Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/718 E. 2018/7 K. 09.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2015/718 Esas – 2018/7
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2015/718
KARAR NO : 2018/7

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI : HASIMSIZ

ASLİ MÜDAHİLER: 1-
VEKİLİ :
: 2-
VEKİLİ :
: 3-
VEKİLİ :
: 4-
VEKİLİ :
: 5-
VEKİLİ :
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

: 6-
VEKİLİ :
: 7-
VEKİLİ :
: 8-
VEKİLİ :
: 9-
VEKİLİ :
: 10-
VEKİLİ :
: 11-
12-
13-
VEKİLİ :
: 14-
VEKİLİ :
: 15-
VEKİLİ :
: 16-
VEKİLİ :
: 17-

e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

VEKİLİ :
: 18-
VEKİLİ :
: 19-
VEKİLİ :
: 20-
VEKİLİ :
: 21-
VEKİLİ :
: 22-
VEKİLİ :
: 23-
24-

DAVA : İFLAS/İFLAS ERTELEME
DAVA TARİHİ : 02.12.2015
KARAR TARİHİ : 09.01.2018
K.YAZIM TARİHİ : 29.01.2018

Yukarıda tarafları yazılı dava dosyasının mahkememizde yapılan açık yargılaması neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı şirket vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2010 yılında kurulduğunu, merkezi …/…’da bulunan şirketin başta Ankara, İstanbul ve Bursa illeri olmak üzere değişik illerde lojistik, taşımacılık, nakliyat ve inşaat işleri gerçekleştirdiğini, şirketin toplam sermayesinin 1.500.000,00TL olup bu miktarın tamamının ödendiğini, müvekkili şirketin faaliyet alanları çerçevesinde Türkiye’nin en büyük inşaat ve endüstri şirketlerinin lojistik, taşımacılık ve nakliyat işlerini üstlendiğini, davacının yıllar itibariyle pozitif olan mali yapısı ve kurumsal görüntüsünün son birkaç ay içerisinde bozulduğunu ve iş bu dava ile iflasın ertelenmesinin talep etmek zorunluluğunun doğduğunu, son iki ay içerisinde Türkiye’de reel ve mali sektörde ki kırılganlıklar sebebiyle olumsuz etkilendiklerini, müvekkili şirkette halen 271 kişinin çalıştığını, ülke ekonomisine katkı sağladığını, müvekkili şirketin geçici olarak

e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

negatif görünüme bürünmesine rağmen çok geçerli bir alt yapıya sahip olduğunu, elinde sözleşmeye bağlı pek çok iş bulunduğunu, müvekkili şirketin halen borca batık olduğunu, sunulan iyileştirme projesi hayata geçirilirse borca batıklıktan kurtulacağını, TTK’un 376. maddesinde açıklanan işlemlerin şirket yönetim kurulunca yerine getirildiğini, şirketin faaliyetine devam etmesi halinde borca batıklıktan kurtulacak olması nedeniyle iflasın ertelenmesi talebinde de bulunduklarını, borca batıklık bildirimli ortaklar kurulu kararı aldıklarını, ara bilançonun düzenlendiğini, müvekkilinin fevkalade mühletten yararlanmadığını, yapılacak inceleme neticesinde; müvekkili yönünden 1 yıl süre ile iflasın ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Dava, hasımsız açılmıştır. Dosyaya müdahale dilekçesi sunan alacaklılar davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
DELİLLER :Davacı şirketin borca batıklık bildirimine ilişkin (TTK’un 376/3 maddesi uyarınca) alınan yönetim kurulu kararı, düzenlenen bilanço, davacı uhdesinde olan sözleşmesel işlere ilişkin dosya suretleri, malvarlığı bilgileri, Ticaret Sicil Müdürlüğü dosyası, davacı şirketin ticari defterleri ve sair belgeleri, 08.12.2015 tarihli birinci (iflas erteleme) bilirkişi kurulu raporu, 08.12.2015 tarihli iflas erteleme tedbirlerine hükmetme kararı, marka bilirkişisinin 10.02.2016 tarihli raporu, davacı uhdesindeki malvarlığının rayiç değerlerini tespiti için mahallinde 23.02.2016 tarihinde icra edilen keşif, makine mühendisi bilirkişisinin 16.03.2016 tarihli rayiç değer tespit raporu, Harita Mühendisi ve Gayrimenkul Değerlenme Uzmanı bilirkişisinin 22.03.2016 tarihli rayiç değer tespiti raporu, birinci (iflas erteleme) bilirkişi kurulunun 31.08.2016 tarihli ek raporu, gayrimenkul değerleme uzmanının 23.02.2017 tarihli ek raporu, rayiç değer tespiti yönünden makine mühendisi bilirkişisinin 27.02.2017 tarihli ek raporu, ikinci (iflas erteleme) bilirkişi kurulunun 31.03.2017 tarihli raporu, dönemsel kayyım heyeti raporları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Talep, borca batık olduğu bildirilen sermaye şirketi hakkında, bir yıl süre ile iflas ertelemeye karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanında, müvekkili şirketin borca batık olduğunu, dilekçe ekinde sunulan iyileştirme projesinin hayata geçirilmesi neticesinde, kısa bir süre içinde borca batıklıktan çıkabileceğini, bu durumun alacaklıların da yararına olduğunu, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu, iflas ertelemenin tüm koşullarınında yararlarına gerçekleştiğini, yapılacak inceleme neticesinde; müvekkili şirket yararına 1 yıl süre ile iflas ertelemeye karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı şirketin borca batıklık bildirimi ile iflas erteleme talebine ilişkin yönetim kurulu kararı, vekil adına düzenlenmiş özel vekaletname, dava dilekçesi ekinde mahkememize sunulmuştur.
İflasın ertelenmesi, geçici bir mali darboğaza düşen şirketlerin hayatiyetini koruması, istihdam ve milli ekonomiye katkı sağlaması için öngörülen geçici bir hukuki himaye yoludur. İflasın ertelenmesi bir şans kurumu olmayıp, alacaklıların durumunu zorlaştırmak ve bir şirket tasfiyesi yolu olarak kabul edilemez. İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK’nın 179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK’nın 377, İİK’nın 179 vd.). Mahkeme, İİK’nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklığı, TTK’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve

e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek, borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise, tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hâkimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmesi ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir.
Dosya kapsamında bu açıklama doğrultusunda işlem yapılmış, deliller toplanmıştır.
Dava açıldıktan sonra ilk defa tedbir istemi değerlendirilmiş, bilirkişi heyetine dosya kapsamı, iyileştirme projesi ve şirket kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp, 08.12.2015 tarihli raporun sunumundan sonra davacı yararına iflas erteleme tedbirlerine hükmedilmiştir. Akabinde, davacı uhdesindeki mal varlığının rayiç değerlerinin tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılıp raporlar alınmış, varlıkların rayiç değerlerinin tespiti bakımından (rayiç değer tespiti) bilirkişi incelemesi yaptırılıp raporlar alınmış, varlıkların rayiç değerlerinin tespitinden sonra borca batıklık ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti bakımından (iflas erteleme) bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. 01 Eylül 2016 tarihinde yürürlüğe giren 673 sayılı KHK’ın 10/3 maddesine istinaden iflas ertelemeye (talebin kabulüne) karar verilememiş, dönemsel olarak sunulan kayyım heyeti raporları ile şirketin durumu izlenmiş, ilk rayiç değer tespitlerinin yapılmasından sonra bir yıldan fazla süre geçmesi nazara alınarak davacı uhdesindeki malvarlığı değerlerinin (menkul-gayrimenkul) yeniden rayiç değerlerinin tespiti cihetine gidilmiş, ardından da bu değerler esas alınarak oluşturulan ikinci bilirkişi kurulundan 31.03.2017 tarihli rapor alınmıştır.
Dosyaya giren birinci bilirkişi kurulu raporunda davacı şirketin 31.10.2015 tarihi itibariyle reel öz varlığının -1.389.187,62TL olduğu bildirilmiş, aynı heyetin ek raporunda ise reel öz varlık 30.06.2016 tarihi itibariyle -1.158.942,75TL olarak gösterilmiştir. Ayrıca bu raporda davacı şirketin 1.5 yılda borca batıklıktan çıkabileceği ifade edilmiştir. İkinci bilirkişi kurulu raporunda ise 31.07.2017 tarihi itibariyle şirketin reel öz varlığı -644.925,36TL olarak gösterilmiş ve 2018 yılı sonuna kadar borca batıklıktan çıkacağı ifade edilmiştir. Bu raporlardaki değerlendirme ve tespitlere göre davacı şirketin borca batık olduğu açıktır.
Kayyım heyetinin dosyaya sunduğu 24.10.2017 tarihli son raporda alacaklıların itirazları da incelenerek kapsamlı bir değerlendirme yapılmıştır. Bu raporda, davacı şirketin reel öz varlığının 30.06.2017 tarihi itibariyle -.923.407,79TL’ye ilerlediği bildirilmiştir. Rapordaki değerlendirme ve tespitlerin bilirkişi kurulu raporlarıyla da uyumlu olduğu anlaşılmıştır. Kayyım heyeti tarafından davacı şirketin borçlarının detayı, tedbir kararı verildikten sonra yapılan borç ödeme ayrıntısı gösterilmiştir. Buna göre 30.06.2017 tarihi itibariyle şirketin toplam: 29.463.589,31TL borcunun bulunduğu, ticari borçların 2.693.526,50TL’ye tekabül ettiği, vergi borçlarının 3.858.075,42TL ettiği, uzun vadeli mali borçların ise 16.792.414,16TL’ye ulaştığı bildirilmiştir. Dava açıldıktan sonra 08.12.2015 tarihi ile 30.06.2017 tarihleri arasındaki 1.5 yıllık süreçte şirket kaynaklarından 1.948.674,01TL borç ödemesi yapıldığı, ayrıca şirket ortağı (tüm hisselerin sahibi) Ramazan Dinçer’in şahsi kaynaklarından (şirkete borç vererek) bu süreçte alacaklılara 5.678.832,50TL
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

ödeme yaptığı, toplam ödemenin 7.624.506,51TL olduğu belirlenmiştir. Davacı kısa vadeli borçlar ile ticari borçları ödeme yoluna gitmiş, buna mukabil bankalara, finans kuruluşlarına, vergi dairelerine ve SGK’na (çok cüzi ödeme hariç) ödeme yapmamıştır. Raporda uzun vadeli borçlar toplamı 30.06.2017 tarihi itibariyle 16.792.414,16TL olarak gösterilmiş, bu kapsamda … A.Ş.’nin alacağının 7.644.080,00TL’ye tekabül ettiği, dava açıldıktan sonra geçen süreçte 1 taksit hariç borç ödemesinin yapılmadığı bildirilmiştir.
İflas erteleme müessesinin ana unsurlarından biride alacaklılarında haklarının korunması ve alacaklılar arasındaki (borç ödemede) eşitlik ilkesine uyulmasıdır. Davacının borçlarının büyük bir kesimi banka ve finans kuruluşlarınadır. Bu kurumlara, ilk davanın açılıp tedbir kararı verilmesinden sonra 2 yıl gibi zaman geçmesine rağmen çok cüzi meblağlar hariç ödeme yapılmamıştır. Bunun ötesinde, anılan alacaklıların da mağdur edilmemesi açısından, alacaklarının nasıl ödeneceğine dair bir ödeme planı sunulmadığı gibi, kayda değer görüşmede yapılmamıştır. Dosyanın 25.10.2017 tarihli oturumunda anılan alacakların ödenmesi hususunda, protokol düzenlenmesi, bu mümkün olmazsa, bu alacakların ne şekilde ödeneceğini gösterir takvimin dosyaya sunumu husunda (davacıya) mehil verilmiş, sunulan 08.12.2017 tarihli ödeme planının tetkikinde; ödemelerin Ocak 2018’de başlayıp, Aralık 2021 tarihinde bittiği, kayyım raporunda yer verilen alacakların sadece ana para kısmına tekabül ettiği, bu haliyle de yapılması vaat edilen ödemenin reel borç miktarının çok altında kaldığı görülmüştür.
Yukarıda izah edildiği üzere, iflas ertelemenin ana şartlarından biriside alacaklılarında haklarının korunmasıdır. Alacaklıların, iflasın ertelenmesi halinde, iflasın derhal açılması halindekinden daha kötü duruma sokularak, zarar görmemeleri gerekir. Bunun yanında, borç ödemede, alacaklılar arasında eşit davranma yükümlülüğüne de uyulmalıdır. Somut uyuşmazlıktaki davacının ödeme planı, banka ve finans kuruluşlarından müteşekkil alacaklıları aşırı mağdur edici nitelikte olduğu gibi, ödenmesi taahhüt edilen miktar ve süre itibariyle de, bu alacaklıların kabul etmesini beklemek, aşırı mağduriyete sebep olacak niteliktedir. İflas erteleme süresinin ilk tedbir kararının verilmesinden itibaren (4+1) 5 yılı geçmeyeceği de nazara alındığında, bu süreninde üzerinde bir zaman diliminde ödeme vaadinde bulunulması da yerinde değildir. Tüm bu değerlendirmeler neticesinde, alacaklılar yönünden iflasın ertelenmesine karar verilmesinin aşırı mağduriyetlerine sebebiyet verecek olması nazara alınarak, iflasın bir yıl süre ile uzatılması isteminin reddine, davacı şirketin borca batık olduğuna yönelik tespitlerde gözetilerek, hakkında iflasın açılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının iflas erteleme isteminin REDDİNE,
2-Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … nosunda kayıtlı … Ltd. Şti.’nin iflasına,
İflasın 09/01/2018 günü, saat 10.27 itibariyle açılmasına,
3-Dosya kapsamında davacı lehine konulan tüm tedbirlerin kaldırılmasına, kayyum heyetinin görevinin sonlandırılmasına,
4-İİK’nun 166. Maddesi gereklerinin yerine getirilmesi için karardan bir suretin ve iflas avansının derhal Ankara Batı Nöbetçi İflas Müdürlüğüne gönderilmesine,
5-Karar kesinleştikden sonra bir suretinin Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğüne gönderilmesine,
6-Alınması gereken 35,90TL karar ve ilam harcının peşin alınan 27,70TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,20TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı

Dair, davacı ve bir kısım müdahiller vekillerinin yüzüne karşı, istinaf kanun yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, istinaf incelemesinin Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı) oy birliğiyle karar verildi.09/01/2018

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı