Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/108 E. 2018/131 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2016/108 Esas – 2018/131

T.C.
ANKARA BATI
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2016/108 Esas
KARAR NO : 2018/131

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2016
KARAR TARİHİ : 06/03/2018
K.YAZIM TARİHİ : 08/03/2018
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili; müvekkili şirketin, 10.03.2015 tarihinde davalı yandan Seri B sıra no: … sayılı fatura ile sade iadesiz çantalı 20.cl taç kapaklı ve limon iadesiz çantalı 20.cl taç kapaklı sodayı net tutarı 18.787,20 TL karşılığında satın aldığını, müvekkili firmanın bu malı faturada belritildiği üzere ihraç etmek için ihraç kayıtlı olarak satın aldığını, bu malların Cezayir Ülkesindeki ithalatçı firma olan … şirketine 1 konteyner … Marka KN No: … kayıtlı olan koytyner ile ihraç edildiğini, ne varki davalı yanın müvekkili firmaya satmış olduğu ve yukarıda belirtilen kaydıyla gönderilen mal ayıplı çıktığından bahisle Cezayir Gümrük Müdürlüğünce yapılan kontroller ve labaratuvar tahlilleri neticesinde gümrükte durdurulduğunu ve Cezayir ülkesine girişinin engellendiğini, Cezayir Gümrük Müdürlüğü tarafından bu konteynerdeki malın tamamının imhasına veya talep halinde iadesine karar verildiğini, bu nedenle Hatay …noteriiğinden 07 Temmuz 2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtar keşide edilerek davalı yana bildirimde bulunulduğunu ve ihtar edildiğini, davalı yanın ihtara rağmen müvekkilinin zarar ve ziyanını karşılamamış böylece temerrüde düşmüş olduğunu, davalı yanın anılan ticari alım-satıma konu malların ayıplı olması nedeniyle telafisi güç ve imkansız zararların doğmasına sebebiyet verdiğini, zira davalı yanın ayıplı mal satması nedeniyle müvekkili firmanın ticari itibarı zedelendiğini, menfi ve müspet zararlara uğramış ve müvekkilinin Cezayir Ülkesi olası muhtemel tüm ticari ilişkilerini bitirdiğini, bununla birlikte davalı yanın ediminin ayıplı ifasından kaynaklı olarak ticari amaç hasıl olmadığını ve ticari kardan yoksun kalındığını, ayrıca mala ödenen net tutarın 18.787,20 TL, ihracat giderinin 1.500,00 TL., navlun bedelinin 7.000,00 TL. ile diğer zararlarına sebebiyet verdiğini beyan ederek, sair hususlar ve fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; müvekkili dernek bünyesindeki firma tarafıdan satış işlemi öncesi ve sonrasında satıcı olarak üzerlerine düşen sorumluluğun eksiksiz olarak yerine getirildiğini, firmanın ürünlerinin üretimleri kurallarına uygun olarak gerçekleştirildiğini, satışı gerçekleştirilen ürünler de gelişigüzel üretilmiş ürünler olmayıp içerik ve üretim aşamaları belli olup parti ve seri numaralarının sabit olan ürünler olduğunu, ayıplı olduğu iddia edilen limonlu ürünler ile aynı ve yakın parti numarasına sahip
e-imzalı e-imzalı

olan ürünlerin Zaho/Irak, Stains/Fransa, Benhazi/Libya ülkelerine de gönderildiğini ve bu ülkelere gönderilen ürünlerde herhangi bir olumsuzluk ve engelleme olmadığını, Cezair’e gönderilen üründe ise böyle bir geri dönüşle karşılaşılmış olmasının kesinlikle müvekkili firmanın kusurundan kaynaklı olmadığını, davacı tarafından yapılan ihtara rağmen zarar ve ziyanın karşılanmadığının belirtildiğini, ancak bu iddianın haksız olduğunu, davacı ile ayıplı malların değiştirilmesi hususu ile ilgili iletişime geçme ve gerekli yazışmaları sağlayabilmek amacıyla yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını, davacının ihtarına cevap verilmesi ve konu ile ilgili işlem yapılmasının engellendiğini, davacı şirket ile yapılmaya çalışılan işlemlerde basiretli tacir gibi davranamadığını, davacı şirket ile kurulmaya çalışılan tüm iletişim çabaları, keşide edilen ihtarnameler ve tüm kurum içi yazışmaların kusurları sebebiyle sonuçsuz kaldığını ve durumun bu noktaya kadar taşındığını, tüm bu sebeplerden dolayı davacı şirketin doğan zararlara katlanmak zorunda olduğunu beyan ederek, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; ayıplı mal satışı nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
30/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevi kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir.Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görev sahasına girer.
Davalı dernek tacir olmadığı gibi, dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Uyuşmazlığın temelinde davalı dernekten satın alınan ve ayıplı teslim edildiği iddiasıyla oluşan zararların tespiti gerekmektedir. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davaya bakmakla görevli mahkeme Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğundan davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına, 4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.06/03/2018

Katip Hakim
e-imzalı e-imzalı