, kaldı ki icra takibine dayanak olarak gösterilen belgelerin hukuken geçerli belgeler olmadığını, söz konusu inşaatın yapımının tüm aşamalarından bilgi sahibi olan …, …ve … dinlenmesi halinde davacının davasındaki haksızlığın ortaya çıkacağını beyan ederek, haksız ve kötü niyetli davanın reddine, müvekkili aleyhinde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatılması nedeniyle asıl alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası, davalı şirketin ticaret sicil kaydı, davacıya ait ticaret sicil kaydı, vergi dairesi kayıtları, tarafların ticari defter ve kayıtları, 26/03/2018 tarihli bilirkişi raporu, 13/09/2018 tarihli bilirkişi ek raporu, 07/06/2018 tarihli imza incelemesine yönelik alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava; eser sözleşmesi nedeniyle iş bedeli alacağının tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla Ankara Batı İcra Müdürlüğü nün … E sayılı dosyasında 125.000,00 TL asıl, 17.476,03 TL birikmiş faiz alacağı olmak üzere toplam 142.476,03 TL alacağın tahsiline yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatmış olup; ödeme emri davalı borçluya 10.07.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 7 günlük yasal süresi içinde 12.07.2017 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğinden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Borçlunun itirazının iptaline yönelik olarak açılan bu dava hak düşürücü yasal süresi içinde açıldığından işin esasına girilerek inceleme yapılmıştır.
Davacı, davalı şirkete iş yaptığını ve bedelini tahsil edemediğini, eldeki sözleşme ve belgelere göre bakiye alacağının bulunduğunu ileri sürmüş; davalı ise davacıya ödemelerin yapıldığını borçlarının bulunmadığını savunmuştur.
Davacı tarafından, davalı şirketin yetkili temsilcilerinin imzalarını taşıyan 05/05/2015 tarihli sözleşme, 13/06/2015 ve 19/10/2015 tarihli ek sözleşmeler, 14/12/2015 tarihli borç ikrarı belgesi, şantiye şefi imzalı 28/11/2016 tarihli hak ediş adı altında düzenlenen belge ve davalının ödemelerine dair makbuzlar ibraz edilmiş, alacak bu belgelere dayandırılmıştır. Davalı yan bir kısım belgelerdeki imzalara itiraz ettiğinden imza incelemesi yapılmıştır. 06/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda; 05/05/2015 tarihli sözleşme, 13/06/2015 ve 19/10/2015 tarihli ek sözleşmelerdeki imzaların davalı temsilcilerine ait olmadığı, borç ikrarına dair 14.12.2015 tarihli belgedeki imzaların ise davalı temsilcilerine ait olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili tarafından 16/10/2018 tarihli duruşmada 28.11.2016 tarihli hak ediş adı altında düzenlenen belgede imzası bulunan kişinin şantiyede bekçi olduğu beyan edilerek, belgeye itirazlarının bulunmadığı belirtilmiştir.
26.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davalının kayıt ve defterlerinin incelendiği ve kanuni şartları taşıdığı, davacıya 01/06/2015 ile 22/08/2016 tarihleri arasında 482.081,23 TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, davacının sunduğu belgelere göre ise 01/06/2016 ila 21/01/2016 tarihleri arasında 354.000,00 TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, davacının kayıtlarından ise bir tespit yapılmasının mümkün bulunmadığı hususları açıklanmıştır.
İmza incelemesinden sonra alınan ek raporda ise; borç ikrarını taşıyan belge gözetildiğinde davacının 40.000,00 TL daha alacaklı olduğu değerlendirilmiştir.
Bu durumda tüm delillere, davalı yanın kabulünde olan hususlara göre taraflar arasında bir kısım inşaat işlerinin yapımı konusunda sözleşme bulunduğu sabittir. Davacı ısrarla 28/11/2016 tarihli hak ediş belgesine göre iş bedelinin ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Ancak davalının kabulünde olan ve davacının imzasını taşıyan belgede iş bedeli 513.342,00 TL olarak anılmışsa da, alt kısımda eksik işlerin (saten boya yapılmaması) bu bedelden düşüleceği imza altına alınmıştır. Yani iş bedelinin 513.342 TL den daha az olduğu davacı tarafından imzası ile kabul edilmiştir. Davalının ise davacıya 482.081,23 TL ödeme yapmış olduğu ticari kayıtları ile sabittir.
Borç ikrarı niteliğindeki 14/12/2015 tarihli belgede davacının 100.000,00 TL alacağının olduğu belirtilmişse de; bu belge, işlerin tespitine dair hak ediş belgesinden önce düzenlendiğinden davacının bakiye alacağının kaldığını göstermeyecektir zira daha sonra düzenlenen 28/11/2016 tarihli belge ile tüm alacak ve işler sayılmıştır. Bilirkişi ek raporu ile yapılan hesaplamada belge tarihleri gözetilmeden görüş bildirildiğinden, hukuki yorum mahkememizce yapılarak davacının bakiye alacağının bulunmadığı sabit görülmüştür.
Tüm bu açıklamalar, mevcut delil durumu ve tarafların kabulünde olan hususlar uyarınca; taraflar arasında düzenlenen belgelerden en son düzenlenen 28/11/2016 tarihli belge içeriğine göre, davacının, davalının yaptığı ödemeden fazla iş yaptığı ve alacağının bulunduğu ispat edilemediğinden davanın reddine, davacının kötüniyetli olarak takip başlatmış olduğu ispat edilemediğinden davalının tazminat isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
3-Alınması gereken 35,90TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.420,31 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.384,41 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 12.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.22/11/2018

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı