Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/212 E. 2018/642 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2017/212 Esas – 2018/642
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2017/212 Esas
KARAR NO : 2018/642

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 14/04/2017
KARAR TARİHİ : 25/10/2018
K.YAZIM TARİHİ : 21/11/2018

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın Ankara ili … ilçesinde bulunan şubesinden davacı şirketin 08/01/2016 ve 19/07/2016 tarihlerinde ayrı ayrı 150.000,00 TL kredi kullandığını, kullanılan kredilerin sıfır komisyon oranı ile kullandırıldığını ancak dava konusu … kredi hesap numaralı kredi için davacı şirket hesabından 30/03/2016 tarihinde kredi komisyon ve BSMV ödemesi adı altında 367,50 TL, 30/06/2016 tarihinde kredi komisyon ve BSMV ödemesi 398,13 TL ve son olarak 01/07/2016 tarihinde 13,13 TL kredi komisyon ve BSMV ödemesi tahsil edildiğini, yine dava konusu … kredi hesap numaralı kredi için ise davacı şirket hesabından 30/09/2016 tarihinde Kredi Komisyon ve BSMV ödemesi adı altında 700,00 TL, 30/12/2016 tarihinde ise aynı şekilde Kredi Komisyon ve BSMV ödemesi adı altında 189,59 TL tahsil edildiğini, yapılan müracaata rağmen hatalı olarak tahsil edildiği açık olan kredi komisyon ve BSMV ücretlerin iadesinin gerçekleştirilmediğini belirterek, davalı banka tarafından yapılan toplam 1.668,35 TL haksız tahsilatın dava tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile iadesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı banka arasında kredi sözleşmesi yapıldığını, davacının masraf ve komisyon ödemesi konusunda da tarafların mutabık olduklarını, nitekim davacının Genel Kredi Sözleşmesinin son sayfasında sözleşme hükümleri üzerinde anlaşıldığını gösteren beyanı mevcut olduğunu ayrıca tacir olan davalı bankanın, müşterilerine sunduğu bankacılık hizmetleri sebebiyle hizmet bedeli, komisyon, masraf gibi adlar altında münasip bir ücret tahsil etmesine yasal bir engel olmadığını, bu hâliyle alınan münasip ücretlerin iadesi talebi için açılan davanın usûl ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, kullandırdığı krediler nedeniyle davalı bankanın haksız olarak tahsil ettiği iddia olunan kredi komisyon ücreti ve BSMV’nin iadesi talebine ilişkindir.
Davalı yanın yetki itirazı, yetki sözleşmesiyle belirlenen mahkemenin kesin yetkili mahkeme olması hususunun 01/10/2011 tarihinden sonra yapılan yetki sözleşmeleri bakımından geçerli olması, taraflar arasında akdedilen yetki şartını içeren Bankacılık İşlemleri Sözleşmesinin 07/05/2010 tarihli olması ve kredi sözleşmesinin davalı bankanın … Şubesiyle yapılması karşısında reddedilmiştir.
Davacı, davalı banka tarafından kullandırılan krediler, sıfır komisyon oranıyla kullandırıldığı halde kredi komisyon ücreti ve BSMV adı altında kendisinden haksız surette kesinti yapıldığını iddia etmekte, davalı ise kesintilerin mevzuata ve taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olduğunu savunmaktadır.
Taraf delilleri toplandıktan sonra, dosya kapsamı ve ekleri ile davalı banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve Banka Finans Uzmanı Bilirkişiden 27/02/2018 tarihli rapor alınmıştır.
Uyuşmazlık, davalı banka tarafından davacı şirketten tahsil edilen meblağların haklı olup olmadığı, davacı şirkete iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Davacı şirket ile davalı banka arasında 07/05/2010 tarihli Bankacılık İşlemleri sözleşmesi akdedilmiştir.
Davacı şirket davalı bankanın … Şubesine gönderdiği 08/01/2016 tarihli talimatında % 1,00 komisyon oranı ile 150.000,00 TL tutarında kredi kullandırılmasını talep etmiş, banka tarafından davacı kredi müşterisine aynı tarihte 150.000,00 TL tutarında, 19/07/2016 tarihinde yine 150.000,00 TL tutarında nakit krediler kullandırılmış, buna ilişkin dekontlarda herhangi bir komisyon tahsil edilmediği belirtilmiştir. Daha sonra davalı bankanın davacı şirketten, komisyon adı altında 30/09/2016 tarihinde 666,67 TL, 30/12/2016 tarihinde 180,56 TL ve 31/03/2016 tarihinde 350,00 TL olmak üzere toplam 1.197,23 TL kesinti yaptığı anlaşılmıştır. Ayrıca komisyona bağlı olarak alınan ve zorunlu karşılık olan BSMV tahsil edilmiştir.
Bankaların kredi müşterilerinden talep ve tahsil ettiği ücret ve komisyonlar, Bankacılık Hukukumuzda “faiz dışı menfaat’ üst başlığı altında düzenleme alanı bulmuştur. Bunun yanında Ticaret Hukukunda düzenlenen “tacirin ücret isteme hakkı” da banka kredileri uygulamalarındaki ücret ve komisyonlara dayanak teşkil edebilmektedir.
Bankacılık uygulamalarında, ücret ve komisyonlar arasında kesin bir sınır çizilmediği, talep ve tahsil edilen meblağların çeşitli adlar alabildiği görülmektedir. Bu anlamda, Ticaret Hukukunda düzenleme alanı bulan “tacirin ücret isteme” hakkının kapsamını tacir ile müşterisi arasındaki ticari ilişkinin kapsam ve mahiyetine göre geniş yorumlamak gerekmektedir.
01/11/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanununun ‘Faiz Oranlan ve Diğer Menfaatler” başlıklı 144’üncü maddesi gereğince; Bakanlar Kurulu, bankaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulünde uygulanacak azami faiz oranlarını, katılma hesaplarında kar ve zarara katılma oranlarını, özel cari hesaplar dahil bu maddede belirtilen işlemlerde sağlanacak diğer menfaatlerin nitelikleri ile azami miktar ya da oranlarını tespit etmeye, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu, bu yetkilerini Merkez Bankasına devredebilir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, faiz ve faiz dışında sağlanacak menfaatlerin tespiti hususunu 2006/1 sayılı “Mevduat ve Kredi Faiz Oranlan ve Katılma Hesapları Kar ve Zarara Katılma Oranlan ile Kredi İşlemlerinde Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ” ile düzenlemiştir. Anılan Tebliğin 4’üncü maddesi gereğince; bankaların reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir. Görüldüğü üzere Tebliğin 4’üncü maddesinde, “diğer menfaatler” kavramının yanında “tahsil olunacak masraflar” kavramına da yer verilmiş, kanundaki soyut ifadelerin biraz daha somutlaşmasına olanak tanınmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, davalı bankaca davacı kredi müşterisinden tahsil edilmiş komisyon söz konusudur.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “Tüketici Kredisi Sözleşmesi” şeklinde isimlendirilmeyip “Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi” şeklinde isimlendirilmesi ve kredi müşterisinin tacir sıfatını taşıması karşısında davacı kredi müşterisine tahsis edilip kullandırılan kredilerin de “ticari kradi” niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığa konu edilen kredi, mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10 ve 10/A ile 27.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun “Tüketici Kredileri” başlıklı 2’nci bölümündeki ve genel olarak tüketici mevzuatındaki sınırlamalara tabi değildir. Şu halde, tüketici mevzuatındaki sınırlamalara tabi olmayan ticari krediler yönünden tahsil edilen ücret ve komisyonların da tüketici mevzuatındaki sınırlamalar haricinde ve Türk Medeni Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununda düzenlenen kurallar çerçevesinde ele alınması gerekir.
Bankalar, gerek mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve gerekse 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereğince “tacir” statüsündedir. Bu itibarla, tacir sıfatını haiz bankanın, gördüğü hizmetler karşılığında “uygun”bir ücret isteme hakkı bulunmaktadır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 22’nci maddesinde geçen “münasip bir ücret” ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 20’nci maddesinde geçen “uygun bir ücret” ifadeleri, bankanın ücret isteme hakkını ölçülü bir şekilde kullanması gerektiğini ifade etmektedir. Burada önemli olan, kredinin miktarına göre talep edilen meblağın ölçülü olup olmadığıdır. Hal böyle olunca, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer alan “münasip bir ücret” ifadesinin komisyonlar yönünden kıyasen uygulanmasına hiçbir engel olmadığı gibi esasen TMK. m. 2’deki dürüstlük kuralına uyulup uyulmadığının ve hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığının tespiti yönünden bu şekilde bir kıyas yapılması gereklilik arz etmektedir.
Davacı şirket, davalı bankaya göndermiş olduğu kredi kullandırım talimatında % 1,00 oranında komisyon karşılığında kredi kullandırılmasını talep etmiştir. Davacı şirketin dava konusu yaptığı kredilerin toplam miktarı 300.000,00 TL’dir. Buna göre davalı bankanın davacı şirketten % 1,00 oranında ve 3.000,00 TL tutarında komisyon talep ve tahsil etme hakkı bulunmaktadır. Buna karşın hesap hareketlerinden anlaşıldığı üzere dava konusu yapılan ticari krediler nedeniyle davacı şirketten tahsil edilen komisyon miktarı 1.197,23 TL’dir. Bu durumda, davalı bankanın talep edebileceği komisyon miktarının altında komisyon tahsil ettiği, taraflar arasındaki akdi ilişkiye uygun bir şekilde tahsilat yaptığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 4,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından sarf edilen 50,00 TL tebligat ve posta giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap edilen 1.668,35 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/10/2018

Katip Hakim
e-imza e-imza