Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/222 E. 2021/1025 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/222 Esas – 2021/1025
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/222 Esas
KARAR NO : 2021/1025
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2017
KARAR TARİHİ: 14/12/2021
K. YAZIM TARİHİ: 24/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle ;Davacı ile Davalı arasında belirsiz süreli bir iş sözleşmesinin söz konusu olduğu;Taraflar arası akdedilen Hizmet Sözleşmesinin 15. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı kaydına uymayarak haksız eylemlerde bulunan davalının müvekkili şirketten ayrılmasının akabinde … firmasında çalışmaya başladığı; davalının müvekkili şirketten ayrılmasının hemen akabinde rakip firmada çalışmaya başlamasının, TBK hükümlerine bağlı kalınarak iş akdinde düzenlenen rekabet yasağı kaydına açıkça aykırı olduğu; davalının şu anda çalıştığı işverenine marka tecavüzünden ötürü dava açılmışken; bu sefer davalının bu rakip firmada çalışmaya başladığı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. sayılı iflas erteleme davasına 08.02.2017 tarihinde müdahil olması ile haricen öğrenildiği;müvekkili şirketi temsile ve ilzama yetkili, yani hem en üst seviyede yetkili hem de … diye tabir edilen şekilde bir görev tanımı bulunan davalının, müvekkili şirketle imzaladığı iş sözleşmesi ile uymayı kabul ettiği rekabet yasağı yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle doğmuş tüm zararlarının giderilmesi ve sözleşme gereği yine ödemeyi kabul ettiği cezai şartı da ayrıca taraflarına ödemesinin gerektiği; iş akdini sonlandıran davalının hemen aynı işkolundaki bir başka firmada çalışmaya başlaması, tarafı olduğu iş akdine aykırı hareket ettiğini gösterdiği; davalının derhal bir başka firmada çalışmaya başlamış olması, ticari, teknolojik, ekonomik sırlarının da başkalarıyla paylaşıldığını gösterdiği; davalının, davacının mevcut müşterileriyle görüşmekte ve dava dışı asılsız iddialar ileri sürerek portföyüne olumsuz müdahale ettiği; müvekkili şirketin kendisini diğer firmaların önüne geçirmek üzere gerçekleştirdiği teknolojik gelişmeler, tüm ar-ge çalışmaları, ticari ve mali sırları davalının akde aykırı eylemleri ite ifşa olunduğu; Davalının uzun yıllarca davacı şirkette çalışarak elde ettiği bilgi birikimini ve tecrübesini, müvekkili şirket dolayısıyla edindiği çevreyi, istifa edip rakip firmada çalışmaya başlayarak oraya aktardığı ifade edilerek; tüm bu sebeplerle davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalının, müvekkili ile davalı işçi arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde yer alan “Madde 15 – Rekabet Yasağı” kaydını ihlal etmesinden ötürü yine aynı Sözleşme ile ödemeyi taahhüt ettiği 16 brüt maaş tutarındaki cezai şarttan şimdilik 5.000 TL, ayrıca şimdilik 1.000 TL maddi tazminat ile 10.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 16.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin Davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafından dava dilekçesinde öne sürülen aleyhteki hususları kabul etmediklerini; işyeri kayıt ve dokümanları ile bordrolarda müvekkilinin brüt maaşının sabit olduğu; dava değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu; dolayısıyla davacının kısmi dava açmada hukuki yararının bulunmadığı; davaya dayanak yapılan belgeler, iş ilişkisinin başlamasından tam yedi yıl sonra müvekkiline imzalatıldığından, işçinin serbest iradesini yansıtmayan bu kayıt ve belgelerin geçerliliğinden bahsedilemeyeceği; davacı taraf nezdinde müvekkilinin çalışmasının, 1999 yılında başladığı ve fesih tarihine kadar kesintili ve aralıklı olarak devam ettiği; hal böyle olunca 2006 yılında müvekkiline dayatma sonucu imzalatılan kayıt ve belgelerin müvekkilinin çıkışı yapıldıktan sonra herhangi bir geçerliliğinin de kalmadığı, bu nedenle de rekabet yasağı ve gizlilik şartı sözleşmesinin geçerliliği bulunmadığı; rekabet yasağı sözleşmelerinin geçerli olabilmesi için rekabet yasağının; zaman, yer ve konu bakımından sınırlandırılması esaslarına uygun davranılması gerektiği; ancak davaya dayanak yapılan rekabet yasağı maddesinde açıkça yahut örtülü bir biçimde yasa ile belirlenen kapsamda yer ve konu bakımından bir sınırlama yapılmamış olduğu; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 447/2 maddesinde de “Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer, ” şeklinde ifade edildiği üzere Müvekkili ile davalı arasındaki iş akdi, ücret ve sair hakların davacı tarafça yerine getirilmemesi nedeniyle müvekkilince haklı nedenle feshedildiği; hal böyle olunca müvekkili ile davacı arasındaki rekabet yasağının sona erdiği; açıklanan nedenle de geçersiz ve sona eren bir hüküm dayanak yapılmak suretiyle ikame edilen davanın reddinin gerektiği; dava dilekçesinde iddia ve isnat edildiği gibi müvekkilinin, özen ve sadakat borcuna aykırı herhangi bir fiil yahut davranışı olmadığı, davacı şirketin ticari ve teknik sırlarım paylaşmasının da söz konusu olmadığı; Kaldı ki müvekkilinin bu tür ticari ve teknik sırlara vakıf olması çalıştığı konum ve birim nedeniyle fiilen de mümkün olmadığı;dava dilekçesinde; müvekkilinin, davacı şirket uhdesinde çalışırken bir e-mailde başka bir firmanın elemanı olarak gözüktüğü ve bu hususun tek başına haksız rekabet oluşturduğu iddia edilmiş ve ekte de söz konusu e-mail dosyaya sunulduğu; ancak davacı tarafça dosyaya sunuları mailin tarihi, iş akdinin feshi tarihinden 3 ay sonrası olduğu; yani iddia edildiği gibi müvekkilinin davacı şirket bünyesinde çalışırken başka bir firmanın elemanı olarak gözükmesinin söz konusu olmadığı; müvekkilinin dava dilekçesinde iddia edildiği gibi davacı şirketin iflas ettiğine dair söylentiler yaydığı isnadı da gerçek dışı olduğu; Davacı şirketin mali durumu, iflas erteleme süreci ve borsada kotadan çıkarılma haberleri basın yayın kuruluşlarında geniş bir biçimde haber olarak yer aldığı; Müvekkilinin ne iş ilişkisi devam ederken ne de iş ilişkisi sona erdikten sonra herhangi platformda davacı şirketin mali durumundan bahsetmediği; dava dilekçesinde müvekkilinin … bayisi ile olan ilişkilerini kullanarak müşteri çevresinden yararlandığı iddia edildiği; ancak dava dilekçesinin tümünde olduğu gibi somut nesnel bir gerekçe sunulmadığı gibi … bayisi olarak ifade edilen firmanın bilgileri de verilmediği; davacı tarafın bu iddia ve isnadı da gerçeklerle örtüşmediği; tüm bunların yanı sıra dava dilekçesinin tümünde müvekkilinin, … Unvanlı şirket bünyesinde hali hazırda çalıştığı ve halen davacının ticari ve teknik sırlarını bu firma ile paylaştığı ifade edildiği; ancak müvekkil söz konusu firmadan 30.06.2016 tarihinde yani huzurdaki davanın ikamesinden neredeyse 1 sene önce ayrıldığı; haksız rekabet nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat talebinin muhatabı davacı firmaya rakip firma olduğu iddia edilen … A.Ş firması olduğu; Hal böyle olunca da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 54 ve devamı maddeleri mucibince husumetin ancak söz konusu firmaya yöneltilebileceği;. açıklanan nedenle de maddi manevi tazminat talebinin yasal bir dayanağı bulunmadığı gibi bu talepler yönünden müvekkilin aktif husumet ehliyetinin de bulunmadığı ifade edilerek;usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ticaret Sicil kayıtları, SGK kayıtları, Ankara Batı İcra Dairesi … iflas sayılı dosyası, Mahkememizin … esas sayılı dosyası, banka kayıtları, Ankara … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk mahkemesinin … esas sayılı dosyası, tanık beyanları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
Bilirkişi 22/11/2021 tarihli raporu ile özetle; Davalı konumunda bulunan Davacı eski çalışanı …’ın haklı gerekçelerle iş akdini feshettiği ve davacı nezdinde 90.196,82 TL alacağının İflas İdaresi tarafından kabul edilip alacaklılar listesine kaydedildiği; bu nedenle davalı aleyhine Hizmet Akdi sonrası için getirilen rekabet etmeme yükümlülüğünün yürütülebilir nitelikte olmadığı; taraflar arası Hizmet Akdi’nin haklı gerekçelerle feshinden bağımsız olarak; Davalının dava konusu işlerine ilişkin çalıştığı işyerlerinin davacı ile rekabet durumunun belirsiz olduğu ya da en yeni tarihli (2006 yılı) iş akdine göre belirlenen bir yıllık rekabet yasağı süresinin dışında kaldığı; taraflar arası akdedilen iş sözleşmesinde yer alan rekabet etmeme yükümlüğünün konu ve coğrafi kapsam bakımından belirsizlikler ihtiva ettiği; davalının dava konusu fiillerinin, davacı nezdinde üstlendiği görev ve sorumluklar itibarıyla davacının zararına, rakip teşebbüsü rekabette avantajlı hale getirecek bir varlık transferinin (müşteri bilgisi, işletme sırrı, teknik sır vb) somut olarak ortaya konulamaması sebebiyle rekabet yasağı taahhüdünü ihlal edebilecek bir faaliyette bulunduğunu gösterecek somut bilgi ve belgelere dosya kapsamında rastlanılamadığından; dava konusunda rekabet etmeme yükümlüğüne aykırı iş ve eylemlerin ortaya çıkmadığı sonuç kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE :Dava, haksız rekabetten kaynaklı cezai şart ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir
Haksız rekabet, rakipler arasında ya da tedarik eden ve müşteri arasında dürüstlük kuralına uygun olmayan ticari uygulamalardır. Ticaret hayatında dürüstlük kuralına uygun olmayan tüm eylem ve işlemlerdendir. Haksız rekabetten söz edebilmek için aldatıcı hareket ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışın bulunması şarttır. Haksız rekabetin üç unsuru bulunmaktadır: İktisadi rekabet, aldatıcı hareket ve dürüstlük kuralına aykırı çeşitli davranışlar, rekabet hakkının kötüye kullanılması. İktisadi rekabetten söz edebilmek için ortada ekonomik bir faaliyetin olması gerekmektedir. Ekonomik bir etkinlik olmaksızın iktisadi rekabetten ve dolayısıyla haksız rekabetin varlığından bahsedilemez. İktisadi rekabet ticaret hayatının önemli unsurlarından olduğu için çeşitli kanunlarla korunmuş ve desteklenmiştir. İktisadi rekabet bir haktır ve bu hak kullanılırken dürüstlük kuralına aykırı davranılmaması gerekmekledir. Bir firmanın kendisine rakip olan diğerbir firmayı kötülemesi, onun müşteri çevresini yanıltıcı hareketlerde bulunması vb. dürüstlük kuralına aykırıdır ve dolayısıyla haksız rekabet teşkil eder. Dürüstlük kuralı ile sınırları belli olan rekabet hakkının sınırları aşılmışsa burada kötüye kullanma vardır. Haksız rekabet hükümleri ile korunan rakipler değil rekabet hakkıdır ve dolayısıyla kötüye kullanmanın önlenmesini rakipten başkaca kişiler de isteyebilir. Ayrıca ilave etmek gerekirse, haksız rekabetten söz edebilmek için kusur şartı aranmamaktadır. Haksız rekabet sonucu uğranılan zararın giderimi için açılacak olan maddi tazminat davasında kusur şartı aranmaktadır. Her haksız fiilde olduğu gibi, haksız rekabetin doğmasına neden olan fiil ile oluşacak zarar veya zarar tehlikesi arasında nedensellik bağı olması gerektiğini de belirtmek gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, Ticaret Sicil kayıtları, SGK kayıtları, Ankara Batı İcra Dairesi … iflas sayılı dosyası, Mahkememizin … esas sayılı dosyası, banka kayıtları, Ankara ….Fikri ve Sınai Haklar Hukuk mahkemesinin … esas sayılı dosyası, tanık beyanları, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlık konusu davacı şirkette çalışan davalının kendi isteği ile işten ayrılması ile rakip bir iş yerinde işe başlaması hususunun haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı hususu asıl uyuşmazlık konusudur. İşçi e işveren arasındaki rekabet yasağı iş sözleşmesinin gerek devamında gerek taraflar arasındaki sözleşme sona erdikten sonra mevcut olan bir yükümlülüktür. Davalı, davacı şirkette 1999 yılında çalışmaya başlamış 2015 yılının şubat ayına kadar davacı şirkette çalışmıştır. Yargılama aşamasında dinlenen tanık anlatımlarından anlaşıldığı üzere 2012 yılından itibaren davacı işverenin işleri kötüleşmeye başlamış, çalışan ücretlerinde ve diğer haklarında aksamalar yaşandığı belirtilmiştir. Davalı da 2015 yılında maaşlarının düzensiz ödenmesi ve zamanında ödenmemesi, iş sözleşmesindeki taahhüt edilen diğer hakların yerine getirilmemesinden dolayı ekonomik ve manevi olarak zor durumda kaldığı için işinden istifa etmiş ve hizmet akdini feshetmiştir. Nitekim Ankara Batı İflas Müdürlüğü tarafından … sayılı İflas dosyasında davalı eski çalışanın davacı müfliste 90.196,82 TL alacağı olduğu kabul edilmiştir. Bu kapsamda davalının iş sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiğini ve sözleşme sonrası için getirilen rekabet yasaklarının yürütülmesi mümkün değildir. Rekabet yasağı ihlali ile ilgili yapılan değerlendirmede davalı eski çalışan resmi kayıtlara göre davacı nezdindeki işinden 16/02/2015 tarihinde ayrıldıktan sonra 01/09/2015 tarihinde … merkezli … A.Ş de çalışmaya başlamıştır. Bu iş yerinde 30/06/2016 tarihine kadar çalıştıktan sonra 01/07/2016 tarihinde … A.Ş de çalışmaya başlamıştır. … A.Ş , davacı …’ın … ilindeki bayisi konumunda olan perakende … satışı yapan bir teşebbüstür. Söz konusu teşebbüs ile üretici konumundaki davacı şirketin … ilindeki bayisi konumunda olan perakende … satışı yapan bir teşebbüstür. Bu kapsamda taraflardan biri üretici diğeri dağıtıcı perakendeci olması ve faaliyet gösterilen coğrafi pazarlar farklı olması sebebiyle rakip şirket olduğu hususu da sabit değildir. Aynı zamanda davacı şirketten ayrıldıktan sonra çalıştığı şirketlerden … A.Ş ise davacı şirket gibi … üreten bir şirket olduğu fakat davalının rekabet yasağı içeren hizmet akdini 2006 yılında imzaladığı rekabet yasağı ihtiva eden nihai hizmet akdinde rekabet yasağı süresinin 1 yıl olarak belirlendiği bu sürenin 16/02/2016 tarihinde sona ermiş olması davalının bu şirkette çalışmaya başladığı tarihin 01/07/2016 olduğu bu kapsamda davacı ile rakip şirket olduğu ve davacının aktif bir rekabet içerisinde olduğu sabit değildir. Davalının dava konusu fiillerinin, davacı nezdinde üstlendiği görev ve sorumluklar itibarıyla davacının zararına, rakip teşebbüsü rekabette avantajlı hale getirecek bir varlık transferinin (müşteri bilgisi, işletme sırrı, teknik sır vb) somut olarak ortaya konulamaması sebebiyle rekabet yasağı taahhüdünü ihlal edebilecek bir faaliyette bulunduğunu gösterecek somut bilgi ve belgelere dosya kapsamında rastlanılamadığından; dava konusunda rekabet etmeme yükümlüğüne aykırı iş ve eylemlerin ortaya çıkmadığı sonuç kanaatine varılarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30TL karar ve ilam harcının peşin alınan 273,24 TL harçtan mahsubu ile artan 213,94 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderleri olan 188 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, artan davalı avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/12/2021

Katip Hakim
e-imzalıdır. e-imzalıdır.