Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/694 E. 2018/39 K. 25.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2016/694 Esas – 2018/39
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2016/694 Esas
KARAR NO : 2018/39

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 20/04/2015
KARAR TARİHİ : 25/01/2018
K.YAZIM TARİHİ : 23/02/2018

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalının, davacı … A.Ş.nin ortağı olduğunu ve şirkete olan borçlarının ödemediğini, davalının şirketin % 1,5 oranında ortaklığı nedeniyle ortaklardan alacaklar mizan tablosuna göre olan 32.000,00 TL. alacağın tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına haksız itiraz nedeniyle alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davalının davacı şirketin hissedarı olduğunu, şirket merkezinin … Ankara adresinde bulunması nedeniyle davaya bakma görev ve yetkisinin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olduğunu belirterek davanın reddini istemiş, müvekkilinin davacı şirket yönetimi ile yaşadığı bazı ihtilaflar sebebiyle bu haksızlığa maruz kaldığını, sonradan oluşturulduğunu düşündükleri kayıtları asla kabul etmediklerini, müvekkilinin davacı şirkete borçlu değil aksine alacaklı olduğunu beyan ederek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince 15/02/2016 tarih … esas … karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek gönderilen dava dosyası, mahkememizin yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Ankara … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası, dosya arasına celp edilmiştir.
Dava, ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67. maddesi gereğince iptali talebinden ibarettir.
Dosyaya kazandırılan Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yazı cevabından davacı … A.Ş.’nin şirket merkezinin … Yolu …. Km. … adresinde bulunduğu, davalı …’in şirket ortağı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı (alacaklı) şirket vekili tarafından davalı (borçlu) aleyhine 13/01/2015 tarihinde Ankara … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla 32.000,00 TL alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, alacağın dayanağı olarak bilançoda gözüken ortaklardan alacaklar hesabı bakiyesinin gösterildiği, davalı vekilinin 27/01/2015 tarihinde sunduğu dilekçesiyle borca itiraz edildiği, bunun üzerine icra takibinin durdurulduğu, eldeki davanın 20/04/2015 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili, davalının ortağı olduğu müvekkili şirkete 32.000,00 TL borçlandığını ve bu borcun ödenmediğini iddia etmekte, davalı vekili ise davacı şirketin son 15 yıllık bilanço ve defter kayıtları incelendiği taktirde müvekkilinin davacı şirkete borçlu değil alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını savunmaktadır.
Uyuşmazlık, davalının ortağı olduğu şirkete borçlanıp borçlanmadığı ve takip tarihi itibarıyla 32.000,00 TL tutarında borcunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibarıyla herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi bakımından, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, 06/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirkete ait 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait yevmiye defterlerinin hem açılış hem de kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yapılmış olduğu, ticari defterlerin 6102 sayılı TTK’nun 64 vd. maddelerinde belirli yasal şartları tam olarak taşıdığı, sahibi lehine delil gücüne sahip oldukları, ticari defterlerin incelenmesi neticesinde davacı şirketin takip tarihi itibarıyla davalıdan 32.000,00 TL alacaklı olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davalı vekilinin 28/04/2017 tarihli dilekçesinde ileri sunulan itirazların değerlendirilmesi bakımından ek rapor tanzimi için yerinde inceleme yetkisi de verilerek dosya tekrar bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, düzenlenip dosyaya sunulan 17/11/2017 tarihli ek raporda özetle; 07/07/2017 tarihinde yerinde inceleme yapılacağının davalı vekiline bildirildiği, müsait olmaması nedeniyle ileri bir tarihe ertelendiği, 10/11/2017 günü saat 11:00’da yerinde inceleme yapılacağının tekrar bildirildiği fakat davalı vekilinin hazır bulunmadığı, inceleme sırasında davacı şirket yetkilileri tarafından daha önce incelenen defterler dışında 2011 ve 2012 yılları ticari defterlerinin hazır edildiği, daha önceki yıllara ait defterlerin hem fiziki olarak hem de bilgisayar ortamında muhafaza edilmediğinin ifade edildiği, 2011 ve 2012 yılı dönem sonu mizanlarında davalının ortağı olduğu şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığının tespit edildiği, davacı şirketin geçmiş yıllarda yapmış olduğu olağan genel kurul toplantı tutanakları incelendiğinde, en son 04/06/1990 tarihinde yapılan toplantıda 1987-1988-1989 yıllarında elde edilen kârın ortaklara sermaye payları oranında dağıtılmasına karar verildiğinin tespit edildiği, daha sonraki yıllarda yapılan olağan genel kurul toplantılarının hiçbirisinde kâr dağıtımına ilişkin bir karar bulunmadığı gibi bu konuda ortaklar tarafından herhangi bir talep, itiraz ve şerhe de rastlanılmadığı, davacı şirketin 2013, 2014 ve 2015 yılları sonu itibarıyla öz sermayesi ve sermayenin alt kalemler bazında dağılımı incelendiğinde 2013 yılını 2.695,53 TL net dönem zararıyla, 2014 yılını 107.049,95 TL net dönem kârıyla, 2015 yılını ise 19.907,71 TL ne dönem kârıyla kapattığının görüldüğü, dava konusu toplam 32.000,00 TL tutarındaki ödemelerin 04/04/2013-07/07/2014 arasında yapıldığı gözetildiğinde, eğer bu ödemelerin kâr payı alacağına ilişkin ödemeler olduğu düşünülürse, bu kârın 2013 ve 2014 yıllarında elde edilen kârın dağıtımı olduğunun kabul edilmesi gerektiği, halbuki davacı şirketin 2013 yılını 2.695,53 TL net dönem zararıyla, 2014 yılını ise 107.049,95 TL net dönem kârıyla kapattığı, 2014 yılı sonu itibarıyla 959.359,55 TL geçmiş yıllar zararı, 84.000,51 TL tutarında geçmiş yıllar kârının mevcut olduğu, bu duruma göre davacı şirketin 2013 ve 2014 yılları itibarıyla ortaklarına kâr payı dağıtması için somut bir nedenin bulunmadığı, dolayısıyla davalıya yapılan ödemelerin kâr payı ödemesi olduğuna dair herhangi bir bulguya rastlanılmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce iddia, savunma, benimsenen 06/04/2017 tarihli bilirkişi raporu ile 17/11/2017 tarihli bilirkişi ek raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının davacı şirketin ortağı olduğu, davacı şirket tarafından 04/04/2013-07/07/2014 tarihleri arasında 16 farklı tarihte davalının hesabına EFT yoluyla ve her biri 2.000,00 TL olmak üzere toplam 32.000,00 TL gönderildiği, bu ödemelerin davacı şirketin … Bankası … Şubesinde bulunan … IBAN nolu hesabının hesap dökümleriyle de teyit edildiği, kaldı ki bu ödemelere ilişkin davalı tarafça herhangi bir itirazda da bulunulmadığı, davacı şirketin 04/06/1990 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısı sonrası yapılan hiçbir olağan genel kurul toplantısında kâr dağıtımına ilişkin bir karar bulunmaması, 2013 yılını zararla kapatması ve şirketin 2014 yılı sonu itibarıyla 959.359,55 TL geçmiş yıllar zararı, 84.000,51 TL tutarında geçmiş yıllar kârının mevcut olması karşısında davacı şirketin 2013 ve 2014 yılları itibarıyla ortaklarına kâr payı dağıtması için somut bir nedenin de bulunmadığı, bu itibarla davalıya yapılan ödemelerin kâr payı dağıtımı olarak kabulünün de mümkün olmadığı, sahibi lehine delil gücüne sahip davacı şirketin 2013, 2014 ve 2015 yılı ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde davalı tarafından bu borcun takip tarihi itibarıyla henüz ödenmediği ve davacı şirkete belirtilen miktarda borçlu olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla icra takibine yönelik itirazında da haksız olduğu, her ne kadar davalı vekili son 15 yıllık bilanço ve defter kayıtları incelendiği taktirde müvekkilinin davacı şirkete borçlu değil alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını savunmakta ise de, davalının önceki dönemlere ilişkin olarak varsa bir alacak iddiasının, bunun ayrı bir davanın konusu olabileceği sonuç ve kanaatine ulaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu alacağın likit nitelikte olduğu gözetilerek, İİK’nun 67/2 maddesi gereğince davalı borçlunun itirazında haksızlığına karar verilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalının, Ankara … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasındaki takibe yönelik itirazının iptali ile, takibin devamına,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, takibe konu alacağın (32.000,00 TL) % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 2.185,92 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 386,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.799,44 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 386,48 TL peşin harç, 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 418,28 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 189,50 TL tebligat ve posta gideri ile 2.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.389,50TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 3.840,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/01/2018

Katip Hakim
e-imza e-imza