Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/261 E. 2019/116 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/261 Esas – 2019/116
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2017/261 Esas
KARAR NO : 2019/116

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 20/10/2016
KARAR TARİHİ : 21/02/2019
K. YAZIM TARİHİ: 15/03/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin Irak vatandaşı olup, ülkesinde bulunan iç karışıklıktan ötürü eşi ve çocuğu ile birlikte 2006 yılında Türkiye’ye geldiklerini, müvekkili ve ailesinin Türkiye’ye geldikten sonra ikametgâh amaçlı olarak ev kiralamak istediklerinde o dönemde Çankaya ilçesinde emlak işi ile uğraşan davalı … (…) ile tanıştığını, kendisinden ev kiraladığını, müvekkili ile davalının bu şekilde tanıştıktan sonra, Ankara’da tanıdık kimselerinin olmaması nedeniyle davalı ile arkadaşlık ilişkisi içerisine girdiğini, samimiyetlerinin ilerlemesinden sonra davalının müvekkilinden borç para istediğini, davalının 02/10/2006 tarihinde müvekkilinden o günkü karşılığı 35.000,00 TL (yaklaşık 23.500 USD) borç aldığını, karşılığında takibe konu bonoyu hazırlayıp müvekkiline verdiğini, bir süre sonra müvekkilinin Türkiye’de ticaret yapmak istediğini, bu nedenle …isimli şirketi kurduğunu, davalın tavsiyesi üzerine tahminen 4 adet taşınmaz satın aldığını, bu şekilde müvekkili ile davalı arasındaki ilişkinin ticari boyuta taşındığını, taraflar arasındaki ticari ilişki bu şekilde devam ederken müvekkilinin vadesi geldiğinde davalıdan borcunu ödemesini istediğini, ancak davalının işlerinin düzgün gitmemesi ve ekonomik açıdan sıkıntı içerisinde olması nedeniyle borcunu ödemesinin mümkün olmadığını, 2010 yılına gelindiğinde müvekkilinin davalıya paraya ihtiyacı olduğunu, artık borcunu ödemesi gerektiğini müteaddit defalar bildirdiğini, davalının bu defa ailevi problemleri olduğunu söylediğini ve kısa bir müddet sonra da Ankara’dan ayrıldığını, müvekkilinin davalı ile bir daha irtibat sağlayamadığını, müvekkilinin kısa bir müddet önce davalının durumu ile ilgili araştırma yaptığını, davalının eşinden boşandığını ve Bodrum’a yerleştiğini, burada ticaretle uğraşmakta olduğunu, parasal durumunun da çok iyi olduğunu öğrendiğini, bunun üzerine davalıdan takibe konu borcunu ödemesini istediğini, davalının borcunu ödemekte isteksiz olduğunu, hala süre kazanmaya çalıştığının anlaşıldığını, bunun üzerine müvekkilinin davalı aleyhinde Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, ancak davalının borcu bulunmadığı gerekçesi ile haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu, beyan ederek; davalı borçlunun Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin emlakçı olduğunu, davacının Irak’tan kaçarak geldiğinin ve müvekkilinden ev kiraladığının doğru olduğunu, ancak müvekkilinin parasal durumunun bugüne kadar hep iyi olduğunu, hiç kimseden borç para almadığını, davacı tarafın tarih belirtmek suretiyle 02/10/2006 tarihinde müvekkilinin kendisinden borç para aldığını iddia ettiğini, bu iddianın taraflarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin davacıya 4 adet gayrimenkul ve araç alımı konusunda yardımcı olduğunu, ancak davacı tarafın o tarihlerde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaması nedeniyle mal edinemediğini, bu nedenle satın alınan 4 adet gayrimenkul ve aracın öncelikle bedeli ödenerek müvekkili üzerine alındığını, müvekkilinin davacı tarafa “Ölüm kalım var, bana bir şey olursa hakkınız zayi olmasın” diyerek 4 adet gayrimenkul ve araç için 35.000,00 TL tutarında senet verdiğini, bu hususta tanıklarının bulunduğunu, davacı tarafın şirket kurması halinde taşınmaz ve araç alabileceği hususu gündeme gelince müvekkilinin davacıya kendi muhasebecisine şirket kurdurduğunu, şirket kurulduktan sonra müvekkilinin davacıya ait 4 adet gayrimenkul ve aracı hiçbir bedel alınmaksızın kurulan şirkete devrettiğini, davacının kızının hasta olması nedeniyle müvekkilinin her konuda davacıya yardımcı olmaya çalıştığını, 2009 yılında davacının kızı ölene kadar müvekkilinin senedi davacıdan istemediğini, kızı vefat ettiğinde ise “Senedi bulamadım, kafam karışık, arayıp bulayım” diyerek müvekkilini oyaladığını, müvekkilinin iyi niyetli olduğu için sonucun buralara varacağını hiç düşünmediğini ve senedin peşine düşmediğini, müvekkilinin davacının iddia ettiği gibi hiçbir zaman ekonomik durumunun kötü olmadığını, müvekkilinin mal varlığı varken davacının senet bedelinin tahsili için 10 yıl beklemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davacının müvekkiline iade etmediği senet için 10 yıl sonra icra takibi başlatmasının kötü niyetli olduğunu beyan ederek; açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının kötü niyetli icra takibi başlatması nedeniyle %20’den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 05/12/2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava konusu borca ilişkin düzenlenen senedin düzenlenme tarihinin 02/10/2006 olduğunu, müvekkilinin davalıdan satın almış olduğu taşınmazların ise edinim tarihlerinin 2007 yılı içerisinde olduğunu, dolayısıyla söz konusu senetlerin bu taşınmazlara teminat amaçlı verildiği iddiasının tamamen asılsız olduğunu, davalının müvekkiline bir adet otomobil sattığı ve bu otomobilin davalı tarafından müvekkiline ait şirketin üzerine kayıt ettirildiği iddiasının da gerçeği yansıtmadığını ifade etmiştir.
DELİLLER :Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar, tanık anlatımları, 17/12/2017 tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67. maddesi gereğince iptali talebine ilişkindir.
Ankara Batı …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/03/2017 tarih 2016/322 esas 2017/99 karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek gönderilen dosya mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, dosyamız arasına celp edilmiştir.
Davacı (alacaklı) vekili tarafından davalı (borçlu) aleyhine 13/06/2019 tarihinde Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla 35.000,00 TL asıl alacak, 41.725,27 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 76.725,27 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, asıl alacağın dayanağı olarak 02/10/2006 keşide, 02/10/2008 vade tarihli ve 35.000,00 TL bedelli, düzenleyeni … …, lehtarı … olan bononun gösterildiği, ödeme emrinin borçluya 21/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı (borçlu) vekilince sunulan 24/06/2016 tarihli dilekçe ile borca itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu, eldeki davanın 20/10/2016 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı yan, emlak işi ile uğraşan davalıdan ev kiralaması sonucu tanıştıklarını, samimiyetlerinin ilerlediğini, davalının talebi üzerine kendisine 02/10/2006 tarihinde 23.500 Amerikan Doları borç verdiğini, davalının takibe konu bonoyu düzenlediğini, talep etmesine rağmen borcun ödenmediğini, alacağının tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla takip başlattıklarını, davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğunu öne sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmektedir.
Davalı ise, kimseden borç para almadığını, davacıya gayrimenkul ve araç alımında yardımcı olduğunu, o tarihte davacının henüz Türk vatandaşı olmaması nedeniyle araç ve gayrimenkullerin kendisi adına alındığını, bu nedenle 35.000,00 TL bedelli bonoyu teminat olarak düzenleyip davacıya verdiğini, araç ve taşınmazların davacıya ait şirkete devredildiğini, davacının senedi iade etmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemektedir.
İcra takibi, takip talebinde belirtildiği üzere “02/10/2006 keşide 02/10/2008 vade tarihli 35.000,00 TL bedelli bono” senedine dayalıdır. Takibin dayanağı olan bono senedi çekişmesizdir. Dava dilekçesinde de dava sebebi, senet metnine uygun biçimde, nakit borç para verilmesi olarak açıklanmıştır.
Uyuşmazlık senedin ihdas nedenine ilişkin olup, davacı bono senedinin davalıya borç vermesi nedeniyle düzenlendiğini iddia etmekte, davalı ise borç almadığını öne sürmekte, davacı tarafından satın alınan ancak, kendi adına kaydedilen taşınmaz ve araç nedeniyle teminat olarak düzenlendiğini savunmaktadır.
Yargılama sırasında taraf delilleri toplanmış, davacı ve davalı tarafça bildirilen tanıklar dinlenmiş, davacıya ait …… Ltd. Şti.’nin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenip dosyaya sunulan 17/12/2017 tarihli raporda, davaya konu senedin bahse konu şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı belirtilmiştir.
Takip ve davaya konu bononun zamanaşımına uğradığı ve bu nedenle ilamsız icra takibi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Davacı lehtar konumunda olduğu zamanaşımına uğrayan bono nedeniyle keşideci davalı aleyhine icra takibi başlatmış, itiraz üzerine de bu dava açılmıştır. Zamanaşımına uğrayan senetler nedeniyle davacı, davalı ile aralarındaki temel ilişkiye dayanarak alacak talebinde bulunabilir. Zamanaşımına uğrayan bono yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilerek, davacı iddiasını tanık dahil her tür delille kanıtlayabilir.
Bu bağlamda dinlenen davacı tanığı …, davalının davacıdan (annesinden) borç para istediğini, aralarındaki ilişkiye güvenen annesinin Irak’ta bulunan babasından para isteyip davalıya verdiğini, karşılığında da icra takibi ve davaya konu bonoyu aldığını, davalının borcunu ödemediğini ifade etmiş, davalı tanığı …, …… Ltd. Şti.’nin mülk edinme amacıyla kurulduğunu, davaya konu senede dair hiçbir bilgisinin olmadığını, ne amaçla verildiğini ve taraflar arasında nasıl bir ilişki olduğunu bilmediğini, diğer davalı tanığı … da davaya konu senedin veriliş nedenine dair herhangi bir bilgisinin olmadığını, 2007 yılında davacıdan bir araç satın aldıklarını, fakat aracın davalı üzerine kayıtlı olması nedeniyle devrini ondan aldıklarını belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının talebi üzerine ve aralarındaki samimiyete binaen davacının davalıya borç para verdiği ve karşılığında davaya konu senedi aldığı, senedin teminat amacıyla verilmiş bir senet olmadığı ve vadesinde bedelinin davalı tarafça ödenmediği, senet bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine de davalı/borçlunun haksız surette itiraz ederek takibin durdurulmasına sebebiyet verdiği, takip öncesi davalının temerrüde düşürülmediği, bu nedenle davacının ancak takip tarihi itibarıyla faiz talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu alacağın likit nitelikte olduğu gözetilerek, İİK’nun 67/2 maddesi gereğince davalı borçlunun itirazında haksızlığına karar verilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalının, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla yapılan takibin 35.000,00 TL’lik asıl alacak kesimine yönelik itirazın iptali ile takibin 35.000,00 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, 35.000,00 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 2.390,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.361,65 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı, 4,30 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 62,70 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 165,00 TL tebligat ve posta giderinden oluşan yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 75,26 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından sarf edilen 500,00 TL bilirkişi ücreti, 220,00 TL keşif araç ücreti, 253,80 TL keşif harcı, 42,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.015,80 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 463,38 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, kalan miktarın davalı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 4.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 4.939,75 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/02/2019

Katip Hakim
e-imza e-imza