Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/442 E. 2018/37 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2016/442 Esas – 2018/37
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2016/442
KARAR NO : 2018/37

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
2-
3-
VEKİLLERİ :

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 09/06/2016
KARAR TARİHİ : 24/01/2018
K.YAZIM TARİHİ : 15/02/2018

Yukarıda tarafları yazılı dava dosyasının mahkememizde yapılan açık yargılaması neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı kooperatif vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalıların, müvekkili kooperatifin bir önceki yönetim kurulu başkan ve üyeleri olduklarını, davacının 31.12.2015 tarihli ayrıntılı bilançosuna göre kasa mevcudunun 30.032,47TL olması gerektiğinin belirlenmesine rağmen anılan miktarın mevcut olmadığının tespit edildiğini, iş bu paranın 7 gün içinde kooperatife ödenmesi hususunda davalılara noterden ihtarname çekildiğini, neticesinde davalılardan …’in ihtarnamede yazılı paranın 7.615,12TL’sinin kendisinde olduğunu bildirerek 7.315,12TL’yi iade ettiğini, davalıların zimmetinde gözüken 30.032,47TL’den yatırılan paranın düşümünden sonra bakiye 22.624,81TL asıl alacak, 1.0935,53TL işlemiş faiz alacaklarının kaldığını, bu paranın tahsili için … İcra Müdürlüğünün

e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

… esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, her üç borçlununda itirazı neticesinde takibin durduğunu, yapılacak yargılama neticesinde; borçluların/davalıların, takibe itirazlarının iptallerine ve takibin devamına karar verilmesini, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin kooperatif aleyhine olabilecek her hangi bir iş ve eyleminin söz konusu olmadığını, kooperatifin davalılardan kaynaklı bir zararının da söz konusu olmadığını, eldeki davanın, kooperatifin mevcut yöneticileri tarafından, eski yönetim kurulu üyeleri aleyhinde açılan sorumluluk davası olduğunu, bu davaların, genel kuruldan yetki almak neticesinde, denetçiler tarafından açılmasının gerekli olduğunu, mevcut haliyle bu eksiklik giderilmediğinden, davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, yönetimde bulundukları sürede huzur hakkı dahi almayan müvekkillerinin, kooperatif parasını uhdelerine geçirmelerinin söz konusu olmadığını, haksız açılan davanın ve takibin reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER :… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, kooperatifin defter ve kayıtları, 19.06.2017 tarihli bilirkişi raporu, 11.12.2017 tarihli ek rapor ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, kooperatifin eski yöneticileri olan davalıların uhdesinde (zimmetinde) olduğu bildirilen paranın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı kooperatif, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında başlattığı icra takibi ile 22.624,81TL asıl alacak 1.093,53TL işlemiş faiz alacağının tahsilini istemiştir. Davalıların/borçluların itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Davacı, icra takibine itirazın iptalini istemektedir.
Davacı kooperatif vekili, müvekkilinin eski yöneticileri olan davalılar uhdesinde (zimmetinde) olan paranın tahsilini istediklerini bildirmiş; davalılarda, iş bu davanın kooperatif temsilcisi (yöneticisi) tarafından açılamayacağını, niza konusu edilen paranın uhdelerinde olmadığı bildirerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 62. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, ayrıca kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumlu oldukları da ifade edilmiştir. Yasanın 98. maddesinde de, “Bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim Şirketlere ait hükümler uygulanır” denmektedir. 6762 sayılı Ticaret Kanunun 341. maddesinde, yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davacı açılması hakkında genel kurulun karar alması gerektiğini, bu davaları şirket adına murakkiplerin (denetçilerin) açabileceği düzenlenmiştir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda, 6762 sayılı TK’daki bu düzenlemeden farklı olarak, anonim şirketin zorunlu organları arasında denetim organına yer verilmiyerek, denetimin, organ niteliğine son verilmiştir. Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’un 397 ve devamı maddelerinde, denetleme işlemlerinin, bağımsız denetçiler tarafından yürütülmesi hususunda düzenleme yapılmış ve sorumluluk davalarının da artık yönetim kurulunca açılacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca 6762 sayılı yasanın 341. maddesindeki düzenleme, yeni yasaya alınmayarak, yönetim kurulu üyeleri hakkında dava açmak için genel kurul kararının gerekli olduğu koşuluda ortadan kalkmıştır. (Y.23HD., 2014/5662E., 2015/909K; YHGK; 06.12.2017T., 2017/23-2039E., 2017/1555K.) Somut uyuşmazlıkta, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun uygulanacak olması karşısında, şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket (yönetim kurulu) ve her bir pay sahibi istiyebilecektir. (TTK m.555) Bu durumda, davalıların aleyhlerine dava açılmasına ilişkin genel kurul kararı olmadığı, davanın denetçiler tarafından açılması gerektiği savunmasına itibar edilmemiştir.
Bildirilen deliller toplandıktan sonra uzman bilirkişiye davalı kayıtları da incelettirilerek rapor düzenlettirilmesi sağlanmıştır

e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davalıların, davacı kooperatifin eski yöneticileri oldukları, 27.12.2015 tarihine kadar görev yaptıkları, bu tarihte yapılan genel kurulda yönetim kurulu üyeliklerine başkalarının seçildiği, davalıların ibra edilmediği, kooperatifin 31.12.2015 tarihli bilançocuna göre (bu tarih itibariyle) kasa mevcudunun 30.032,47TL, banka mevcudunun ise 5.849,23TL olarak gözüktüğü, kasa mevcudu olarak gözüken 30.032,47TL’nin (kasada) bulunmadığı gibi yeni yönetime de devredilmediği anlaşılmıştır.
Davalıların bir kısım gider belgelerinin defterlere işlenmediğini savunmaları karşısında, yargılama sürecinde sunulan belgeler (fotokopiler) bilirkişi tarafından incelenmiş, bu belgelerin düzenlediği ve kayıtlara işlenmediği iddia olan tarihte davalıların yönetim kurulunda oldukları tespit edildiği gibi, yeni yönetimce noterden çekilen ihtara rağmen yönetime tevdi edilmediği, halbuki basiretli bir tacir gibi hareket etmek zorunda olan yöneticilerin (kooperatif ana sözleşmesinin 73. maddesine göre) görevlerinin sona ermesiyle, kooperatifin tutmakta olduğu yasal defterleri, bu defterlerdeki kayıtlara mesnet belgeleri ve üzerlerindeki para, mal ve kıymetli evrakı yeni yönetime teslimle yükümlü oldukları, davalıların ise bu hükme aykırı olarak yönetici oldukları 2013 yılından kooperatifce kendilerine ihtarname çekilen 17.03.2016 tarihine kadar geçen süre içinde kasa açığının nedenlerini açıklamadıkları, hatta yargılama sürecine kadarda anılan belgelerden (kooperatif adına yapılan giderlerin dayanağı belgeleri) bahsetmedikleri görülmüştür. Tüm bu izahatlara rağmen bilirkişice yapılan incelemede, gider niteliğinde olabilecek belgeler değerlendirilmiş, hangi amaçla yapıldığı belli olmayan gider belgeleri, asıl olmadığı gibi ne amaçla oluşturulduğu anlaşılmayan belgeler ve zaten defterde kayıtlı olan gider belgeleri değerlendirme dışında tutulmuştur.
Kooperatif kayıtlarında yapılan tetkikde; 31.12.2015 tarihli bilançoya göre kasa mevcudunun 30.032,47TL olduğu, bu miktar paranın davalılardan müteşekkil eski yönetimce, yeni yönetime devredilmediği, kooperatif tarafından bu paranın kasaya iadesi için davalılara çekilen ihtarname neticesinde, davalılardan …’in uhdesinde olduğunu beyan ettiği 7.315,12TL’yi iade ettiği, bu suretle de (30.032,47TL-7.315,12TL) 22.717,35TL kasa açığının kaldığının tespit edildiği, davalıların itirazı üzerine bilirkişi tarafından yukarıda açıklanan surette yapılan inceleme neticesinde, davalıların yönetimde olduğu süreçte defterlere kaydedilmeyen toplam: 1.756,46TL’lik gidere ilişkin belgeninde değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmış, bu miktarında düşümünden sonra (22.717,35 – 1.756,46) 20.960,89TL kasa açığının olduğu tespit edilmiştir.
Davalılar 27.12.2015 tarihli genel kurul sonrasında görevleri sona ermesine rağmen kasada bulunması gerektiği tespit edilen 20.960,89TL’yi yeni yönetime devretmemişlerdir. Kayıtlar üzerinde yapılan tetkikde, davalıların oluşturduğu sorumlu yönetim kurulu, bir kasa sorumlusu da belirlemedikleri anlaşıldığından, kasa mevcudundan yönetim olarak birlikte sorumlu oldukları kanaatine varılmıştır. Bu parayı yeni yönetime teslim etmedikleri de sabit bulduğundan, anılan miktardan sorumlu tutulmuşlardır. (TTK m.555; ana sözleşme m.73) Alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren yapılan faiz hesaplanmasında da, 160,22TL işlemiş faiz alacağının varlığı da tespit edilmiştir.
Tespit edilen miktarlar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Takip konusu alacak likit olduğundan davacının icra inkar tazminatının kabulü ile takip konusu edilmiş (kabul edilen) alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki 20.960,89 TL asıl alacak ile 160,22 TL işlemiş faiz alacağına

e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

davalıların itirazının iptaline, takibin anılan miktarlar ile asıl alacağı takip tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Davacının icra inkar tazminatı isteminin kabulüne, toplam 21.121,11TL alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 1.442,78 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 405,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.037,73 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 405,05 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı, 4,30 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 438,55 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 600,00 TL bilirkişi ücreti, 139,70 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 739,70 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 658,70 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 2.534,53 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalıların yargılama gideri yapmadığı görülerek bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) oy birliğiyle karar verildi. 24/01/2018

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı