Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/115 E. 2019/791 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2016/115 Esas – 2019/791
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2016/115
KARAR NO : 2019/791

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 10/02/2016
KARAR TARİHİ : 11/12/2019
K.YAZIM TARİHİ : 12/12/2019

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 2000 payla %23,75 hissesi bulunduğunu, 13.11.2015 tarihli genel kurul toplantısında müvekkilinin hissesinin %4,75 olarak gösterildiğini,yapılan genel kurulun hileli olduğunu, davalı şirketin bu genel kurulda kar payı dağıtmamam kararı aldığını, ancak müvekkilinin herhangi bir geliri olmadığından ve davalı şirketin diğer hakim hissedarlarının müvekkiline şirketten para vermemek için bu tip kararlar aldıklarını, müvekkilinin geçim sıkıntısı yaşadığını, davalı şirketin cirosunun yüksek olduğunu, müvekkilinin kar payı alamamasının şirketin hakim hissedarların yaptığı genel kurul kararları nedeniyle olduğunu belirterek, usulsüz ve geçersiz Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan sermaye artırımı kararı sonucu, 13.11.2015 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında müvekkilinin %23,75’lik hissesinin %4,75 olarak gösterilmesi ve müvekkilinin tek gelir kaynağı olan davalı şirketteki hissesine binaen kötü niyetli olarak toplantıda kar payı dağıtımı yapılmaması sebepleriyle 13.11.2015 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; alınan kararlardan birisinin karın şirkete bırakılmasına ilişkin olduğunu, bu yöne işaret eden ve daha evvel yine taraflar arasında uyuşmazlık konusu yapılan Ankara Batı ATM’nin … esas sırasında kayıtlı dava dosyasında meselenin enine boyuna tartışıldığını, uzman bilirkişilerden rapor alındığını ve şirketin mali yapısı nedeniyle kar dağıtılmaması yönünde../..
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…kararın yerinde olduğunu, kar dağıtım politikasını belirleyen üç önemli ilke olduğunu; net kar ilkesi, esas sermayenin korunması ilkesi ve şirket borçlarım ödeme gücüne sahip olma ilkesi olarak tespit edildikten sonra; özellikle borçları ödemeye yönelik şirketin faaliyeti ve mücadelesi göz önüne alındığında kar dağıtımının yerinde olmayacağının belirlendiğini, aynı durum hali hazırda cari olup, şirketin borçlarının ödenmesi davacının da menfaatine olduğu göz önünde bulundurulması gerektiğini, bu nedenle kar dağıtımına ilişkin genel kurul kararının iptaline ilişkin istemin yerinde olmadığını, davacının iddia ettiği, ancak sicil kayıtlarıyla sabit olan hissesinin %4,75 iken bunu %23,75 olarak değerlendirip düşünmesinin neticeye etkili olmadığını, zira davacının payı ister %4,75 ister %23,75 olsun davacının muhalefetinin genel kurul kararında aranan olağan çoğunluğu oluşturmadığını, başka bir anlatımla davacının red oyunun kabul oylarından az olduğunu, davacının finansal tabloları inceleyemediğinden bahisle genel kurul kararının bu bendine mücerret muhalefetinin içerik taşımadığından yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Davalı şirkete ait sicil kayıtları, ticari defter ve kayıtlar, 13.11.2015 tarihli genel kurula ilişkin tutanak, hazirun cetveli ve gündemi tutağı, 16.05.2019 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davalı şirketin 13.11.2015 tarihli olağan genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Davalı … Limited Şirketinin 13.11.2015 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısına ilişkin ilanın 23.10.2015 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı ve toplantının 13.11.2015 tarihinde yapılacağının belirtildiği, ayrıca davacı …’nın adresine davalı şirket tarafından gönderilmiş olan 22.10.2015 posta alındısı belgesinin bulunduğu, davacının 13.11.2015 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 3, 4-a, 4-b ve 5. maddelerine inceleme fırsatı olmadıklarından muhalefet ettikleri görülmüştür.
Davacı vekili dava dilekçesinde; 13.11.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında müvekkilinin %23,75’lik hissesinin %4,75 olarak gösterilmesi ve bu halde kararlar alınmasının usulsüz ve kanuna aykırı olduğunu belirtmiştir. Ancak, 09.09.2014 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nda sermaye artırımına ilişkin alınan kararların iptale konu olmadığı ve geçerli olduğu, dolayısıyla 13.11.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında davacının pay oranın gösterilmesinde usulsüzlük bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
13.11.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 3 nolu kararda aynen; “Müdürler Kurulu’nun 2014 yılına ait Faaliyet Raporu incelenmiş olup, 1900 adet pay ortaklarımızdan … vekili … sermaye artırımı bilgileri olmadığı iddiası ile bu maddeye ve toplantı esnasında inceleme fırsatı olmadığı iddiası ile bu maddeye muhalefet etmişlerdir, diğer toplam 38.100 pay ortaklarımızca uygun olduğu görülmüştür ve ortaklarımızın herhangi bir itirazı olmamıştır.” hususları yer almaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 516. Maddesinde; “(1) Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, şirketin, o yıla ait faaliyetlerinin akışı ile her yönüyle finansal durumunu, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtır. Bu raporda finansal durum, finansal tablolara göre değerlendirilir. Raporda ayrıca, şirketin gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere de açıkça işaret olunur. Bu konulara ilişkin yönetim kurulunun değerlendirmesi de raporda yer alır.
(2) Yönetim kurulunun faaliyet raporu ayrıca aşağıdaki hususları da içermelidir:
a) Faaliyet yılının sona ermesinden sonra şirkette meydana gelen ve özel önem taşıyan olaylar.
b) Şirketin araştırma ve geliştirme çalışmaları.
e-imza e-imza e-imza e-imza

c) Yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey yöneticilere ödenen ücret, prim, ikramiye gibi mali menfaatler, ödenekler, yolculuk, konaklama ve temsil giderleri, ayni ve nakdî imkânlar, sigortalar ve benzeri teminatlar.
(3) Hem anonim şirketler hem de şirketler topluluğu bakımından, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun zorunlu asgari içeriği, ayrıntılı olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından bir yönetmelikle düzenlenir.”
28 Ağustos 2012 tarihli Resmi Gazete’de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından; “Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari içeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik” yayımlanmıştır. Anılan yönetmeliğin 1. maddesine göre 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa göre kurulan ve faaliyet gösteren anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler yıllık faaliyet raporu düzenlemek zorundadır.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından 28.08.2012 tarihli, 28395 sayılı “Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik”in “Yıllık faaliyet raporunun bölümleri” başlıklı 7. Maddesinde; “(1) Yıllık faaliyet raporu aşağıda gösterilen bölümlerden oluşur:
a) Genel bilgiler,
b) Yönetim organı üyeleri ile üst düzey yöneticilere sağlanan mali haklar,
c) Şirketin araştırma ve geliştirme çalışmaları,
ç) Şirket faaliyetleri ve faaliyetlere ilişkin önemli gelişmeler,
d) Finansal durum,
e) Riskler ve yönetim organının değerlendirmesi,
f) Diğer hususlar.” şeklindedir.
Buna göre, yıllık faaliyet raporu yukarıdaki bölümleri içermelidir.
Davalı şirketin 01.01.2014-31.12.2014 dönemi yıllık faaliyet raporu;
A-Genel Bilgiler,
B-Şirketin Organizasyon, Sermaye ve Ortaklık Yapısı,
C-İmtiyazlı Paylara İlişkin Bilgiler,
D-Şirketin Yönetim Organı, Üst Düzey Yönetici ve Personel Bilgileri,
E-Yönetim Organı Üyeleri İle Üst Düzey Yöneticilere Sağlanan Mali Haklar,
F-Şirketin Araştırma ve Geliştirme Çalışmaları,
G-Şirket Faaliyetleri ve Faaliyetler İlişkin Önemli Gelişmeler,
H-Finansal Durum,
İ-Riskler ve Yönetim Organının Değerlendirilmesi,
J-Diğer Hususlar, bölümlerinden oluşmaktadır.
Söz konusu faaliyet raporunun içeriği incelendiğinde ise davalı şirketin 2014 yılı faaliyet raporunda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından 28.08.2012 tarihli, 28395 sayılı “Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik”in “Yıllık faaliyet raporunun bölümleri” başlıklı 7. maddesinde geçen bölümlerin yer aldığı görülmektedir.
Bununla birlikte, davacıyı temsilen toplantıya katılan … tarafından, toplantı esnasında inceleme fırsatı olmadığından dolayı alınan karara muhalefet edilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) “Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı” başlıklı 617/3 maddesinde; “(3) Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak kendisini genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla temsil ettirebilir.”…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…hükmü yer almaktadır. Bu hüküm dolayısıyla toplantıya çağrı, gündem ve hazırlık önlemleri konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyas yoluyla limited şirketler için de uygulanabilecektir.
Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) “Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı” başlıklı 437. maddesinde; “(1) Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir.” hükmü yer almaktadır.
…. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 13.11.2015 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısı’na ilişkin ilanın 23.10.2015 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlandığı, toplantının 13.11.2015 tarihinde yapılacağı belirtilmiştir. Ayrıca, dava dosyasında, davacı …’nın adresine davalı şirket tarafından gönderilmiş olan 22.10.2015 tarihli posta alındısı belgesi bulunmaktadır. Dolayısıyla, faaliyet raporunu incelemek isteyen pay sahibinin toplantı öncesinde şirket merkezine giderek faaliyet raporunu inceleyebileceği ve gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Davacı ortağın şirket merkezine giderek söz konusu rapor ve tabloları incelemek isteyip, bu isteğin de reddedildiğine veya engellendiğine ilişkin bir belge de dava dosyasında bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının bu yöndeki iddiasının sübut bulmadığı kanaatine varılmıştır.
13.11.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4-a) nolu kararda aynen; “2014 yılına ait Bilanço ve Gelir Tablosu Hesapları incelenmiş ve 1900 adet pay ortaklarımızdan … vekili … inceleme fırsatı olmadığı iddiası ile bu maddeye muhalefet etmişlerdir, diğer toplam 38.100 pay ortaklarımızca uygun olduğu görülmüştür ve onaylanmıştır.” şeklindedir. Söz konusu karara, toplantı esnasında inceleme fırsatı olmadığından dolayı alınan karara muhalefet edilmiştir.
Yukarıda da belirtildiği üzere, TTK 437. maddesinde; “(1) Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir… (5) Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilir.” hükmü yer almaktadır.
…. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 13.11.2015 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısı’na ilişkin ilanın 23.10.2015 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlandığı, toplantının 13.11.2015 tarihinde yapılacağı belirtilmiştir. Ayrıca, dava dosyasında, davacı …’nın adresine davalı şirket tarafından gönderilmiş olan 22.10.2015 tarihli posta alındısı belgesi bulunmaktadır. Dolayısıyla, finansal tabloları incelemek isteyen pay sahibinin toplantı öncesinde şirket merkezine giderek finansal tabloları inceleyebileceği ve gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Davacı ortağın şirket merkezine giderek söz konusu rapor ve tabloları incelemek isteyip, bu isteğin de reddedildiğine veya engellendiğine ilişkin bir belge de dava dosyasında bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının bu yöndeki iddialarının sübut bulmadığı kanaatine varılmıştır.
e-imza e-imza e-imza e-imza

13.11.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4-b) nolu kararda aynen; “2014 yılı karı 1900 adet pay ortaklarımızdan … vekili … kar hakkında bilgi verilmediğinden ve vekilinin başka bir geliri olmadığından karın şirkette bırakılmasına muhalefet etmişlerdir, diğer 38.100 pay ortakları dönem karının dağıtılmayarak şirket özkaynaklarında bırakılması yönünde karar almışlardır.” şeklindedir.
6102 sayılı TTK’da pay sahiplerine her yıl zorunlu olarak belirli bir tutarda kar payı dağıtılması zorunluluğu getirilmemiştir. İhtiyaç duyulması durumunda hiç kar dağıtılmaması ve bunun yerine ilgili dönem kârının şirket bünyesinde tutulması, TTK sistemi içerisinde mümkün kılınmıştır.
6102 sayılı TTK’da pay sahiplerine her yıl zorunlu olarak belirli bir tutarda kar payı dağıtılması zorunluluğu getirilmemiş olmakla birlikte kar payı dağıtmamanın “aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse” veya “şirketin sürekli gelişimi” bakımından nedenleri olması gerekmektedir.
Bilirkişiler tarafından yapılan incelemeler sonucunda davalı şirketin finansal yapısına ilişkin durum bilirkişi raporun incelemeler bölümünde ortaya konmuştur. Şirketin finansal açıdan durumunu değerlendirebilmek için bir takım oran analizlerine başvurmak gerekmektedir.
Bir işletmenin yaşamına devam etmesi için (işletmenin sürekliliğinin sağlanabilmesi için) işletmenin finansmanında kullanılan borçların vadesi gelen faiz ve anapara geri ödemelerini yapmaya yetecek nakit akışı düzeyine sahip olması gerekmektedir.
Borç ödeyebilme yeterliliği, işletmelerin yaşamlarını devam ettirebilmelerini sağlamak bakımından temel bir gerekliliktir. Bu nedenle özellikle kısa vadeli borç ödeme yeterliliği (likidite) öncelikli olarak değerlendirilen bir işletme durumudur. Likidite oranları, işletmenin kısa vadeli borç ödeyebilme gücünü ölçmek için geliştirilmiş oranlardır. Genellikle kullanılan oranlar cari oran, likidite oranı (asit test oranı) ve nakit oranıdır.
Cari oran, işletmenin bir yıl içinde elde edeceği nakitlerin, bir yıl içinde ödenecek borçların kaç katı olduğunu gösterir. Genel olarak cari oranın 1,5-2 olması yeterli kabul edilir.
Cari Oran = Dönen Varlıklar / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar,
Likidite Oranı (asit test oranı) ise, işletmenin bir yıllık süre içinde stoklarını satamaması durumunda bir yıl içinse nakde dönüşebilecek diğer varlıklarıyla kısa vadeli borçlarını ne ölçüde karşılayabileceğini gösterir. Genel olarak likidite oranının 1 olması yeterli kabul edilir.
Likidite Oranı = (Dönen Varlıklar – Stoklar) / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar,
İşletmenin kısa vadeli borçlarını ödeyebilme gücünü gösteren likidite oranına göre daha hassas bir oran olan nakit oranı, işletmenin bir yıllık süre içinde stoklarını satamaması ve alacaklarını tahsil edememesi durumunda bir yıl içinde nakde dönüşebilecek diğer varlıklarıyla kısa vadeli borçlarını ne ölçüde karşılayabileceğini gösterir. Genel olarak nakit oranının 0,2 olması yeterli kabul edilir.
Nakit Oranı = Dönen Varlıklar –(Stoklar+Alacaklar) / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar,
Davalı firmanın 2014 yılı bilançosuna göre borç ödeyebilme yeterliliğine ilişkin oranların cari oran 1,11, Likidite Oranı 0,36, Nakit Oranı 0,13 olduğu anlaşılmıştır.
Söz konusu oranlara bakıldığında, davalı şirkete ait cari oran, likidite oranı ve nakit oranlarının referans değer olarak genel kabul görmüş oranların altında olduğu, işletmenin borçlarını ödemesinde likidite sorunu yaşayabileceği anlaşılmaktadır. Nitekim, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin tetkikinden de 09.09.2014 tarihinde yapılan genel kurul ile sermaye artırımına gidildiği görülmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; 13.11.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan, dönem karının dağıtılmayarak şirket özkaynaklarında bırakılması yönündeki kararın iptali şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
e-imza e-imza e-imza e-imza

13.11.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 5 nolu kararda aynen; “Müdürler Kurulu ibra edilmiş hiçbir müdür kendi ibrasında oy kullanmamıştır, 1900 adet pay ortaklarımızdan … vekili … herhangi bir inceleme fırsatı olmadığı iddiası ile ibra etmemiştir” denilmektedir.
Söz konusu kararda davacıyı temsilen toplantıya katılan … tarafından inceleme fırsatı olmadığından dolayı alınan karara muhalefet edilmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere, …. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 13.11.2015 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısı’na ilişkin ilanın 23.10.2015 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlandığı, toplantının 13.11.2015 tarihinde yapılacağı belirtilmiştir. Ayrıca, dava dosyasında, davacı …’nın adresine davalı şirket tarafından gönderilmiş olan 22.10.2015 tarihli posta alındısı belgesi bulunmaktadır. Dolayısıyla, şirket ile ilgili bilgi ve belgeleri incelemek isteyen pay sahibinin toplantı öncesinde şirket merkezine giderek bunları inceleyebileceği ve ilgili belgelerin bir suretini isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Davacı ortağın şirket merkezine giderek ilgili belgeleri incelemek isteyip, bu isteğin de reddedildiğine veya engellendiğine ilişkin bir belge de dava dosyasında bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının bu yöndeki iddialarının sübut bulmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle, …. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 13.11.2015 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı kararlarının iptali şartlarının oluşmadığı anlaşıldığının davacının davasının reddine karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20TL karar ve ilam harcının davacıdan alınmasına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 46. maddesine göre; her yıl bütçe kanunu ile belirlenen terkin sınırının altında kalan harçlarla ilgili müzekkere yazılmaz amir hükmü gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
3-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir ve hesap edilen 2.725,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karardan sonra yapılacak yargılama giderinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/12/2019

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza