Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/478 E. 2018/184 K. 27.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2016/478 Esas – 2018/184
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2016/478 Esas
KARAR NO : 2018/184

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/11/2015
KARAR TARİHİ : 27/03/2018
K.YAZIM TARİHİ : 26/04/2018

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili … Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in davalı şirketin hissedarlarından olduğunu, 2005 yılında şirket Yönetim Kurulu Başkanı olan …’ün şirket ortaklarından borç talebinde bulunduğunu ve talebe istinaden müvekkilinin maliki bulunduğu … İli, … İlçesinde bulunan yazlık evini satarak şirkete 40.000,00 YTL tutarında nakit borç vermiş olduğunu, söz konusu borcun 10.000,00 YTL’si 22/03/2005 tarihinde, müvekkilinin eşi …’in …Bankası … Şubesi … numaralı hesabından, davalı şirketin … A.Ş. … Şubesi … numaralı hesabına “… Teslimatı” açıklaması EFT yolu ile ödendiğini, geri kalan 30.000,00 YTL’ sinin yine aynı şekilde 30/03/2005 tarihinde ödenmiş olduğunu, söz konusu borcun müvekkili tarafından davalı şirket hesabına intikalinden sonra davalı şirketin Yönetim Kurulu Başkanı … tarafından verilen 15/06/2005 tarihli “taahhütname” başlıklı yazı ile borcun alındığının ikrar edildiğini, müvekkilinden alınan nakit borçların şirketin mali durumuna göre, hiçbir ihtar ya da ihbar şartı olmaksızın borcun alındığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte en geç 30 Mart 2011 tarihinde müvekkiline geri ödeneceğinin taahhüt edilmiş olduğunu, söz konusu borcun davalı şirket tarafından bugüne kadar oyalanarak geri ödenmediğini, davalı şirket aleyhine … İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı dosyası ile 40.000,00 YTL asıl alacak üzerinden başlatılan icra takibine, davalı şirket tarafından haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edilerek takibin durdurulmasına karar verilmesine neden olduğunu, bu nedenle haksız itirazın iptali ile “taahhütname” başlıklı yazı ile borç ikrar edilerek en geç 30/03/2011 tarihine kadar ödeneceği belirtilmesine rağmen kötüniyetle, sırf zaman kazanmak amacıyla itiraz edildiğinden % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ettiklerini, ayrıca, yine aynı “taahhütname” ile hiçbir ihtar ya da ihbar şartı olmaksızın borcun alındığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte en geç 30 Mart 2011 tarihinde ödeneceği belirtilmesine rağmen ödenmemesi nedeniyle, icra takibinde fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulduğu göz önünde bulundurularak, borcun alındığı tarih olan 30/03/2005 ile takip tarihi olan 26/01/2015 tarihleri arasındaki işlemiş 37.220,82 TL yasal faizin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini beyanla davanın kabulüne, % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, temerrüt tarihi olan 30/03/2005 ile takip tarihi olan 26/01/2015 tarihleri arasındaki işlemiş 37.220,82 TL yasal faiz alacağının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı cevap dilekçesinde özetle; müvekkili … A.Ş. ünvanlı şirketin merkezinin … ili … ilçesinde bulunduğunu ve 1982 yılından itibaren petrol ürünlerinin pazarlanması, yurtiçi ve yurtdışı nakliyesi, uluslararası nakliyat, tarım makine teçhizat kollarına yatırım yapmak ve bu konularla ile ilgili mümessillik alanında faaliyet göstermek üzere kurulduğunu, müvekkili şirketin, … ailesinin grup şirketlerinden biri olup ailenin babası konumunda olan … tarafından kurulduğunu, müvekkili şirketin pay yapısının şirketin aile grup şirketi olması sebebiyle diğer grup şirketler ile benzerlik gösterdiğini, müvekkili şirketin ve diğer grup şirketlerinin bu anlamda ana iştigal konusunu akaryakıt bayiliğinin oluşturduğunu ve ankara ili sınırları içerisinde üç adet akaryakıt istasyon bayiliği ve istasyon kiralama faaliyetleri bulunduğunu, müvekkil şirketin 1982 yılından beri ticaret alanında faaliyet göstermekte olan ortaklarının … ailesi üyelerinden oluşan bir tüzel kişilik olduğunu, davacı …’in de şirketin kurucu ortağı …’ün kızı ve hali hazırda şirket temsilcisi … …’ün kız kardeşi olduğunu ve müvekkili şirket ile davacı arasında yargıya intikal etmiş çok sayıda olay bulunduğunu, bununla birlikte yine dosya vekillerinden Av. …’in de davacı yanın eşi ve iddia edilen uyuşmazlık tarihlerinde müvekkili şirketin vekili olduğunu, davacı tarafın 26/01/2015 tarihinde … İcra Müdürlüğünde … esas numarası ile aleyhlerine başlattığı asılsız icra takibinin de taraflar arasında Ankara … ATM’nin … E., … E., … E., … E. sayılı dosyalarında yargılama konusu yapılan olaylarla bağlantılı olup taraflar arası uyuşmazlığın bu husumetten kaynaklandığını, bununla birlikte dava konusu taahhütname isimli belgedeki imza sahibi ve ailenin babası konumundaki …’ün Ankara … Sulh Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası üzerinden 04/07/2014 tarihinde kesinleşen vesayet kararı uyarınca kısıtlandığını ve vasi olarak da ailenin annesi konumundaki müvekkil şirket paydaşı … …’ün atandığını, müvekkili şirketin, davacı ortağından 11 yıl önce herhangi bir borç almasının söz konusu olmadığını, davacı yanın ikame ettiği davanın genel alacak davası olmayıp itirazın iptali davası olduğunu, davacı yanın müvekkili aleyhine yürüttüğü icra takibinde talep etmediği faiz tutarını talep edebilmesi için yeni bir icra takibinde bulunması veya genel alacak davası açma zorunluluğu bulunduğunu, bu sebeple davanın öncelikle, esasına girilmeksizin reddinin gerektiğini, dava dilekçesine göre, davacı müvekkil şirket ortağının 2005 yılında müvekkili şirket ortaklığına verdiği borcu dava yoluyla talep etme süresinin 2010 yılı itibariyle zamanaşımına uğradığını ve bu sebeple davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, davacı yanın başlattığı asılsız icra takibinde bankaya ne için yatırıldığı konusunda hiçbir açıklama bulunmayan dekontlara dayandığını, müvekkili şirket lehine gönderildiği iddia edilen tutarın müvekkili şirketin o dönem vekili aynı zamanda işbu dava davacısı vekili Av. …’in müvekkili şirket lehine tahsil ettiği alacakları müvekkili şirkete havale yaptığı banka şubesinden gönderildiğini, dolayısıyla sunulan dekontların arada bir borç ilişkisi varlığını ifade etmeyeceğini, davacı yanın sözünü ettiği “taahhütname”den icra takibini başlatırken bahsetmediğini, belgede tanzim tarihinin, vadenin, borç ikrarının, borç tutarının, faiz oranının ve alacaklısının açıkça belirtildiği ve belgenin bu içeriği ile bir senet hükmünü taşıdığını; ancak takip esnasında bu belgenin ileri sürülmemesinin, belgenin gerçekliği konusunda kuvvetli şüphe uyandırdığını, nitekim takipte istenmeyen faiz tutarının takibe yapılan itirazın iptali davasında talep edilmesi ve aynı belgenin takip esnasında ileri sürülmeyip itirazın iptali davasında ileri sürülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olup dava konusu belgenin gerçekliği ve oluşma tarihi açısından ciddi şüphe uyandırdığını, bu sebeple belgenin altındaki imzaya itiraz ettiklerini, bir an için taahhütname adı altındaki belgedeki imzanın gerçekten … tarafından atıldığı kabul edilse dahi, borcun muhatabının müvekkili şirket değil dönemin şirket temsilcisi olan … olacağını, çünkü belirtilen tutarın şirket kayıtlarına girmediğini, dolayısıyla davanın yanlış tarafa yönlendirilmiş olması nedeniyle husumet yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, icra takibine geçmek için 4 yıl beklenmesinin de olaydaki şüpheyi kuvvetlendirdiğini, nitekim hali hazırda kısıtlı olan baba …’ün davacı kızı …’den bu tutarda bir parayı borç olarak aldığı kabul edilse bile 2008 yılında nakit bedel transferi olmaksızın …’ün davacı …’e müvekkili şirket hisselerini devrederek borcunu ifa ettiğini, müvekkil şirkete borç verildiğine dair ibare bulunmayan dekonta ve müvekkili şirket yetkilisinin imzasının bulunmadığı protokole dayanılarak talep edilen ve asıl alacak miktarı yönünden haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali davasının reddine, takip tutarının % 20 sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/11/2015 tarih … E-K sayılı ilamı ile verilen görevsizlik kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21/03/2016 tarih 2016/2440-3098 E-K sayılı onama kararı üzerine gönderilen dava dosyası mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır.
DELİLLER :… İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası, davalı şirkete ait ticaret sicil özeti, “Taahhütname” başlıklı belge, … Noterliği, Ankara … Noterliği ve Ankara … Noterliğinden getirtilen belge asılları, 10/07/2017 tarihli grafoloji uzmanı bilirkişi tarafından sunulan rapor, 16/01/2018 tarihli Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen rapor ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, ilamsız icra takibine yönelik itirazın İİK’nun 67. maddesi gereğince iptali ve faiz alacağı talebine ilişkindir.
Davacı taraf; ortağı olduğu davalı şirkete 22/03/2005 tarihinde 10.000,00 TL, 30/03/2005 tarihinde 30.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL borç verdiğini, ödenmemesi üzerine alacağının tahsili için başlattığı ilamsız icra takibine davalının haksız yere itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu belirterek, davalının itirazının iptalini ve takip konusu alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmektedir. Ayrıca 40.000,00 TL alacağının, borcun alındığı tarih olan 30/03/2005 ile takip tarihi olan 26/01/2015 tarihleri arasındaki işlemiş 37.220,82 TL yasal faizinin de tahsilini istemektedir.
Davalı yan ise, davacıya böyle bir borcunun bulunmadığını, davacının dayandığı “Taahhütname” başlıklı belge altındaki imzanın …’e ait olmadığını savunmaktadır.
… İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, davacı tarafından 26/01/2015 tarihinde 40.000,00 TL alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağı olarak 21/03/2005 ve 30/03/2005 tarihli iki adet banka dekontunun gösterildiği, davalının vekili aracılığıyla ve 09/02/2015 tarihli dilekçeyle süresinde yaptığı itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, eldeki itirazın iptali davasının bir yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde 18/11/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça, 21/03/2005 ve 30/03/2005 tarihli iki adet banka dekontu ile 15/06/2005 tarihli “Taahhütname” başlıklı belgeye dayanıldığı görülmektedir.
21/03/2005 ve 30/03/2005 tarihli dekontlar incelendiğinde, davalı şirket hesabına EFT yoluyla toplam 40.000,00 TL gönderildiği, dekontların açıklama bölümlerinde sadece “… teslimatı” ibarelerine yer verildiği görülmektedir.
Davacı tarafça dayanılan 15/06/2005 tarihli “Taahhütname” başlıklı belge altındaki imzanın o tarihte şirket temsilcisi olan …’e ait olmadığı yönündeki iddia üzerine bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, grafoloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenip dosyaya sunulan 10/07/2017 tarihli raporda; incelemeye konu “…” ve “… A.Ş.” antetli, imzalı ve “TAAHHÜTNAME” başlıklı belge üzerinde “… Nak. Ve Pet. Ürün. A.Ş. Temsilen …” adına atılı bulunan imzanın, dava dosyasında mevcut mukayese imzalarında tespit edilen farklılıklara kıyasen; … elinden çıkmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı vekilinin bu rapora yönelik itirazları üzerine dosya imza incelemesi için Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderilmiş, tanzim edilen 16/01/2018 tarihli raporda; tetkike konu “…” antetli, “15 Haziran 2005” tanzim tarihli, … adına atılı imzayı havi Taahhütname üzerinde … adına atılı bulunan imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasen … elinden çıktığının kabulünün mümkün görülmediği yönünde görüş ve kanaat belirtilmiştir.
Mahkememizce iddia, savunma, benimsenen ve birbiriyle örtüşen 10/07/2017 ve 16/01/2018 tarihli bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça 21/03/2005 ve 30/03/2005 tarihli dekontlarla, davalı şirket hesabına EFT yoluyla toplam 40.000,00 TL gönderildiği görülmekle birlikte, dekontların açıklama bölümlerinde sadece “… teslimatı” ibarelerine yer verilmesi, bu paraların davalı şirkete borç olarak verildiğine ilişkin herhangi bir ibare taşımaması karşısında, bu gönderilerin davalı şirkete borç verme işlemi olarak kabulü mümkün değildir. Diğer taraftan, yine davacının dayandığı “Taahhütname” başlıklı ve 15 Haziran 2005 tanzim tarihli belge üzerinde davalı şirket adına atılı bulanan imzanın o tarihte davalı şirket temsilcisi olan …’e ait olmadığı bilirkişi raporlarıyla tespit edilmiştir. Hal böyle olunca şirket ortağı davacının 21/03/2005 ve 30/03/2005 tarihli dekontlar ile 15/06/2005 tarihli ve “Taahhütname” başlıklı belgeye dayanarak davalı şirketten alacak talep etme hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davacı tarafça açılan ve ispatlanamayan itirazın iptali ve alacak davalarının ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının icra takibinde kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı yararına tazminata hükmedilmemiştir.
Açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının itirazın iptali talepli davasının reddine,
Koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Davacının alacak talepli davasının reddine,
3-Harçlar Kanunu gereği, itirazın iptali davası bakımından alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcı ile alacak davası bakımından alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcı toplamı 71,80 TL harcın, peşin alınan 1.118,59 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.046,79 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-İtirazın iptali davası yönünden, davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 4.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Alacak davası yönünden, davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 4.444,29 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/03/2018

Katip Hakim
e-imza e-imza