Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/602 E. 2021/16 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2015/602 Esas – 2021/16
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2015/602
KARAR NO : 2021/16

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 15/06/2010
KARAR TARİHİ : 20/01/2021
K.YAZIM TARİHİ : 22/01/2021

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun 01/04/1999-03/04/2006 döneminde müvekkili kooperatifin yönetim kadrosunda görevde bulunduğunu, kooperatif yetkilisi ve müdürü sıfatıyla … adlı şahsı 06/11/2001 günlü 42 sayı ile kooperatif ortaklığına kabul ettiğini, adı geçen kişinin çeşitli tarihlerde 23.650,00 TL. ödemede bulunduğunu, bu paraların 16.000,00TL’lik kısmının davalı tarafından alındığını, geri kalan 7.200,00TL’nin de diğer yöneticilerden … tarafından tahsil edildiğini, … adlı şahsın ortaklık karşılığı ödemiş olduğu 16.450,00TL’nin kooperatif kayıtlarına işlenmeyerek davalının uhdesinde kalması nedeniyle adı geçen tarafından açılan tespit davası sonucunda ortaklığının kabul edilmesi üzerine zorunlu olarak yapılan protokol gereği … Köyü … Ada … Parselde bulunan A Blok 1 numaralı dairenin verildiğini, protokol tarihi itibariyle ortakların 115.000,00TL ödemede bulunduğunu, ayrıca adı geçen yönetici hakkında zimmet davası açıldığını ve bu davanın devam ettiğini, sonuç olarak davalının usulsüz hareket ve işlemlerden dolayı kooperatifin zarara uğradığını, bu zararın tanzimi için Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini belirterek, icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, davalı taraf aleyhine % 40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, …’ın kooperatif ortaklığı için 30/10/2001 tarihinde başvuruda bulunduğu ve kooperatif yönetim kurulunun 06/11/2001 günü karan ile ortaklığa alındığını, adı geçenin toplam 23.650.00TL ödemede bulunduğunu, …’dan…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza
…/…% 9 faizle 16.000,00TL borç para alındığını, borçlanma ve ödemeler hakkında genel kurulda karar alındığını, borç ve faizlerine karşılık 04/08/2006 tanhmde ödenmek üzere 70.000,00TL’lik senet verildiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara 29. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara 8. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, Ankara 18. İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, davacı kooperatife ait ticaret sicil kayıtları, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, 11/12/2019 tarihli bilirkişi raporu, 14/09/2020 tarihli bilirkişi ek rapor ile tüm dosya kapsamı.
Davanın açıldığı Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 22/04/2015 tarihli ve… esas,…sayılı kararı ile yetkisizlik vererek dosyayı mahkememize göndermiştir.
GEREKÇE :Dava, kooperatif yöneticilerinin kooperatifi uğrattıkları zarar nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın konusu, S.S. … Konut Yapı Kooperatifi yöneticilerinin kooperatifi uğrattıkları zarar nedeniyle tazminat talebine yöneliktir. KK. ve 6102 sayılı TTK.’nun 553. maddesiyle getirilen sorumluluk hali kusura dayanmaktadır. Kanımızca çözülmesi gereken konu, kooperatifin zarara uğratılmasında davalının sorumlu olup olmadığı hususudur.
26/03/1999 tarihinde yapılan toplantıda; …,… ve …yönetim kurulu üyeliklerine seçilmiştir. 19/05/2001 tarihinde yapılan toplantıda da üyeliklere; …,.. ve … getirilmiş, bu görevleri 03/04/2006 tarihine kadar sürmüştür.
Ticaret Sicili kayıtlarına göre, 10/04/2004 tarihinden sonra da … kooperatif müdürü olarak imza yetkilidir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 55. maddesinde, yönetim kurulunun kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yürüten ve onu temsil eden icra organı olduğu hükme bağlanarak 62. maddesinde de yönetim kurulu üyelerinin hukuki ve cezai sorumlulukları düzenlenmiştir. Yasanın 42/4 üncü maddesinde yönetim kurulunu ibra etme yetkisinin genel kurulda olduğu; genel kurulun, bu yetkisini devredemeyeceği hüküm altına alınmıştır. 1163 sayılı KK. ‘nun 98. maddesi hükmü ile bu kanunda açıklık olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere ait hükümlerine gönderme yapılmıştır.
6762 sayılı TTK.’nun 320. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin şirket işlerinde gösterecekleri dikkat ve basiret hakkında Borçlar Kanunu gereğince yönetim kurulu üyelerinin bir vekil gibi sorumlu olacakları açıktır.
6762 sayılı TTK. ‘nun 380 inci maddesinde de, bilançonun tasdikine ilişkin genel kurul kararının yönetim kurulu üyelerinin ibrasını kapsadığı; bununla birlikte bilançoda bazı hususların belirtilmemesi ve şirketin gerçek durumunu görülmesine engel hususları içermesi durumunda ise bilançonun tasdiki ile yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmiş olmayacakları hükme bağlanmıştır.
İbra hukuki bakımdan, kooperatifin ilgililere karşı tazminat talep etme hakkından vazgeçtiği anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla, ibranın reddi bu hakların saklı tutulmak istendiğini gösterir. Yöneticilerin ibra edilmemesinin doğal sonucu, aleyhlerine kooperatif tarafından sorumluluk davası açılmasıdır. Eğer, genel kurul ibrayı reddetmiş ise aynı genel kurulun kararı ile tazminat davası yoluna gidilmesi normaldir. Fakat, ibranın reddi, mutlaka sorumluluk davası açma yoluna gidileceği şeklinde yorumlanamaz. Genel kurul, dava yoluna gitmeden de ibrayı reddedebilir. İbranın reddi ile birlikte sorumluluk davası otomatik olarak açılmaz. 6762 sayılı TTK. 341 inci maddesi uyarınca genel kurulun ayrıca karar alması gerekir (Doç. Dr. Zühtü Aytaç, Anonim Ortaklıklarda İbra, Ankara,1982 Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını No: 142 s: 167).
e-imza e-imza e-imza e-imza
Yönetim kurulu üyelerinin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu 6102 sayılı TTK.’nun 553. maddesinde işlenmiştir. Söz konusu maddeye göre bu kişiler şirkete, pay sahiplerine, ya da şirket alacaklarına karşı vermiş oldukları zararlardan dolayı sorumludurlar. 6102 sayılı TTK 553/3’e göre, sorumluluğun doğabilmesi için sorumluluğu oluşturan eylemin o kişinin kontrolü içinde olması gerekmektedir.
Şirketin uğradığı zararın tazmini için açılacak davada davacı, ya 555/1’e göre şirket olmalıdır ya da herhangi bir pay sahibi olabilir. Eğer dava pay sahibi tarafından açılıyorsa pay sahibi, aynı madde gereğince davada hükmedilecek tazminatın şirkete ödenmesini talep edecektir. 6102 sayılı TTK’da şirket adına dava açmak yetkisi denetçilere tanınmadığı için şirketin herhangi bir nedenle dava açmaması halini öngören yasa koyucu şirket pay sahiplerine de dava açma hakkını tanımıştır.
Diğer yandan kooperatif yönetim kurulunun görevi, kooperatifin başarısı ve amacına ulaşması için kanun ve anasözleşme hükümleri dâhilinde tüm hukuki, ticari iş ve işlemlerin yapılması olarak özetlenebilir. KK.’nun 55. maddesi ile getirilen hüküm doğrultusunda yönetim kurulu, kooperatifi yönetecek ve temsil edecektir.
KK.’nun 62. maddesine göre, yönetim kurulu, kooperatif işlerinin yönetimi için gereken titizliği göstermek, kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda tüm gayretini sarf etmekle yükümlüdür. Dolayısıyla yönetim kurulunun, tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekmektedir. Bu durumda, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin, işin mahiyet ve önemine göre gereken titizliği göstermeleri gerekeceği açıktır. KK.’nun 62/3. maddesi ile; “Yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar.” hükmü getirilmek suretiyle, bunların hukuki sorumluluk halleri açıklanmıştır. Bu hükme göre, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluklarına gidilebilmesi için, üyelerin kusurlu bir hareketleri sonrasında kooperatifin bir zarara uğraması gerekmektedir.
Dosya incelendiğinde; …, kooperatif ortaklığı için 30/10/2001 tarihinde başvuruda bulunmuş, başvurusu kooperatif yönetim kurulunun 06/11/2001 gün ve 46 sayılı kararı ile kabul edilerek ortaklığa alınmış ve ortaklar defterine kaydı yapılmıştır. Ortaklık numarası 42’dir.
Kooperatif ortakları anasözleşme hükümlerine uymak zorunda olduklarından, kooperatif amacının gerçekleşmesi için anasözleşmenin 21. maddesinde açıklanan giderleri ödemek zorundadırlar.
Adı geçen, kooperatifin banka ve kasa hesabına; 30/10/2001 tarihinde 5.800,00 TL., 30/11/2001 tarihinde 350,00 TL., 26/12/2001 tarihinde 350,00 TL., 18/01/2002 tarihinde 350,00 TL., 18/02/2002 tarihinde 350,00 TL., 08/04/2002 tarihinde 450,00 TL., 15/07/2002 tarihinde 16.000,00 TL olmak üzere toplam 23.650,00 TL ödemede bulunmuştur. Bu tahsilatların 16.450,00 TL.’lık kısmı, kooperatife ait 15/07/2002 günlü 420 sayılı “Tahsilat Makbuzu” ile 16.000,00 TL., 08/04/2002 günlü 0037 sayılı “Tahsilat Makbuzu” ile … tarafından yapılmıştır.
Bu ödemeler karşılığında, borç para alınmış gibi, görevli kooperatif yönetimi tarafından adı geçen …’a 04/08/2006 tarihli 70.000,00 TL. tutarında senet verilmiştir (Bu senet vadesinde ödenmeyince Ankara … İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası üzerinden takip yapılmıştır.).
Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11/07/2012 günlü … E., … K. sayılı kararı ile kooperatifin 2001-2006 döneminde yöneticilik yapan yetkilileri ile kooperatif müdürü …’in, … tarafından yapılan ödemelerden 13.400,00 TL.’lık kısmının kooperatif kayıtlarına intikal ettirilmediği saptanarak, zimmet suçu işledikleri kanaatine varıldığından, adı geçenin kayıtlara göre kooperatif ortaklığına sayılabilecek ödemesi tutarı 10.250,00 TL.’dır. Dolayısıyla zimmet nedeniyle kooperatifin uğradığı zarar tutarı 13.400,00 TL. olup, kooperatifin diğer yöneticileri … ile … yanında davalı da sorumlu bulunmaktadır.
e-imza e-imza e-imza e-imza

Diğer yandan; … tarafından Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan ortaklık tespit davasının adı geçenin lehine sonuçlandırılması sonrasında kooperatif ile … vekili tarafından düzenlenen olan 29/07/2009 günlü “Protokol” ile adı geçen şahsa … Köyü … Ada… Parselde bulunan A Blok 1 numaralı dairenin verilmiştir. Bu protokol ile … 01/01/2010 tarihine kadar doğmuş borçları ödemiş kabul edilerek, toplanacak aidatlardan, şerefiye ve diğer ödemelerden de muaf sayılmış, karşılığında, başlanmış olan takipten (Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya) vazgeçilmiştir.
Bilindiği gibi; adı geçen …, kooperatif ortağı olması sebebiyle tüm ortaklar gibi eşit haklara sahiptir.
Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde yer alan hükme göre “Ortaklar bu Kanun’un kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler”. Hak ve vecibelerde (yükümlülük ve borçlarda) eşitlik ilkesi gereğince kooperatif genel kurulu ve yönetim kurulunun, aynı durumda olan ortaklar arasında herhangi bir ayırım yapması mümkün olamayacaktır. Doktrinde ve yargı kararlarında eşitlik, mutlak ve nispi eşitlik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Mutlak eşitlik, bütün ortaklara aynı hakların tanınması veya aynı borçların yüklenmesidir. Yargıtay 11. HD’nin 26.09.2000 tarih ve E.3987, K.7188 sayılı kararı da bu yöndedir. Mutlak eşitlik, ortağın kooperatifle ilişkilerinin niteliğine ve derecesine bakılmaksızın, her ortağın haklarından eşit şekilde yararlanmasını ve borçlara da eşit derecede katlanmasını öngörmektedir.
Kooperatiflerde mutlak eşitliğe aykırı davranışlara örnek olarak; parasal yükümlülüğünü yerine getirmeyen bir ortağa ihtarname gönderilirken aynı durumdaki diğer ortağa gönderilmemesi, aynı şartlar içinde bulunan bir ortak hakkında çıkarılma işlemi yapılırken diğerine yapılmaması, bir ortağın ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin itirazı genel kurulca kabul edilirken aynı konumdaki diğerinin itirazının kabul edilmemesi, ödemelerini geciktiren ortakların bir kısmına gecikme cezası uygulanırken diğerlerine uygulanmaması, aynı tarihte kooperatife kayıt olan ortakların bir kısmından fark alınırken, bir kısmından fark alınmaması, tamamlanan konutlar herhangi bir bedel alınmadan bir kısım ortakların kullanımına tahsis edilirken diğer ortakların bekletilmesi, şerefiye bedelinin tespitinin bütün ortaklar yönünden aynı hükümlere tabi tutulmadan hesaplanması, amacına ulaşmış bir kooperatifin yeni ortaklar alarak faaliyetine devam etmesi, ferdi mülkiyete geçişte tapu ve benzeri giderler için aynı konut tipine sahip ortaklardan farklı miktarlarda para talep edilmesi gösterilebilir. Bu konuda Yargıtay 11.HD.’nin; 07.06.2004 tarihli E.2003/12687, K.2004/6361 sayılı, 17.05.2004 tarihli E.2003/11921, K.2004/5517 sayılı, 05.04.2004 tarihli E.2003/9012, K.2004/3546 sayılı, 14.10.1996 tarihli E.6469, K.6773 sayılı, 26.04.1984 tarihli E.1624/K.2418 sayılı ve 30.04.1982 tarih ve E.2164/K.2031 sayılı kararları örnek gösterilebilir.
Nisbi eşitlik ise; ortakların çeşitli nedenlerden doğan farklı durumlarının göz önüne alınarak değerlendirilmesi ve sonuçta eşit olacak biçimde bir ölçünün uygulanmasıdır. Bu konuda Yargıtay 11. HD.’nin 03.03.1981 tarih ve E.1981/287, K. 1981/910 sayılı kararı örnek gösterilebilir. Maddi yararın, bir katkıdan faydalanmanın, bir iktisabın, desteklemenin, dayanışmadan istifade etmenin mevcut olduğu durumlarda nisbi eşitlik sözkonusu olacaktır (Tekinalp-Poroy-Çamoğlu, “Ortaklıklar ve Kooperatifler Hukuku”, 7. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul 1997, s.894-895).
Yapılan açıklamalar gereği, ortakların konut maliyetlerine eşit oranda katlanmaları gerektiğine göre, her ortağın dava tarihi itibariyle 125.200,00 TL. ödemeleri gerektiği açıktır. Ancak; inceleme bölümünde de açıklandığı gibi, kooperatif ortağı …’a ortaklık karşılığı ödemiş olduğu tutar 10.250,00 TL.’dır. Özetle, … kooperatif ortaklığına alınmasına rağmen, yaptığı ödemeler karşılığında, sanki 16.000,00 TL. borç para alınmış…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…gibi kooperatif yönetimi tarafından işlem yapılması nedeniyle, gerçeğe aykırı olarak, …’a bu borç karşılığında faizi ile birlikte 04/08/2006 tarihli 70.000,00 TL. tutarında senet vermek suretiyle kooperatif zararının oluşmasına sebep olmuşlardır.
Hal böyle olunca, … gerçekte kooperatife 10.250,00 TL. ödemek suretiyle bir konut sahibi olmuştur. Yukarıda açıklandığı gibi, kooperatifin tüm ortakları dava tarihi itibariyle konutlarını 125.200,00 TL. üzerinden edindiğine göre, adı geçen şahsa … Köyü … Ada 1 Parselde bulunan A Blok 1 numaralı daire, ileriye yönelik olarak hiç bir bedel talep edilmemek üzere (şerefiye ve diğer alacaklar) 114.250,00 TL. eksik bedel üzerinden tahsis edilmiş, dolayısıyla aynı tutar kadar kooperatif zarara uğratılmıştır. Hasıl olan bu zarardan, yönetim kurulu üyeleri ile birlikte, davalının da sorumlu bulunduğu yolunda kanaate varılmıştır.
Denetime elverişli, gerekçeli ve hükme esas alınan bilirkişi …’un 11/12/2019 tarihli bilirkişi raporu ile 14/09/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre, kooperatifin uğradığı zarar tutarının 127.650,00TL olduğu, takip ile istenilen tutarın 16.450,00TL olup, talebi bağlılık ilkesi gereğince bu tutarın işlemiş faiz tutarının 1.042,43TL olduğu anlaşıldığından davacının davasının kabulüne, dava konusu alacak likit alacak (borçlusu tarafından bilinebilir) niteliğinde olduğundan kabul edilen asıl alacağın %20 si oranında 3.290,00 TL icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının itirazın iptali davasının KABULÜNE,
Ankara … İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı takip dosyasında davalı borçlunun itirazının İPTALİ ile; davalı borçlu hakkındaki icra takibinin DEVAMINA,
Dava konusu alacak likit alacak (borçlusu tarafından bilinebilir) niteliğinde olduğundan kabul edilen asıl alacağın %20 si oranında 3.290,00 TL icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 1.194,91TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 172,40TL harcın mahsubu ile bakiye 1.022,51TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 172,40TL peşin harç, 17,15TL başvurma harcı ve 2,75TL vekalet harcı olmak üzere toplam 192,30TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 700,00TL bilirkişi ücreti, 181,70TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam: 881,70TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karardan sonraki yargılama giderinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı İstinaf kanun yolu açık olmak üzere ( kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle İstinaf kanun yoluna başvurabileceği, istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/01/2021

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza