Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/510 E. 2019/549 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2016/510 Esas – 2019/549

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2016/510 Esas
KARAR NO : 2019/549

HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
2-
3-
İHBAR OLUNAN:
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/12/2015
KARAR TARİHİ: 26/09/2019
K.YAZIM TARİHİ : 25/10/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; 27/11/2014 günü Atatürk Mahallesi Vatan Caddesi üzerinde Sincan Çarşı merkezine seyir eden davalılardan sürücü …’ın sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi tarafından Karayolu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında bulunan ve …’ın sahibi olduğu … plakalı hat dolmuşu cadde üzerinden Atatürk Mahallesi Muhtarlığı hizasında yolun karşı tarafına geçmek isteyen müvekkili …’a çarparak 5 (ağır) derece kırık oluşturacak şekilde müvekkilinin yaralanmasına sebep olduğunu, meydana gelen kaza nedeniyle davacı müvekkilinin vücudunun çeşitli yerlerinde ve özellikle kafasında kalıcı iz meydana geldiğini, davacı müvekkilinin henüz küçük yaşta olması ile birlikte vücut bütünlüğünde meydana gelen zarar dolayısıyla, ileride meslek seçiminde de kısıtlı hale geldiğini, davacının ekonomik geleceğinin sarsılmış olması nedeniyle meydana gelen maddi zararın da değerlendirmeye alınarak tespitini talep ettiklerini, ayrıca kafasında ve vücudunun çeşitli yerlerinde meydana gelen izler dolayısıyla davacı müvekkilinin ileride de tedavisinin devam edeceğini, psikolojik tedavi göreceğini ve hatta estetik ameliyatı olmak durumunda kalacağını, bu durumda tedavi masraflarının tespitinde ileride yapılması zorunlu olan tedavi giderlerinin de değerlendirilmesini talep ettiklerini, müvekkili …’un kaza sonrasında tedavisinin devam ettiği süre boyunca okula gidemediğini, eğitim-öğretiminden uzak kaldığını, kaza esnasında müvekkilinin başından darbe alması nedeniyle geçirmiş olduğu beyin ameliyatı neticesinde müvekkilinin başında herkesin dikkatini çekebilecek büyüklükte ve oldukça belirgin bir ameliyat izi bulunduğunu, ameliyat izi nedeniyle çevresi ve gören kişiler tarafından müvekkiline sürekli sorular yöneltildiğini, müvekkilinin henüz 12 yaşında olduğunu şimdiden bu kalıcı izin yaralarını maneviyatında taşımak durumunda kaldığını, müvekkilinin yasal temsilcisi olan annesi …’ın kaza tarihinde hali hazırda asgari ücrete tabi olarak çalıştığını, çocuğuna tek başına baktığını, asgari ücretle çalışmakta olan …’ın davacı müvekkile bakmakla yükümlü olduğundan dolayı tam olarak iyileşmesi gerçekleşene kadar çalışmaya ara verdiğini beyan ederek, müvekkilinin kaza nedeniyle tedavi ve bakım gideri ve SGK kapsamı dışında kalan diğer sağlık giderlerinden dolayı uğradıkları 2.000,00 TL maddi zararın kaza tarihi olan 27/11/2014’ten itibaren fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi hariç diğer davalılardan kaza tarihi olan 27/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … Sigorta A.Ş. vekili; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, bedeni zararlar halinde maddi tazminat talepleri için şahıs başına azami poliçe teminat limitinin 268.000 TL ile sınırlı olduğunu, zarar görenin sağlığına kavuşması için gerekli olan tedavi, ambulans vb. taşıma giderleri ile hastane, ilaç, protez, tekerlekli iskemle, bakım, fizik tedavi, korse vb. tüm giderlerin tedavi giderleri kapsamında kabul edilmekte olduğunu, bu masrafların da SGK tarafından karşılanması gerektiğini, davacıların sakatlıktan dolayı herhangi bir kurumdan tazminat alıp almadıklarının araştırılmasını talep ettiklerini, davacının sosyal kurumdan tazminat veya aylık bağlanması halinde bu ödemelerin sakatlık tazminat hesabından düşülmesi gerektiğini, ayrıca dava konusu talebin bir haksız fiil olan trafik kazasından kaynaklanmakta olup ticari iş olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacı yanın avans faizi talebinin yasal bir dayanağı olmayıp hukuken kabul edilmemesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; kazanın meydana gelmesinde şoförün kusuru bulunmadığını, davacının rutin sağlık harcamaları için talepte bulunduğunu, ancak trafik kazalarından meydana gelen zararların yapılan kanuni değişiklik ile SGK tarafından karşılandığını, bu sebeple müvekkile karşı böyle bir talepte bulunmasının mümkün olmadığını, davacının ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan zararlar için talepte bulunduğunu, ancak davacının kaza sebebiyle geçici ya da kalıcı iş görememezlik zararı ya da ekonomik geleceğinin zarar görmesi şeklinde soyut bir zararı bulunmadığını, davacının tam teşekküllü bir üniversite hastanesine sevki ile bu konuda rapor aldırılmasını talep ettiklerini, davacının yol ve ulaşım giderlerinin faturalandırılması gerektiğini, taraflarına ait araca … Sigorta A.Ş. tarafından … poliçe no ile manevi tazminat da içerdiğini, her yolcuyu kapsayacak şekilde kasko ve koltuk sigortası yaptırdığını, … Sigorta A.Ş.’yi sigorta şirketini davaya dahil etmek üzere süre talep ettiklerini beyan ederek, davanın sigorta şirketi olan … Sigorta A.Ş.’ye ihbarına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … tarafından dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER :Ankara Batı …. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası, sigorta poliçesi, hasar dosyası, trafik kazası tespit tutanağı, trafik tescil kayıtları, SGK kayıtları, davalıların ekonomik ve sosyal durum tespiti, 10/03/2017 tarihli kusur bilirkişisi raporu, Ankara Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin 01/10/2018 tarihli kusur raporu, Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin 13/07/2017 tarihli kusur raporu, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 20/11/2017 tarihinde davacı hakkında düzenlenen maluliyet raporu, 02/09/2019 tarihli kusur bilirkişi kurulu raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
27/11/2014 günü Atatürk Mahallesi Vatan Caddesi üzerinde Sincan Çarşı merkezine seyir eden davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS Poliçesi ile sigortalanan ve …’ın sahibi olduğu … plakalı hat dolmuşu ile yolun karşı tarafına geçmek isteyen davacı …’a çarpması sonucu dava konusu trafik kazası meydana gelmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. Maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd). Davacı tarafından bu açıklamalar kapsamında davalılardan talepte bulunulmuştur.
Soruşturma aşamasında ifadesi alınan ve davalı şoförün kullandığı minibüste yolcu olan … ifadesinde; dolmuşta ayakta yolcu olduğunu, dolmuşun çok süratli olmadığını, aniden bir çocuğun koşarak yola çıktığını ve minibüsün kendisine çarptığını, çarpma üzerine durduklarını ve sağlık kuruluşunu aradıklarını beyan etmiştir.
Sorumluluğun tespiti, kusur oranlarının belirlenmesi için alınan 10/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda; olayın gündüz meskun mahal içinde meydana geldiği, yolun asfalt kaplama ve bölünmüş olduğu, yolda yaya kaldırımı bulunduğu, olay yerinde hız limitinin 50 Km olduğu, davacı yayanın taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isterken herhangi bir yaya geçidi bulunmayan yeri tercih ettiği, taşıtlara öncelik vermeden karşıya geçiş yapmak istemesi nedeniyle %75 oranda kusurlu olduğu, davalı şoförün ise karşıdan karşıya geçen yayaya karşın tedbir alamaması nedeniyle %25 oranda kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir.
Tarafların rapora karşı itirazları kapsamında değerlendirme yapılmak üzere Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 17/07/2017 tarihli raporda; tanık ve tarafların beyanları da değerlendirilerek yaya davacının park halinde bulunan araçların arasında can güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde koşarak taşıt yoluna girmesi nedeniyle kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğu, davalı sürücünün kusurunun bulunmadığı kanaati bildirilmiştir.
Tarafların itirazı ve oluşan çelişki üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden 01/10/2018 tarihli rapor alınmıştır, raporda; tanık …’nın ve tarafların beyanlarına göre davacının karşıdan karşıya geçerken yola aniden çıkması nedeniyle olayda tam kusurlu olduğu, sürücünün kusursuz olduğu kanaati bildirilmiştir.
Kusura yönelik olarak makine mühendisinden alınan ve Adli Tıp Kurumundan alınan raporlardan yapılan tespitler arasında çelişki bulunduğundan Karayolları Fen Heyetinden seçilen üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır, 02/09/2019 tarihli raporda ise; adli tıp kurumunca yapılan tespitlere iştirak edildiği, davacı yayanın yolu kontrol etmeksizin park etmiş taşıtların arasından aniden yola çıkması nedeniyle tam kusurlu olduğu, davalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, kanaati bildirilmiştir.
Davacı tarafça son alınan kusur raporuna itiraz edilmişse de; raporda yapılan tespitler ayrıntılı, gerekçeli ve olaya uygun bulunduğundan yeniden inceleme yapılması düşünülmeksizin bu rapora göre değerlendirme yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamına ve toplanan delillere göre; 27/11/2014 günü meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacının, kazada kusuru bulunduğunu ileri sürdüğü dolmuş sürücüsü …, araç maliki … ve aracı ZMMS poliçesi ile sigortalayan sigorta şirketinden tazminat talep ettiği, tazminat talebi değerlendirilirken öncelikle yukarıdaki yasal düzenleme gereği sürücü kusurunun tespitinin gerektiği, yapılan kusur incelemesi sonucunda davalı sürücünün olayda kusurunun bulunmadığının anlaşıldığı, sürücünün kusuru oranında sorumluluğu bulunan diğer davalıların da tazminattan sorumlu olamayacakları sabit olduğundan tüm davalılar hakkındaki davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcının peşin alınan 717,26 TL harçtan mahsubu ile bakiye 672,86 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı … tarafından sarf edilen 6,20 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine, bakiye delil avansının karar kesinleştiğinde bu davalıya iadesine,
5-Davalılar … Sigorta A.Ş. ile …’ın kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri görülmekle reddedilen maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara ödenmesine,
6-Davalılar … Sigorta A.Ş. ile …’ın kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri görülmekle reddedilen manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara ödenmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.26/09/2019

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı